22 Ağustos 2016 00:58

Halimiz OHAL

15 Temmuz'da yapılan darbeye karşı ilk günlerde değil ama 4-5 gün sonrası yapılan demokrasi nöbetlerine 5 gün boyunca ben de katıldım.

Paylaş

Gebze'den bir işçi

Gebze Organize’de sendikasız bir fabrikada 5 yıldır çalışmaktayım. Ücretim AGİ+ ikramiye dahil 1785 liradır. 15 Temmuz'da yapılan darbeye karşı ilk günlerde değil ama 4-­5 gün sonrası yapılan demokrasi nöbetlerine 5 gün boyunca ben de katıldım.
Çünkü kime karşı olursa olsun darbelere karşı olmanın kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum. İşçilik yaşamım da darbelerle hiç karşılaşmadım. 28 yaşındayım. Ancak darbe başarılı olsaydı sanırım çok kan akardı,biz işçilerin yaşamı da çok daha zor geçerdi diye düşünüyorum. Bu nedenle darbecilere karşı birlikte karşı koymak ilk günlerde güzel Bir şey oldu.
Bizim fabrikada hiçbir arkadaş darbeyi hoş görmedi. Ama farklı değerlendirmeler vardı. Kimimiz darbenin başta cumhurbaşkanı olmak üzere AKP ye karşı yapıldığını kimimiz bu darbenin esas olarak işçilere zarar vereceğini patronların bunu fırsata çevireceğini söylüyordu. Ben ilk başlarda ilk gruba dahildim. Darbe akşamı darbecilerin tanklarla savaş uçaklarıyla halka ateş açılması darbecilerin ne kadar gözü dönmüş olduğunu göstermiyor muydu? Bu bile darbeye hayır demek için yeterliydi. Benim babam Çayırova Arçelik’ten emekli. 12 Eyül’ü yaşamış bize anlatırdı. “Biz 12 Eylül’de fabrikaya asker gözetiminde sürünerek girdik, birçok arkadaşımız işten atıldı, tutuklandı. İkramiyelerimiz elimizden alındı sendikamız kapatıldı” derdi.
Ben bu demokrasi nöbetlerine 3 gün Çayırova’da, 2 gün de Gebze Meydanı’nda katıldım. Daha çok nöbetleri AKP’li belediyeler ve AKP yöneticileri organize ediyordu. Ancak herkes darbeye karşı olmasına rağmen diğer partiler pek ortalıkta yoktu. Ayrıca Gebze gibi bir yerde bir sürü sendika olmasına rağmen onlarda işçi talepleri doğrultusunda ortalıkta yoktular.
Bence bu darbe girişimine ve sonrasında yaşananlara karşı sendikalarda katılmalı ve işçileri onlar meydanlara çağırmalıydı. Ben böyle bir çağrıyı duysam bir süre sonra şova dönüşen bu nöbetlere gitmektense sendikalarla birlikte, diğer işçi arkadaşlarla birlikte katılırdım. Biz de kendi taleplerimizi dile getirirdik. Bu gittiğim demokrasi nöbetlerinde biz işçilerin istek ve talepleri hiç yoktu.
Bir de ben darbecilere karşı ilan edilen OHAL’i başta doğru buldum. Üstelik OHAL’in ne menem bir şey olduğunu da bilmiyordum. Özellikle Ağustos ayının başından sonra bizim fabrikada da bir şeyler değişmeye başladı. Fabrika yönetimi neredeyse 2 günde bir ilan panosuna duyurular asmaya başlamıştı. İşbaşı saatlerinde, çay molalarında dakiklik arayan duyurular çalışma saatlerine tam bir dikkat çalışma tempomuzun yükselmesini isteyen duyurular asılmaya başladı. Ben akşam demokrasi nöbetine giderken bizim fabrika da patron OHAL ilan etmişti. Sonra birde gördük ki okuduğumuz Evrensel gazetesinde OHAL’le birlikte Arçekil LG işçilerinin davası Yargıtay’da patron lehine sonuçlanıyordu.
Biz o direnişi yakından da biliyorduk, Arfesan’da sigara içti diye 2 işçi arkadaşımız işten atılıyordu. Tedi’de direnen işçilere saldırılıyordu. Bir de Cumhurbaşkanı Koç Holding patronlarıyla bir araya gelip toplantı yapıyordu. Hani derler ya jeton düşmeye başlamıştı. Darbecilere karşı ilan edilen OHAL biz işçileri vurmaya başlamıştı.

ÖNCEKİ HABER

Başakşehir, Fenerbahçe'yi 1-0 mağlup etti

SONRAKİ HABER

‘Özelleştirmeye karşı uyanık olalım’

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...