17 Ağustos 2016 01:27

Artık gözlerimizi gasbedilen haklara çevirmeliyiz

Satı BURUNUCU ÇALI
Tüm Bel-Sen Genel Örgütlenme Sekreteri

15 Temmuz tarihindeki başarısız darbe girişimi sonrasında kamuda, ayrımsız bütün işkollarında, büyük bir altüst yaşanıyor. Başbakanın ifade ettiği rakamlara göre açığa alınan kamu emekçisi sayısı 80 bine yaklaştı. Bu açığa almaların, uzaklaştırmaların nasıl belirlendiği ve yapıldığına bakarsak, kamuda işletilen sürecin sadece darbe girişimi ve darbecilerle hesaplaşma amacı taşımadığını görürüz. Bu toz dumanın ardında “darbecilerle hesaplaşma”nın ötesinde hedefler olduğunu anlamak zor değil.
Nitekim, 2016/4 sayılı Başbakanlık genelgesinden sonra “iş güvencesi” açısından zaten kaygılı olan emekçilerin işyerlerinde ağzını bıçak açmıyor. Zira yıllardır işyerinde birlikte hizmet üreten emekçiler, arkadaşlarını gammazlamak üzere her düzeyde işbirliği ve ihbarcılığa çağrılıyor. Bu güvensizlik ortamında esnek çalışma ve mobbing ne kadar yaşanabilirse o kadar yaşanıyor.
Performans değerlendirme sistemine duyulan tepkilere karşı bir isim değişikliği taktiği ile “başarı değerlendirme” adı altında yasa tasarısı hazırlığı, zorunlu Bireysel Emeklilik Sistemi, gri memurluk, Uluslararası İşgücü Kanunu, yatırım ortamının iyileştirilmesi kanunu, kamu arazilerinin yeniden peşkeşini de içeren torba yasa, OHAL ve KHK’lar ile bunlara karşı mücadele neredeyse hiç gündem olmuyor, olamıyor.
İşyerlerinde henüz açığa alınmamış ya da emekli edilmemiş emekçiler ise her an açığa alınma tehdidi ile kamplaştırılıyorlar. Önce ikiye bölünüyorlar; darbe karşıtısın-değilsin diye... Ki darbe karşıtı olmak AKP Hükümetinin yanında saf tutmak anlamına geldiğinden darbelere karşı olsanız dahi anti demokratik uygulamaları eleştiriyorsanız yine darbecisiniz!
Demokrasi nöbet ve mitinglerine aileleri ile katılmaya zorlanan, Yenikapı mitingine katılım için idarecilerin, belediye başkanlarının talimat verdiği emekçiler zorla bağışa, anket adı altında kendi fişini kendi doldurmaya itiliyor.Yıllardır devlet memurluğu yapan emekçiler, insan kaynakları müdürlüklerinde ve devlette dosyaları olmasına rağmen, yalnızca kendileri için değil bütün bir aileleri için de onlarca soruya cevap vermek zorunda bırakılıyor. Yetmiyor birim müdürleri, bu formların en altına, kişisel husumetlerini de ifade edecekleri biçimde, o personel hakkındaki kendi sübjektif görüşlerini yazıp imzalıyorlar.
FETÖ terör örgütüne üye misiniz? FETÖ terör örgütü gibi başka bir örgüte üye misiniz? Üye olunan sendikalar, dernekler, partiler, sosyal medya hesapları... Bank Asya’da hesabınız var mı? Kapanan okullarda okuyan birinci derecede yakınınız var mı? Siz, eşiniz ve çocuklarınız hangi okullarda okudunuz, hangi yurtlarda kaldınız?.. Bu gibi soruları içeren anketlerle kamu emekçileri fişleniyor ve yarım saat gibi kısa sürelerde yüzlerce kişi açığa alınıyor.
40 yıl boyunca işbaşına gelen bütün hükümetler zamanında kamuda kadrolaşmış, ancak tüm kadrolaşmasının dörtte üçünü AKP hükümetleri dönemlerinde yapmış olan Cemaatle “hesaplaşma” adı altında yaşanan kitlesel açığa almaların tozu dumanı arasında kamu emekçilerinin pek çok hakkı gasp ediliyor.
Darbeye karşı demokrasinin güvenliği adına OHAL kararını açıklarken  Cumhurbaşkanı “Meraklanmayın, özgürlüklere ve hukuka karşı değil” diyerek teminat vermişti. Oysa o günden beri yaşananlar gösteriyor ki hükümet darbecilerin katkısıyla bugüne kadar tamamlayamadığı her şeyi tamamlamak için darbeyi fırsata çevirmiş durumdadır.
İnsanların zorla götürüldüğü “demokrasi” mitinglerinde, sahte “birlik” söylemleriyle boyanmaya çalışılan gözlerimizi, KHK’larla, torba yasalarla gasp edilmek istenen haklarımıza çevirmek zorundayız. Şimdi en önemli demokrasi talepleri için, liyakat, laiklik, iş güvencesi, haklar ve özgürlükler için birleşmek, dayanışmak ve mücadele etmek zamanı.

BELEDİYELERDE NELER OLUYOR?

Yerel yönetim işkolunda 15 Temmuz sonrasında şöyle gelişmeler yaşandı:
* Bölge dışındaki neredeyse bütün belediyelerde çalışanlar, zorla anket doldurma yoluyla fişleniyor.
* Sorgusuz sualsiz açığa almalarda tebligat için hafta sonu dahi telefonla aranarak çağrılan emekçiler neye uğradığını şaşırdı. “İşyerinden birinin düşmanlığı mı, şikayet mi, birim müdürü mü, insan kaynakları müdürlüğü mü, valilik mi, AKP il teşkilatı mı... Kim?” diye soruyor “benim işimle oynayan” ama cevabını bulamıyor.
* İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde olduğu gibi yıllarca hizmet ürettiği belediyeye, açığa alma kararına karşı itiraz dilekçesini vermek için bile sokulmayanlar oldu.
* Yıllarca rant ve iktidar ilişkisi içinde birlikte yönetenler, listeleri de yine birlikte yapıyorlar. Ve yıllarca darbelere ve gerici örgütlenmelere karşı mücadele etmiş sendikamızın yönetici ve üyelerini açığa alıyorlar. İBB Tiyatrosu sanatçıları, İstanbul 5  No’lu Şube Başkanımız Nazife Tosu, yönetici ve üyelerimiz, örgütlülüğümüzü dağıtmak üzere açığa alındılar. Valiliklere yaptığımız itirazlar karşısında “Sadece FETO değil her türlü örgütlenmeyle baş edeceğiz” yanıtı verildi.
* Ankara Altındağ ve Keçiören belediyelerinde olduğu gibi “Ya açığa alacağız ya da resen emekli edeceğiz “ tehdidi ile emekçiler emekliliğe zorlanıyor.
* AKP il ve ilçe örgütlerinin de belediyelerdeki açığa almalar ve geri çağırmalarda etkin olduğunu açığa alınan 402 kişiden 100’ünün tekrar göreve başlatılmasından anlıyoruz.
* Yine Kocaeli Büyükşehir Belediyesi’nde sorulan sorulardan anlıyoruz ki 17-25 Aralık 2013 tarihi milat alınıyor, o tarihten önceki ve sonraki tutumlar sorgulanıyor.
* Senelik izin yasakları kaldırılmış olmasına rağmen, senelik izin ya da hastalık izni kullanmak eskisi kadar kolay değil.
* Gaziantep, Uşak, Denizli, Aydın, Bursa, Antalya’da da belediyelerde benzer uygulamalar yaşanıyor.

Evrensel'i Takip Et