12 Ağustos 2016 00:01

ABD borç krizi bir saatli bomba; tik tak, tik tak...

F. William Engdahl, ABD ekonomisinin ödenmeyen borçlar nedeniyle yeni bir iç patlamanın eşiğinde olduğunu söylüyor.

Paylaş

F. William ENGDAHL
New Eastern Outlook*

Dünyanın büyük bir kısmı, ABD’nin dünyanın en gelişmiş sanayi ülkesi olarak Mart 2007-Nisan 2008 ekonomik krizinin hemen ardından önlem aldığını düşünüyor. New York Times ya da CNBC Ekonomi ya da Bloomberg gibi ana akım medya organları tarafından da Amerikan bankaları ve şirketlerinin tekrar sağlıklı bir şekilde  ayaklarının üstünde durmaya başladığına inanmaya yönlendirildik.
Sekiz yıllık Obama yönetiminin ekonomik dahiliği sayesinde nerdeyse bütün zamanların en düşük işsizliğini imal ettiğini ve ABD’nin G-7 zirvesinde sağlıklı büyümesi dolayısıyla liderlik yaptığına inandırıldık. Tamamen Washington, Wall Street bankaları ve ABD Merkez Bankası arasındaki gizli anlaşma sonucu uydurulmuş bu resimde tek bir yanlış vardı. Gerçek, bu cahillikte yaşayanlar için bir hayli korkutucu. Çatlaklar şimdi ortaya çıkıyor, ABD şirketlerinin daha önce hiç görülmemiş orandaki borçları çok çirkin bir ekonomik krizin alarmını veriyor.
Nobel ödüllü ekonomist Paul Krugman bir defasında “borcun zararı yoktur” gibi aptalca bir tartışma  yapmıştı. Dick Cheney de 2002 yılında, dev terörle mücadele bütçesini finanse etmek adına yeni vergi kesintileri yapılması üzerine yürütülen Washington bütçe tartışmaları sırasında aynı oranda aptalca bir yorum yapmıştı: “Reagan bütçe açıklarının zararının olmadığını kanıtladıi.”
Gerçek hayatta, ailelerin ya da Yünanistan, Portekiz ya da Detroit City hükümetlerinin ya da Chesapeake Energy ve General Motors gibi özel şirketlerin borçları; istihdamı, teknolojiyi, hatta bütün toplumu ve ulusu etkiler, borcun kesinlikle zararı vardır.

ŞİRKET BORÇLARI ZAMAN BOMBASI

ABD Ulusal Borcunun 2000’den beri dramatik bir şekilde artmasından bile tehlikeli olan (bugün bu borç 19 trilyon dolar ya da başka deyişle ülkenin yüzde GDP’sinin yüzde 108) 2007’den beri alarm veren ABD şirketlerinin borç artışları (bankaların haricinde).
2015’in ikinci çeyreğinden beri JP Morgan Chase tarafından takip edilen yüksek nitelikli şirketler, borç faizi için 119 milyar dolar ödediler, bu 2000’den bu yana ödenen en yüksek meblağ. Rahatsız edici olan bu meblağların yüzde 3 gibi düşük orandaki faiz oranına rağmen ödenmesi.
ABD şirketleri Merkez Bankasının emsalsiz, sıfıra yakın faiz oranından istifade ederek boğazlarına kadar borca girdi. Ekonomi gelişirken bu yaptıkları mantıklıydı. Ama şimdi çarpıcı durgunluk ABD’de hüküm sürüyor ve borçlar birden bire problem haline geldi. Bu, ABD Merkez Bankasının geçen Aralık’ta faiz oranını tamamen sembolik olan yüzde 0.25’in üstüne çıkaramamasının asıl sebebi. Çünkü ABD, şirket, borç piramidi devrilirdi. Fakat bu şekilde de sıfır faiz oranları “güvenli” olduğu için tahvil satın alan yatırımcılar ve sigorta şirketlerine çok zarar verdi.
Şimdi sinyaller ciddi bir şekilde ilerlemekte olan şirket borçları problemine işaret ediyor. Borçların ödenmemesi -30 günden ve daha geç borç ödemeleri- ABD’de kurumsal sektörde özellikle son birkaç ayda dikkat çekecek oranda yükseldi. Gerçek ekonomik iyileşmelerde, gemilerin artan iyileşmenin akışında süzülmesi gibi iş kredi borçlarının da ödenmeme durumu azalır.
Borçların ödenmemesi pahalı ve mümkün olduğunca kaçınılması gereken bir durum. Öte yandan zayıflayan ekonominin ilk sinyalleri, artan şirket borçları ve zamanında ödenemeyen borçlardır. Zamanında ödenmeyen borçlar, borçların hiç ödenmemesini; hiç ödenmeyen borçlar ise iflası getirir, gelişen ekonomik atmosferi değil. Ve gerçek, ABD ekonomisi hiç de gelişen bir ekonomi değil.
ABD’li ekonomist Michael Synder tarafından son günlerde yapılan analizde ödenmeyen borçları, 2008’deki Lehman Brothers’ın yıkılışından hemen öncekilerle karşılaştırılıyor. Synder’ın analizlerine göre gecikmiş borçlar son derece korkutucu bir hızla arttıyordu. Synder çalışmalarına şu notu düştü: “Ve bu önümüzde büyük bir sorun olduğunun açık bir işareti.
Ne yazık ki, 2016 yılının  gecikmiş borçları Lehman Brothers’ın çöktüğü  zamanki gecikmiş borçlar seviyesinin üstüne çoktan çıktı ve ne zaman gecikmiş borçlar bu kadar yükselse ABD ekonomisinde hep durgunluk görüldü.”
Wolf Richter tarafından yapılan başka bir analize göre, ABD bankalarındaki temerrüte düşen ticari ve endüstriyel borçlar, 2014’ün sonunda 11.7 milyar dolar ile dibe vurduktan sonra balon gibi şişmeye başladı: “Bu ilk başlarda, bu petrol-gaz fiyaskosundan kaynaklanıyordu, ama giderek diğer sektörlerden de kaynaklandı, buna ticaret de dahil. 2014’ün son çeyreği ile 2016’nın ilk çeyreği arası geciken borçlar, ani bir artışla yüzde 137’i artarak 27.8 milyar dolara fırladı. Temerütterler ekonomik krizin pik yaptığı 2009’un üçüncü çeyreğindeki 53.7 milyar doların yarısına ulaşmış seviyedeler. 2008’in üçüncü çeyreğinden yani Lehman Brothers’ın çöktüğü zamandan çok daha yüksek seviyedeler.”
Richter, borç sorununun ayrıca, artık birer şirket olan ABD çiftliklerine de sıçradığını not ediyor, “Tarım ürünü fiyatların birden düşmesi çiftçilerin işini bitiriyor, ki bunların bir kısmı büyük ölçekli girişimciler. Tarıma elverişli araziler de yatırımcıların mülkiyetinde, buna fiyatlar fırladığı zaman fonları doluşan yüksek riskli yatırım fon sahipleri de dahil, insanoğlunun her zaman yiyeceğe ihtiyacı olduğu için tarım arazisi fiyatlarının hep çok yüksek kalacağını varsaydılar.”
Sonra bu toprakları üreticelere kiraladılar. Ama Richter’in anlattığı gibi, “Şimdi raporlar gösteriyor ki bu çiftlik arazileri örneğin İIIinois’dekiler, açık arttırmalarda geçen seneki fiyatlarının yüzde 20 hatta yüzde 30 altına satılıyor. Toprak fiyatları, düşük çiftlik gelirine ayak uyduruyor. Ürün fiyatları kârın altında olduğu için, arazi fiyatları da düşük.  
Çiftlik kredilerindeki geciken borçlar ve tarım kredileri ciddi uyarıcı sinyaller gönderiyor. Bu zamanında ödenmeyen borçlar büyük bankaları etkilemez. Onlar çiftliklere kredi veren küçük bankaları etkiler. Richter, çiftlik kredisi geciken borçlarının 2015’in üçüncü çeyreği ile bu yılın ilk çeyreği arasında yüzde 37 artarak, 1.19 milyar dolardan 1.64 milyar dolara sıçradığını not ediyor.

SIFIR FAİZ BALONU TEHLİKESİ

Birçok insan 2008 sonrasında Merkez Bankasının (FED) uyguladığı sıfır faiz politikasının amacının, yatırımları canlandırarak yeni bir ekonomik depresyonu bertaraf etmek olduğunu düşünebilir. Fakat gerçek bundan çok uzak. Standard&Poor’a göre Mart 2007’deki ilk büyük emlak krizinden bu yana, ABD şirketlerinin toplam borç düzeyi bu yılın başında tarihi bir yükselişle 5.6 trilyon dolara ulaştı. 2011’den itibaren, geçtiğimiz beş yıl boyunca sadece şirket borçları, Merkez Bankasınca yapılan vergi ayarlamalarıyla neredeyse sıfır faiz ile gözleri yerinden oynatan bir yükselişle 2.8 trilyon dolara ulaştı; 2007’deki brüt ve net borcun yüzde en az 40’ından daha fazlasına tekabül ediyor.
2016’daki şirket borçlarındaki yıllık artış, 1.4 trilyon dolar orana ulaşarak alarm veriyor, bu 2008’deki ekonomik çöküş öncesindeki oranın neredeyse iki katı.

BORÇLAR NE İÇİN KULLANILDI?

Peki alınan bu borçlar, ihtiyatlı şirket modeli oluşturulması için mi kullanıldı? Örneğin yeni modern ekipmanlar ya da uzun vaadede verim alınacak demirbaşların alımında mı kullanıldı? Bu borçlar iyi işletildiği takdirde artan kâr payı bırakıp, oluşturduğu gelir akımı ile kendi kendini ödeyebilirdi. ABD Hükümetinin uydurduğu sanal GSYH büyümesinin yerine, gerçek istihdam ve gerçek ekonomik büyüme sağlayabilirdi.
Şirket borçları verimli olmanın çok uzağında. Tam tersi kontrol dışına çıkmış hisse senedi pazarı balonunu körüklüyor. Bütün zamanların en yüksek S&P 500 endeksini yarattı. Bu şirketler sıfıra yakın borç oranını kendi hisse senetlerini satın almak için kullanıyorlar, uygulama sadece hissedarlara menfaat sağlarken reel ekonomiye en ufak bir verimlilik getirmiyor. Başka değişle, borç alınan paranın hepsi kurumsal finansman bileşenlerine ve hisse senedi toplayanlara aktarılıyor ve reel ekonominin bu paradan en ufak bir kazancı olmuyor, tersine işten çıkartmalar artıyor, tesisler kapatılıyor ve varlıklar satılıyor. Bu durum Wall Street ve finans spekülatörleri için bir hayli kazançlı ama reel ekonomi için değil.
Bugün tüm ABD şirketlerinin borç seviyesi ve gelir ilişkisindeki güvenlik sorununun, 2007-2008 finans krizinden bile çok daha ileri bir seviyede olduğu görülüyor.

NEGATİF FAİZ DENEMESİ

ABD Merkez Bankası (FED), Avrupa Merkez Bankası (ECB) ve Japon Bankası (BOJ) yarattıkları sözde saadet balonunun patlamasını önlemek için geçtiğimiz iki yılda emsalsiz ve saçma sıfır faiz politikasını eski haline getirdi. ECB ve BOJ geçenlerde negatif faiz oranını yürürlüğe soktular. Bu, bankaların, merkez bankasındaki rezervlerinin yerine bu iki bankaya ödeme yapması anlamına geliyor.
FED de aynı şekilde negatif faiz politikasını gözden geçiriyor. Bugün, 13 trilyon dolar değerindeki hükümet tahvilinin negatif oranla işletildiği hesaplanmıştır.  
Bu rakam, hükümet tahvillerinin üçte birine tekabül ediyor. Bu, eğer biri bu tahvilleri alıyor ve tutuyor ise, aslında para kaybettiği anlamına geliyor. Yasaların, sadece emeklilik fonları gibi büyük fonlar ve sigorta şirketlerinin, uzun vadeli ve güvenilik yatırımlar olmaları nedeniyle, hükümet tahvillerini satın almasına izin vermesi negatif faizli tahviller için alıcı bulunmasını sağlayabilir. Yine aynı gerekçeyle, yüksek oranlı şirket tahvillerinin negatif faiz oranları ile ödenmesi öneriliyor.
Bloomberg Business, 512 milyar dolar değerindeki şirket tahvillerinin negatif oranla işletildiğini açıkladı, altı ay öncesine göre 11 kat daha fazla şirket tahvili...

2008 KRİZİ SADECE BİR HIÇKIRIKTI!

Bu kadar negatif faizle işletilen bu kadar çok hükümet tahvili ve şimdi de ABD şirket tahvillerindeki payını istismar ederek, ABD emeklilik fonu ve sigorta şirketlerinin ödeme gücünün giderek alarm verici boyutta ve zincirleme reaksiyon yaratarak riske atılıyor.
ABD şirket tahvilleri pazarında bela sinyali alarm vererek uyarıyor ve temerrüte düşen borçların hızla yükseliyor, ve aslında ABD kaya petrolü endüstrisinin çökmesiyle
Wall Street ve diğer büyük banka kreditörleri, borçları uzatmak için şartları katılaştırıyorlar, bu ABD ekonomisinin ödenmeyen borçlar nedeniyle yeni bir iç patlamanın eşiğinde olduğunu söylüyor; ve 2008 krizini şimdiyle karşılaştırırsak, yakında patlaması beklenen krizin yanında 2008 ekonomik pazar krizi bir “hıçkırık” kalıyor.
Belki de Washington’ın Rusya ve şimdi de Çin’e karşı tamamen mantıksız histerisinin altında bu gerçekilik yatıyor. Eğer çözümleriniz, hisse senedi pazarı ve tahvil manipülasyonlarıyla sessizce zenginlikleri soyanlar tarafından tüketildiyse, eski silah zoru yöntemini deneyebilirsiniz. Fakat bu kez müstakbel kurbanlar birlikte tepki vermiyor, kendilerini savunuyorlar. Bu Washington ve Wall Street’deki patronları açısından yeni ve beklenmedik bir durum.

*Çeviren Elif Özmen Belek

ÖNCEKİ HABER

Can Yücel: Evetistan’a hayır!

SONRAKİ HABER

Jimnastikte altın madalya Simone Biles'ın

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...