10 Mayıs 2012 11:35

“3 yetmez 5 tane”

Başbakan Erdoğan’dan kadınlara çocuk konusunda yeni bir talimat var: “3 çocuk yetmez 5 olsun”. Öyle ya, artık kadınların tam otomatik çamaşır makineleri var ve hazır çocuk bezleri.  Kirlenince katlayıp çöpe atıyorsunuz. Kadınlar şimdi çok rahatmış. Oysa Emine Erdoğan öyle miymiş! 4 evladını Amerik

“3 yetmez 5 tane”
Paylaş
Saray Deniz

Başbakanımızın kadınlara bir de iyi haberi var: Kadın istihdamını arttırmak için çalışmalar  yapıyorlarmış. Çünkü Dünya Bankası 2012 yılını “Kadın Yılı” ilan etmiş. Oldukça net ve herkes tarafından anlaşılabilecek basit bir cümle ile bunun açıklaması da yapıldı: “Kadınların çalışma alanlarında olması sermayenin kârlılığını arttıracaktır.” Kısa ve öz. Tabii programlarını da öyle her ülkede hemen uygulamıyorlar. Birkaç şanslı ülke belirliyorlar. Türkiye’de bu “şanslı” ülkelerden biri!
Ve hükümetimiz durmuyor. Gerçekten harıl harıl çalışıyor. Yasa üstüne yasa geçiyor meclisten. İşçilerle ilgili, memurlarla ilgili, çocuklarımızla ilgili ve biz kadınlarla ilgili. Hepsi de biz emekçiler için hayati yasalar.  Kadın istihdamı ile ilgili olarak hemen çalışmalara başlanıyor. Genelgeler yayınlanıyor.  Peşinden patronlara teşvik primleri yağdırılıyor.  Fırsat eşitliği deniliyor, kadın istihdamını arttırma deniliyor ve başbakan, “3 çocuk yetmez 5 olsun” diyor. Burada kala kalıyoruz. İnsanın, “bu ne perhiz bu ne lahana turşusu” diyesi geliyor.
Bizde; vasıflı vasıfsız, çalışan çalışmayan kadınlara bu konudaki düşüncelerini sorduk. Acaba kadınlar AKP’nin hükümetinin kadın istihdamı çalışmaları hakkında ne düşünüyorlar? Beklentileri neler? Emeklerinin gerçek karşılığını alabileceklerini düşünüyorlar mı? Neden 5 çocuk?

Her anlamda eşitlenmeliyiz
Aynur (Ev kadını): Kadınların çalışmasına önce aileden tepki geliyor. “Sen kadınsın çalışıp ne yapacaksın, biz senin ihtiyaçlarını karşılarız” deniyor. Sanki tek ihtiyaç yemek içmekmiş gibi. Oysa her şeyden önce biz bireyiz. Ben de çalışmaya aile tepkisi ile başladım. 15 yaşımda tekstil sektöründe işe girdim. Yıllarca köle gibi çalıştım. Sigortasız, düşük ücretle, haksız ve hukuksuz olarak. Daha sonra Sümerbank’a girdim. O zaman devlet kurumuydu ve ben insanca çalışmayı orada gördüm. Bütün haklara sahiptik, kötü muamelelere maruz kalmıyorduk, çalışma saatlerimiz belliydi ve en önemlisi de kreşi vardı. Bütün bunlar, işyerinde bir sendikanın var olmasının sonucuydu. Gerçekten kadın istihdamı arttırılmak isteniyorsa; AKP’nin öncelikle kadın ve erkeği her anlamda eşitlemesi gerekiyor. Yoksa hiçbir inandırıcılığı olmaz. Başbakanın “5 çocuk doğurun” demesi kadınlara hakarettir bence. Bakamadıktan ve gereken ihtiyaçlarını karşılayamadıktan sonra neden fazla çocuk doğursun kadınlar? Zaten 4+4+4 eğitim yasası ve “5 çocuk doğurun” açıklaması yan yana gelince AKP’nin niyeti de meydana çıkıyor. “Sizin doğuracağınız çocuk sayısına da, çocuklarınızın  nasıl bir eğitim alacağına ve nasıl bir geleceğe sahip olacaklarına biz karar veririz” deniyor. Sanki padişahlık devri. Neden kadınlardan bunlar isteniyor? Tabii ki kendi tabanlarını arttırmak için. AKP dönemi kadınlar için tam bir felaket dönemi olmuştur. Kadınlar tecavüze uğruyor, şiddet görüyor ve öldürülüyorlar. AKP ne yapıyor? Tecavüzcüleri ve katilleri koruyor, kadınları cezalandırıyor. Bu yüzden AKP’nin kadınlar hakkında hiçbir konuda olumlu bir adım atacağını sanmıyorum. Önce atanamayan kadın öğretmenleri atayarak işe başlayabilir.

5 çocuklu kadın nasıl istihdam edilecek?
Ayşe (Avukat): Devletin en tepesindeki bir kişinin böyle bir açıklama yapması öncelikle kabul edilebilir değil. Ne kadınlar konusunda ne de çocuk sayısı konusunda böyle bir kararı veremez. Bedenimiz ve hayatımız hakkında kimsenin karar vermeye hakkı yok. Bu sadece biz kadınların tasarrufunda olan bir durum. Neden 5 isteniyor? Bunu açıklaması gerekiyor. Sadece genç nüfus olmak için mi? Çocuklarımız için ne kadar çabalasak da güvenli bir gelecekleri yok. Mevcut iktidarın kadını ne olarak gördüğü ile ilgili bir söylemdir. Kadın sadece eş ve anne olarak değerlendiriliyor. Bugün  kadınların başta şiddet olmak üzere bir dizi sorunları var. Eğitim sorunu, yasal haklar, çalışma alanlarındaki sorunlar, yok sayılmaları….vs. Öncelikle yapılması gereken, var olan sorunları çözmektir. Bu tür açıklamalar mevcut sorunlara yenilerini ekler. Kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel çocuk. Bir süre çocuğuyla ilgilenip işe geri dönen kadın her şeye yeniden başlamak durumunda kalıyor. Kadın istihdamı ne kadar arttırılmak istense de; doğurganlık yaşındaki bir kadına daha işe başvuru aşamasında “çocuk yapmayı düşünüyor musunuz?​” sorusu soruluyor. Bu durumda 3 çocuklu, 5 çocuklu bir kadın nasıl istihdam edilecek? Bu sadece mevcut iktidarın kendi toplum projelerine uygun bir çalışma içinde olduklarını gösteriyor.

Kadınlar her halükarda çalışıyor
Şerife (Ev kadını): 8 yıldır İstanbul’da yaşıyorum. Kiradayım ve 2 çocuğum var. Çocuklarımın ikisi de ilkokuldalar. Köyden destek almamıza rağmen tek maaşla geçinemiyoruz. Her şeye zam geliyor ama ücretlere zam gelmiyor. Kadın istihdamının arttırılması iyi bir şey. Ama nasıl ve ne şartlarda düşünülüyor. Bunun açıklanması gerekiyor. Zaten kadınlar her halükarda çalışıyorlar. Sadece evde oturup gün yapmıyorlar. Çalışma sadece şehirlerde, fabrikalarda ve atölyelerde değil ki. Ben köyde yaşıyordum. Tarlalarda çalışan işçiler genelde kadın. Günlük 20-25 lira karşılığında 8-10 saat çalıştırılıyorlar. Çünkü en az para kadınlara ödeniyor. Aynı şekilde sezonluk işlerde de genelde kadınlar çalıştırılıyor ve asgari ücretin bile altında bir ücret ödeniyor (400TL)  Bunun yanında ne sigorta ne de başka bir hak var. Başına bir şey gelse, kaderinle baş başa bırakılıyorsun. Oysa köylerde kadınlar çok genç yaşlardan itibaren tarlalarda çalışmaya başlıyor. En azından sigortaları olsa emeklilik ümitleri olur. Eğer AKP gerçekten kadın istihdamı konusunda ciddi ise; köyde de şehirde de kadınların sorunları aynı. Çocuk, sigortasızlık, düşük ücret ve uzun çalışma saatleri. Önce bunları halletmesi gerekiyor. 5 çocuk tam bir saçmalık. İnsanlar  2 çocuğa zor bakıyor. Hangi zenginin 5 çocuğu var. Ben kapalı bir kadınım. Tüm kapalı kadınların AKP’li olduğu ve her söyleneni yapacakları düşünülüyor. Burada kadınlar karşı karşıya getiriliyor. Oysa tüm kadınların sorunları aynı.          

Çalışma şartları değişmeli
Gönül (Ev kadını): Başbakanın öyle demesi ile hiçbir kadın 5 çocuk yapmaz. Çocuğun her türlü ihtiyacı karşılanacak mı? Destek verecek mi? Yok. 5 çocuklu bir kadının zaten çalışma şansı yok. AKP istediği kadar kadın istihdamını arttırıyoruz desin. Kadınlar ya çocuklarını büyüttükten sonra çalışıyorlar. Ya da çocuklarını ihmal etmeden çalışabilecekleri işler arıyorlar. Her zaman iş de bulamıyorlar. O kadar düşük ücretler veriliyor ki evde otursak daha karlı çıkarız. En azından çocuklarımızla yeterince ilgileniriz. Zaten kız çocuğunu ileride evlenip çocuğuna ve evine bakar zihniyeti ile yetiştiriliyorlar. Çalışma şartlarında bir değişiklik olmadıkça hiçbir şeyin değişeceğine inanmıyorum.

Peki ya şimdi ne dönemi?
Bu yazıyı yazmaya başlamadan önce 10 doğum yapmış 80 yaşındaki anneme sorayım dedim. Annemin cevabı “bizim zamanımızda ayıp vardı, cahillik vardı. O yüzden çok çocuğumuz vardı. Şimdi cahillik dönemi mi?​” oldu.
Peki ya şimdi ne dönemi? Birçok kadın başbakanın  çocuk konusunda söylediklerine öfkeli. Geçim sıkıntısı herkesin en büyük derdi. Hayatlarının gün geçtikçe daha da kötüye gittiğini ifade ediyorlar. Gerçek hayatın AKP’nin televizyonlarda anlattıkları ile uyuşmadığının ve kimlere hizmet ettiği konusunda hemen hemen herkes bir fikre sahip. O yüzden istihdam lafı ile havalara uçmuyorlar. Çalışmak her kadının isteği.          
Toplumsal Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı’nın kadın istihdamına yönelik yaptığı bir araştırmanın sonucu sadece iki önemli noktayı vurguluyor.
Birincisi; kadınların yaşamlarına ilişkin kararlar başkaları (erkekler) tarafından verilmektedir. Bu durum  kadınların kendi hayatlarına ilişkin söz sahibi olmalarını engellemektedir.  
İkincisi ise, çocuk bakımı kadınların çalışmasının önündeki en büyük engel. Çocuk bakım hizmeti ve ev içi hizmetler, aile içinde ve kadın tarafından çözümlenecek bir sorun olarak görülüyor. Bu sorun kadının değil, kamunun müdahale edeceği bir alan haline getirilmelidir.   
Şimdi merak ediyoruz. AKP hükümeti; kabak gibi ortada duran ve Türkiye’de yaşayan her kesimden kadının gerçeği olan araştırma sonuçlarını dikkate alacak mı? Kutsal ve uysal saydıkları kadınlara hangi istihdam alanlarını layık görecek!


Hatice (Ev kadını): Çocuklarım küçükken çalışmadım. Önce annelik yapmak istedim. Ancak çocuklar büyüdükçe ihtiyaçlar arttı. Hem eşime destek olmak, hem de çocuklarımız daha iyi yetişsin, daha güvenli bir gelecekleri olsun diye çalışmaya başladım. Sadece eve 3 kuruş faydam olsun diye ucuz, güvencesiz, hem fiziki olarak hem de çalışma şartları berbat olan iş yerlerinde çalıştım. Üstelik de asgari ücretten düşük bir ücretle. Genelde konfeksiyon atölyeleri oluyor bunlar. Çünkü patronlar biliyorlar; kadınlar ucuz iş gücü, haklarına sahip çıkamazlar ve kolay kandırılabilirler. Onları cezalandıracak yasalar da işlemiyor. Çalıştığım iş yerinde mutfakta çalışan bayan ameliyat olacaktı ve bir hafta işe gelmeyecekti. Patron bir hafta on gün için geçici bir eleman bulacağı yerde mutfak işini de bizim üstümüze yıktı. 7 yıllık bir eleman vardı. İtiraz etti ve yapamayacağını söyledi. Patron “o zaman çantanı al çık git “ dedi. Ve o kadın o iş yerinden sadece çantasını alarak çıktı gitti. 7 yıllık emeği yok oldu.  Hiç kimsenin de gıkı çıkmadı. Yine hatalı bir iş sonucu patronun malı geri gelmişti. 70 kişiye etmediği küfrü hakareti bırakmadı. Sadece genç bir işçi gururuna yediremedi ve o da patrona küfrederek çıktı gitti. Yine hiç kimsenin sesi çıkmadı. İşini kaybetme korkusu, birlik olmamak, örgütlü olmamak, patronlara her türlü gücü veriyor işte. Aynur Bektaş işçilerine bunu yaptı ve AKP tarafından ödüllendirildi. Şimdi bu nasıl bir istihdam olacak? Gerçekten kadınların yararına mı yoksa patronların menfaatine göre mi olacak. AKP’nin kadınları gerçekten düşündüğüne inanmıyorum.  Çünkü erkek zihniyetli bir parti. 5 çocuk doğurun demekle zaten kadınlar hakkındaki düşüncelerini beyan etmiş oluyor!

AİLE, EŞ, DEVLET...
Zehra (İşçi): Zor hayat şartları, işsizlik, baskılar artık insanların sağlığını bozacak düzeye geldi. Hırsızlık arttı, kadın cinayetleri arttı her şey daha da kötüye gidiyor. Başbakanın tuzu kuru. Yaşadığı her şeyi biz emekçilerin sırtından yaşıyor. Artık hak arayamıyoruz. Kendi düşüncemizi açıklamaya dahi çekiniyoruz. Çalışırken birçok haksızlıklara uğruyoruz. İşimizi kaybetmekten korkuyoruz. Bütün bunlara da sadece eve bir katkımız olsun diye katlanıyoruz. İnsanların çalışma şartları o kadar kötü ki, sadece kadınların değil erkeklerinde aynı şekilde.  Sanki düşünmeye sorgulamaya fırsatları kalmasın isteniyor. Tam kölelik şartları. Bu durumda ne istihdamı yapılıyor. Gerçekten kadın mı düşünülüyor sormak lazım.  Kendimizi ifade etmeye çalıştığımızda “ kim sana akıl veriyor, nereden alıyorsun bu akılları” sözleri ile karşılaşıyoruz. Ne yazık ki kadınlar kendi haklarında söz sahibi değiller. Sanki herkes kadın üzerinde hak sahibi. Aile, eş ve devlet. Başbakanın bu açıklaması da bunu gösteriyor. Vasıflı vasıfsız her kadın çalışmak ister. Devletin görevi kadınlara eşit şartlar, eşit haklar ve eşit ücretle çalışabileceği alanlar yaratmaktır. 5 çocuk doğurun demek değildir.

ÖNCEKİ HABER

Ayvalık Devlet Hastanesini kim yönetiyor?

SONRAKİ HABER

Bir annenin feryadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...