08 Ağustos 2016 00:57

Birlik olmanın tam zamanı

Farklı işkollarından işçiler gazetemize yazdıkları mektuplarla darbe girişimi sonrası yaşananları değerlendirdi.

Paylaş

İyi bir TİS OHAL koşullarında imzalanmaz birleşip mücadele etmenin tam zamanı 

Cam İşçisi
Lüleburgaz

Ben Lüleburgaz’da cam sanayinde çalışan Kristal-İş Sendikası üyesi bir işçiyim. Üç yıl önce TİS döneminde anlaşma olmadığından dolayı greve çıktık ama grevimiz Bakanlar Kurulu kararıyla milli güvenliği ve genel sağlığı tehdit ediyor gerekçesiyle ertelendi/yasaklandı. Bu koşullarda hem üç yıllık hem de taleplerimizi karşılamayan bir sözleşmeye, biz cam işçileri kabul etmese de, sendikamız Kristal-İş imza attı. Şimdi 1 Ocak’tan geçerli olacak yeni sözleşme için süreç başlamış durumda. 

Biz işçilerin derdi evine ekmek götürmektir. Lakin tek dert o değildir. Ekmek götürmek için sadece işe gidip gelmek yeterli olmuyor. Çevremizdeki her türlü gelişme, işçilerin birliği, örgütlülüğümüzün düzeyi, siyasi gelişmeler, hükümetlerin politikaları eve ekmek götürmemize etki yapıyor. 

Ülkemizde bir darbe girişimi olmuş ve buna tüm ülkede karşı çıkılmıştır ve çıkılması gerekmektedir. Çünkü darbeler, biz işçilerin çalışma koşullarını, TİS dönemlerini, grev hakkımızı ve daha nice haklarımızı alıp bizi yoksulluğun sınırına getirip, iyi şartlarda yaşatmamıza imkan vermemektedir. Darbe girişiminin püskürtülmesi bizler için ve halk için iyi olmuştur.

Yalnız onun sonrasında siyasi iktidarın OHAL getirmesi bizleri tedirgin etmekte. Ne kadar da “Sadece paralel yapı için” denilse de bizler bu durumdan olumsuz etkileneceğimiz kesin gibi.

Taslak çalışmaları geliyor ve bunun nasıl olacağına dair hiçbir şey bilmiyoruz. TİS döneminde işveren tarafından “Bakın OHAL var ülke daha düzelmedi, ne olacağı belli değil bu sözleşmede çok bir şey beklemeyin” denilirse bizler ne yapacağız. Grev yasaklanacak, eylemler yasaklanacak, yani elimiz kolumuz bağlı olacak. Peki öyle olursa ne yapacağız?

Sokaklara çıkıp darbeye hayır denilip demokrasi nöbetleri tutuluyor iyi güzel, peki kimin için darbeye hayır deniliyor? Biz işçilerin emekçilerin çıkarları nerede, bizim geleceğimiz, çocuklarımız geleceği nerede? Peki bizim grevimizi erteleyen siyasi iktidar, OHAL’de neler yapar hiç düşündünüz mü? Bizim, geleceğimiz için gerçek bir demokrasi talebiyle darbeye de OHAL’e de hayır dememiz gerekmiyor mu?

En başta sendikamız Kristal-İş olmak üzere bütün sendikalar; biz işçilerin aidatlarıyla geçinip giderken, darbe ya da OHAL döneminde, iki satır açıklama yapıp köşelere çekilip, bizlerin geleceği tehlikede olurken bu neyin suskunluğu? Biz işçiler sendikalarımızla güçlüyüz, sendikalarımız da bizle güçlüdür. Taslak çalışmaları ve TİS dönemi gelirken, bu kadar yanlışlıklar varken halen ne duruyoruz? 

Bizler geleceğimizi düzeltmezsek kimse düzeltemez biz mücadele etmezsek kimse etmez, bir kahraman aranıyorsa, aynaya bakmak yeterlidir. 

Gerçek bir demokrasi için, haklarımız, geleceğimiz için, her zamankinden daha çok mücadele etmemiz gerekmektedir. Sendikamızı mücadele etmeye çağırıyoruz, birlik olma zamanı deniliyorsa işte zamanı gelmiştir.


Darbe girişiminde biz işçiler yoktuk, bedelini niye biz ödeyelim

B/S/H’tan Bir İşçi
Çerkezköy

Ben Avrupa’nın aynı kompleks içinde üretim yapan en büyük beyaz eşya üreticisi olan B/S/H’ta 14 yıldır çalışan bir işçiyim. Evrensel okurları geçen 2015’in Mayıs ayın Renault fabrikasında başlayan eylemleri takip ettiğini biliyorum. Evrensel en iyi şekilde haber yapan ender gazetelerin başında gelmekte. 

Metal işçilerinin mücadele döneminde biz B/S/H işçileri olarak birliğimizi sağlayamadığımızdan dolayı harekete geçemedik. Ama nerede ise bütün kazanımlardan yararlandık. Evet, Türk Metal hâlâ devam ediyor. Patronların baskısı artıyor, çalışma koşulları daha da zorlaşıyor. Ama bu durumdan hem Türk Metal’in hem de patronun bir ders aldığını düşünüyorum. Onun için 2017 sözleşmeleri bizim için daha iyi geçeceğini düşünüyordum. Ta ki 15 Temmuz darbe girişimi ve OHAL’in ilan edilmesine kadar.

Bende dahil olmak üzere fabrikada darbeyi destekleyen nerede ise hiçbir işçi yok. Kimimiz o gece dahil olmak üzere sokağa çıktı. Kimimiz daha sonra meydanlarda toplandı. Kimimiz ise televizyondan seyrettik ama darbe destekçisi kimse yok. Kimimiz Erdoğan’ı yedirmemek için, kimimiz demokrasi için, kimimiz eski duyduklarımızdan, kimimiz yaşamımız daha kötüleşir diye karşı olduk.

Şimdi normalleşme istiyor, çalışarak çocuklarımızı iyi yetiştirmek istiyoruz. Daha iyi yaşamak istiyoruz. Ama bunda çok umutlu değilim. OHAL uygulamaları yine bizi vuracağından korkuyorum. En basiti OHAL’i gerekçe gösteren Türk Metal ve patronlar sözleşme döneminde yine “idare edin, ortalık karışık” diyecekler. Biz mücadeleye başlasak polisle bastırmaya çalışacaklar. Eğer Cumhurbaşkanının dediği gibi OHAL sadece devlete karşı ilan edildi, yaşamı etkilemeyecek ise sendika değiştirmenin önündeki engeller kaldırılmalı, işten atılmalar yasaklanmalı, TİS süreci basitleştirilmeli, grev yasaklamaları engellenmeli, eylemler yasaklanmamalı. Yoksa bütün patronlar gibi metal patronları bu ortamı değerlendirecek. Bizler daha kötü koşullarda çalışmaya devam edeceğiz. O zaman sormak lazım OHAL bizi nasıl etkilemesin. 

Darbeciler yargılanmalı. Ucu nere giderse gitsin açığa çıkarılmalı. Nere bakılırsa bakılsın bu işin içinde bazı patronları bulabilirler ama biz işçileri bulamayacaklar. O zaman bunun bedelini biz niye ödeyelim.


Biz işçileri kandırmalarına izin vermeyelim

Penti’den Bir İşçi
Çorlu

15 Temmuz darbe girişiminin işçileri nasıl birleştirdiğini gördüm. Penti Çorap Fabrikasında şu an nerede ise bütün işçiler darbeye karşı olduklarını ve ülkenin bir uçurumdan döndüğü fikrinde birleşmiş durumdalar. Fabrikadaki değişik partilere oy veren herkes bu nokta da birleşiyor.

Son günlerde bizim fabrikada yaşadığımız sorunlardan ziyade son darbe girişimi konuşuluyor oldu. Bizim sorunlarımız biraz geri plana itilmiş gibi bir durum var. Oysa son iki aydır fabrikada bir su sorunu ile karşı karşıyayız. Ve hâlâ devam etmekte. Fabrikada çalışırken bu yaz sıcağında içmek için suya ulaşmak bir dert oldu. Koca Penti içme sularını almak yerine kendi arıtmasından geçirerek sağlamaya çalışıyor. Ama buradan elde edilen sular bu kadar işçinin ihtiyacını karşılamadığından nerede ise bir bardak suyu doldurmak için dakikalarca beklemek zorunda kalıyoruz. Bizde aldığımız işyerinde susuz kalmamak için tarlaya giden ırgatlar gibi yanımızda fabrikaya su götürüyoruz. Aldığımız üş kuruşu da su için harcıyoruz. Bu rahatsızlığı sendikaya götürdüğümüzde ise bir çözüme ulaşmıyor. Sendikamız TEKSİF bir su sorununu bile çözemiyor.

Aslında darbe girişimine karşı gösterilen birleşme ve dayanışmanın çok etkili olduğunu gördüm. Şimdi kendime soruyorum neden vatan için, demokrasi gerekçesi ile bir araya gelen, meydanlara çıkan işçi arkadaşlar ekmeğini büyütme davası için birleşmiyor, sokaklara çıkmıyor? Birleşince ne kadar da güçlü olduğumuzu gördüm. Fabrikanın üretim sisteminde sayı tutturma, performans ve prim gibi uygulamalar işçiler arasında rekabeti körüklüyor. Hem çalışıp hem de demokrasi nöbeti tutan işçiler olarak neden kendi yaşam koşullarımızın iyileştirilmesi için bir gün bile nöbet tutmuyoruz. Oysa emek harcayan, üreten bizler örgütlü olduğumuzda gerçek bir demokrasiyi gelebilir. Bunu da biz getirebiliriz.

Bunların farkında olan mevcut iktidar üç aylık OHAL ilan ederek gerçek demokrasi savunucularının ellerini kollarını bağlamıştır. OHAL gerekçe gösterilerek işçinin hak alma mücadelesi yasaklanacaktır.

Çözüm sürecinde kandırıldık, Balyoz ve Ergenekon’da kandırıldık, FETÖ tarafından kandırıldık diyen iktidar gerekirse istifa etmeli. Gülenci diye göz altına alınanlar ise doğru dürüst yargılanmalı. Bizler emekçiler olarak bizi kandırmalarına izin vermemeliyiz. Mücadeleyi büyütmeliyiz. Sağcı solcu, Kürt Türk, Alevi Sünni demeden gerçek demokrasi ve haklarımız için birleşmeliyiz.


Hep işçiler kaybediyor

Tekstil İşçisi
Çorlu

Fabrikada ve çevremdeki işçiler sürekli darbeyi ve sonrasındaki gelişmeleri sürekli takip ediyor. Fabrikada tartışmalar bu konuda çok canlı. İlk zamanlar AKP’ye kızgınlığından dolayı darbeye sıcak bakan veya oyun diyen işçiler bile artık herkes darbeye karşılar. Darbenin hem ülke için hem de kendileri için iyi olmadığının farkındalar. Onun için bizim fabrikada hemen herkes darbeye karşı. Bu konuda birleşmiş durumdayız.

OHAL ise çok konuşulmuyor. Sanki OHAL halkı, biz işçileri hiç ilgilendirmiyormuş gibi bir hava var. Ama OHAL’in bizi ilgilendirdiğini düşünüyorum. Cumhurbaşkanı önceden de her şeye karışıyordu, şimdi ise bütün ipleri eline aldı. Hemen direk biz işçileri ilgilendiren yasaları yasalaştırmaya başladılar. Bireysel emeklilik sistemi, yeni vergiler, işsizlik fonunun patronlara aktarılması gibi uygulamaları hemen devreye sokuyorlar. Kısa zamanda tazminatları da kaldırırlar. Bunu OHAL ortamında yapıyorlar. Onun için OHAL biz işçilere iyi gelmeyecek. İşçiler olarak başka şeyleri tartıştıkça bizimle ilgili yasalar teker teker çıkıyor.

Parti liderleri bir araya gelip normalleşme oluyor diye herkes seviniyor. Ama işçilerin durumu hiç normalleşmiyor. Darbede olsa işçiler kaybediyor, engellense de yine işçiler kaybediyor. Çünkü bizler birlik değiliz. Örgütlü değiliz. Sendikalı değiliz. Hep başkalarının peşinden gidiyoruz. Artık bunun farkına varalım ve birleşelim. Bize ne darbeden nede OHAL’den bir hayır yok. İşçinin dostu yine işçidir.


Vatan için bir araya gelindiyse kendi haklarımız için de gelmeliyiz

Termo Teknik’ten Bir İşçi
Çorlu 

Cemaatin örgütlediği bir darbe girişimi yaşadık. Ama bunu örgütleyenlerde vardı. Darbe Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın çağrısı ile halkın durdurdu. Askeri darbe başarıya ulaşsa çok kötü olurdu. Fabrikanın üretimi durur, yatırımlar olmazdı. Bunun acısını da biz çekerdik. Fabrikadan arkadaşlar demokrasi nöbetine katılanlar oldu. Nöbeti vatan için yaptık diyorlar. Sadece Cumhurbaşkanına sahip çıkmak için değil.

Cemaatin bu kadar devlet içinde örgütlenmesinin önünü hükümet ve Cumhurbaşkanı sağladı. Bunun için bunlarda yargılanmalılar. Ülkenin bu noktaya gelmesinde bunlarında payı var. Hem sorumlular hem de darbeciler adil bir şekilde yargılanmalı. Bu işin sonuna kadar gidilip bütün gerçekler ortaya çıkarılmalı.

Darbe girişiminden sonra ilan edilen OHAL’in ne olduğunu bilmiyoruz. Ne getirip ne götürdüğünden haberimiz yok. Bunun için OHAL çok tartışılmıyor. Bizim fabrikada metal grup sözleşmesi içinde ve önümüzdeki sene sözleşmeler başlayacak. Şu an toplusözleşme ile ilgili bir tartışma olmadığı gibi işçinin gündeminde değil. Son dört beş ay kala daha çok tartışılmaya başlanıyor. Bu gün vatan için nasıl bir araya gelindi ise kendi taleplerimiz için de bir araya gelmeliyiz. OHAL patronların lehine bir avantaj gibi kullanılmamalı. Eğer bir art niyet görüldüğü taktirde gerekli tepki verilmeli.

ÖNCEKİ HABER

Bursalı işçiler: Haklarımız için nöbette olmalıyız

SONRAKİ HABER

Yusuf’un yaraları kapanmıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa