10 Mayıs 2012 10:12

‘Bakan yerin dibinden çık, önlem al’

Mecliste bugün bir basın toplantısı düzenleyen Tüzel, on binlerce işçi ve emekçinin hayatına mal olan, on binlercesinin yaşamını karartan iş cinayetlerinin, ülkenin en çarpıcı gerçekliği olduğunu söyledi. Tüzel, “Kapitalist sömürü düzeninin acımasız yüzü olduğu için ‘İş kazaları değil, iş cinayetleri’ diyoruz” diye konuştu.

‘TEDBİRLERİ AL YETER’

Tüzel, işçi cinayetlerinin kaynağında, işin daha ucuza mal edilmesi, daha fazla kâr, daha fazla büyüme için işçinin canına kasteden, kötü, sağlıksız, güvencesiz, esnek ve kuralsız çalışma olduğunu söyledi.

Hükümet açısından, sorunun ayyuka çıktığına dikkat çeken Tüzel, “Çalışma Bakanının ‘Her işçi ölümünde, yerin dibine girmek’ istediğini söylediğini ama, sağlıklı, güvenceli çalışma koşullarının kamusal bir görev ve hak olduğunu bir kenara bıraktığını” ifade etti. Bakanın ve AKP Hükümetinin konuya, “AB müzakereleri ve uyum politikaları”nın koyduğu görevler açısından baktığını kaydeden Tüzel, konuya “AB ve ILO’ya hoşluk” olsun diye değil; insan hayatına değer açısından bakılmasını istedi.

Devletin ve Bakanlığın kamusal denetim görevini yapmadığının da altını çizen Tüzel, “18 milyon çalışanı, 1.5 milyon işletmeyi 463 müfettiş denetleyecek. Denetim oranı yüzde 3. Meslek hastalıklarına yaklaşım da farklı değil, topu topu 3 Meslek Hastalıkları Hastanesi var” dedi.

“Sorunun; mevzuat eksikliği değil, işçinin hayatının beş para etmediği sermaye düzeninin ta kendisi” olduğunu kaydeden Tüzel, yasaları, tüzükleri uygulamayanlar için getirilen cezaların caydırıcı olmadığının altını çizdi. Tüzel bu yetmezmiş gibi patronların yüzsüzce “Ceza değil, teşvik verin” dediğini de aktardı.

TASARI ÖLÜMLERİ ÖNLEMEYE YETMEZ

Hükümetin hazırladığı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasa tasarısını eleştiren Tüzel, tasarının işçilerin iş cinayetlerinde ölümlerini önlemekten ziyade, bir illüzyondan ibaret olduğunu söyledi. Tüzel, “Bu tasarı ile hükümet beklenti yaratmaktan başka bir şey yapmıyor” dedi.

Tüzel, Hükümete, “Gerçekten işçi ölümlerini önlemek istiyorsanız, öncelikle Meslek Hastalıkları Hastanelerinin her organizede, her sanayi havzasında, her sanayi kentinde açılması yönünde tasarıda düzenleme getirirsiniz” diye seslendi.

İşçi sağlığı ve güvenliğinin piyasacılara terk edilmemesini isteyen Tüzel, bu tasarıda Devlet denetimi ve kamusal görev yaklaşımının esas alınmasını, işçinin üretim, hizmet, çalışmanın her aşamasında, belirleyici bir katılımı ve temsiliyetinin sağlanmasını önerdi. Tüzel, “Eğitim, sağlık, güvenlik piyasacı taşeronlara bırakılmamalı” dedi.

Özelleştirme, kuralsızlık taşeron çalışmanın, büyük bir keyfilik ve hukuksuzluğa dönüşen işten atmaların yasaklanmasını, mevcut denetim düzeninin daha ağırlaştırılmasını isteyen Tüzel, “İş sağlığı ve güvenliği kuralları, düzenlemeleri işçi sayısına bakılmaksızın bütün çalışanları ve alanları kapsamalıdır” dedi. (Ankara/EVRENSEL)


‘KAĞIT ÜZERİNDE KALACAK’

Tasarının, sadece 4857 sayılı İş Yasası’na göre sigortalı çalışan 4-a statüsündeki işçileri kapsamasını eleştiren Tüzel, kamu çalışanları, tarım ve orman çalışanları, kendi nam ve hesabına çalışanların kapsam dışında olduğunu ifade etti.

İş Müfettişi, sosyal güvenlik uzmanı istihdamının da yetersiz olduğunu ve artırılması gerektiğini belirten Tüzel, “Tasarıda, işçi sağlığı yerine işin sağlığı ve güvenliği temel alınıyor. İşçi sağlığı ve iş güvenliğinin korunmasında en önemli sorunlardan biri meslek hastalıklarından ve iş kazalarından korunmadır. Bu konuda meslek hastalığı ve iş kazası tanımından, korunma önlemlerine kadar tasarı eksik ve yetersizlikle dolu. Son dönemde kot taşlama işçilerinin ve diş teknisyenlerinin sıkça karşılaştığı silikozis hastalığı, meslek hastalığı olarak kabul edilmiyor” dedi.

Bu durumun en önemli nedenlerinden birinin, işyerlerinde işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin alınmaması olduğunu kaydeden Tüzel, 18 milyonun üzerinde kayıtlı çalışanı bulunan Türkiye’de sadece üç meslek hastanesi bulunduğunu, üstelik bu hastanelerin de Hükümetin sağlıkta dönüşüm politikası doğrultusunda hizmet hastanelerine dönüştürülmek istendiğini ifade etti. Tüzel, “Sadece bu durumun bile, siyasi iktidarın, son on yılda, on bir binin üzerinde işçinin ölümünü önlemeye yönelik gerçek bir politikaya sahip olmadığını göstermektedir” dedi.


BAKANI TOGO İŞÇİLERİ İÇİN GÖREVE ÇAĞIRDI

Tüzel, açıklama yaptığı saatlerde Çalışma Bakanlığı'nın yanı başında Deri İş Sendikası'nda örgütlendikleri için çalıştıkları TOGO Ayakabı Fabrikası'nda işten çıkarılan ve 10 gündür direnen işçiler Ankara polisi tarafından gözaltına alındı.

TBMM Genel Kurulu'nda gözaltılara ilişkin söz alan Levent Tüzel, "Bunlar, 1937'den beri faaliyet yürüten ünlü ayakkabı firması TOGO işçileridir. Anayasal hakkını kullanmak için Deri İş Sendikası'nda örgütlenmiş, ancak patronun yanıtı bu işçileri işten atmak şeklinde olmuştur. İşte, Türkiye'de sendikal hak ve örgütlenme özgürlüğünün durumu budur. Sendikalaşmak sözde haktır ama gerçek olan, gerçekleşen sermaye sınıfı patronun işten çıkarma hakkıdır. Yasalarda suç olmayan bu keyfîlik, hukuksuzluk işçinin her yerde karşısına çıkmakta, nerede daha iyi bir çalışma koşulu, ücret ve kurallı çalışma için hak isteyen işçi varsa onlar kapıya konulmaktadır. Çalışma Bakanını göreve çağırıyorum. Ülkenin her yerinde ayyuka çıkmış bu işten atmaların durdurulması, işten atılan işçilerin işe alınmalarının sağlanması, işçinin sendikalaşma hakkına saygı gösterilmesinin sağlanması ve burada bekleyen sendika yasasının bir an önce Genel Kurula indirilmesi için Sayın Bakanı göreve davet ediyorum" dedi.

Evrensel'i Takip Et