04 Ağustos 2016 06:22

Doğa, tarih ve kendi karşısındaki insanın şiiri: Ahmet Erhan

Ahmet Erhan’ın şiiri, insanın doğa ve tarih karşısında, yüz yüze geldiği sorunlarla, trajedilerle karşılaşmasını, içtenlikle ifade eden bir şiirdir.

Paylaş

Mustafa GÜNAY

Ahmet Erhan (08.02.1958-04.08.2013), karşılaşmanın ve yüzleşmenin şairidir. Onun şiirinde yaşadığı zamanın tarihi karşısında ortaya konulan bir tanıklık dikkat çeker. Ancak Ahmet Erhan yalnızca tarihin karşısındaki insanı değil, aynı zamanda doğa karşısındaki insanı da dile getirir. Her şeyden öte insanın başkası ve kendisi karşısındaki varoluş halini ortaya koyar.

İlk kitabı Alacakaranlıktaki Ülke’yi anımsamak, aynı zamanda belli bir tarihsel dönemi de anımsamaktır.Tarihin getirdiği acılar, yaşanan trajik süreçler insanı bunaltır, çaresiz ve umutsuz bırakır. Tutunacak bir dal bulamayan insanın savrulması, sarsılması, yıkılması söz konusudur. İşte bu noktada Erhan’ın, belki de yaşadığı coğrafyanın ve iklimin, tarihsel-toplumsal yıkımın karşısında bir dinginlik ve kurtuluş imgesi olarak düşünülmesi söz konusudur. Akdeniz’e dönmekten söz eden şair, kendisi için olduğu kadar insan için de bir milat, bir başlangıç arayışını ifade eder. Zeytinin, turuncun, güneşin ve denizin belirgin biçimde kurucu unsurlarını oluşturduğu Akdeniz imgesi, bir mutluluk umudunun ve yaşama sevincinin de temeli olarak karşımıza çıkar. Tarihsel ve toplumsal sorunların ağırlığı ve yenilmişlik duygusu-durumu, doğaya yaslanarak giderilmeye çalışılır. Tarihsel olarak düşündüğümüzde, burada söz konusu olan doğaya dönüş ya da yönelmişlik, yalnızca Erhan’da değil o dönemin başka toplumcu şairlerinde de görülür. 

ONUN ŞİİRİ ÖZNENİN VE ÖZNELLİĞİN ŞİİRİDİR

Erhan’ın doğaya bakışı kendine özgüdür, dönemsel bir çıkmazla, bunalımla sınırlı değildir. Çünkü sonraki şiirlerinde de doğa, onun şiirinin temel izleklerinden biri olmayı sürdürür. Doğasıyla, insanıyla Akdeniz, onun şiirine rengini verir. Erhan’ın şiirindeki Akdeniz imgesi, belli bir kültür ve insan felsefesinden de izler taşır. Bu noktada Albert Camus anımsanabilir. Erhan, kimi şiirlerinde açıkça Camus’den söz eder. Ama onun birçok şiirinde varoluşçu felsefenin etkisi yer alır. Başka bir ifadeyle, Erhan’ın şiirinde insanın varoluşsal sorunları incelikli ve derinlikli biçimde şiirleştirilir. O, insanın ve kendisinin yaşama hallerinden yola çıkarak varoluşsal bir şiiri kaleme almıştır, varoluşçuluğu anlatmak gibi bir amacı olmamıştır. Şiirindeki felsefe, insanın yaşadığı çağın, tarihin ve toplumun sorunlarıyla ilişkilidir. Onun doğaya yönelik tavrında da hümanist bir anlayışın belirleyici olduğu söylenebilir. 
Erhan’ın şiirindeki hümanizm, insana ve yaşama duyduğu sevgi ve yakınlıkla şekillenir. Ancak yaşamı ölümle, insanı hem olumlu yönleri hem de yıkıcı ve olumsuz yönleriyle birlikte ele alır. Bu noktada onun şiirinde insanın karşısında bir insanın ve kendisi karşısında kendisinin varoluş hallerinin dile getirildiğini görürüz. Erhan’ın şiirinde konuşan özne, çoğu zaman kendisidir. Onun şiiri öznenin ve öznelliğin şiiridir. Ama söz konusu öznellik, aynı zamanda genel bir insanlık durumunu da ifade eder. “Anne ben geldim/oğlun, hayırsızın” derken, bu dizelerde aynı duyguyu-durumu yaşayanların ortak bir özelliği dile gelir. Aynı biçimde, ülkenin çatışmalı ve sancılı yıllarında “Bugün de ölmedim anne” diyen özne, aynı koşullardaki insanların ölüm korkusunu ve yaşama bağlılığını ortaya koyar. Bu bağlamda Erhan’ın şiiri, insanın insan, doğa ve tarih karşısında, yüz yüze geldiği sorunlarla, çıkmazlarla ve trajedilerle karşılaşmasını, içtenlikle, duyarlılıkla ifade eden bir şiirdir.

ŞİİRİNDEKİ ÇAĞRI YOLCULUĞUNU SÜRDÜRÜYOR

İlk kitabında da yoğun biçimde karşılaşıp hissettiğimiz bir ağıt havası, acı ve hüzün duygusu dikkat çeker. Akdeniz Lirikleri ve Yaşamın Ufuk Çizgisi kitaplarında, bir yaşama sevincinin şarkısı aranır. Ama ne kadar yazılsa da tükenmeyecek bir derdin, bir sıkıntının olduğunu söylemekten vazgeçmeyen Erhan şiiri, aynı zamanda insana, doğaya, yaşama, ölüme, sevgiye ve yalnızlığa dair sorularla da yüklüdür. “Kalırsa bir soru kalır benden” diyen şair, bütün şiirlerinde insanı dile getirir. Sorularıyla ve onlara yanıt arama çabalarıyla insanı…
Son olarak şunları da söylemek yerinde olur: Erhan’ın şair kimliği ön planda ve önemli. Ama Köpek Yılları adlı öykü kitabını da anımsatmak isterim. Onun öykücü yönünü de unutmamak gerekir. Bu kitabındaki öyküleri, onun şiirini daha iyi anlamak ve yorumlamak için de gerekli diye düşünüyorum. Erhan’ın şiirleri, öyküleri ve tüm yazıları, bir insanın yeryüzü macerasını dile getirir ve bugün aynı macerayı sürdürenlere seslenmeye devam ediyor. Şarkılara dönüşen şiirleri, yaşamın ve kültürün damarlarında dolaşıyor ve bizi insanla, toplumla ve kendimizle yüzleşmeye, sorgulamaya çağırıyor. Erhan’ın şiirindeki çağrı, Akdeniz kıyılarından yola çıkarak, yeryüzündeki yolculuğunu sürdürüyor.

ÖNCEKİ HABER

AKP ve sermaye, işçiye yaptığı darbeyi unutmasın

SONRAKİ HABER

Hüseyin Avni Mutlu tutuklama istemiyle mahkemeye sevk edildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...