03 Ağustos 2016 01:16

Darbe girişimi sonrası Sincan

Gökhan Çelik darbe girişimi sonrasında ve devamında Sincan'da yaşananları yazdı

Paylaş

Gökhan ÇELİK

15 Temmuz darbe girişiminden sonra Hükümetin ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın halkı sokağa çağırması Ankara’da belki en çok Sincan’da karşılık buldu. Özellikle Ankara merkeze yakın ilçelerde savaş uçaklarının ve helikopterlerin Meclisi ve Genelkurmayı bombalaması, halka ateş açması nedeniyle buralarda yaşanan dehşet duygusundan Sincan’da eser yoktu. Sincan, Hükümetin en fazla oy aldığı ilçelerden biri olduğu için de diğer ilçelere göre yaşadığı normallik halkın on binler halinde sokaklara çıkmasına olanak sağladı. 

Darbe girişimininin devam ettiği gece Sincan merkezdeki görüntü, bir AKP mitinginden farksızdı. Hatta Erdoğan’ın katıldığı en güçlü mitinglerden daha güçlü bir katılım görülüyordu. Yalnızca AKP seçmenleri değil MHP ve CHP tabanından da binlerce insan sokaktaydı. Dikkat çeken diğer bir nokta da sokağa inen kadınlar oldu.

Başı açık ya da kapalı, genç yaşlı, binlerce kadın eylemde yerini almıştı. Sonradan o geceyi konuştuğumuz pek çok kadın, darbenin yaşam tarzlarına, kazanım olarak gördükleri kimi haklarına da darbe vuracağını ifade ediyordu. Bunun için sokağa çıkmışlardı. Darbe girişimini cemaatçi subayların gerçekleştirdiğinden kimsenin şüphesi yoktu ama yine de “Baş örtüsünü kaldıracaklar” kaygısı herkeste hakimdi. Bununla birlikte CHP seçmenlerinin kafalarında da “Humeyni’nin dönüşü ile İslam devrimini tamamlamış olan İran” çağrışımları vardı ve “Amerika’dan dönen Fethullah Gülen aynı rotayı izler” diyorlardı. Erdoğan’ı sevdiği için darbeye karşı çıktığını söyleyen de vardı, bu işlerin bir oyun olabileceğinden kuşkulandığı halde “Ne olur ne olmaz” diyerek sokağa inen de.

Darbe gecesi geride kaldı. Şimdi, gündüzleri herkes işinde gücünde. Sokaklarda bağıra bağıra “Ölürüm Türkiyem” diye gezen birkaç araba dolaşıyor yalnızca. Ama gece olduğunda Sincan merkezde ve Etimesgut Zırhlı birlikler önünde yüzlerce hatta binlerce insan toplanmaya devam ediyor. İlk iki günkü kadar olmasa da hâlâ halkçı bir görüntü oluşuyor. Sokaklara inenler arasında yaşlı insanlar pek kalmadı. Katılanlara “çoluk çocuk” denilemese de yaş ortalaması gençleşti. Ama hâlâ kadınlar bu kitlenin en kalabalık grubu. İşin bu yanına bakınca sokaklar yavaş yavaş sakinleşse de yine de sıradan bir günde büyük bir kalabalık olarak algılanabilecek gruplar geceleri sokaklarda.

Ama olağanüstülük farklı mecralardan sürüyor. Örneğin önceki hafta Sincan F Tipi Cezaevinde çalışan onlarca görevli açığa alındı. Noterler bu insanlar ve onların yakınları ile doluydu. Burada da ağırlıklı olarak kadınlar göze çarpıyordu. Oğlunun ya da eşinin cezaevinde kalan eşyalarını, emanetlerini noter yoluyla almaya çalışan ya da başkaca resmi işlemlerini yaptırmak isteyen onlarca kadın, bazı noterleri zaman zaman çalışamaz hale getirdi desek abartı olmaz. Buradaki ruh hali darbe karşıtı eylemlerdekinden farklı idi elbette. Yakınları için endişelenen ve ellerinden geleni yapmaya çalışan kadınların yüzlerinde kaygıyı çok somut okuyabilirdiniz. Konuşmaya çalışınca büyük bir temkinlilikle karşılıyorlar sizi. Kısa cevaplar, geçiştirmeler ama aynı zamanda darbeyle bizim bir alakamız yok, mağdur olduk açıklamaları.

Halk için yeni ve yabancı olan bir şey de cemaatçileri şikayet etme çağrıları. Erkekler bu bakımdan en azından görüntüde daha gözü karalar. “Kardeşim dahi olsa şikayet ederim” ya da “Darbeye karışmamışsa bile cemaatçi yakınım olsa şikayet ederdim” diyen erkeklerin tutumu gibi olmadı kadınların tutumu. “Ne yer ne içerler”, “Yazık, bakalım suçlu mu, hemen şikayet etmemek lazım” diyenler ağırlıkta. Bir de ilginçtir, daha düne kadar her yerde oldukları söylenen cemaatçilerden yakını ya da tanıdığı olan yok. “Olsaydı şikayet ederdim, etmezdim” tartışması yürüyor. 

Medyada ve sosyal medyada yer alan “Alnı secdeye değmiş, ağzı dualı olanlardan hani memlekete zarar gelmezdi” tartışmaları bu yönüyle pek rağbet görmüyor. “Onlar gerçek Müslüman değil, Amerika’nın Müslüman kılıklı ajanları” ya da “kandırılmış, beyni yıkanmış insanlar” görüşleri bu tartışmaya şimdilik yeterli cevap oluyor. Eski defterler açıldıkça “biz de kandırıldık, cemaate laf söyletmedik. Hükümeti savunduğumuz gibi onları da savunduk” diyenlerin sayısı artıyor. Hatta üniversite sınavlarında şifre skandalı patlak verdiğindeki ruh halleri çok ilginç olmuş. “Böyle şeyleri savunmadık tabi ki ama karşı da çıkmadık yani, yalan yok. Bizim tarafın çocukları diye mi düşündük artık bilmiyorum. Darbe için bağırdığımız kadar mağdur olan çocukların hakkını yedirmemek için bağırsaydık darbeye hiç kalkışmazlardı bile” diyerek bir iç hesaplaşma yapanlar da var.

Kapatılan kurumlar ayrı bir gündem. “Falan kolej kapatılmış, falan tıp merkezi kapatılmış” muhabbetleri sürüyor. Kapatılan özel okulların kapılarında geneli AKP seçmeni olduğunu söyleyen kadınlar toplanıyor. Müdürlerle ya da en azından idarecilerden biriyle konuşmaya çalışıyorlar. “Allahtan yaz dönemine denk geldi, yoksa hepten perişan olacaktık” diyorlar konuşunca. Buradaki kadınların ruh hali noterdekilerden farklı. Daha sinirli ve ataklar. “Çocukları mağdur etmeyecek bir çözüm bulsalardı. Okul değiştirmek zorunda kalmasaydık” diyorlar. Çevreden gelen “Bile bile çocuklarınızı o okullara göndermeseydiniz siz de” sataşmalarına sert cevap veriyorlar. “Daha düne kadar cemaatten yardım koparmaya, torpil bulmaya çalışanlar konuşmasın. Bizim onlarla hiç işimiz olmadı. Doğru dürüst devlet okulu mu kaldı da çocukları oraya gönderelim” diye çıkışıyorlar. 

Bir de ücretsiz ulaşımdan yararlanmanın getirdiği hoşnutluk var. Gün içinde en “ölü” saatlerde bile otobüslere binmek bir macera. Hepsi tıklım tıklım.Yolcuların da büyük çoğunluğu kadınlar, çünkü erkekler işte. Önünüzde arkanızda kadınların konuşmaları birbirine karışıyor, ortak sohbetlere dönüyor bazen. Bu vesile ile uzun zamandır gitmediği görmediği ne kadar yakını varsa geziyor insanlar. “Hep böyle olsa ne güzel” diye gülüyor bir teyze. Okula giden gençler itiraz ediyor. “Teyze sen ne diyon ya, hep böyle olsa ben okulu bırakırım, işe girerim. Her gün bu dert çekilir mi?” diyor bir delikanlı. 

Sözün özü kafanızı ne yana çevirseniz darbe tartışmalarıyla karşılaşıyorsunuz. Darbe karşıtı eylemlerden, sonrasında yapılan operasyonlardan mağdur olmuş insanlara kadar her çeşit görüntü var bu aralar Sincan’da.

ÖNCEKİ HABER

Gazetemize ve televiyonumuza sahip çıkacağız

SONRAKİ HABER

Êzidî kadınlar için 1 dakika sessizlik!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...