09 Mayıs 2012 11:02

30 yıllık emeğimizi yıkıyorlar

Köpek yaylası da denirmiş yıllar yıllar önce. 30 yıl önce belediyenin başıboş köpekleri salıverdiği, İstanbul’un çöplerinin yığıldığı, yolun, suyun, elektriğin olmadığı Alibeyköy, mahalle halkının kendi emekleriyle, kendi çabalarıyla, yaşanıla bilinir hale getirdiler.Bilmeyenler için söyleyelim ‘ne

30 yıllık emeğimizi yıkıyorlar
Paylaş
Derya Kaplan

Bilmeyenler için söyleyelim ‘ne diyem mahmut mu diye şaaakkirrr’ repliğiyle ünlü çiçek abbas filminin çekildiği yer. Meşhur mısırı nedeniyle de bir mısır heykeli var meydanında.
İstanbul’da Eyüp Belediyesine bağlı Alibeyköy halkının, kentsel dönüşüm adı altında yıkım tehlikesiyle başı dertte. Alibeyköy’ün depreme dayanıklı zemine sahip olması rantın artmasına vesile olmuş. Başbakan Erdoğan’ın ‘evleri yıkacağız’ demesinden sonra yıkımlar daha da hız kazandı.
Seçimlerden önce tapularınızı vereceğiz diye kandırıldıklarını söyleyen mahalle halkı, “30 yıl dile kolay. Çöpten, asfalttan, yoldan yararlanmadık ama vergimizi hep zamanında ödedik” diye konuşuyor.
Eskiden köpek bağlasan durmaz denilen yerler şimdilerde ise, Türkiye’nin en büyük Tema parkı ve eğlence merkezi Vialand inşaatı, şaşalı Finanskent evleri, Avrupa konutları yapılıyor olması gözleri Alibeyköy’e çevirdi.
Alibeyköy’de bulunan 5 mahallenin her bir sokağında başka bir müteahhit firmanın levhası göze çarpıyor. Her mahallesinde farklı farklı sorun ve sıkıntılar yaşayan mahalleli mücadele etmekte kararlı. Tapusu verilen yerlerde de,  halk istenen bedelleri ödeyemeyince çareyi evlerini müteahhite vermekte bulmuş. Müteahhitler sokaklarda cipleriyle gezerken, mahalle halkı da evlerini yıktırmamak için sokak sokak gezip çalışmalar yürütüyor.

‘EYÜP PARKLARLA GÜZELLEŞİYOR’ MU?
Alibeyköy, bir zamanların en büyük işçi havzası. Kadınların çoğu günlük ev işlerinde çalışıyor. 60 yaşındaki Şükran teyze bunlardan sadece biri. Şükriye Teoman kollarındaki morlukları göstererek AKP’ye oy verdiğini söylüyor ve ekliyor, “ Ben nasıl sabah namazında sevine sevine oy  vermeye gidiyorsam, vatandaşlık görevimi yapıyorsam bu günde muhatap istiyoruz. Başa gelen oylarınızı bize verin size tapularınızı vereceğiz dediler bizi kandırdılar. Hakkımız olan tapularımızı istiyoruz” dedi.
Kentsel dönüşümden en çok kadınlar etkileniyor. Senelerce çamurda çocuklarını okula köpeklerle birlikte götürmek zorunda kalan, evlerini oturabilecek mekanlara, kendilerince cennete çeviren kadınlar. Eyüp Belediye Başkanı’nın her mahalleye astığı ‘Eyüp parklarla güzelleşiyor’ reklamlarına da söyleyecek sözleri var Gülen caddesinde oturan kadınların. Bundan 1 yıl öncesine kadar çocuklarının oynayacağı bir parklarının dahi olmadığını, yanı başlarında yükselen Finanskent evlerinden sonra parkların yapıldığını söylüyorlar. Kadınların en çok canını sıkansa, Finanskent zenginlerinin göz zevki bozuluyor diye şikayette bulunmaları. Kadınlar, “Bakmasınlar camlarından” diyorlar Finanskentte oturanlara. Bin bir emekle kurdukları, çamurlu yollarda gençliklerini geçiren, çocuklarını büyüten, hayatlarını devam ettikleri mahallelerinden, komşularından vazgeçmek istemeyen kadınlar.

Şükran Kandil: Kimsenin emeğiyle değil kendi emeğimizle yaptık evimizi. Yeşil alana giriyor evlerimiz. Yanı başımdaki komşumun evi yeşil alana girmiyor benim ki giriyor.

Melekşah sönmez: Yanı başımdaki komşumla aramda 2 metre var ona imar hakkı tanıyor ama bana tanınmıyor. Tema parkı yüzünden evlerimizin yıkılması söz konusu. Kim istemez lüks yerde oturmak. Evimi borçlarla yaptım yaparken de belimden sakatlandım. Fakirlikten üye olduk AKP’ye. Bizim vergimizle makarna dağıtıyor bize.

Cangül Altun: Yeşil alan gösterilen yerler vergiler alınırken ne diye gösteriliyordu. Alnımdaki yaralar burada lağımlardan okula giderken oldu. Bazen okula üstümüz başımız kirli gittiğimizde derse alınmıyorduk. Benim babam devlet memuru. Devlete uzun yıllar hizmet etti. Karşılığı bumu olacak. İnsanları 1. sınıf 2. sınıf diye ayırıyorlar. Dedemin bir sözü var ‘Pencereden bakan iki insandan biri yerdeki çamuru, biride gökyüzündeki yıldızları görürmüş’. Biz işgalci değiliz. Direne direne mücadele edeceğiz.

Erdem Dursun: Yan komşuma tapu veriyorlar bana vermiyorlar. Evimin bir kısmı vakıf bir kısmı da yeşil alana giriyor. Kentsel dönüşüme karşıyız. Birlik olmalıyız. Orman alanlarına tapular verildi. Çünkü onlar zengin.

Aynur Oktay: Başbakan Recep Tayyip Erdoğan 5 çocuk yapın diyor. Soruyorum Tayyip’e tamam ben yapayım 5 çocuk. Sen benim barınma hakkımı elimden alıyorsun bir de  5 çocuk yap diyorsun. Tapularımız verilene kadar mücadele edeceğiz.

Filiz Ömrüuzun: Asgari ücretle çalışıyorum. Bu saatten sonra başka bir yere gidip kira verecek gücüm yok. Reklamlarda gösterilen o gösterişli evleri değil, başkalarına kötü ama bana iyi olan kendi evimde oturmaya razıyım.

Suna Yakut: Finanskent’te yaşayanlar zevk için yaşıyor, biz yaşamak için yaşıyoruz. Bizim hakkımızı elimizden almasınlar. Beraber mücadele etmek zorundayız. Kadınlara daha çok iş düşüyor.

Fadik Kurt: 20 yaşında bu evimi yaptım. Bana kızıyorlardı gittin dağın başında ev yapıyorsun diyorlardı. Ne yapayım kaderimdir dedim evimi yaptım. Şimdi 52 yaşındayım. Annemin öldüğü haberini aldığımda tek şey söyledim ‘iyi ki annem ölmüş’ dedim. Şimdi yaşıyor olsaydı evlat acısı gibi koyacaktı içine kadının benim yaşadığım durum. Ben halkım ben halk. Halk dediği insan bizleriz. Sulukuledeki yıkımları izlerken meydana bırakmazlar ev verirler dedim, başıma gelmeyecek zannettim. Bugün de benim başıma geldi.

Bağdegül Gönül: Buralara ev yaptığımda buralara kimse uğramıyordu. Köpek yaylası diyorlardı. Bizler ev yapmak için toprak eşerken bize gülüyorlardı. Şimdi bize gülenler bizi yerlerimize göz dikti. Kendi çocuğumuzu nasıl büyütüyorsak o şekilde emek verdik buraları düzelttik. Elektriğini, suyunu, doğalgazını verdik. Emeğimizi, yüreğimizi, sevgimizi verdik. Bizden almak istedikleri çocukluğumuz, gençliğimiz, mazimiz ve emeğimiz. Buralar bizim çocuğumuz gibidir. Bir anneden çocuğu alınır mı? Evlerimizi yıktırmayacağız.

Güneş Aydın: 13 yıldır burada yaşıyorum. Buraya gelin olarak geldim. Bütün emeğimizi yıkıyorlar. Son bir senedir düzgün bir parka sahip oldu. Çocuklarımız çamurun, pisliğin, tozun, toprağın içinde büyüdü. Finanskent evlerinden dolayı bizim evlerimizi yıkmak istiyorlar. Onları halk olarak görüyorlar peki biz neyiz. Bize bir isim koysunlar. Bize verilen her hangi bir hizmet yok. Suyumuzu, elektriğimizi kendimiz çektik, kanalımızı kendimiz bağladık. Kaldırım olmadığı halde kaldırım parası ödüyoruz. Çöp vergisi veriyoruz ama çöp konteynerimiz yok. Birlik olmalıyız. Emek verdiğimiz, bizim olan toprağımızı geri istiyoruz.

ÖNCEKİ HABER

Yapılmamış toplantıya ÇED olumlu raporu

SONRAKİ HABER

Sağlıkta ölüme dönüşüm!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...