02 Ağustos 2016 00:20

İtalya: Yorgun ultraların ülkesi

AC Milan taraftarı Kai Tippman'la ultra kültürünün önemli duraklarından birisi olan İtalya tribünlerini konuştuk.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ
İzmir

Bu yıl İzmir’de düzenlenen “Uluslararası Taraftar Buluşması” darbe girişimi nedeniyle yarım kalsa da, farklı ülkelerden birçok konuğu ağırladı. Ülkelerden e-bilet deneyimlerinin anlatıldığı ilk gün oturumun konuşmacılarından birisi de İtalya’dan Kai Tippman oldu. AC Milan taraftarı olan Tippman, uzun süre Milan’ın efsane tribün grubu Fossa Dei Leoni’nin de içerisinde bulunmuş. Fossa Dei Leoni (FDL) 2006 yılında kendisini feshettikten sonra Tippman da farklı bir tribün grubuyla hareket etmemiş ancak tribünleri yakından takip etmeyi sürdürüyor. İtalya’da “Tessera del Tifosi” ismiyle yürürlükte olan e-bilet uygulaması ise tribün gruplarını ciddi anlamda zayıflatmış durumda. Kai ile buluştuk ve ultra kültürünün önemli duraklarından birisi olan İtalya tribünlerini konuştuk.

Oturumda da ‘Tessera del Tifosi’den bahsettin. Nedir bu Tessera del Tifosi?
2007’de bir polis memuru ile Lazio taraftarı olan Gabriele Sandri’nin ölümünden sonra devlet, “sporda şiddet” konusunda bir şeyler yapmaya karar verdi. Bakanlık, “Tessera del Tifosi” adını verdikleri elektronik kart sistemini getirdi. Bu elektronik kart, kombineleri ve deplasman tribünü biletlerini kapsıyor.
2007-2008 senesinden bu yana devam eden sistem, ev sahibi takımın tek maçlık kağıt biletlerini etkilemiyor. Kombine ve deplasman maçı biletlerini almak isteyenler bu karta sahip olmak zorunda. Kartı almak isteyenler kimlik bilgilerini, vergi numaralarını da vermek zorundalar.
Kartı almak için başvuruyu yapanlar, polis taramasına giriyor ve polis keyfi şekilde ufak nedenlerle bu başvuruyu da reddedebiliyor. Mesela, geçmişte tribünden dolayı ceza almış insanlara vermedikleri oluyordu.

İtalya tribünlerinin ‘Tessera del Tifosi’ye tepkisi nasıl oldu?
Üç büyük takımın (Inter, Milan, Juventus) ultraları ‘Tessera del Tifosi’yi kabul ettiler. Bunun nedenini soracak olursanız, hâlâ bilmiyoruz. Bu üç takımın dışında kalan ultralar ve tribün grupları ise kabul etmediler. Eylemler oldu, protestolar düzenlendi. Birçok tribün grubu, bu uygulamaya karşı açıklamalar yayımladı. Geçen zamanda boykot kırılmış olsa da bu grupların bir kısmı hâlâ tepkiyi sürdürüyor. Deplasman maçlarına gitmiyorlar, gitseler de uygulamayı protesto etmek için içeri girmiyorlar. Protestoyu sürdürenler kendi takımlarının kombinelerini de almadılar, iç saha maçlarına tek maçlık kağıt biletlerle giriyorlar.

Boykotun zayıfladığını söyledin. ‘Tessera del Tifosi’ye karşı protestoların tamamen bittiğinden bahsedebilir miyiz?
Uygulama ilk çıktığı 3 yıl boyunca protestolar, boykotlar, stadyumlara gidip içeri girmeme gibi eylemler yapıldı ve bunlar uzun zaman sürdü. Ancak protestolar zamanla kırılmaya başladı ve şimdi çok daha az tepki var. Ekonomik kriz, pahalı maç biletleri de bunu etkiledi. Tessera del Tifosi almayı gerek kılmayan tek maçlık kağıt biletler de normalin iki katı fiyatına satılıyor. Tessera’yı almayanlar deplasman maçlarına da gidemiyorlar. Tüm bunlar birleşince insanların dirençleri kırıldı. Tessera’ya karşı çıkan çok az grup kaldı. Grup liderleri de, üyelerini serbest bıraktı: “İsteyen alsın, istemeyen almasın” dediler. Tabii tribün grubu olmanın gereğiyle birçok grup, hâlâ “Tessera del Tifosi”ye karşıyız açıklamaları yapsa da birçoğu aslında içeri girmeye başladı. Dışarıda kalan çok az grup var.

Inter, Milan ve Juventus tribünleri öncülük etmediği ya da katılmadığı için mi Tessera del Tifosi’ye karşı mücadele zayıfladı, direnç kırıldı?
O üçlünün yanına Hellas Verona’yı da ekleyebiliriz. Dört büyük tribünün ilk baştan bu uygulamayı kabullenmesi, protestolara katılmaması Tessera del Tifosi’nin devlet adına başarı hikayesi olarak pazarlanmasına sebep verdi. Bu dört tribün, ülkedeki diğer gruplara oranla daha kalabalıklar ve daha çok üyeleri var. Bahsettiğimiz dört tribün de boykota gitme kararı vermiş olsaydı Tessera del Tifosi konusunda elbette çok başta noktada olabilirdik. Devlet, Tessera del Tifosi ile ultraları bölmek, ayrıştırmak istiyordu, bunu da başardı. Tribün grupları arasında “Tessera del Tifosi alanlar ve almayanlar” tarzında bir tartışma var. Almayanlar, alanları gerçek ultra olmamakla suçluyor. Grupların içerisinde de bölünmeler oldu.

Peki, Tessera del Tifosi uygulamasına karşı en çok mücadele eden tribün grupları hangileriydi?
Catania, Lecce, Fiorentina tribün gruplarını sayabiliriz. Bu tribünlerdeki ultralar daha çok tepki gösterdiler. Fiorentina tribünleri, deplasmanlara gidip sık sık maçlara girmedi. 500 kişiyle gittikleri deplasmanlarda uygulamayı protesto ettiler. Saydıklarımızla beraber alt liglerdeki takımlarının tribünleri de çok tepki gösterdi.

İtalya’da dünya çapında takipçisi olan, beğenilen birçok tribün var. Ancak eskiye oranla tribünlerin zayıfladığını, ultra kültürünün azaldığını da görüyoruz. Bunun nedeni Tessera del Tifosi mi?
Tessera del Tifosi’yi tek sebep olarak öne sürmek yanlış olur. Tessera, ultraları deplasman tribününün dışına itmeye başardı ama tribünlerin boşalmasının daha büyük sebepleri var. Mesela stadyumların çok eski ve kötü olması. İtalya’da tuvaletlerine girmeye tenezzül etmeyeceğiniz stadyumlar var. Stadyumlar, ultra olmayan insanlar için güzel zaman geçirebilecek ortamlara sahip değil. Ayrıca kötüye giden ekonomiye rağmen Seri B dahil maç biletleri hâlâ çok pahalı. Futbol kalitesinin çok düştüğü İtalya ligleri için bu fiyatlar fazla. Eskiden takımlarda çok daha fazla iyi oyuncu vardı ancak şimdi öyle değil. Teknik direktörler bile bir, iki sezonun ardından İngiltere’ye, Almanya’ya gitmek istiyorlar. Ya da bir sezonda 20 gol atabilen oyuncu hemen ülkeden kaçmak, başka liglere gitmek istiyor. Şikeyi, doping skandallarını da unutmamak lazım. Her yıl hakemler, maçlar, şampiyonluklar satın alınıyor ve halk bunun farkında. Hepsi birleşince futbola, tribünlere olan ilgi ciddi oranda düştü.

Avrupa’daki politik tribünlerin önemli gündemlerinden birisi de mülteciler meselesi oldu. Daha solda duran tribünler, mültecileri sahiplenen kampanyalar düzenlerken, sağcı grupların mültecilere saldırdıklarını, mülteci karşıtı pankartlar açtıklarını da gördük. İtalya’da durum nasıl? Mültecilerin tribünlere etkisi oldu mu?
İtalya tribünlerinde mültecilerin yararına ya da zararına bir hareketlilik olmadı. Tribünler, ülkedeki sosyal meselelere karşı adımlar atıyor ancak mülteci meselesi gündem olmadı. Daha çok ülkede yaşanan deprem, sel gibi felaket durumlarında tribün grupları organize oluyor ve o bölgedeki insanlara yardım ediyorlar.

AC Milan tribünlerine gelecek olursak, dünya çapında tanınan Fossa dei Leoni grubunun üyesiydin ve grup kapandıktan sonra Milan tribünlerinin sağcılaştığı da iddia ediliyor. Sen bu yorumlara katılır mısın?
Fossa dei Leoni daha solda bilinen bir tribün grubuydu ve feshedildikten sonra tribünlerde biraz sağa kayma oldu. Ancak genel anlamda Milan tribünleri apolitiktir. Milan tribünlerinde politik marşlar söylemez, ırkçı tezahüratlarda bulunamazsınız. Mesela siyahiler sıkıntı yaşamaz, rahatlıkla tribüne gidebilir. Ayrıca FDL’nin feshedilmesi sadece Milan için değil İtalya tribünlerinin genelinde sağcılaşmayı tetikledi.

Türkiye’de alışkın olmadığımız tribün grubunun kendini feshetmesi durumu İtalya için geçerli değil. Milan’da Fossa dei Leoni, Livorno’da Brigate Autonome Livornesi gibi gruplar kendilerini feshettiler. Bu grupların tekrar açılması tartışıldı mı?
Kapanan bir grup asla geri dönmedi ve İtalya’da bunun tartışması bile olmaz. Sadece geçtiğimiz yıl bir maçta FDL’nin pankartı açılsın mı diye konuşuldu ancak bu da olmadı. İtalya’da kapanan tribün grubu, tekrardan dönmez. Kendisini fesheden grubun üyeleri de ya maçlara gitmeyi bıraktılar ya da stadyumun farklı bölgelerinden münferit olarak maçları izliyorlar.

‘BÜYÜK BİR REKABET’

Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye’de de Lazio – Livorno rekabeti çok popüler. Bundan haberdar mısınız? Siz, bu rekabete nasıl bakıyorsunuz?
Lazio ve Livorno uzun süredir aynı ligde oynamasalar da hala süren bir rekabet var. Ama bu demek değildir ki Lazio tribünlerindeki herkes faşisttir ya da Livorno tribünlerindeki herkes komünisttir. Tribün grupları bu işin başını çekse de mesela çok politik olmayan bir Lazio taraftarı, Livorno maçlarında aşırı sağcı tezahüratları yapıyor. O anın gazıyla bunu yapıyor, popüler kültür dediğimiz olay bu. Bu iki takım uzunca zamandır aynı ligde karşılaşmadılar ama Livorno yakın zamanda Hellas Verone ile oynadı. Hellas Verona’nın tribün grupları da sağcı/faşist olarak bilinir. Ama Lazio – Livorno arasında ciddi bir rekabet var, bu gerçek. Bu rekabetin dünya çapında bilindiğini İtalya’dan görebiliyoruz.

TÜRKİYE TRİBÜNLERİ DE DÜŞÜŞTE

Türkiye tribünleri hakkında ne düşünüyorsun?
Türkiyeli taraftar gruplarına baktığımızda çok gürültülü, tutkulu bir profil görebiliyoruz. Meşale ve koreografiler var. Türkiye tribünlerinin 5 yıl öncesi bana ’90’lardaki İtalya tribünlerini hatırlatıyordu. Ateşli buluyordum. 1999’da Almanya’da H. Berlin – Galatasaray maçını izlemiştim ve tribündeki şovları çok sevmiştim ama Türkiye’de de tribünlerin düşüşte olduğunu biliyorum.

‘TRİBÜNLER ARTIK ÖZGÜR ALANLAR DEĞİL’

Önümüzdeki yıllarda İtalya’da ultra kültürünün ve tribün gruplarının tekrardan güçlenmesi mümkün mü, İtalya tribünlerini neler bekliyor?
Yanılmayı gerçekten çok isterim ama İtalya’da ultra kültürünün yeniden canlanabileceğini düşünmüyorum. Oğlumu ilk Milan maçına 2004 senesinde götürdüğümde, maçı değil tribünleri izlemişti. Tribünlerde meşale, davul, ses bombası, koreografi ve binlerce insan vardı. Artık bunlar kalmadı. Ultra jenerasyonları kendilerini böyle yeniliyordu, herkes çocuğunu götürürdü ve çocuklar “Ben de büyüdüğümde bu abiler gibi olacağım” derdi ama artık böyle bir ortam yok. Ultralar ilk ortaya çıktığı zamanlar iPhone yoktu, gençler için tribünler en özgür alanlardı ama artık en özgür olmayan alanlar tribünler oldu. Özgür ultra ortamının yeniden gelişmesi için şartlar dezavantajlı görünüyor. Alt liglerde ufak gruplar, tekrar ultra kültürlerini yeşertmeye çalışıyor ama bunu büyütecek bir güçleri de yok. Bu konuda tükürdüğümü yalamayı çok isterim ama eskisi gibi olabileceğimizi düşünmüyorum.

*Röportaja katkılarından dolayı Barkın Özer’e teşekkürler.

ÖNCEKİ HABER

Şeytanın Çocukları: El Ebyaz

SONRAKİ HABER

Sokak Köpekleri Bal ile Betty

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...