30 Temmuz 2016 04:17

Sarı zarfın yerini, değişen şifreler aldı

Bir sarı zarf bile verilmeden bilgisayarı açılmayan, anlamış ki açığa alınmış. Tıpkı işten atılan işçinin bunu kartının basmaması ile öğrendiği gibi.

Paylaş

Bahadır BAYAZIT

Darbe girişimini endişe ve tepkiyle karşılayan emekçiler sokakta ve işyerlerinde tedirginliği üzerlerinden atabilmiş değil. Darbe girişimi ve ardından yaşananlardan SGK emekçileri de endişeli. 
Cemaate mensup ya da ilişkilendirilen kişiler açığa alınırken hiç ilişkisi olmayan çalışanların da bu yapıya dahil edilmesi, art niyet taşıyanların asılsız ihbarcılık yapma olasılığı, iktidara muhalif çalışanlara yönelik planlama olabileceği yaygın kaygılar. Zira 15 Temmuz sonrası perşembe sabahı işe giden tüm kamu emekçileri bilgisayarlarının şifrelerinin değiştirildiğini, şifre değiştirmeye izin vermeyen bilgisayarlarda oturan emekçilerin açığa alındıklarını böyle öğrendiklerini görmüşler.  
Yani bir sarı zarf bile verilmeden bilgisayarı açılmayan, anlamış ki açığa alınmış. Tıpkı işten atılan işçinin bunu sabah kartının basmaması ile öğrendiği gibi. Henüz sayı açıklanmadığından tedirginlikler de sürüyor. Kamu kurumlarında çalışan emekçiler açısından bunlar boş kaygılar değil çünkü bir anda herkesin işyerinde birçok kişi ya açığa alınmış ya da listeler dilden dile geziyor. 

‘VAY GELE DÜŞMAN GÖRDÜĞÜNÜN HALİNE’

Sokaktaki kaygılar da işyerlerinden farklı değil. Sokaktaki vatandaşı son süreçte en fazla endişeye düşüren hususların başında gelen Cemaat yapısının dışındaki insanların da bu süreçten zarar görme ihtimali. Asıl olarak dile getirilen mesele ise darbeciler de dahil olmak üzere hukuka uygun bir yargılamanın yapılması gerektiği. İşkence görüntüleri, cenazelerin kaldırılmaması, ayrı mezarlık uygulamaları, tabiri uygunsa bir aforoz durumu yaşanması ve bu durumun yayılması halk arasında endişeyi derinleştiriyor. 
Güvenpark’ta oturan ve bu uygulamalara ne dediğini sorduğum amcalardan biri “Bu devlet düne kadar beraber olduklarına bunları reva görüyorsa eğer vay gele düşman gördüklerinin haline” diyerek endişesini dile getirirken, benzer görüş ve duyguları taşıyan insanların sayısı az değil.

AKADEMİ DE KAYGILI

Görüştüğüm bazı akademisyenlerin ruh hali de halkın ortalamasından farklı değil. Yoğun kitap hazırlığı içinde olan bir hoca, 15 Temmuz’dan beri TV izlemek ve kaygılanmak dışında pek nitelikli bir iş ortaya koyamadığını ifade ederken bunun gerekçesini de yaşadığı şok, devamında psikolojik olarak zorlanma ve duyduğu endişe olarak belirtti. Etrafındakilerin de buna benzer durumda olduğunu ekledi. 

ÖZNE OLMAK

Darbe girişimine direnenlerin içinde bulunan bir gençle sohbetim ise 16 Temmuz sabahı erken saatlerde olayların sıcaklığı içindeydi. Genç arkadaş tüm o hengame içerisinde çektiği videoyu seyrettirirken ve muhabbet esnasında etrafımıza geceyi yaşayan birkaç kişi daha geldi. Sonraki zamanlarda da Kızılay ve etrafında toplanan kalabalıktan vatandaşlarla sohbet etme fırsatım oldu. Bir rahatlamışlık duygusu yaşıyor olsalar da, hem böyle bir şeyin hem yaşanabilmiş olmasının hem de bizzat olaya tanıklık etmelerinin şokunu atlatamayanlar az değil. Bunun yanında, özne olma duygusunu o geceden beri sokakta olan birçok insan paylaşıyor.

ÖNCEKİ HABER

Hakikat çığlığıdır Eylem Ataş

SONRAKİ HABER

Darbe, OHAL, tek adam değil; ücretsiz ulaşım

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa