29 Temmuz 2016 00:18

1930'ların Hollywood'unun panoramik hikayesi: Cafe Society

Woody Allen’ın son filmi Café Society'nin başrollerini Jesse Eisenberg, Kristen Stewart, Steve Carell ve Blake Lively paylaşıyor.

Paylaş

Woody Allen’ın son filmi Café Socıety 12 Ağustos’ta seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Allen’ın “O dönem beni hep büyülemiştir. Muazzam bir tiyatro yaşamı, kafe ve restoran kültürüyle şehrin en heyecanlı dönemiydi. Nereye giderseniz gidin, tüm New York sofistike gece yaşamıyla çalkalanıyordu.” diyerek  hayranlığını belirttiği “Café Society” döneminin renkli kişiliklerinin konu edildiği eğlenceli filmin başrollerini Jesse Eisenberg, Kristen Stewart, Steve Carell ve Blake Lively paylaşıyor.
Woody Allen’ın Café Socıety filmi, film yıldızları, milyonerler, playboylar, profesörler, fahişeler ve gangsterlerle dolu 1930’ların New York ve Hollywoodu’nun panoramik bir hikayesi. Dokunaklı ama kahkaha dolu, bir romanın sürükleyiciliğine sahip Café Socıety, bizi Hollywood’un pelüş mansiyonlarını dolduran pastele boyanmış iş bazlardan, Bronxlu mütevazı bir ailenin çekişmeleri ve gelgitlerine, New Yorklu gangsterlerin hır gür dolu şiddetine ve Manhattan sosyetesinin parıltılı yüzeysel yaşamı ve gizli sırlarına doğru bir yolculuğa çıkarıyor.

‘BENİM İÇİN BU HİKAYE, BİR KİŞİNİN DEĞİL HERKESİN HİKAYESİ’

“Senaryoyu bir roman gibi kurguladım,” diyor Allen “Bir kitapta olduğu gibi, filmin içinde de bir an soluklanıp baş kahramanı kız arkadaşıyla, ailesiyle, kız kardeşi veya gangster ağabeyiyle, Hollywood yıldızları ya da bitirimleriyle, hatta sonrasında sosyetenin içinde politikacılarla, güzel kızlarla, playboylarla, düğünlerinde karısını aldatanlarla ya da kocasını öldürenlerle birlikte görebilirsiniz. Benim için bu hikaye, bir kişinin değil herkesin hikayesiydi. Bobby’nin aşk hikayesi, filme etki eden atmosferin bel kemiği niteliğinde. Fakat tüm karakterler hikayenin dokusuna katkıda bulunuyor.”
Tıpkı kitaplarda olduğu gibi filmde de bir anlatıcı var ve bu üst ses Allen’ın kendisine ait. “Kendim seslendirdim çünkü kelimelerin tam olarak nasıl ifade edilmesi gerektiğini en iyi ben biliyordum,” diyor. “Kendi kitabımı okumuş gibi olacaktım.”
“Café Society”, 19. yy sonu ve 20. yy başında New York, Paris ve Londra’nın o dönem moda olan kafe ve restoranlarında toplanan sosyete, aristokrat, sanatçı ve ünlü takımını tanımlamak için kullanılıyor. Terim, 1930’larda New York’ta İçki Yasağı Dönemi’nin sonlanmasından sonra ve Café Society’nin müdavimlerinin hayatlarını açgözlü biçimde sütunlarına taşıyan bulvar gazeteciliğinin yükselmesiyle popüler hale geldi. “O dönem beni hep büyülemiştir,” diyor Allen. “Muazzam bir tiyatro yaşamı, kafe ve restoran kültürüyle şehrin en heyecanlı dönemiydi. Nereye giderseniz gidin, tüm ada, sofistike gece yaşamıyla çalkalanıyordu.” Altın çağını yaşayan Hollywood yıldızlarla dolu olsa da New York’tan farklı bir gece hayatına sahipti.”Gidecek çok yer yoktu. Her yer erkenden kapanırdı. Elbiseler daha sadeydi. Herkes arabasını kendisi sürerdi. Film yıldızları sayesinde bir miktar ışıltısı vardı ama New York’un sahip olduğu sofistike gece yaşamına sahip değildi.” (KÜLTÜR SERVİSİ)

ÖNCEKİ HABER

Dersim - Ovacık yolu 3 gün süreyle trafiğe kapatıldı

SONRAKİ HABER

Fransa’da OHAL teröre çare olmadı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...