27 Temmuz 2016 00:07

Fas'ta el Mahzen’e karşı sosyalizm için birleşik cephe adımı

Fas'ta Sosyalizm için Demokratik Yol Hareketi Konferansı işçi sınıfı ve emekçilerin bağımsız partisini ve halk cephesini oluşturma şiarıyla toplandı.

Paylaş

Ali KARATAŞ
Kazablanka

Fas Sosyalizm için Demokratik Yol Hareketinin 4. Konferansı, 15-16-17 Temmuz’da, Fas’ın en büyük kenti Kazablanka’da yapıldı. “İşçi sınıfın ve emekçilerin bağımsız partisini ve halk cephesini oluşturma” şiarıyla ülke genelinde yaklaşık 400 delegenin katılımıyla toplanan konferansa, Tunus, Filistin, İspanya, Fransa ve Belçika’dan davetliler ve Türkiye’den de Emek Partisi katıldı.

Fas, Kuzey Afrika’da yer alan ve sömürge döneminde Avrupa’dan her konuda etkilenmiş ve 1956’da bağımsızlığını kazanmış bir ülke. Monarşi ile yönetiliyor. Ekonomik hayatın her alanında kraliyet ailesi söz sahibi. Şimdiki kralı ise Kral VI. Muhammed.
Fas, bağımsızlığını kazandığından bu yana seçimler yapılıyor ancak partilerin de parlamentonun da bir hükmü yok. Monarşinin oynadığı merkezi rolden ötürü hükümet ve meclis özerk hareket edemiyor. Yasama yetkisi kralda ve kral meclise ya da hükümete karşı sorumlu değil. Hükümeti kurma, başbakanı atama ve başbakanı görevden alma yetkisi kralın elinde. Siyasi, ekonomik, sosyal reformları kraliyete ait komisyonlar yapıyor.

20 ŞUBAT DEVRİMİ

Faslılar, ülkeyi yöneten kral ve etrafında oluşan çıkar grubuna Arapça “el Mahzen” diyorlar. 2011 Arap halk ayaklanmaları sürecinde, bu nedenle Fas’ın sokakları da oldukça hareketlenmiş. 20 Şubat 2011’de yaşanan sokak gösterileri Faslılarda derin izler bırakmış. Demokratik Yol Hareketinin konferansında da giriş sunumlarının hemen hepsinde 20 Şubat hareketine vurgu öne çıkıyor.
Fas’ta 20 Şubat 2011’de 57 vilayette “demokrasi ve ekmek” talepleri ile aynı anda eylemler gerçekleşiyor. Fas Kralı VI. Muhammed, 6 Mart 2011’de yaptığı açıklamada halkın isteklerini kabul ettiğini ilan ediyor. Hükümetin yürütme yetkisi ile meclisin yasama yetkisi artırılırken, yargı bağımsızlaştırılıyor. Yalnız bütün bunlar yapılırken kraliyet sistemine hiç dokunulmuyor.

SABAHA KADAR TARTIŞMA

Konferansın açılış töreni salondan sokaklara kadar taşan bir kalabalıkla gerçekleşiyor. Oldukça coşkulu geçen konferansa gençlerin ve kadınların katılımı dikkat çekici. Salonda mücadeleci üç nesli görmek mümkün. Ama daha dikkat çekici olan, konuşmaların 5 dakika ile sınırlandırılmasına rağmen, öğlen saatlerinde başlayan tartışmaların sabaha kadar sürmesi. Delegeler; sendikal mücadele, örgütsel ve ideolojik sorunlar başta olmak üzere hemen hemen her konuda söz aldılar.

‘HALKIN DÜĞÜNÜ’

Konferansa katılan birçok konuşmacı “konferansımız” kelimesi yerine “düğünümüz” kelimesini kullanıyor. Bitmek bilmeyen sloganlar, özellikle yemek aralarında hemen bütün herkesin katılımıyla söylenen mücadele şarkıları gerçekten bir düğün havası yaratıyor. Diğer dikkat çeken bir nokta ise katılımcıların sınıfsal durumu. Hemen ilk bakışta kıyafetlerinden, ülkenin farklı halklarının konferansta olduğunu ve delegasyonun emekçi karakterini hissediyorsunuz.
Konferansta Fas’ın kendine has bir dilini duyuyorsunuz. Bu dil; konuşma dili olan Fas Arapçası; Arap, Berber ve Fransız lehçelerinin benzersiz bir kombinasyonundan oluşuyor.

HEDEF İŞÇİ SINIFININ PARTİSİ

Konferans; ülke içerisinde demokratik bir halk iktidarının kurulması, bölgede ve uluslararası alanda yapılacaklarla ilgili 22 karar aldı. Bu kararların ilk maddesinde bağımsızlığın, özgürlüğün ve sosyalizmin tesis edilmesi için hareketin bütün gücüyle işçi ve emekçiler içerisinde faaliyet sürdürmesinin önemine dikkat çekildi.
“İşçi sınıfının bağımsız partisi”nin gerekliliğine vurgu yapıldı. Sonuç bildirgesinde diğer dikkat çeken nokta ise “el Mahzen” olarak nitelendirdikleri anayasal monarşiye karşı bütün halkın, işçi sınıfının ve emekçilerin “birleşik cephesinin” oluşturulması oldu.  
83 kişilik “ulusal komite” seçilen konferansta, komitenin başına da önceki Genel Sekreter Mustafa Brahma seçildi. Mustafa Brahma, Partinin İlk Genel Sekreteri Abdullah el Harif gibi siyasi faaliyetlerinden dolayı uzun yıllar cezaevinde yatmış bir mühendis. Konferans delegelerinin talebiyle yeniden sekreterliğe seçildi.

HAMMAMİ: BİRLEŞİK CEPHE SLOGANI TÜM ÜLKELER İÇİN GEÇERLİ

Tunus Halk Cephesi Resmi Sözcüsü Hamma Hammami konferansın davetlilerinden. Konferansta iki sunum yapıyor ve ikisi de can kulağıyla dinleniyor. Birinci sunumu mücadelede taktiklerinin önemi üzerine oluyor. İkincisi ise Kuzey Afrika’daki gelişmeler üzerine. Hammami; Şükrü Belaid’in, Muhammed Brahmi’nin ve Tunus’ta öldürülen diğer yoldaşlarının adına konferansta bulunduğunu ifade ettiğinde salonda alkış tufanı kopuyor.  Hammami ayrıca konferansın öne sürdüğü Birleşik Cephe sloganının sadece Fas’ta ya da Tunus’ta değil bütün dünya için çok önemli olduğuna dikkat çekiyor.

AMAZİGHLER VE BATI SAHRA

Fas’ta Berberilerin ve Batı Sahra halkının sistemle ciddi sorunları var. Berberilerin diğer adı Amazighler. 33 milyon olan Fas nüfusunun 16 milyonu Amazigh. Bu da nüfusun yüzde 40’ına tekabül ediyor. Amazighlerin alfabelerini kullanmaları uzun yıllar boyunca yasaktı. Fakat 2011’de gerçekleşen kitlesel gösterilerden sonra alfabeleri anayasal güvenceye kavuşmuş. Konferansta bazı sloganlarda ve duyurularda bu dilin alfabesini görüyorsunuz.
Ülkenin diğer önemli sorunu Batı Sahra sorunu ise olduğu yerde duruyor. Hem Fas hem de Cezayir, Batı Sahra topraklarının kendilerine ait olduğunu söylüyor. Sömürge döneminden kalma bu sorunla ilgili olarak iki ülkede Batı Sahra toprakları için hak iddiasında bulunuyor.
Lakin Batı Sahra’da bağımsızlık isteyen ciddi bir hareket mevcut. Polisario; Batı Sahra’daki Fas egemenliğine son vermek ve bu bölgenin bağımsızlığını sağlamak için ’70’lerden beri savaşan bir örgüt. Polisario Sahra Arap Demokratik Cumhuriyeti adını taşıyan bir hükümet kurdu. Şu anda 43 ülke bu hükümeti tanıyor.
Ülkedeki birçok parti ve hareketten farklı olarak sadece Demokratik Yol Hareketi “Batı Sahra halkının kendi kaderini tayin hakkını” savunuyor. Bu nedenle hareket, monarşi rejimi tarafından ciddi baskılarla yüz yüze kalmış.

TÜRKİYE VE DARBE

Konferans katılımcılarının ciddi bir Türkiye ilgisi var. Darbe girişiminin gerçekleştiği 15 Temmuz, konferansın ilk gününe denk geliyor. Katılımcılarının hemen hepsinin kafasında Türkiye’de sürecin nasıl ilerleyeceği soruları var. Ama gerek Demokratik Yol Hareketi, gerekse konferansa davet edilen partiler hiç tereddüt etmeden darbeye karşı olduklarını ilan eden bir deklarasyon yayınlıyorlar. Partiler yaptıkları ortak açıklamada özgürlüğün, eşitliğin, insan haklarının ve sosyal adaletin tesis edileceği gerçek değişimlerin; halkın kendi gücüyle ve gerek devrimler yoluyla gerekse özgür demokratik seçimlerle gerçekleştirdiğini ifade ettiler.

FİLİSTİN'E SELAM

Ülkede ve bölgede hızla devam eden gelişmelerin tozu dumanı arasında konferans Filistin sorununu da unutmuyor. İsrail’in yerleşim politikaları kınanıyor. Filistinli tutsaklara dayanışma mesajı gönderiliyor. İsrail zindanlarındaki Ahmet Saadat ve Mervan Barguti için derhal özgürlük isteniyor. Konferansa davet edilen Filistin Halk Kurtuluş Cephesi Genel Sekreter Yardımcısı Abu Ahmad Fuat’ın konferansa katılmasına izin verilmemesi de kınanıyor.  

BASIN İLGİLİ

Fas basını konferansa ilgili. Günlük yayınlanan as Sabah gazetesi konferansın sonunda Brahma’nın yeni genel sekreter seçildiğini haber yapıyor. Hareketin, Ulusal Komite Üyesi Radi el Mecid gazeteye verdiği röportajda konferansın sonuç bildirgesinde kapitalizmin yaşadığı krizin işçiler ve emekçiler üzerindeki olumsuz etkisi nedeniyle ülkenin yaşadığı siyasi ve iktisadi krize vurgu yapıyor. Fas’ta birbiri ardına kurulan hükümetlerin siyasetlerinin başarısız olduğunu söylüyor ve bu durumdan kurtulmak için en geniş cepheyi oluşturmanın önemine dikkat çekiyor.

ÖNCEKİ HABER

AKP’li belediyelerde ‘darbe’ fırsatçılığı

SONRAKİ HABER

Halil İnalcık, bilimsel tarihçiliğin hakim olmasına çalıştı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa