26 Temmuz 2016 00:18

OHAL ilan edilince, yasaklanan grevimiz geldi aklıma

Grevleri yasaklanan Schneider Elektrik İşçisi: 15 Temmuz göstermiştir ki sokakta olan kazanır.

Paylaş

Schneider Elektrik İşçisi
İzmir
 

Merhaba Sevgili Evrensel Okurları;
Öncelikle ülkemizde  yaşanan darbe girişimini ve bunu besleyen ve olgunlaştıran koşulları lanetleyerek sözüme başlamak istiyorum.
DİSK’e bağlı Birleşik Metal-İş Sendikasının örgütlü olduğu ve şu an sözleşme dönemi içerisinde bulunan Schneider Elektrik işçilerinden biriyim.
15 Temmuz gün yaşanan olaya dair işyerinde işçiler arasındaki, tartışmaları ve işçilerin düşüncelerini anlatmak istiyorum.
Çay molasında bir arkadaşımıza darbeye dair ne düşündüğünü sordum, dedi ki: “Öncelikle şunu sormak isterdim: Daha iki yıl öncesine kadar ülke kapılarını açtığınızı duyurduğunuz ve davet edip barış imzaladığınız, ‘Hoca Efendi Hazretleri’ dediğiniz bu kişiyle aranızda ne oldu da o terörist siz de darbe mağduru oldunuz. Eğer bu soruya cevap verebiliyorlar ve açıklayabiliyorlarsa ben onların samimi olduklarına inanırım. Maalesef durum böyle değil, çıkarları gereği birbirlerine girdiler ve darbe denen şey de onlar için bir can simidi oldu.”
Evet gerçekten de öyle oldu.
Çünkü darbenin olduğu saatlerde  canlı yayında, “Bu Allah’ın bize bir lütfudur” diyen bir dil kullanıldı. Günlerce düşünüyordum neden böyle söylemiş olabilir diye ama o sorunun cevabı hiç de gecikmedi. OHAL uygulaması ve akabinde, ‘İkinci bir darbe girişimi olabilir’ söylentisi ile halkı kendine yedeklemek ve yapacağı şeylerin altyapısını oluşturmak için söylediğini anladım.
Bir anda ‘80 askeri darbesinde işçi ve emekçiler için, “Bu zamana kadar onlar gülmüştü, şimdi gülme sırası bizde” diyen bir anlayış ile bugünkü anlayışın aslında aynı olduğunu anladım.
Bu tür durumlarda kaybeden her zaman yoksul halkımız, işçiler emekçiler olacaktır dedim ve geçen yıl yaşadığımız Bakanlar Kurulu kararı ile yasaklanan grevimiz geldi aklıma.
Şimdi aynı durumla ve daha yerelden bir güçle Vali ile karşı karşıya olduğumuzu, Avcılar Belediye işçilerine kurdurulmayan direniş çadırı ile hayatımıza giren OHAL’in kimlere ve kimler için çıkartıldığını yaşayarak öğrendik.
Bir başka arkadaşımız ise, “Darbe olsaydı insanlar öldürülseydi daha mı iyiydi, Cumhurbaşkanı bile sokağa çıktı” derken insanların bu yalan bilgilerle nasıl da kendi gerçeklerinden uzaklaştırılmış olduğunu fark ettik.
Düşünün ülkenin bu hale getirilmesinde sorumlu olan kişiler şu an kahraman, komutan ve mazlum oldular.
Öldürülen, linç edilen askerler, ülkede her an kardeş kavgasının zeminini oluşturan politikaların sahipleri bizi bu hale getirdi. İnsanların kafaları karışık ve kim ne diyor ne kadar doğru söylüyor ne olacak tam olarak kestiremiyor.
Bizler demokrasi güçleri olduğumuzu iddia eden sendika kitle örgütü vesaire kurumlar ise açıklama yapmaktan öte pratikte bir şey yapmaktan kaçıyoruz.
15 Temmuz göstermiştir ki sokakta olan kazanır. O  yüzden halkımıza dokunan temas eden anlayan ve anladığını gösteren yeni bir dil kullanmalıyız. Klasikleşen dil, eylem ve tarzı terk edip işçilerin ne söylediklerini anlamalı ve onlara dokunan bir hat çizmeliyiz diye düşünüyorum. Darbe ve tek adam diktatörlüğüne hayır demeli ve daha fazla demokrasi için sokaklara inmeli anlatmalı, anlamalı ve kavgayı yükseltmeliyiz.
Yoksa ne grev ne direniş ne bir hak alma mücadelesini artık yaşayamayacağımız ve zorun hakim olacağı bir yola girebiliriz. Herkese kolay gelsin.

ÖNCEKİ HABER

Ekonomik kaygılar eylem ve düşünce halini belirliyor

SONRAKİ HABER

Demirtaş: AKP'den de darbeye destek vermiş kişiler çıkabilir

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...