‘OHAL yasasıyla bir yere varılamaz’

Birkan BULUT
Damla YELTEKİN
Ankara

Darbe girişiminin ardından kamuda on binlerce kişinin görevden alınmasına ilişkin sorularımızı yanıtlayan Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca, bu furyanın darbe girişimiyle alakası olmayan diğer kesimlere yönelik cadı avına dönüşmemesi gerektiği uyarısında bulundu. KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen de “OHAL yasasıyla bir yere varılamaz” diyerek, ortak bir demokrasi mücadelesinin aciliyetini vurguladı.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından hükümet tarafından bir haftadır sürdürülen “kamuda temizliğe” ilişkin sorularımızı KESK’e yönelttik. On binlerce kişinin görevden alındığı operasyonlar muhalif kesimleri de kaygılandırdı. KESK Eş Genel Başkanı Lami Özgen, emek ve demokrasi güçlerinin bugüne kadar hiçbir darbeyi savunmadığını söyledi. Ancak AKP’nin bu darbe sonuçlarını iyi değerlendirip demokratikleştirmeyi önüne koyması gerekirken, darbe hukukunu OHAL yasasıyla sürdürmeyi hedeflediğine dikkat çeken Özgen, emekçiler açısından OHAL’in geçmişte olduğu gibi sendikal hak ve özgürlüklerin, insan haklarının ortadan kalkacağı, eylem ve yürüyüş özgürlüğü düşünce ve ifade hakkı yasaklanacağı bir ortam anlamına geldiğini dile getirdi. 

‘ORTAK DEMOKRASİ’

Özgen, darbe girişiminin ardından cemaat bahanesiyle kamu alanında suçlu, suçsuz  bir torba oluşturularak kamu emekçileri işten atıldığı, görevden uzaklaştırıldığını belirterek, “Hükümet peşin yapılmış fişlemelerle yürüttüğü uygulamalardan vazgeçmelidir. Suçu olanlar varsa hem idari hem cezai anlamda soruşturmalar yürütebilir. Darbe bastırıldıysa onun mevcut sonuçları yasal süreç içinde açığa çıkarılabilir. Ancak darbe sonrası hükümetin içine girdiği ruh hali ve politik çıkarlar çerçevesinde muhalif olan tüm kesimlerin darbeci olarak bertaraf edilmesi lazım ki iktidarın uzun zamandır çaba harcadığı tekçi ve otoriter sistem kurulabilsin. Ancak OHAL’in ilk uygulaması işçilerin direniş çadırını kaldırmak oldu. OHAL demek emek alanında temel hak ve özgürlükleri yasaklamaktır, insan hakları sözleşmesini askıya almaktır, uluslararası yasayı askıya almaktır, baskıdır, ölümdür, faili meçhul cinayetlerdir” dedi. Hükümetin sadece bir iki ay söylemiyle OHAL’i şirin gösterme tutumu içerisine girmemesi gerektiğini ifade eden Özgen, tam tersine iktidarın demokratikleştirmeye yönelik adımlar atması gerektiğini söyledi. “OHAL yasasıyla ülke de, AKP de bir yere varamaz” diyen Özgen, bu durumun hem AKP, hem de emek ve demokrasi için birçok sonuç ortaya çıkardığını dile getirdi. Özgen, bu nedenle ortak bir demokrasi mücadelesinin aciliyetini vurguladı. 

‘CADI AVINA DÖNÜŞMEMELİ’

Eğitim Sen Genel Başkanı Kamuran Karaca da, “Milli Eğitim Bakanlığı tarafından yapılan açıklamalarla yaklaşık 60 bine yakın eğitim çalışanının açığa alınacağı söylendi” dedi. Eğitimcilerin bir kısmının çeşitli sosyal medya paylaşımlarında hem darbeye yönelik eleştirileri, hem de hükümet politikalarına karşı eleştirileri nedeniyle açığa alındığını ifade eden Karaca, yaklaşık 88 üyelerin de açığa alındığını aktardı. Bugüne kadar darbelerde hep bedel ödemiş Eğitim Sen ve üyelerinin darbe sürecinde yer alması düşünülemeyeceğini dile getiren Karaca, “Onun için ısrarla söylüyoruz; bu bir cadı avına dönüşmemeli. Gelişi güzel hazırlanan listeler üzerinden görevden alma operasyonları sürdürülmemeli. Muhalif partilere, meslek örgütlerine ve diğer muhalif kesimlerine linç kampanyasına dönüşmemesi gerekiyor” dedi. Bakanlığa çağrıda bulunan Karaca, darbe girişiminden önce çeşitli başlıklarda açılan soruşturmaları hatırlattı. Karaca, bu soruşturmalarla darbe girişimi sonrasında açılan soruşturmaların birleştirilmemesi ve daha büyük bir tasfiye sürecine girilmemesi uyarısında bulundu.