20 Temmuz 2016 00:39

‘Hukuk devletinde asamazsınız’

Avukat Ceren Uysal: İdam cezası Türkiye’nin taraf olduğu bütün uluslararası düzenlemelere de aykırı. Hukuk devletinde kimseyi asamazsınız.

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Türkiye’de darbe girişiminin ardından başlayan gözaltı ve tutuklama sürecinin yanı sıra idam cezasının yeniden getirilmesi tartışması, gündemdeki yerini koruyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, “Meclis idam cezasını getirirse onaylarım” açıklamasının ardından daha da büyüyen tartışmaları Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu, Avukat Ceren Uysal, TİHV ve İHD temsilcileri ile konuştuk.

‘İKTİDARIN YÖNTEMİ KABUL EDİLEMEZ’

Prof. Dr. Serdar Değirmencioğlu, “Darbe girişiminin ardından birilerinin kafasındaki planlar, sokağa sürülen insanların ağzından dillendiriliyor” derken, bunun da “toplumun talebi” olarak sunulmaya çalışıldığını söyledi. “İktidar idam olsun, dokunulmazlıkların kaldırılması olsun, hemen her konuda aslında bu yönteme başvuruyor, ancak bu kabul edilemez” diyen Değirmencioğlu, “İdamın geri getirilmesi, hukuk dışı herhangi bir uygulamanın ‘birileri istedi’ diye gerçekleştirilmeye çalışılması kabul edilemez” diye konuştu.
“Birileri şuan Meclisi basıp, biz idam cezası istiyoruz diyorsa, bunlar Meclisi bombalayanlardan farklı değildir. Yapılması gereken, Meclisi basanlar hakkında işlem yapılmasıdır. Onların taleplerin yürürlüğe konulması değildir” diyen Değirmencioğlu, şöyle devam etti: “Darbe girişiminin olduğu akşamdan bu yana Türkiye’de korkunç bir oyun oynanıyor. Bu oyun hukuk dışı, akıl ve mantık sınırlarını tanımayan bir yola sokulmak isteniyor. ‘Sokaktan gelen talepler halkın talepleridir’ lafının bir kalıp olarak reddedilmesi gerekir.”

‘MİLİS GÜCÜ KURULMAYA ÇALIŞILIYOR’

Yaşanan linç girişimlerinin cezasız bırakılarak teşvik edildiğini de vurgulayan Prof. Dr. Değirmencioğlu, “Bu araç, yürürlükte olan ‘ölüm siyaseti’ne çok iyi uyuyor. Darbe girişimi ardından görülen linç eylemleri ancak bu şekilde anlaşılabilir. Darbe gerekçe gösterilerek ‘hassas vatandaşlar’ sokağa çağrıldı ve linç eylemlerinin gerçekleşmesi sağlandı. Linç ve bireysel silahlanma ile milis güçler kurulmaya çalışılıyor. Bu milis gücü gerektiği zaman minarelerden yapılacak çağrı ile ortaya çıkacak. En önemli tarafı, bunun sokaktan getirilerek meşrutiyet damgası vurulmaya çalışılmasıdır. Bu aslında bir kişinin talebi, sokakta yapılmak istenen şeyleri O istiyor, insanlara O söylettiriyor. Böyle galeyan zamanlarda bütün insanlara istediklerini kabul ettireceklerini düşünüyorlar” dedi.

‘TÜM DÜZENLEMELERE AYKIRIDIR’

Avukat Ceren Uysal da meselenin hukuki yönüne dikkat çekti. Uysal, “Bugün idamla ilgili bir düzenleme yapılsa bile, gerek sokakta ifade edilen, gerek siyasilerin kullanım amacı itibari ile hiçbir işlevi olmayacak. Bugün alınmış olan, bugün yasallaşmış olan bir idam cezası düzenlemesinin geriye dönük uygulanması gibi bir beklentiye kimse girmesin Türkiye’deki mevzuat çok açık ve net bir düzenleme içeriyor” dedi.
İdam cezasının Türkiye’nin taraf olduğu bütün uluslararası düzenlemelere de aykırı olduğunu kaydeden Uysal, “Böyle bir düzenleme içerisine girmek  Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesine, akla gelebilecek bir çok uluslararası düzenlemeye aykırı olacak” diye konuştu.
Av. Uysal geçmişten farklı durumlar yaşandığına da işaret etti: “Geçmişte devrimcilerin, Kürt halkının, Alevilerin; bütün ezilen, sömürülen kesimlerin muhatap olduğu uygulamaların bugün genele yayılmasından söz edebiliriz. Bu memlekette her kuşak, ‘asmayalım da besleyelim mi?’ cümlesini duymuştur. Bizden önceki kuşak bunu duydu sonuçlarını yaşadı, bedellerini ödedi. Şimdi biz bunu duyuyoruz, dinliyoruz. Demokratik bir hukuk devletinde asamazsınız!”

‘GÖZALTINDA YAPILAN İŞKENCE SUÇTUR’

Avukat Ceren Uysal darbe girişimi iddiasıyla gözaltına alınanların durumuyla ilgili ise şu yorumu yaptı: sözlerini “Gözaltındakilerin bir kısmı geçmişte işkencelere imzasını atan insanlardır, belki bir kısım da uygulayanlardır. Bugün yine söylüyoruz, şuan onlara da işkence yapılması da suç. Nasıl daha önceki suçsa şimdiki de suç. İşkence görüntülerini ballandıra ballandıra yaymak da suç, bunlarla övünmek de suç. Türkiye mevzuatına göre de suç, uluslararası mevzuata, insan haklarına göre de suç. Karanlık ve zor bir dönemden geçiyoruz. Bunu hep birlikte yaşıyoruz ama bu karanlığın da bir aydınlığı olacak.”

‘Demokrasi, öncelikle yaşam hakkını savunmaktır’

Serpil BERK
Diyarbakır

15 Temmuz darbe girişiminin ardından başlayan ‘idam’ tartışmaları insan hakları örgütleri tarafından da eleştirilmeye devam ediyor.  Diyarbakır’da görüştüğümüz Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) ve İnsan Hakları Derneği (İHD) yöneticileri, demokrasinin öncelikle yaşam hakkını savunmak olduğunu vurguladı.

‘İDAM, DEMOKRASİYE ZITTIR’

Konuya ilişkin konuşan TİHV Diyarbakır Temsilcisi Barış Yavuz, “İdam düşünülüp tartışılacak bir konu değil. Kabul edilirliği dahi yoktur. Türkiye’nin imzaladığı uluslararası insan hakları sözleşmeleri var. Böyle bir karar aldığı anda bunu nasıl uygulayacaklar altına imza attığı sözleşmelerden dolayı bundan dolayı ceza alacaktır” dedi. Yavuz, idam söyleminin ülke gündemine getirilmesinin dahi yanlış olduğunu belirterek, “Demokrasi için sokaklardayız deniyor, idam başlı başına demokrasiyle zıt bir anlayıştır. İdam istiyoruz diyen demokrasiyi savunmaz. Bir dönem ‘kahraman’ olanlar için şimdi idam edelim deniyor. Bu bir akıl tutulmasıdır. Türkiye hukuk devleti olacaksa, demokrasiyi savunacaksa bunun yolu öncelikle yaşam hakkını savunmaktan geçer” dedi.
Darbe girişiminin Türkiye’deki hukuk kuralları bakımından cezasının müebbet olduğunu vurgulayan Yavuz, “Uluslararası hukuk kurallarında da idamın karşılığı müebbettir. İdam, devletin insan öldürmesidir. Devlete ceza yetkisi insanlar birbirini öldürmesin diye verilmiştir. Ben demokratik bir ülkede yaşamak istiyorum bunun cezasını sen ver diyorum. Öldür demiyorum ki. Suçları sabit görülürse zaten bir ömür hapis alacaklar. Niye idam diye kimse sorgulamıyor?” dedi. Mevcut iktidarın da ileride yargılanabileceğini söyleyen Yavuz, “Yarın düzen değiştiğinde mevcut iktidar görevden alındığında ortaya çıkacak hukuksuzluklar olabilir. Bunun karşısında biz idam mı isteyeceğiz? Kim olursa olsun ayrım gözetmeksizin idam asla kabul edilir bir şey değildir” diye konuştu.

‘YAŞAM HAKKI KUTSALDIR’

İHD Diyarbakır Şube Sekreteri Abdülselam İnceören de, “Biz ilkesel olarak yaşam hakkının kutsal olması gerektiğine inanıyoruz. Hukuki boyutu ne ise gereken yapılır. Yargılanma süreci ile beraber suçlu olduğu düşünülen kişiler cezalandırılır” dedi.
Dünyanın neresinde olursa olsun idam kararına karşı olduklarını ifade eden İnceören, “Kişi kim olursa olsun ne suç işlemiş olursa olsun yaşam hakkı kutsaldır. İdam insanın yaşam hakkını ortadan kaldırır. Niye, nasıl, kimin için diye sormadan her yerde savunacağımız şey yaşam hakkı olmalıdır” dedi.

ÖNCEKİ HABER

Nice saldırısı üzerine bazı fikirler

SONRAKİ HABER

WikiLeaks, AKP'ye ait 300 bin e-postayı yayınlamaya başladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...