18 Temmuz 2016 14:52

Demirtaş: Sivil darbe, askeri darbenin zeminini oluşturdu

HDP Eş Başkanı Demirtaş, 7 Haziran'da seçim sonuçlarının geçersiz sayılmasının ve Bölge illerindeki çatışmaların darbeye zemin hazırladığını söyledi.

Paylaş

Halkların Demokratik Partisi (HDP) eş genel başkanlarının başkanlığındaki MYK ve Meclis grubu toplantısının ardından HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş açıklamalarda bulundu.
 
Demirtaş’ın açıklamalarının satır başları şöyle:
 
“15 Temmuz da başlayan darbe girişimi Başbakanın yaptığı açıklama ile tümüyle kontrol altına alınmış denildi. Bir kez daha bu darbe girişimi kınadığımızı belirtiyor ve tüm sonuçları itibariyle halkımızın böylesi bir saldırı ile karşı karşıya olmasından dolayı üzüntülerimizi ve geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Yaşamını yitirenlere Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileklerimizi sunuyoruz.
Darbe girişimleri Türkiye’nin ilk defa karşı karşıya kaldığı bir durum değil. Bu darbe girişiminin acı faturaları ortaya çıkmış olsa da darbenin başarısız olmasının en önemli nedeni siyasetin takındığı ortak tutumdur. Başbakan’ın bugün yaptığı açıklamada siyasi partilere teşekkür etmesini bizde teşekkürle karşıladığımızı belirtmek istiyoruz.
 Madem darbe girişimi önemli ölçüde kontrol altına alındı o zaman yavaş yavaş bazı gelişmeleri değerlendirmemiz, alınacak tedbirleri ve yapılacakları oturup konuşmamız lazım. Bir defa 15 Temmuz darbe girişimine Türkiye’nin adım adım nasıl sürüklendiğini doğru tespit etmek, siyasetin yaptığı hataları iyi analiz etmek ve iyi anlamak gerekiyor. Yapılan yanlışları da hakkıyla teslim etmek gerekir. Aksi durumda darbe girişiminden doğru dersler çıkarılmamış olur. 7 Haziran seçimi önemli bir çözüm fırsatı ve darbe zihniyetinden kurtulma fırsatı sundu ama 7 Haziran’da bir uzlaşma kültürü ile Türkiye’nin önünü açacak siyasetin yerine  bir sivil darbe ile Meclise el konuldu. Yapılan sivil darbe 15 Temmuz’da gerçekleşen askeri darbenin önemli zeminini oluşturdu. Bunun çok iyi anlaşılması lazım. Biz 7 Haziran sonrası siyasetçiler olarak bir koalisyon oluşturulmasını ve koalisyonun Türkiye’yi yönetebilmesini en azından bir uzlaşı kültürünün gelişmesini sağlayabilseydik bu darbe zemini bu kadar güçlenmemiş olacaktı.

KÜRTLERE KARŞI SAVAŞ, DARBEYE ZEMİN HAZIRLADI

İkincisi, Kürt sorununda barış ve çözüm süreci devam etmiş olsaydı, içeride savaş bu kadar tırmandırılmamış olsaydı, orduya bu kadar inisiyatif sağlanmış olsaydı, bu kadar ölümler cenazeler yaşanmamış olsaydı yine darbe sürecine giden zemin bu kadar güçlenmemiş olurdu. Dış politikada yapılan hatalar da yine bu darbe girişimini cesaretlendiren ve hareketlendiren adımlar oldu. Yani 7 Haziran sonrası yapılan sivil darbe Kürt sorununda barış sürecinin bitirilmiş olması ve dış politikadaki hatalar eğer bundan sonra da bir şekilde düzeltilmez ise korkarız Türkiye darbe mekaniğinden kurtulamamış olacak. Bugün belki 15 Temmuz süreci önlenmiş olabilir ama ülkeyi darbe ile yönetmek isteyenlerin arayışı hiç bir zaman sonlanmayacaktır. Bunun için ortaya çıkan fırsatların iyi değerlendirilmesi lazım. Kutuplaşma siyaseti ile bölünmüş toplum 15 Temmuz akşamı geçici bir şekilde bir araya gelmiştir. Kamplaştırma tümüyle ortadan kalkmamıştır. AKP’nin izlediği bu kamplaştırıcı siyaset kutuplaşmaya yol açan siyaset maalesef derin bir yara açmıştır. Bu kutuplaşma tümüyle ortadan kalkmış gibi davranılırsa ve sanki muhalefetin darbe karşıtı söylemi AKP’nin politikalarına sunulmuş destek sınırsız gibi algılanırsa büyük hata yapılmış olur. Toplumun yaralarının sarılması noktasında atılması gereken adımlar vardır.

SOKAKLARDAKİ IŞİD ZİHNİYETİ İÇ SAVAŞA GÖTÜREBİLİR

Siyaset bir kez daha sorumluluk düzeyinde meseleyi ele alıp artık askeri veya sivil darbelerden vazgeçmek istiyorsa üsluptan başlayıp iyileştirici ortak politikaları ve ortak siyaseti üretmek zorundadır. AKP eğer bu darbe karşıtı pozisyonu, toplumun çok büyük kesiminin darbeye karşı duyduğu öfkeyi partizanca küçük kazanımlar için kullanarak heba ederse tarihsel bir fırsatı kaçırmış olacak. Bu tür süreçler iktidar partisinin toplumun ortaya koymuş olduğu veraseti kendi çıkarları için kullanabileceği tarihsel süreçler değildir. Darbe karşıtı toplumsal uzlaşma bir demokratikleşmeye doğru evriltilebilirse ancak anlamlı olur. AKP bir kaç gün içerisinde gecikmeden temel hatalı politikalarından hızla döndüğünü, hatalı politikalarını düzelttiğini veya düzelteceğini ortaya koyan işaret eden adımlar atarsa önümüzdeki süreci kurtarmak mümkün olur. Aksi taktirde korkumuz odur ki bugün sokaklarda yaşanan ve özellikle belirli grupların mevcut durumu anlamaktan çok IŞİD zihniyeti ile sanki sokakları teslim almışçasına ve devleti ele geçirmişçesine bir anlayışla davranılırsa bir kaç gün sonra mevcut uzlaşma yeni bir kaosa Allah korusun bir iç savaşa doğru götürecektir.

Darbeye karşı demokratik hakkını kullanıp sokağa çıkmak demokratik bir haktır ama bunu büyük bir fırsata dönüştürerek, toplumun diğer kesimleri için bir baskı aracı dönüştürmek adına sokaktaki linçlere göz yumulursa, 15 Temmuz’u aratacak bir kaosa doğru Türkiye sürüklenebilir.

KURTARICI GÜÇ, DEMOKRASİ CEPHESİDİR

Önümüzdeki günlerde  ne yaşanırsa yaşansın, AKP bir musibetten bin nasihat almak yerine bunları doğru değerlendirip doğru adımlar atarsa ne ala. Ama bizim asıl kurtarıcı gücümüz demokrasi güçleridir. Asıl sorumluluk demokrasi cephesindedir. Demokrasi cephesini örmenin ve her türlü darbeye karşı demokrasiyi birlikte savunmanın tam da zamanıdır. Bugün yapılmazsa gelecekte yapılmasının fırsatı da olmayacaktır.  
Bir yıldır evini, iş yerini şehrini başına yıktığınız Kürtler, yasakla yaşamı zehir ettiğiniz Kürtler, 15 Temmuz akşamı demokrasiden yana tavır takınmışlardır. Bunun iyi anlaşılması lazım. Meclis’te bodruma sığınmak zorunda kalan milletvekili arkadaşlarımız: tam 45 gün Cizre’de insanlar bu şekilde bodrumlarda bombalandılar ve Meclis sessiz kaldı. Birazcık empati yapmak gerekiyor. Ankara’ya bomba yağdırılmadan önce de bunu anlamamız lazım. Darbenin ve savaşın kötü olduğunu anlamamız lazım. HDP olarak ülkemizi aydınlık yarınlara taşımanın sorumluluğu ile hareket edeceğimiz belirtmek istiyoruz.

HDP'DEN HÜKÜMETE UYARI VE ÖNERİLER:

Bu kapsamda toplantımızda bazı öneriler ortaklaştırılmıştır. Bunlar şu şekildedir:
 
* Bir yıldan fazla süredir İmralı’da hiçbir şekilde görüşme yapılamıyor. Bu darbe gecesinde İmralı’da neler yaşandığını bilmiyoruz. Meclis’i bombalayan güçlerin İmralı’da neler yaptığını bilmiyoruz. Adalet Bakanlığı ne kadar kısmı bir açıklama yapmış olsa da bu tatmin edici olmaktan uzaktır.  İmralı’ya Sayın Öcalan’ın ailesi ve avukatlarının zaman kaybetmeden gönderilmesi çok acil bir durumdur. Hızlı bir şekilde bunun yerine getirilmesi gerekir.
 
* Askere dokunulmazlık sağlayan kanunun ne kadar hatalı olduğu bir kez daha ortaya çıkmıştır. Bu yasasın da hızlıca bir şekilde geri çekilmesi lazım
 
* Genel Kurmay Başkanlığı artık Milli Savunma Bakanlığı’na bağlı hale sivil siyaset tarafından denetlenen bir kuruma dönüştürülmelidir. Tek başına özerk bir yapıda hareket etmesinin darbelere zemin sunan bir hata olduğu artık anlaşılmalıdır.
 
* Meclis’te 15 Temmuz darbe girişimini araştırma ve bütün yönleriyle ortaya çıkarmak için bir araştırma komisyon hızlıca kurulmalıdır.
 
* Bundan sonra atılacak adımları anlamak ve süreci karşılıklı olarak değerlendirmek için tüm siyasi parti liderleri bir zirve masası etrafında hızlı bir şekilde acil olarak toplanmalıdır.
 
* Bireysel silahlanma çağrısı yapılıyor bu derhal düzeltilmeli. Yapılan bu çağrının hata olduğu, çağrıyı yapan kişi tarafından bizzat kamuoyuna ilan edilmelidir. Bireysel silahlanmanın önü alınamaz. Bu çağrılar artık devletin toplumu koruyamayacağı algısını güçlendirecektir. Bu çağrıyı yapanlar sorumsuzca yaptıkları bu çağrılarını derhal düzeltmelidir.
 
* Sokakta demokrasi dışı provokasyon saldırıları gerçekleştirenlere karşı gereken müdahale yapılmalıdır. Demokrasi için sokakta olanların gösteri hakkı korunmalıdır. Sadece AKP yanlılarının değil, AKP’ye de darbeye karşı olanların gösteri hakkı güvence altına alınmalıdır.
 
* Darbeci olduğu belirtilen yüzlerce, binlerce insan gözaltına alınmış durumda. Bu kişilerin bu süreçte bu zanlılara aleni bir şekilde işkence yapıldığı yayınlanan görüntülerde görüldü. Bu uygulamalara derhal son verilmesi lazım ve bunu yapanlar hakkında soruşturma yürütülmelidir.
 
* Sokağa çıkma yasaklarının devam ettiği yerlerde bu yıkımlara ve yasaklara son verilmedir. Buraların inşası için toplumsal dayanışmaya engel çıkarılmasına da son verilmesi hükümetin son vermesi lazım. Aylardır Kürtler sokağa çımasın diye orduyu, bugünkü darbeci güçleri orada görevlendiren Hükümet bütün bu yıkımlardan hesap vermesi gerektiğini görerek hareket etmelidir.

‘ÖNÜMÜZDEKİ GÜNLER, KRİTİK GÜNLER OLACAKTIR’

Önümüzdeki günler çok hassas ve kritik saatlere olacaktır. Sokakta provokasyon amaçlı gösteri yapanlar olacaktır. Bütün bunlara asla prim verilmemesi, bunların teşhir edilmesi ve etkisiz kılınması lazım. Sokaklar IŞİD zihniyetlilerin malı değildir. Bütün halkın malıdır. Halk saldırılara karşı kendini korumayı da ortaya koymalıdır. Bu zor günleri birlikte mücadele ile aşacağımıza inanıyoruz.”

'İDAMIN MÜMKÜN OLMADIĞINI İYİ BİLİYORLAR'

Demirtaş, açıklamalarının ardından idamın kararının geri getirilmesi yönündeki hükümet kanadından yapılan açıklamalara ilişkin yöneltilen bir soruyu ise şöyle yanıtladı: “Bunlar şu anda kamuoyunun gazını almaya dönük çağrılar olarak değerlendiriliyor. Meclis’in bu düzenlemeyi getirmesi olamaz. İdam cezası gelse dahi geriye doğru uygulanamaz. Bugün gelecek olsa bile bundan sonraki suçlar için gelir. İdam edeceğiz üzerinden tartışma yaratıyorlar da bunun mümkün olmadığın iyi biliyorlar.”
 
Demirtaş, Öcalan’ın durumuna ilişkin olarak da partilerinin Adalet Bakanlığı nezdindeki girişimlerinin devam ettiğini belirtip,  “Bu konu çok hassas bir konu es geçebileceğimiz bir konu değil. Ayrıca yeni gerilimlere gitme potansiyeli de taşıyor” dedi. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Provokasyona engel olan 9 kişi, darbeye destekten tutuklandı

SONRAKİ HABER

Akın Öztürk dahil 26 amiral ve general tutuklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...