18 Temmuz 2016 00:53

‘Savaş sürerse nereye gideceğim’

Kendilerine vatandaşlık hakkı verilmesi konusunda ne düşündüklerini Suriyeli mültecilere sorduk.

Paylaş

Ozan ARAT 
Eren KARAAĞAÇ
İstanbul

Ülkelerindeki savaştan kaçıp Türkiye’ye gelmelerinden bu yana Suriyeliler ülkenin en önemli gündemlerinden birini oluşturmaya devam ediyor. Son olarak Cumhurbaşkanının Suriyelilere vatandaşlık verileceği açıklamasından sonra evde, işte, mahallede her yerde bu mevzu konuşulur oldu. Gazete ve televizyonlara konuşan Türkiyelilerin büyük çoğunluğu vatandaşlık verilmemesi yönünde görüş bildiriyor. Peki ya Suriyeliler bu konuda ne düşünüyor? Sorunun esas muhatapları olan Suriyelilere sorduk bu soruyu.

SURİYE’DE AVUKAT TÜRKİYE’DE BAKKAL

Bir arkadaşımız aracılığıyla Esenyurt’ta Türkiye’ye ilk defa 3 sene önce gelen Ahmed ile buluşuyoruz. Ahmed 48 yaşında, evli ve biri 17 diğeri 13 yaşında iki çocuğu var. Türkiye’ye Halep’in hâlâ Esad kontrolünde olan bölgesinden gelmiş. İlk iki gelişinde eşini ve çocuklarını getirmemiş, bir buçuk sene önce ise ailece yerleşmişler buraya. Ahmed Suriye’de 20 sene avukatlık yapmış. Master yaparken savaş başlamış, tez yazımı sırasında ise terk etmiş ülkesini. 4 sene işsiz kalmış Halep’te. Bir bakkal dükkanı işletiyor şimdi, ailesiyle birlikte 500 liraya çatı katında tuttukları evde yaşıyorlar. Türkçe’yi anlaşılır bir şekilde konuşabiliyor Ahmed, aracısız konuşuyoruz onunla. Altı sene evvel 3 seviye Türkçe eğitimi almış konsoloslukta, dükkanında ise bol bol gazete okuyor. “Posta, Güneş, Evrensel, Özgür Gündem” diye sayıyor okuduğu gazeteleri. 

‘ESAD LAİK, ERDOĞAN İSLAMCI DİKTATÖR’

Üniversite yıllarında komünist partiye üye olmuş Ahmed, kendisini ‘demokrat muhalif’ olarak niteliyor. Eylemlerin başlangıcında o da ülkedeki baskılara karşı özgürlük için sokağa çıkmış, bir grup avukat arkadaşı ise Esad’ı desteklemek üzere sokaklara çıkmışlar. Ülkenin bu hale gelmesinden Esad’ı olduğu kadar kendi deyimiyle ‘İslamcı terör örgütlerini destekleyen Türkiye, Katar ve Suudi Arabistan’ı da sorumlu tutuyor. Bu esnada Erdoğan hakkındaki görüşlerini de söylüyor. “Esad laik diktatör, Erdoğan İslamcı diktatör.” Bunları söylediği için soy ismini vermek istemiyor, tabi fotoğraf da alamıyoruz.

Şimdiye kadar Suriyeli olması sebebiyle bir sorun yaşamamış Ahmed, insanların kendilerine gayet iyi davrandığını belirtiyor. Ancak İstanbul’da yaşamanın zor olduğunu ifade ediyor, özellikle pahalılıktan şikayetçi. Ayrıca Türkiye’de orta sınıfın olmadığını düşünüyor; “Zenginler çok zengin fakirler çok fakir.”

BUNLARIN SORUMLUSU PATRONLAR

Nihayet vatandaşlık konusuna geliyoruz. Bu konudaki görüşü çok net: “Suriye’de savaş en kısa sürede biterse vatandaşlık istemiyorum, Suriye’ye dönerim. Ancak savaş sürerse vatandaşlık isterim. Savaş devam ederse nereye gideceğim…” Kuşkusuz herhangi bir statüleri olmadığı için zorluklar yaşıyorlar. Örneğin 13 yaşındaki kızı okula gidemiyor. Aslında Türkiye’de Suriyeliler için eğitim veren okullar var fakat bunlar İslamcı eğitim verdiği için kızını göndermek istemiyor. Kendisini laik biri olarak tanımlıyor Ahmed.

Türkiye’deki çalışma koşullarını ve Suriyeli işçilerin yaşadıklarını da konuşuyoruz. Suriyelilerin asgari ücretin altında çalıştırıldığını söylüyor. Özellikle tekstil ve inşaat sektöründe pek çok patron işçilere ücretlerini ödemiyormuş. Suriyelilerin gelmesiyle işsizliğin arttığını, ücretlerin düşmeye başladığını, Türkiyeli işçilerin de durumunun Suriyeli işçiler kadar kötü olduğunu vurguluyor ve ekliyor: “Unutmayalım bunların sorumlusu patronlar...”

ÖNCEKİ HABER

İşçi düşmanlığının resmi belgesi

SONRAKİ HABER

Yangının sürdüğü Düzgün Baba Dağı yasaklandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa