15 Temmuz 2016 12:22

Fransa’da OHAL çözüm olmadı

Fransa’da Olağanüstü Hal koşullarında meydana gelen terör saldırısı, güvenlik önlemlerinin çözüm olmadığını gösteriyor.

Paylaş

Deniz UZTOPAL
Paris

Fransa’da bugüne kadar 14 Temmuz denince monarşinin baskı ve zulmünün sembolü olan Bastille kalesinin 1789’da “baldırı çıplaklar” tarafından ele geçirilişi ve 1790’da -daha sonraki Ulusal Birliğin sembolü haline gelecek olan- Federasyonlar Şenliğinin kutlanması akla geliyordu. Artık aralarında çocukların da bulunduğu en az 84 masum insanın katledilmesi de akla gelecek.
Bu sembolik günde, Fransa’nın en büyük ve en turistik şehirlerinden birisinde, havai fişekli kutlamaların olduğu sahilde, bir terör eylemine başvurulması ise kuşkusuz tesadüf değil.

OHAL, SALDIRIYI ENGELLEYEMEDİ

13 Kasım 2015 Bataclan saldırılarından bu yana Fransa’da, olağanüstü hal (OHAL) koşullarında yaşanıyor. Cumhurbaşkanı François Hollande, geleneksel 14 Temmuz konuşmasında OHAL’in 26 Temmuz’da kaldırılacağını açıklamıştı. Fakat dün geceki saldırıdan sonra 3 ay daha uzatılacağı açıklandı.

Açık olan, 8 aydır resmi olarak olağanüstü hal koşulları yürürlükte olmasına rağmen saldırının  engellenememiş olduğu. Buna rağmen bu sabah hükümetin topladığı Güvenlik ve Savunma Konseyi’nin aldığı karar,  daha fazla güvenlik önlemi alınması oldu.
OHAL’i uzatma kararı ise 19 Temmuz’da Bakanlar Kurulunda ele alınacak ve ertesi gün de Mecliste onaylatılacak.

ORDU, YEDEK BİRLİKLERİ GÖREVE ÇAĞIRIYOR

Şu ana kadar yapılan açıklamalarda OHAL’in uzatılması, ordunun yedek birliklerinin çağrılması, 10 bin askerin görevlendirildiği Sentinelle operasyonunun devam etmesi kararları duyuruldu. Başbakan Manuel Valls’in, “Yurttaşlarımız artık terörle birlikte yaşamaya hazır olmalı” çağrısı ve “Artık farklı bir dönemde yaşıyoruz” sözleri, önümüzdeki günlerde özgürlüklerin daha da kısıtlanacağının da itirafı niteliğinde.

Gerek hükümet, gerekse de ana muhalefet partisi tarafından şu ana kadar yapılan onlarca açıklamanın ana fikri de, “Fransızların güvenlik için kimi bedelleri kabul etmeleri gerekiyor” minvalinde oldu.

Cumhurbaşkanı Hollande ve Başbakan Valls’ın hükümeti, Charlie Hebdo ve Bataclan’dan sonra, bu sefer de Nice saldırısını, kendi çıkarlarına alet etmeyi sürdürüyor.

EN FAZLA ÖNLEM ALINAN KENTLERDEN BİRİYDİ

Bu arada Nice şehri, uzun yıllardır en fazla güvenlik önleminin alındığı şehirlerden birisi oldu. Yine OHAL önlemlerini de “en gönüllü yürürlüğe” sokan şehirlerinden biriydi. 4 milyonluk bir katılımla dünyanın en büyük 3. karnavalının yapıldığı, Film Festivali yapılan Cannes’a  yakınlığı nedeniyle turist akınının yaşandığı ve Avrupa Futbol Turnuvası’nda 4 maça ev sahipliği yapan Nice’te, zaten son dört aydır geniş güvenlik önlemleri alınmıştı.

Uzun yıllardır sağcı Cumhuriyetçiler Partisinden Christian Estrosi’nin yönettiği şehirde, OHAL’den önce dahi yoğun güvenlik önlemleri mevcuttu. Kentte kilometrekare başına en az 15 güvenlik kamerası düşüyor.

Üstelik istihbarat servislerinin “S fişi” ile fişledikleri ‘terörle bağlantılı olma şüphesi bulunan’ kişiler de yakın takip altındalar.

Fakat dünkü saldırıyı gerçekleştiren kişinin terör eylemlerine bulaşmamış, radikal İslamcı örgütlerine sempati duyduğu şüphesiyle izlenmeyen, silah ya da el bombası benzeri malzemeler satın almamış ve bu nedenle dikkati üzerine çekmemiş birisi olmaması, durumu değiştirdi. Katliam aracı olarak bir kamyonun kullanılması da, alınan güvenlik önlemlerini boşa çıkarttı; bu tür önlemlerin saldırıları engellemek için çözüm olmadığını gösterdi.

‘BİREYSEL IŞİD’CİLİK ARTIYOR

Kamyon şoförünün bir terör örgütüyle açık bağlarının olmaması, 14 Haziran’da Paris’te polis memurlarına yapılan bıçaklı saldırıyla birlikte düşünüldüğünde, Fransa’da “bireysel IŞİD’ciliğin” geliştiği görülüyor.

Büyük şehirlerin banliyölerinde genel bir yoksulluğa itilmiş kişiler, bir yandan Fransa’nın ülke içindeki “dışlayıcı politikası”na, diğer yandan dışarıda yürüttüğü işgalci, saldırgan emperyalist politikalarına öfke duyuyor. Bu öfke, gerici fikirlerle ve ‘Kolay yoldan cennete gitme’ isteğiyle birleşince, terör örgütlerinin propagandası bu kişiler üzerinde daha daha etkili oluyor.  

IŞİD’e karşı mücadelenin siyasi boyutunun önemine işaret eden bu gerçekler, Fransa’nın dışarıda emperyalist politikalarına, içerde ise yoksulluğu ve sefaleti artıran sosyal ve ekonomik politikalarına, ayrıca göçmenlere karşı dışlayıcı ve ırkçı politikalarına karşı mücadele edilmeden, içeride güvenliğin sağlanamayacağını da gösteriyor.

ÖNCEKİ HABER

Siirt'te 'sokağa çıkma yasağı' ilan edildi

SONRAKİ HABER

Silvan’ın köylerinde arama yapılıyor

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...