Ronaldo’ya rağmen Portekiz

Hakan KARAKOCA

2004 yılında Lizbon’daki gözyaşlarının ardından Ronaldo ve Portekiz belki de finale ilk kez bu kadar yakın. 2006 Dünya Kupasındaki yarı finalde şampiyon Fransa’ya, 2012 Avrupa Şampiyonası’ndaki yarı finalde ise yine şampiyon İspanya’ya boyun eğdiler. Bugün Lyon’da rakipleri Galler ve Ronaldo’nun takım arkadaşı Bale olacak. İkili düelloya indirgenmeye çalışılsa da Bale, buraya gelene kadar sözünü esirgemedi ancak Ronaldo henüz pek bir şey söylemedi. Macaristan maçında attığı 2 gole rağmen, Bale etkisi yapabilmiş değil takımı adına. 

İsabetsizlik rekoru kıran frikikleri, bir türlü ayarlayamadığı zamanlaması, İzlanda ile ilgili yaptığı açıklamalar… Ronaldo bu turnuvada Portekiz’i sürükleyen değil, Portekiz’in taşıdığı isim konumunda. Biraz da mübalağa ile söylemek gerekirse; Portekiz, Ronaldo’ya rağmen yarı finale kadar geldi. Portekiz’in yolu diğer yarı finalistler Almanya ve Fransa’ya göre daha kestirmeydi. Portekiz ve Galler ikilisi görece daha dişlerine göre takımlarla eşleştiler. Almanya’nın İtalya ile oynadığı taktik savaşına dönen bir maç yaşamadılar. Ronaldo, İzlanda maçı sonrasında “Şampiyon gibi sevindiler, bu mantaliteyle hiçbir şey kazanamazlar” dediği İzlanda şu ana dek 2 maç kazanmış durumda. Ronaldolu Portekiz’in ise henüz 90 dakika sonunda sahadan galibiyetle ayrıldığı maç yok. Beraberlikler, uzatmalar, penaltılar… 

SANTOS’UN EZBERLERİ

Teknik Direktör Fernando Santos’un yolu da kariyerinin bir noktasında Yunanistan ile kesişti. Yunanistan futbolda dibi görmeden önce Dünya Kupası’nda onunla hiç de fena olmayan bir performans sergilemişti oyun olarak. Ronaldo’yu göz yaşlarına boğacak kadar başarılı olamadılar ancak Santos’un ayrılmasını gerektirecek bir enkaz da yoktu sahada. Daha sonra gelen Ranieri ile Faroe Adaları facialarını yaşayan takım için özellikle ikinci bir Rehagel dönemi gibiydi o günler. 

Santos’un iki ezber hamlesi var kenardan. Ronaldo’nun frikiklerine müdahale etmemesi “anlaşılabilir” kalıyor bir şekilde. O konuda tamamen müdahalesiz. Oyun sıkıştığında, istediğini sahaya koyamadığında iki isme kurtarıcı olarak sarılıyor. Biri Bayern’in servet harcadığı 18’lik Renato Sanches, diğeri Beşiktaş forması giyen Ricardo Querasma. Bu iki ezber ne olursa olsun maçın gidişatını Santos’un istediği hale sokuyor. Sanc-hes, son Polonya maçında 11’de başladı ve Quaresma yine sonradan oyuna dahil oldu. Quaresma yine kulübenin en etkili silahı olacak gibi gözükse de Sanches kendisini kurtarmış gözüküyor Galler maçı için. 

GALLER’E KARŞI RONALDO ŞART! 

Sanches , Polonya ağlarını havalandırırken spiker “Bayern Münih ona boşuna servet harcamadı” cümlesiyle meşguldü. Ronaldo’yu ne kadar ama’lı cümleler ile anıyorsak, onu tam tersi şekilde anıyoruz. Yaşına rağmen öz güveni ve oyuna olan hakimiyeti golün spikerini doğruluyor. Yarı finale kalan ve finale göz kırpan Portekiz’i izlemek için benim adıma en büyük neden de bu çocuk. Bu turnuvada olmasa bile Portekiz’e, Ronaldo ile kaybettiği yarı finalleri, finali unutturabilecek isim olabilir.

Yeniden esas oğlana dönelim. Ronaldo, her ne kadar İzlanda’nın futbolunu beğenmese de onlara da pek bayılan yok şu ana dek. Manidar olacak ama onları sıkıcı bulanlar ve “Portugreece” benzetmeleri yapanlar da bir hayli fazla. Ronaldo özelinde, oynadığı reklamlar üzerinden üretilen esprilerin ardı arkası kesilmiyor. Portekiz’in Galler’i eleyebilmek adına Ronaldo’ya gerçekten ihtiyacı var. Macaristan’daki gibi şapkadan tavşan çıkarmasına da gerek yok, zamanlamasını hatırlaması yeterli olacak. Eğer yine olmazsa, Portekizliler o reklam filmindeki gibi Ronaldo için esaslı bir çarpışma sahnesi dileyecek kendisini bulması için.