26 Haziran 2016 05:25

Helik Taşı: Mayası temiz, safı belli

10 Ekim Katliamı’nda yaşamını yitiren Korkmaz Tedik’in 21 Haziran’daki doğum günü anısına ‘Helik Taşı Korkmazcan’ belgeseli hazırlandı.

Paylaş

Mithat Fabian SÖZMEN

Ege bölgesine gittiğimde kiminle konuşsam ağzından ‘Korkmaz Tedik’ eksik olmadı. Tecrübelisinden acemisine, her yaştan insanın üzerinde emeği vardı. Çevresine güven veren samimiyeti, davasına bağlılığı ve bunu yaşamının 24 saatine yansıtması onu kuşağının gerçek kahramanlarından biri yapıyordu. Büyük mücadelenin olmazsa olmaz ama mütevazı bir parçası olabilmekti bu “kahramanlığın” sırrı… 10 Ekim Katliamı’nda yaşamını yitiren EMEP GYK Üyesi Korkmaz Tedik’in 21 Haziran’daki doğum günü anısına ‘Helik Taşı Korkmazcan’ belgeseli hazırlandı. Gazeteci İsmail Afacan’la belgeseli ve Korkmaz Tedik’i konuştuk.

Nedir “Helik taşı”, Korkmaz Tedik’i neden Helik taşına benzettin?
Helik taşı, duvar örülürken büyük taşların arasına konulan küçük taşlara denir. Helik taşlarının özelliği ise büyük taşların dengede durmasını sağlamasıdır. Sosyalizm mücadelesini, yükseltmek istediğimiz bir yapı olarak düşünürsek; emek, demokrasi, bağımsızlık ve barışı bu yapının içindeki büyük taşlar olarak görebiliriz. Korkmaz ve Ankara Katliamında yaşamını yitiren diğer arkadaşlarımız ise sosyalizm mücadelesinin yükselmesi için bu kavramları dengede tutan helik taşlarıdır.

“Büyük bir yapının parçası olma” fikrinin zamane ruhuna çok da uyduğu söylenemez. Örgütsüzlüğün, bireyselliğin revaçta olduğu bir dönemde Korkmaz Tedik’in aksi bir yolu tercih ettiği görülüyor. Belgeselde şunu görüyorum, politik olarak bilinçlenmeye başlamasıyla örgütlü yaşamı kucaklayışı birbirine paralel ilerliyor…
Tabii Korkmaz, çok sayıda bölgede görev almış ve geldiği her yeni bölgede de yaşamını yeniden kurmaktan, 24 saatini partiye ayırmaktan çekinmemiştir. Aslında o bir yanıyla yolculukların insanıydı. Malatya’da başlayan Ankara Tren Garı önünde sona eren bir yolculuk… Bu yolculuğun durakları, Ankara, Antalya, Eskişehir, Afyon, Uşak, Muğla ve Denizli’ydi. Elbette bu yolculukların nedeni parti örgüt çalışması ve işçi direnişleriydi. Yatağan direnişinden tutun da Beyyazı seçimlerine kadar Ege bölgesinde yaşanan her gelişmede Korkmaz’ın o yolculukta ve durakta olmaması düşünülemezdi. “Seyyah”lığı ve bunu mümkün kılan büyük enerjisi işçi sınıfı davasına ve partisine adanmışlığın sonucuydu. Tabii ailesinin Korkmaz’a bu konuda verdiği destek de çok önemli…

HERKESİ HER GÜN YENİDEN ÖRGÜTLERDİ

Komünistler çoğu zaman iğneyle kuyu kazmak mecburiyetindedir. Bir örgütçü olarak insan ilişkilerine çok önem veren Korkmaz’ı bu konuda nasıl değerlendirirsin? Onun etkilediği insanların sayısını düşününce aklıma “Devrimci bir insanı değiştirebilendir” sözü geliyor…
Korkmaz sadece kişileri değiştirmezdi çevresini de etkiler, dönüştürür ve yeniden yeniden örgütlerdi. Belgeselde bu konuda birçok örnek var. Ailesi de bu döngüye dahildi. Korkmaz, ailesinin partili olmasına aldırmadan onları yeniden örgütleyen bir devrimciydi. Keza arkadaşlarına yaklaşımı da aynı şekildeydi. İnsanlara moral verir, çalışmanın bir parçası yapmaya çalışırdı. İğneyle kuyu kazdığımız bir dönemde sosyalizm mücadelesi verdi Korkmaz. Kazma ve kürekle kazmaya başladığımız zaman Korkmazların iğneyle kazdığı kuyular bizlere çok yol gösterecek.

‘SAMİMİYET, SEVGİ, GÜVEN’

Korkmaz’ın çalışma yürüttüğü bölgeler arasında yer alan Denizli ve Uşak’a geldiğimde, onun, konuştuğum herkesin üzerinde esaslı bir etki bıraktığına tanık olmuştum. Neydi Korkmaz’ı bu kadar sevgi ve saygı duyulan bir insan yapan özellikler?
Bu soruyu Korkmaz’ı tanıyan kime yöneltirseniz yöneltin yanıtı üç aşağı beş yukarı aynıdır. İçtenlik, samimiyet, karşılıksız sevgi ve güven... Bu özellikler, yapısal özellikleri olmakla birlikte, bu özelliklerini sosyalizm mücadelesiyle birleştiren bir yoldaşımızdı Korkmaz.

Belgeselde geçiyor: “Mayamız temiz safımız belli.” Ne anlama geliyordu bu Korkmaz Tedik için?
Bu sözü Korkmaz’ın facebook paylaşımından aldık ve belgeselde seslendirdik. “Safımız belli” derken emek sermaye çelişkisinde işçi sınıfından yana tavır almayı vurguluyor. “Mayamız temiz” derken ise geçmişinden aldığı birikimle sosyalizm mücadelesini yönetecek olan işçi sınıfının partisi EMEP’e dikkat çekiyor.

‘BARIŞA GELMEYECEK MİSİN?’

Korkmaz’ın barış mitingine katılımı artırmak için de epey çabaladığını görüyoruz. Neden bu kadar önemliydi bu miting onun için, partisi için?
Belgesel 9 ve 10 Ekim gününde yaşananlar anlatılarak başlıyor. Mitingden bir gün önce arkadaşlarını ve ailesini mitinge katmak adına olağanüstü bir çaba sarf ediyor. Mitinge gitmek istemeyen annesine “Barışa gelmeyecek misin” diye söyleniyor, ama ikna ediyor. Bölge komitesinden arkadaşı Yüce “Hastayım gelemeyeceğim” diyor. Onu da bir şekilde ikna ediyor.  Miting günü büyük ablası Edge’yi arıyor “Geç kalma abla” diyor. İşçi sınıfının devrimci partisinin militanıydı Korkmaz. Barış meselesine bu açıdan bakıyordu. Savaş ortamının Türkiye halklarına verdiği zarardan, Kürt halkının çektiği acılardan ve işçi sınıfı içerisinde yaratılan milliyetçi atmosferden rahatsızdı. Bu neden barış mitingine katıldı, arkadaşlarını ve ailesini mitinge kattı. 

‘YOLDAŞLARINDAN HİÇBİR ŞEYİ ESİRGEMEZDİ’

Senin özel olarak Korkmaz’la ilişkin nasıldı?
Korkmaz’la tanışmam on sene öncesine dayanır. Evrensel gazetesinin kent ekinin dağıtımına yardım etmek için Antalya’ya gittiğimizde tanıştık Korkmaz’la. Korkmaz yerel özellikleri olan arkadaşlarıyla uğraşmayı severdi. Ailesiyle beni tanıştırırken “İzmir’in köyünden getirdim” demişti. Partinin renkliliği çok hoşuna giderdi Korkmaz’ın. Sonra 10 Ekim katliamından önce beraber aynı evi paylaştık. Parti örgüt meselelerini tartışırdık bol bol. Yediği lokmadan tutun da giydiği hırkaya kadar hiçbir şeyi esirgemezdi yoldaşlarından.

ÖNCEKİ HABER

Sanatçı mı memur mu?

SONRAKİ HABER

Sen kıymetlisin

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...