Sulh ceza hakimlikleri hukuka olan güveni yerle bir ediyor

7 Haziran 2015 seçimlerinden sonra istediği sonucu alamayan AKP iktidarının yürüttüğü savaş politikaları sonucunda Antep’te HDP çevresine yönelik yapılan operasyonlarda 500’ün üzerinde kişi gözaltına alındı, birçoğu ise tutuklandı. TEM’in yaptığı operasyonlar sonucu gözaltına alınan kişiler, sevk edildikleri savcılıkta ifade bile alınmadan sulh ceza hakimliklerine gönderilip hukuksuz bir şekilde tutuklanarak cezaevine gönderiliyor. Bir üst mahkemeye gelen dosyalarda ise tutuklama gerekçesi görülmeyen dosyalarla ilgili birçok kişinin tutuksuz yargılanmasına hükmediliyor. Talimatla işletilen yargıya yönelik İHD, ÖHD, ÇHD’ye bağlı avukatlar ortak bir açıklama yaparak tepki gösterdi.

Açıklamaya avukatlar “Savaş politikalarına son verilerek barış müzakerelerinin tekrardan başlaması için tüm taraflara çağrıda bulunuyoruz” diyerek başladı.

HUKUKSUZLUĞUN TEMELİ SULH CEZA HAKİMLİKLERİ

Haziran 2014 tarihinde kurulan sulh ceza hakimliklerinin hukuksuzluğun temel nedeni olduğunu belirten Avukat Adnan Erol, “Sulh ceza hakimlikleri bir nevi emniyet müdürlüğünün bir şubesi olarak çalışmakta, emniyetin ve savcılığın neredeyse tüm talepleri ivedilikle yerine getirilmektedir. Söz konusu bu hakimlikleri hukuki düzlemde bir yere oturtmak mümkün değildir. Gerçek anlamda sorgu mahkemeleri olmadıkları/olmayacakları kuruldukları gün itibariyle aşikar olan bu hakimlikler hükümete bağlı kurumlar gibi görev ifa etmekte ve  üzerine düşeni zamanında yapmaktadır” diye konuştu. Erol, sulh ceza hakimliklerine itiraz yolunun BM’nin ve AİHM’nin belirlediği kriterler çerçevesinde kapalı olduğunu belirtti. 

SAVCILAR ŞÜPHELİNİN İFADESİNİ ALMADAN TUTUKLAMAYA SEVK EDİYOR

Sulh ceza hakimlikleri ile hukuka olan güvenin yerle bir olduğunu dile getiren Erol, “Antep özelinde TEM şube tarafınca yürütülen istisnasız tüm dosyalarla ilgili emniyetin ve savcılığın talebiyle sulh ceza hakimlikleri kısıtlama kararı koyarak biz avukatların dosyaları incelemelerini engellemekte ve müvekkillerin hangi isnatla gözaltına alındığını dahi öğrenememekteyiz. Bu yolla tüm vatandaşların adil yargılanma hakkı ihlal edildiği gibi önümüzde uzun yıllar boyunca Türkiye devletinin ihlalci devlet olarak AİHM önünde yine birinciliği koruyacağını ve bu ihlallerin, mağduriyetlerin, hak kayıplarının ve ödenecek olan yüksek miktardaki tazminatların temel nedeninin TEM savcıları ve sulh ceza hakimlikleri olduğunun kamuoyunca bilinmesini isteriz” dedi. Uzun bir süredir Antep TEM savcılarının şüphelilerin yüzünü bile görmeden, ifade almadan tutuklama istemiyle sulh ceza hakimliklerine gönderdiğine dikkat çeken Erol, “Bu da bize TEM savcılarının artık kendi hukuklarına dahi riayet etmediklerini ve saygı duymadıklarını göstermektedir. En nihayetinde bu hukuksuzluklara imza atan hakim ve savcılar meydana getirdikleri hak kayıpları, mağduriyetler, seri gözaltılar ve seri tutuklamalar kendilerine ödül olarak geri dönmüş ve kısa bir süre önce terfi almışlardır” dedi. 

“Bizler insan hakları savunucuları olarak bildiğimiz yoldan ayrılmayacağımıza ve hukukun her yurttaşa ulaşması için her türlü hak kaybının önüne geçmek için var olan gücümüzle hukuki mücadelemize devam edeceğimizi başta Antep halkına ve tüm kamuoyuna saygıyla duyururuz”

Konuyla ilgili Evrensel’e konuşan Gaziantep Barosu Yöneticisi Bülent Duran, “Biz en son sorguya girdiğimizde bunu dile getirdik. Toplu gözaltılar yapılıyor. Belirli bir hakime gidiyor. O hakim tutuklama kararı veriyor. Bu yönüyle adil bir yargılama süreci yürütülmediğini, hukuka aykırı bir yargılamanın yürütüldüğünü, dolayısıyla kişileri özgürlüğünden alıkoyduğunu ve bundan dolayı söyledik ve hakimi reddettik. Bu talebimiz de hukuka aykırı bir şekilde geri çevrildi. Bunun önemli göstergelerinden biri de tutuklama kararları yargılama süreçlerine intikal ettiğinde mahkemenin kendisinin ağır cezanın tenzih zaptıyla tahliye kararları vermesidir" diye konuştu. (Antep/EVRENSEL)