24 Haziran 2016 00:03

'Batılılar, İran’ın kaynakları için ruhlarını sattı'

İsveç Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh’le İran’daki gelişmeleri ve İran ve batılı ülkeler arasındaki ilişkileri konuştuk.

Paylaş

Murat KUSEYRİ
Stockholm

Geçtiğimiz günlerde parlamentoya verdiği iki ayrı soru önergesiyle İran’da işçi ve öğrencilerin kırbaçlanmalarını, cezaevlerindeki açlık grevlerini ve ülkede yaşanan insan ve kadın hakları ihallalerini gündeme getiren İsveç Sol Parti Milletvekili Amineh Kakabaveh’le İran’daki gelişmeleri ve İran ve batılı ülkeler arasındaki ilişkileri konuştuk.

Kakabaveh, Batılı ülkelerin ekonomik çıkarları için İran’daki insan hakları ihlallerini görmezden gelerek ruhlarını, kültür miraslarını ve değerlerini sattıklarını söyledi.

BİR YILDA 977 İDAM

Uluslararası Af Örgütü ve Human Right Watch’un açıkladığı rakamların İran’da geçtiğimiz yıl içinde 977 kişinin idam edildiğini gösterdiğine dikkat çeken Kakabaveh, ”Ülkede çok ağır insan hakları ihalleri yaşanıyor. Cezaevlerinde çok sayıda işçi önderi, insan hakları savunucusu, gazeteci ve suçsuz insanlar bulunuyor. Özgürlük, barış , ücretlerinin artmasını isteyenler, çocukların çalıştırılamalarına karşı çıkanlar, cinsel apartheid’i eleştirenler baskı ve saldırıya uğruyor, tutuklanıyor” diyor.

Kakabaveh, İran’ın içinde bulunduğu ekonomik krizin siyasi krizi de beraberinde getirdiği, 37 yıl iktidarda bulunan mollaların krizden çıkabilmek ve İslami rejimi kurtarmak için çıkışı İran’ın nükleer programını pazarlık konusu yaparak batılı ülkelerle uzlaşmakta gördükleri değerlendirmesinde bulunuyor.

ROMA’DA ÇIPLAK HEYKELLERİ ÖRTÜLERLE KAPATTILAR

Batılı ülkelerin İran’ın kaynaklarını yağmalamak için daha önce savundukları değerlerden vazgeçtiklerini söyleyen Kakabaveh, “İran’a giden Batılı ülkelerin kadın yöneticileri, orada kaldıkları birkaç gün başlarını kapatıyor. Bunu yaparlarken o ülkedeki kadınların neler çektikleri pek umurlarında değil. İran güzel ve tarihi ve doğal zenginlikleri olan bir ülke. Ülkeye geldiklerinde Batılı yöneticiler bu tür yerleri ziyaret ediyor. Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani Roma’yı ziyaret ettiğinde çıplak heykelleri örtülerle kapattılar. Batılılar, ekonomik çıkarları için ruhlarını, kültür miraslarını ve değerlerini satıyor. Onların bu tutumu insanı korkutuyor” diyor.

İNSAN HAKLARINDA HİÇBİR İLERLEME YOK

İsveç Enerji Bakanı İbrahim Baylan’ın Kürtlere yönelik saldırıların sürdüğü Türkiye’ye ve insan haklarının ihlal edildiği İran’a giderek görüşmeler yaptığını ve tutarlı bir biçimde savaşa ve insan ihlallerine tavır almadığını söyleyen Kakabaveh, İsveç’in tutumuna şöyle tepki gösteriyor. “Bu konuyu parlamentoda gündeme getirdiğimde Baylan ve Dışişleri Bakanı Margot Wallström, ihlalleri gündeme getirdiklerini söylediler. Ancak gündeme getirmek farklı ve tavır almak farklı şeyler. 20 yıldan bu yana İsveç firmaları İran’da faaliyet gösteriyor. Şimdi de bakan ve ticari heyetleri göndererek nerelere yatırım yapacaklarını araştırıyorlar. Zaten İran’la yapılan nükleer anlaşma sadece nükleer programı kapsıyor. İnsan hakları ihlallerini değil. Anlaşmanın imzalanmasından ve ambargonun kalkmasından sonra ifade ve basın özgürlüğü ve insan haklarında hiç bir ilerleme olmadı.”

HÜKÜMETLERİN İRAN POLİTİKASI AYNI

Kakabaveh, bundan önceki sağcı İsveç hükümetinin İran’a yaklaşımıyla kendisini feminist bir hükümet olarak tanımlayan Sosyal Demokrat ve Yeşiller’in oluşturduğu hükümetin İran politikasında hiç bir farklılık olmadığı görüşünde.
“İsveç, AB’ye aday olan Türkiye’nin gerçekleştirdiği katliamlara sessiz kalırken AB ile ilgisi olmayan İran’a nasıl tutum alacak?” sorusunun cevaplanması gerektiğini söyleyen Kakabaveh, Batının kaypak tutumuna rağmen gelecekten umutlu ve iyimser olduğunu şu cümlelerle dile getiriyor.

MÜCADELE YENİ BİR İVME KAZANACAK

“İran rejimi, halkın yoksullaşması ve ekonomik krizden ambargo uygulayan batılı ülkeleri sorumlu tutuyor. ABD ve AB’nin ambargosundan dolayı ülkenin krize düştüğünü söyleyerek halkın tepkisini batılılara yöneltmeye çalışıyor. Şimdi Batılılarla anlaştı ve ambargo kalktı. Ama yaşam koşullarında ve insan haklarında bir ilerleme olmadı. Mollaların politikasından sadece toplumun alt kesimleri değil orta kesimlerinin de yer aldığı yüzde 60’lık bir kesim olumsuz etkilendi. Ama 30 yıldır ağır baskı altında yaşayan halk demokrasi ve özgürlük istiyor. Tüm olumsuz koşullara rağmen işçiler örgütleniyor, grev ve gösteriler yapıyor. Önümüzdeki dönemde mücadelenin yeni bir ivme kazanacağına tanıklık edeceğiz.”

İŞÇİ VE ÖĞRENCİLERİN KIRBAÇLANDIĞI BİR ÜLKE

Ruhani Lider Ali Hamaney ve Anayasayı Korucular Konseyinin tüm ipleri elinde tutuğu sürece İran’da kimin Cumhurbaşkanı olduğunun bir anlam taşımadığını ve Cumhurbaşkanı Hasan Ruhani’nin sistemin bir parçası olduğunu söylüyor.
“Haklarını istedikleri için işçilerin, mezuniyetlerini kutladıkları için öğrencilerin kırbaçlandıkları bir ülkeden söz ediyoruz. İşçi önderi Cafer Azimzade 50 günden beri açlık grevinde. Bir çok ülkeden işçi örgütü İran yöneticilerine mektuplar yazı ama Molla rejimi geri adım atmıyor” diyen Kakabaveh, İran’da işçilerin özgürce örgütlenemediklerini, gazeteci ve yazarların düşüncelerini dile getiremediklerini somut örnekler vererek anlatıyor.
İran Dışişleri Bakanı Cevat Zarif’in bu ayın başlarında Stockholm’e geldiğinde Başbakan Stefan Lövfen tarafından çok sıcak karşılanmasını nasıl değerlendirdiği sorusuna ise ”Bu açıkca ikiyüzlülük. Bir yandan ihlallere karşı olduklarını ve bir şeyler yapacaklarını söylüyorlar, ama diğer yandan kendi çıkarları için farklı davranıyorlar. Onların İran’ı dönüştürmeye ne niyetleri ne de güçleri var. İran’da bir değişiklik gerçekleşecekse bunu İran halkı yapacaktır. Ama bunların da baskı uygulamaları gerekir.” diyerek yanıtlıyor.

ÖNCEKİ HABER

İnci Eviner Retrospektifi: İçinde Kim Var?

SONRAKİ HABER

İngiltere'de tarihi referandumda sandıklar kapandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa