23 Haziran 2016 00:55

Lübnan’da sorunlar çözülmedi, halk hareketi yine yükselecek

Elif Görgü, Lübnan Komünist Partisi'nin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Yöneticisi Omar Deeb ile Lübnan'ın politik atmosferini konuştu.

Paylaş

Elif GÖRGÜ
Beyrut

Lübnan’da 1924 yılında kurulan Komünist Parti, ülkenin en köklü partilerinden. Partinin Uluslararası İlişkilerden Sorumlu Yöneticisi Omar Deeb, geçtiğimiz ay yapılan parti kongresinde seçilen yeni genç yöneticilerden biri. Son birkaç yılda gençlerin ve başta öğretmenlerin ve diğer kamu çalışanlarının yaşam ve çalışma koşullarına dair büyük ayaklanmaların olduğunu ancak hükümetin bu taleplere sessiz kaldığını söylüyor.
Emekçilerin hareketinin yeteri kadar yayılmamasında, ülke içişlerine her zaman müdahale etmiş olan komşu Suriye’deki savaşın etkisi büyük. “Suriye gibi oluruz” propagandası işe yaramış bugüne kadar. Ancak Deeb, talepler çözülmediği ve sorunlar devam ettiği için yakın zamanda yeni bir isyan beklediklerini belirtiyor.

Lübnan Komünist Parti Yöneticisi Omar  Deeb

Lübnan’daki genel ekonomik ve siyasi durumu nasıl özetlersiniz?
Lübnan, siyasi yapının oldukça kırılgan olduğu bir ülke, çünkü bizim sistemimiz mezhepsel bir sisteme dayanıyor; siyasi iktidar farklı dini gruplar arasında bölünüyor. Ve bu sistem uzun zaman önce inşa edildi, ’90’larda sona eren iç savaşın ardından da güçlendirildi. Farklı dinler ve mezhepler arasında bölünmüş hassas iktidar, Lübnan’da siyasi hayatın gelişmesine izin vermediği için, sistem oldukça istikrarsız ve antidemokratik.
Ekonomik açısından turizme, hizmet sektörüne ve yurt dışında yaşayan Lübnanlıların gönderdiği paraya bağlı bir ülkeyiz. Tarım oldukça sınırlı, sanayi oldukça sınırlı. Her ne kadar bugün sanayide bazı ilerlemeler sağlanmışsa da hâlâ oldukça zayıf durumda.
Öte yandan ülke olarak borç içindeyiz. Gayrisafi milli hasılamızın yüzde 140’ı kadar borcumuz var bu nedenle bütçe açığı da oldukça büyük. Kısacası önemli ekonomik zorluklar içindeyiz, ekonomiye tek katkı Lübnanlı göçmenlerin yurt dışından gönderdikleri para, bu para ailelerin ayakta kalmasını ve ekonomik olarak geçinebilmelerini sağlıyor.
Herkes için sağlık hakkı da yok. Sağlık sigortası çalışanların ancak yüzde 30’unun sahip olduğu bir hak, genelde kamu sektöründe ve büyük özel şirketlerde çalışanların sahip olabildiği bir hak. Bu nedenle sağlık hakkı önemli sorunlar arasında.
Ülkenin bugün içinde bulunduğu genel siyasi ve ekonomik durum bu şekilde.

Geçtiğimiz yıl ‘çöp isyanı’ olarak başlayan ve gençlerin öne çıktığı ayaklanma yatışmış görünüyor. Protestolara sebep olan sorunlar çözüldü anlamına geliyor mu bu?
Lübnan’da gençlik ayaklanmaları birkaç kere yükseldi ve düştü. 2011’de Arap isyanları sırasında hareket yükseldi ve on binlerce kişi birkaç ay boyunca sokakları doldurdu fakat Suriye’de savaşa dönüşen gelişmeler üzerine hareket düştü. İnsanlar hareketi devam ettirme cesaretini kendilerinde bulamadılar, Suriye’deki durumun benzerinin yaşanmasından endişelendiler. Ardından 2013 ve 2014 yıllarında öğretmenler, kamu sektörü çalışanlarının hareketi yükseldi. Sendikalarda örgütlü bu kesimler, daha iyi çalışma koşulları ve maaşların artırılması talebiyle harekete geçtiler. Farklı kesimlerin de desteğini aldılar ve 2014 yılında 100 bin kişilik eylemler yaptılar, Lübnan açısından çok önemli anlardı bunlar. Fakat Meclis ve hükümet emekçilerin taleplerini kabul etmedi. Hareketlilik bir buçuk yıl kadar sürmüş olmasına rağmen kazanım olmadı.
Son olarak geçtiğimiz yıl halk hareketi bu kez biraz daha yükseldi. Bu kez toplanmayan çöpler nedeniyle başladı. Hükümet atık sorununu ve geri dönüşümü örgütlemede başarılı olamadı. Çöpler gelişigüzel şekilde binaların önüne atılıyor ve birikiyordu. Bir süre sonra sağlık sorunları da yaratmaya başladı çözülmeyen bu mesele. Bunun üzerine 150 bin kadar Beyrutlu sokağa çıktı. Ayrıca hükümet sert saldırdı, insanlara ateş açtılar, tutukladılar. Oldukça sert bir mücadele oldu ve durağanlaşmadan önce de birkaç ay devam etti.
Fakat halk hareketinin tamamen durduğunu düşünmüyorum, çünkü sorunlar hâlâ duruyor. Hiçbir sorun çözülmedi. Harekete kısa bir ara verildi sadece, her an önümüze yeni bir sorun  çıktığı anda insanların yeniden hareketleneceğini düşünüyorum. Yakın zamanda yerel seçimler yapıldı ve hükümete karşı olan oyların yükseldiğini gördük. Bu protestoların farklı biçimde devamıdır. Halk hareketinin yakında yeniden yükseleceğini düşünüyoruz.

Savaşın yaralarını hâlâ taşıyoruz

Yabancılar açısından Lübnan denince akla ilk olarak Lübnan iç savaşı geliyor. Bugün savaşın hâlâ ülkeye etkisi var mı, yoksa artık tamamen geçmişte mi kaldı?
Lübnan’da çok uzun süren, 17 yıllık bir iç savaş yaşandı. Savaş, Lübnan merkezinin bir çok bölümünü yerle bir etti. Yüz binlerce insan yerinden oldu ve savaş arkasında çok sayıda göçmen, çok sayıda yaralı, sakat bıraktı. Bugün Lübnan’da savaşta şehit düşmüş ya da yaralanmış bir üyesi olmayan bir aile yoktur.
Bu savaş ayrıca insanlar arasında derin bölünmeler yarattı. Örneğin, farklı dinlerden insanların, Hıristiyan ve Müslümanların savaş sırasında birlikte yaşadığı bazı ‘karışık’ bölgelerde insanlar göç etti. Bugün yerleşim yerleri tamamen dini inançlara, mezheplere göre ayrılmış durumda. Bu Lübnan’da toplumsal uyum, sosyal ilişkiler konusunda ciddi bir sorun. Ve bu durum her gün biraz daha fazla insanları etkiler hale geldi, insanlar birbirlerinden her gün biraz daha fazla uzaklaşıyor.
Öte yandan iç savaşın ekonomik açısından da etkileri oldu ve hâlâ toparlanamadık bu açıdan. Lübnan hâlâ iç savaşın yaralarını taşıyor. 1990’dan sonra doğanlar savaştan doğrudan etkilenmediler fakat onlar da savaşın etkilerini hissediyorlar.  

LAİK, DEMOKRATİK BİR LÜBNAN İÇİN ÖRGÜTLENİYORUZ

Lübnan Komünist Partisi olarak nasıl bir ülke için mücadele ediyorsunuz, Lübnan halkına çağrınız nedir?
Komünist Partisi Lübnan halkı içinde, emek örgütleri ve emek hareketi içinde, köylerde yaşayan halk ve işsizler içinde; özel olarak da öğretmenler ve öğrenciler içinde oldukça aktif çalışıyor. Hem önemli sayıda üyeye ve yanı sıra yaygın desteğe sahip.
Biz doğrudan sosyalist rejime geçiş çağrısı yapmıyoruz, laik, demokratik; Lübnan halkının ve işçilerin ekonomik ve sosyal haklarını garanti altına alan bir geçiş dönemi öngörüyoruz. Partimizin genel sloganı bu ve programımız da bu demokratik yönetime odaklanıyor.

‘SURİYE SAVAŞI LÜBNAN HALKINI BÖLÜYOR’

Lübnan, Ortadoğu’da kritik bir coğrafi konumda. Bölgedeki silahlı çatışmalar, özellikle de Suriye’deki savaş ülkenizi nasıl etkiliyor?
Suriye’deki savaş Lübnan toplumunu oldukça etkiliyor. Ayrıca Suriye’deki durum Lübnan halkını da bölüyor. Bazı kesimler hükümete karşı savaşan güçlere katıldılar. Bazıları ise hükümetin yanında radikal gruplara karşı savaşıyor. Bu nedenle bu konu toplumumuzu derinden etkiliyor ve bölüyor. Lübnan halkının en azından bir bölümü Suriye’deki savaşa dahil, bu nedenle savaşın doğrudan etkileri ve sonuçları mevcut ve Lübnan halkını siyasi olarak bölüyor.

‘CUMHURBAŞKANI OLMAMASI BİR DEĞİŞİKLİK YARATMADI’

Bu arada birkaç yıldır da Meclis bir cumhurbaşkanı seçemiyor. ‘Başkansız’ hayat nasıl? Etkileri nasıl oldu ülkeye?
Lübnan’da neredeyse 2 yıldır bir cumhurbaşkanımız yok, çünkü cumhurbaşkanı Meclisin üçte ikilik çoğunluğu tarafından seçilebiliyor ve şu ana kadar bu çoğunluk sağlanamadı. Parlamenter gruplar arasında ciddi bölünmeler var. Bu nedenle bir cumhurbaşkanı seçemedik. Cumhurbaşkanımız yok, fakat bu herhangi bir değişiklik yaratmadı açıkçası. Ülkenin durumu kötüydü, hâlâ kötü, çünkü bu durum doğrudan cumhurbaşkanı ile ilgili bir durum değil, genel olarak siyasi sistemin bütünüyle ilgili bir durum. Bu nedenle bizim için mesele sistemin değişimi ve dönüşümü meselesi, cumhurbaşkanının kim olduğu meselesi değil.
 

ÖNCEKİ HABER

İngiltere, Avrupa Birliği’nde kalıp kalmamayı oyluyor

SONRAKİ HABER

Hiç gitmediği Elazığ’da hırsızlık yapmakla suçlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...