14 Haziran 2016 00:57

Dr. Tolga Şirin: Yargının hassas davranması gerekiyor

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tolga Şirin ile dokunulmazlıkları konuştuk.

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

DokunulmazlIklarla ilgili anayasa teklifinin Meclis’te kabul edilmesinin ardından dokunulmazlığı kaldırılan 152 milletvekiliyle ilgili 799 dosya savcılara gönderildi. HDP’den 55 milletvekilinin 511, CHP’den 57 milletvekilinin 211, MHP’den 10 milletvekilinin 23 dosyası var. AKP’den 29 milletvekilinin 50, bağımsız bir milletvekilinin de 5 dosyası bulunuyor.

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Ana Bilim Dalı Bölümü Öğretim Üyesi Dr. Tolga Şirin, “Savcı ve yargıçların çok hassas ve titiz davranması gerekiyor; çünkü onlar demokrasinin ve insan haklarının da koruyucularıdırlar, tabii ki Anayasa’daki hakların gerçek bekçileri olan örgütlü toplumun da” uyarısında bulundu. 

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, 152 vekilin 117 dokunulmazlık dosyasının ilgili savcılıklara gönderildiğini açıkladı. Bundan sonra hukuki süreç nasıl işleyecek, kısaca bilgi verir misiniz?
Dosyaların savcılıklara gönderilmesi işlemi, idari bir işlemdir. İdari işlemlere karşı Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru yapılabilir. Bu bakımdan eğer bir milletvekili, dosyasının soruşturulmak üzere savcılığa gönderilmesinin kişisel ve güncel bir hakkının doğrudan ihlal ettiğini düşünüyorsa Anayasa Mahkemesine 30 gün içinde başvuru yapabilir; fakat mağduriyet, her milletvekili için ayrı ayrı değerlendirilecek bir konudur. Yani kategorik olarak bütün milletvekillerinin bu işlemle mağdur edildiği çok açık değildir. Kanaatimce mesela sadece sözlerinden ve düşüncelerinden dolayı soruşturulan milletvekilleri, Anayasa’nın yasama sorumsuzluğu (md. 83/1) hükmü yürürlükte olduğu için ifade özgürlüğünün ‘potansiyel’ olarak ihlal edildiği gerekçesiyle başvuruda bulunabilirler. Öte yandan dokunulmazlığın seçilme hakkının uzantısı olduğu gerekçesiyle seçme ve seçilme hakkının, ayrıca dokunulmazlıkların kaldırılması işlemine karşı herhangi bir başvuru yolu da mevcut olmadığı için Anayasa’nın 40’ncı maddesindeki etkili başvuru hakkının ihlal edildiğini ileri sürebilirler. Eşitlik hakkının ihlal edildiği iddiası da ileri sürülebilir. Çünkü belli sözler o gün edilmişse soruşturuluyorken, bugün edildiğinde soruşturulmamaktadır.

Bunların dışında, ileride tutuklanacak veya ceza alacak milletvekillerinin de bu tedbirlere karşı olağan hukuk yollarını tükettikten sonra AYM’ye başvuru yapması mümkündür. Savcı ve hakimlerin Anayasa Mahkemesi tarafından verilen Haberal ve Balbay kararlarını ve “potansiyel mağduriyet” ile ilgili olarak İnsan Hakları Mahkemesi tarafından verilen Altuğ Taner Akçam vb. Türkiye kararını okumalarını öneririm. Haberal ve Balbay kararlarında milletvekili statüsünün tutukluluk sırasında dikkate alınması gerektiği, Akçam kararında ise soruşturma açmanın dahi bazı durumlarda ifade özgürlüğü ihlaline neden olabileceği söylenmişti.

‘AYM HAKEMLİK VE BEKÇİLİK İŞLEVLERİNE UYGUN HAREKET ETMELİ’

Dokunulmazlıkları kaldırılmak istenen milletvekilleri daha çok HDP’li. Seçmen iradesini göz önüne aldığınızda, oy vererek Meclise gönderdiğiniz milletvekilinin dokunulmazlığının bir yasa değişikliğiyle kaldırılmasını nasıl değerlendirirsiniz? 
Söz konusu anayasa değişikliğinin Anayasa’ya aykırı olduğunu düşünüyorum. Anayasa’ya aykırı anayasa değişikliği, anayasa literatürüne yabancı değildir. Değişiklikte şekil bakımından sorunlar olduğu gibi, esas yönünden de demokrasi ve hukuk devleti ilkeleriyle uyumluluk sorunları vardır. Karşılaştırmalı anayasa hukukunda bu gibi haller için kavramlar üretilmiştir. Mesela Nazizmin ideologlarından Carl Schmitt, anayasada öngörülen değişiklik usulüne dayanılarak, bir veya daha fazla tikel olaya özgü olarak anayasa hükmünün uygulanmaması durumunu “anayasayı delme” (Verfassungsdurchbrechung) olarak ifade eder. Altını çizeyim bu kavram, “anayasayı ihlal etmek”ten farklılık arz eder; olaya özgü bir delik açmayı anlatır. Görünürde bir hukuksallık vardır; fakat literatürde Nazizmin, anayasada safiyane biçimde açılan o delikten  geçerek inşa edildiği söylenir. Anayasa Mahkemesinin günlük reaksiyon ve galeyanlarla değil, hakemlik ve bekçilik işlevlerine uygun hareket etmesi tam da bu nedenle önemlidir. Suça karışmış milletvekilleri tabii ki o zırhı kullanarak sıfatlarını suistimal etmemelidir; fakat bütün milletvekillerini tabiri caiz ise aynı torbaya koyarak, güvencesiz bırakmak doğru değildir. Milletvekilleri sıradan kişiler değildir; demosun yani halkın temsilcileridir; halkın yönetimi olan demokrasi, yani demos kratos, o dillerden düşmeyen “milli irade”ye saygı gösterilmesini gerektirir. Savcı ve yargıçların çok hassas ve titiz davranması gerekiyor; çünkü onlar demokrasinin ve insan haklarının da koruyucularıdırlar, tabii ki anayasadaki hakların gerçek bekçileri olan örgütlü toplumun da...

Dokunulmazlıkların kaldırılması durumunda nasıl bir siyasi tablo ile karşı karşıya olacağız?
Dokunulmazlıkların kaldırılmasından sonra mahkumiyetlerin oluşması durumunda, bu mahkumiyetlerin milletvekili sayısında yüzde 5 oranında eksilme veya milletvekilsiz iller çıkarması mümkündür. Bu durumda ara seçim yapılır. Ara seçim, erken seçim değildir. Sadece boşalan milletvekillikleri için sıfırdan seçim yapılır. Böyle seçimlerde çoğunluk partisi menfaat sağlar. Çünkü kendi vekilleri eksilmemişse, küçük partinin boşalan vekilliği için sıfırdan yarışıma girerler ve büyük ihtimalle vekil sayısını artırırlar. Şu halde böyle bir ihtimalde, Meclisteki anayasa değişikliği yapmaya yetkili vekil nisaplarında değişiklik yaşanabilir. Bunun meşruluğu ise tartışma götürür.

ÖNCEKİ HABER

17 Aralık’tan ABD’ye taşlar nasıl döşendi?

SONRAKİ HABER

Türmen ve Gök: Bağımlı yargı, sınırsız otorite istiyorlar

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...