13 Haziran 2016 00:57

Suriye, İran ve Rusya neden toplandı?

Suriye ve Irak’taki kalelerini kaybeden IŞİD, bu kez Libya’daki kalesi Sitre’de saldırının hedefi oldu.

Paylaş

Suriye ve Irak’taki kalelerini kaybeden IŞİD, bu kez Libya’daki kalesi Sitre’de saldırının hedefi oldu. Rakka ve Felluce’de IŞİD’in yenilgisine kesin gözüyle bakılırken Libya’da da Ulusal Birlik Hükümeti Bakanlık Konseyinin oluşturduğu askeri güçler tarafından, 4 Mayıs’ta başlatılan Sitre operasyonunda önemli gelişmelerin sağlandığına dikkat çekiliyor. Gözlemciler bu gelişmelerin, bölgede köklü değişikliklere yol açacağı konusunda birleşiyor. 

ÖZERİKLİK KURULMASINDA GÜÇLÜ BİR ADIM

Öte yandan “100 üzerinde köyün ele geçirilmesinden sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından stratejik sınır belde Menbic’te devam eden boğucu kuşatma, IŞİD’e karşı güçlü bir askeri ve psikolojik darbedir” diye yazan Rai al Youm gazetesi, Suriye’deki gelişmeleri Kürtler için özerklik kurulmasında büyük bir adım olarak değerlendirdi. Gazete, “Türkiye sınırındaki destek hatlarının kesilmesi, Suriye’deki durumu kökten değiştirecek” tespitini yaparak, “Kendilerini esas aktör olarak gören Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi bölgesel güçler bu günlerde sessiz” diye yazdı.

İRAN’DA ÜÇLÜ ZİRVE

Suriye’de IŞİD’in başkenti olarak kabul edilen Rakka’nın sıkışması, Irak’ta da hükümet güçlerinin Felluce’deki ilerleyişinin devam etmesi, bölgenin belli başlı üç gücünün bir zirvede bir araya gelmesine yol açtı. Rusya, İran ve Suriye savunma bakanları Tahran’da bir araya geldi. Birçok gözlemci bu toplantının Suriye’de devam eden “savaş için yeni bir yol haritası oluşturmak” ve “kararlılığı arttırmak” için yapıldığı görüşünde. Rai al Youm gazetesi, “Bu üçlü toplantının Suriye ordusunun ve Suriye Demokratik Güçlerinin saldırısına maruz kalan IŞİD’in başkenti Rakka’nın düşmesinden sonraki askeri strateji için yapılmış olması uzak değildir” değerlendirmesinde bulundu. 

IŞİD’e bağlı unsurların “yer altına çekilme” olasılığının artmış olduğunu öne süren Rai al Youm, “Belki de üçlü toplantıda tartışmaların merkezinde Menbic beldesinin ve sonrasında Azez’in YPG eliyle düşmesi halinde  ‘Türkiye’nin vereceği karşılık’  ve askeri ihtimallerle ilgilidir” diye yazdı.

EN BÜYÜK KAYBEDEN AKP HÜKÜMETİ

Lübnan merkezli en Naşra haber sitesi yazarı Mahir el Hatib ise son gelişmelerin Türkiye bakımından sonuçlarını değerlendirdi. Türkiye Hükümeti’nin desteklediği silahlı grupların başarı sağlamasının mümkün olmadığına, buna karşılık Kürtlerin hakim olduğu Suriye Demokratik Güçlerine desteğin arttığına dikkat çeken Hatib, “Ankara, siyasi ve askeri alanda en büyük kazanan rolünü oynamayı beklerken, Suriye sahasındaki gelişmelerde en büyük kaybeden olacak” diye yazdı.

FECR LİBYA RESMİ ORDU MU OLACAK?

Arap coğrafyasında önemli gelişmeler yaşnanan ülkelerden biri de Libya. IŞİD’in Libya’daki kalesi Sirte kentinde, Ulusal Birlik Hükümeti tarafından başlatılan operasyon devam ederken ülkedeki belli başlı güçler arasındaki birlik tam olarak sağlanabilmiş değil. Gözlemciler, Sirte savaşının sonucunun kartların yeniden karılmasına yol açacağı görüşünde birleşiyor. Al Arab gazetesi, “Fecr Libya’nın önünün açılarak silahlı milislerin resmi orduya dönüştürülmesinden endişe ediliyor” diye yazdı. Ahram haber sitesi de, İslamcı militanlara karşı iki yıl önce başlattığı “Onur Operasyonunu” ile dikkatleri üzerine çeken Halife Haftar’ın, Ulusal Birlik Hükümeti tarafından başlatılan operasyonu sürpriz olarak değerlendirdiğini yazdı.


TAHRAN’DA ÜÇLÜ ZİRVE

Rai Al Youm
Başyazı

Rusya, Suriye ve İran savunma bakanlarının Tahran’da üçlü zirvesi…İran’ın Suriye’de Rus-Amerikan anlaşmasından endişe ettiğine dair raporları yalanlamak için mi yapıldı? Veya IŞİD sonrası dönemde Rakka ve Halep çevresi haritası için mi? Türkiye’nin cevabı ne olacak? 

Suriye Savunma Bakanı Fahad el Freyc, İran Savunma Bakanı Hüseyin Dehghan, Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu arasında, geçen perşembe günü Tahran’da gerçekleşen  “acil” toplantı, bölgesel ve uluslararası güçlerin çoğu bakımından özel dikkat gerektiren bir öneme sahip. Birçok gözlemci bu toplantının “Suriye’de devam eden savaş için yeni bir yol haritası oluşturmak” ve “kararlılığı arttırmak”için yapıldığı görüşünde. 

Buna ek olarak İranlılar, bu toplantının doğası hakkında herhangi belirgin bir ayrıntı vermediler. İran resmi ajansı, Suriye ve Irak’ın adını anmadan, sayısız çatışmaların bulunduğu Ortadoğu’da  “terörle mücadele” hakkında görüştüklerini söylemekle yetindi. Suriye’de IŞİD, Nusra Cephesi, Ahrar’uş Şam gibi  şiddet yanlısı İslami örgütlerin bitirilmesi için keskin ve kritik bir savaş veren üçlü ittifakın savunma bakanlarının, bölgedeki en önemli iki dosyayı konuşmadıklarını düşünemeyiz. Biz burada koordinasyon içerisinde özellikle IŞİD’e karşı saldırıların gerçekleştiği Irak ve Suriye’den bahsediyoruz. 

İRAN ENDİŞELİ    

Dikkate değer olan bu toplantının Suudi Arabistan medyasının yayınladığı uzun raporlarda Rusya ile İran arasında Suriye’nin durumu ve geleceği ile ilgili ihtilafın olduğu bir dönemde gerçekleşmesi. Burada iki ülke arasında nüfuz konusunda rekabet mevcut. Hatta bir stratejist, üçlü toplantıya İsrail’i ilave etti. Netanyahu’nun Moskova ziyaretinde başkan Putin ile buluşması arasında Arap medyasından önce bağlantı kurdu. 
Karar mekanizmasına yakın bir Suriyeli kaynak, bu tür farklıları onaylamadı ve Rai al Youm’a, “Burada laik Rusya’nın Suriye topraklarında bulunmasından Suriyelilerin büyük bir çoğunluğunun memnuniyeti söz konusu. Rusya’nın şiddet yanlısı İslami gruplara karşı askeri müdahalesi; bölgedeki mezhep çatışmalarında ‘nötr’ bir taraftır” dedi. Kaynak, Suriye’nin Rus müttefikine daha fazla güven içinde olduğu sözlerini ekledi.      

13 GENERALİN ÖLÜMÜNDEN RUSYA SORUMLU

Aynı kaynak, İranlıların ateşkese denk düşen son Halep çatışmasında Rusya’nın bütün ağırlığı ile bulunmamasından büyük bir endişe duyduğunu ifade etti. Bir ay önce Fetih Ordusu ile el Nusra’nın, Han Tuman’da gerçekleştirdikleri ve 13 İranlı generalin öldüğü saldırıdan Rusları sorumlu tutuyorlar. İranlılar kendilerinin arkasından dolanarak ABD ve Rusya arasında Suriye konusunda anlaşma olabileceği ihtimaline karşı ihtiyatı elden bırakmıyor.

Gerçekten burada, Suriye silahlı muhalefetine karşı muharebe operasyonları alanında ortak bir askeri operasyon odası var. Lakin birçok gözlemci İranlıların, Moskova’nın Amerika ile koordinasyonuna bağlılığının İran’a bağlılıktan daha fazla olacağından ve Suriye’nin geleceği ile ilgili “gizli anlaşma” olmasından endişe ettikleri görüşünde. 

ANA GÖREV SURİYE DEMOKRATİK GÜÇLERİ’NİN

Dikkate değer diğer bir nokta, Rusya ve Amerika’nın desteği ile İslamcı şiddet yanlısı gruplara karşı savaşta ana görevin Rusya ve Amerika’nın desteğiyle omurgasını Kürtlerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlere verilmesi. Rakka’daki kara hücumuna Kürtler önderlik etmekte. Bu güçler, IŞİD’in Kuzey-Batı’daki kalesi Menbic’in geri alınması için güçlü bir şekilde ilerlemektedir. Azez’de yer alan stratejik bu beldenin alınmasıyla Türkiye-Suriye sınırındaki ana sınır kapıları kapanacaktır. Suriye silahlı muhalefetinin askeri, mali ve tedarik bakımından ana arterini oluşturan damar kesilecektir. 

Bu üçlü toplantının Suriye ordusunun ve Suriye Demokratik Güçleri’nin saldırısına maruz kalan IŞİD’in başkenti Rakka’nın düşmesinden sonraki askeri strateji için yapılmış olması uzak ihtimal değil. IŞİD’e bağlı unsurların “yer altına çekilme” olasılığı artmıştır.

TÜRKİYE NE KARŞILIK VERECEK?

Diğer bir nokta, belki de üçlü toplantıda tartışmaların merkezinde Menbic beldesinin ve sonrasında Azez’in YPG eliyle düşmesi halinde “Türkiye’nin vereceği karşılık” ve askeri ihtimallerle ilgilidir. Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kürt kuvvetlerinin Suriye’nin kuzey-batı sınırındaki askeri ilerleyişine karşı tehditte bulundu. Bu durum Türkiye’nin güney sınırı boyunca Kürtlerin özerlik ilanına ile sonuçlanacak. 

Amerikan yönetimi savaş meydanındaki bütün bu gelişmeler hakkında sessiz. Bu sessizlik onaylama veya ortak olma anlamına geliyor. Çünkü bu yönetim, Türkiye Cumhurbaşkanı, “Türkiye ve Kürtler arasında bir seçim yapın” çağırısında bulunduğunda onlar Kürtleri müttefik olarak seçmiştir.

Üç savunma bakanının Suriye ve Irak’taki önümüzdeki dönemdeki projelerini açıklamaları beklenmemektedir. Bunlar askeri sırlardır. Lakin silahlı muhalefete ve İslami gruplara karşı savaşın tırmandırılması, en azından önümüzdeki yaz aylarında askeri çözümün siyasi çözüme doğru ilerlemesini beklenmeyen bir durum haline getirmiştir. Rejim ile muhalefet arasında yeni herhangi bir buluşma tarihinin olmaması bunu açıklamaktadır.


ERDOĞAN; PATLAYAN BOMBALAR İLE BEKLENEN HALEP MUHAREBESİ ARASINDA

Mahir el HATİB
en Naşra 

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gemisi daha önce olduğu gibi rahatlıkla yol almıyor görünüyor. Krizler her yandan onu kuşatmış durumda. Bazı Arap ve İslam ülkelerinde nüfuzunu genişletmek için Osmanlının “ihtişamını” yeniden kurmayı hayal ediyordu! Avrupa Birliğine katılma girişimleri de başarısız kaldı. 

Sultan, “Arap Baharı” olarak adlandırılan olayları büyük başarılar elde etmek için değerlendirmek istedi. Lakin olayların özellikle Suriye sahasında patlamasının ardından ve buna ek olarak “Müslüman Kardeşler” Mısır’da iktidardan düştükten ve yöneticileri yönetimden hapse düştükten sonra olaylar istediği gibi gelişmedi.

Hızlıca bir göz atacak olursak; başlangıçta Türkiye Cumhurbaşkanı kendi ülkesinde Kürtlerle barış için bir fırsat yakaladı. Sonra PKK lideri Öcalan ile yapılan görüşmeler, Ankara’nın felce uğratan şartları yüzünden başarısız oldu. 

Bu başarısızlığın yansımasıyla Erdoğan kendini, sınırında günden güne genişleyen Kürt varlığıyla daha büyük bir sorunun karşısında buldu. Kuzey Suriye’de federasyon ilan edildikten sonra tampon bölge kurmak istedi. Durumun kendi ülkesine yönelik yansımaları olacaktı. Aynı anda silahlı çatışma Türkiye’nin kalbinde görülmeye başlandı. 

Kötü sonuçların bu noktada kaldığını söylemek doğru değil. Ankara’nın yıllardır desteklediği, ABD’nin ise destek verilmesini istemediği silahlı muhalif grupların da, herhangi bir sınav durumunda başarı göstermeleri mümkün görünmüyor. Buna karşılık Kürtlerin hakim olduğu Suriye Demokratik Güçlerine destek arttı. Hatta Türkiye Cumhurbaşkanı kendini, bu kuvvetlerin kırmızı çizgilerini aştığı bir durumda buldu.

Suriye muhalefetinin daha önce sahip olduğu duruma gelmek için defalarca girişimde bulunmasına rağmen İran’ın isteklerinin bu cephede başarı kazandığı gizli değil. 

Bu düzlemde İran’ın, Türkiye’nin ülkeyi (Suriye) kontrol isteğiyle uyum içerisinde olması mümkün görünmüyor. Buna ek olarak Rusya askeri uçağını düşürmesi nedeniyle Ankara’ya yaptırımlarda hâlâ istekli. Listenin başında Türkiye-Suriye sınırının kapatılması var. Aynı anda Şam Hükümeti, sanayi şehrinde zafer kazanmanın büyük siyasi sonuçları olacağını düşünüyor. Bilhassa Halep diğer şehirlere göre önemli bir simge konumunda.

Tabkah’da kontrolün sağlanmasıyla bir sonraki çatışmanın Halep’te olacağı yönünde gelen bilgilerle eş zamanlı olarak, İran’ın başkentinde 9 Haziran perşembe günü gerçekleşen Rus, İran, Suriye askeri toplantısını anlamak mümkün. 

Sonuç olarak ilerleyen zamanda gelişmelerin planlandığı şekilde devam etmesi durumunda Ankara, siyasi ve askeri alanda en büyük kazanan rolünü oynamayı beklerken, Suriye sahasındaki gelişmelerde en büyük kaybeden olacak. 


KÜRTLERİN BAŞARISI VE AKTÖRLERİN SESİZLİĞİ

Rai al Youm
Başyazı

Yüzün üzerinde köyün ele geçirilmesinden sonra Suriye Demokratik Güçleri tarafından stratejik sınır beldesi Menbic üzerinde devam eden boğucu kuşatma, IŞİD’e karşı güçlü bir askeri ve psikolojik darbedir. Çünkü bu kuşatma, tümü Türkiye ile olmayan lojistik hatlarının çoğunun kesilmesi anlamına gelmektedir. 
Dikkate değer bir nokta da bu adımın, Amerika’nın karadan ve havadan desteği ve Rusya’nın onaylamasıyla gelmesi. Bu gelişme, yine Suriye Demokratik Güçlerinin kuzey bölgesinde IŞİD’in başkenti Rakka ile çevrelenen bölgedeki ilerleyişi ve Haşdi Şaabi (Şii milisler) tarafından desteklenen Irak ordusunun Felluce’yi geri almasıyla eş zamanlı oldu. 

Amerika’nın Suriye özel temsilcisi Brett McGurk, sahadaki bu gelişmeleri en çok kutlayan kişi. Kişisel twitter hesabından tweet atmakla yetinmedi. Yüksek bir sesle beldenin, Avrupa ve özellikle Paris’te gerçekleşen terör saldırılarının merkezi olduğunu söyledi.

Kürtlerin çoğunluğunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçlerinin bu başarısı, Türkiye’ye ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a darbe niteliğinde. Çünkü bu gelişme yükselen bir gücü yansıtmaktadır. Türkiye Hükümetinin bu gücü, PKK’nin Suriye askeri kolu olarak görüyor. Kürtlerin emellerini gerçekleşmesi, Suriye topraklarında Türkiye’nin güney sınırı boyunca uzanan özerk bir devletin oluşması Türkiye bakımından büyük bir risk oluşturmaktadır. 

Var olan durumda askeri çözüm, iki devletin, ABD ve Rusya’nın önceliği. Bu da Suriye muhalefeti Yüksek Müzareke Heyeti Genel Koordinatörü Riyad Hicab’ın öfkeli konuşmasını açıklıyor. Suriye rejiminin geçiş hükümetinden ve ulusal birlik hükümeti kurulmasından kaçınması nedeniyle görüşmelerin çıkmaz bir yola girdiğini söylüyor. Sayın Hicab’ın anlamadığı, sahadaki gelişmeler nedeniyle durumun; Suriye silahlı muhalefetinin, siyasi temsilcilerinin ve onları destekleyen Arap ülkeleri ve Türkiye’nin elinden çıkmış durumda olduğudur. 

Türkiye sınırındaki destek hatlarının kesilmesi, Suriye’deki durumu kökten değiştirecek. Kendilerini esas aktör olarak gören Türkiye, Katar, Suudi Arabistan gibi bölgesel güçler bu günlerde sessiz. Çünkü durum tümden veya parçalı olarak ilk kez ellerinden çıkıyor.


ÜRDÜN İHVAN’I BOYKOTTAN VAZ GEÇTİ

Ürdün Müslüman Kardeşler örgütü iki dönemdir boykot ettiği seçimlere katılma kararı aldı. 20 Eylül’de yapılması planlanan seçimlerde daha büyük bir temsiliyet oranı yakalamak için seçimlere katılan diğer bloklarla ittifak arayışlarına gireceğini açıklayan Müslüman Kardeşler’in (İhvan) Ürdün’deki siyasi kolu İslami Eylem Cephesi, 2011 ve 2013 seçimlerini boykot etmişti. 2013 seçimleri öncesinde yaptıkları iddialı açıklamalara rağmen seçime katılımın yüksek çıkması Müslüman Kardeşler’in bir yenilgisi olarak değerlendirilmişti. Yine Ürdün’ün Müslüman Kardeşleri’nin IŞİD’in Irak’taki ilerleyişi sürerken Ürdünlü gençlere IŞİD saflarına katılmaları çağrısında bulunması tartışmalara yol açmıştı.


 

ÖNCEKİ HABER

NKP'den Mersin Büyükşehire çağrı: Nükleere  onay vermeyin

SONRAKİ HABER

Martinez: İşçilerin 14 Haziran yürüyüşü büyük olacak

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...