13 Haziran 2016 00:55

Böylesi bir tabloda sağlık mümkün müdür?

Kayseri Ses Şube Başkanı Orhan Karakaya kanser yapan çalışma koşullarını yazdı

Paylaş

Orhan KARAKAYA
Kayseri Ses Şube Başkanı

Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi Radyoloji biriminde 12 röntgen teknisyeninden 2’sinin Troid  kanseri tedavisi görmesi diğer 10 personelde nodüle rastlanması tabiri caizse ülkemizin gündemine bomba gibi düştü. Ulusal ve görsel basından önce sosyal medya aracılığı ile ülke gündemine gelmesi ve sonrasında ulusal ve yerel yazılı- görsel basına düşmesi sosyal medyanın gücünü ve önemini göstermesi bakımından da öğretici oldu.

Aslında ülkemiz gündemini bu kadar meşgul etmesi ve gündemde yer alması sağlık çalışanı ve sağlık alanında faaliyette bulunan bir sendikanın başkanı olarak beni şaşırtmadı desem yalan olur. Bunu niçin söylüyorum. Sağlık alanında yaşanan sorunları ve sağlık uygulamasının getirildiği koşulları düşündüğümde bu kadar şaşılacak ve şaşıracak bir şeyin olmaması gerektiğini düşündüğüm içindir. Yoksa 12 sağlık emekçisinin kansere yakalanmış olmasının önemli olmadığından değil. 

Niye şaşılacak bir durum yok dersek;

1. Röntgen teknisyenleri günde 5 saat çalışırken AKP hükümeti döneminde çekim yaptığı hasta sayısında hiçbir düşme olmadan, aksine artış olmasına rağmen günlük çalışma saatleri fiilen 8 saate çıkarıldı. Çalışma koşullarında hiçbir iyileşme ve gelişme yaşanmadan çalışma saatleri arttırıldı. Oysa ki siz bir çalışanın çalışma saatlerini 3 saat arttırıyorsanız, özellikle radyasyon ışınlarına maruz kalınan bir birimde hasta sayısını azaltmanız gerekir. Böyle yapamadığınız takdirde personelinizi, kanserde yaparsınız. Ölüme de terk edersiniz. 

2. Sağlık politikanızı toplumun, yurttaşların hastalanmaması üzerine değil de hastalanıp onun tedavi olması üzerinden para kazanmak üzerine kurarsanız kaçınılmaz olarak mağduriyetler ortaya çıkarır. Yani koruyucu sağlık politikası yerine, tedavi edici sağlık politikası uygularsanız bu halk açısından da, sağlık çalışanı açısından da telafisi güç sonuçlar doğurur. Elini kolunu sallayarak her istediği hastaneye sevksiz gitmesine rağmen, cebinden her yıl daha fazla para ödemesine rağmen memnun edilemeyen, sağlığına kavuşamayan hasta, istediği sağlık hizmetini sunamayan, bilgisi ve cüzdanı arasına sıkıştırılan (performans uygulaması vb), nasıl bir tedavi uygulayacağına karışılan (SUT vb.) baskı altına alınan sağlık çalışanı... Böylesi bir tabloda sağlık mümkün müdür?

3. Siz hükümet olarak, politika üreten, uygulayan, yasa yapan olarak sağlıkta yaşanan tüm sorunların sorumlusu iken yaşanan sorunların sorumlusu olarak sağlık emekçisini hedef gösterir, hasta ile sağlık çalışanını karşı karşıya getirirseniz ve medyası dahil tüm toplum buna sessiz kalırsa bu politikanın sonuçları bugün olduğu gibi öldürülen, her gün şiddete uğrayan sağlık emekçisi olarak karşınıza çıkar.

4. Hastanelerin içerisine otelcilik diye birim açarsanız, sağlık turizminden bahsederseniz bunun sonucunda “Parasız sağlık” olmaz. Siz hiç otele para vermeden otelde kalabilir misiniz? Yada bir turizm firmasından hiç para ödemeden hizmet satın alabilir misiniz?

Yani sağlık hizmeti paralı hale getirilirken, doğuştan hak olan sağlık hakkı yok edilirken biz o zaman bu ve benzeri sonuçların yaşanacağını biliyorduk. O zaman bu politikalara sessiz kalan sendikaların, medyanın bugün o politikaların kaçınılmaz sonucu olarak ortaya çıkan bu kanser olayını gündeme getirmesi ve gündeme alması beni şaşırtmıştır.  Yoksa asıl ve en önemli gündem sağlık hizmeti sunan sağlık emekçilerinin, sağlıklarını yitirmesidir. 

Bu konuda asıl sorumlular ne olursa olsun gerekli denetimleri yapmayan, önlemleri yapmayan yetkililerdir. Röntgen teknisyenlerine daha insani çalışma koşulları hazırlamayanlardır. Dozometre ölçümlerini her ay düzenli yapmayan, yaptıysa ve çalışan personelin eksikliği, hatası varsa, çalışanına işine geldiğinde her konuda eften püften olaylar nedeniyle idari soruşturma açıp cezalar veren, ama bu konuda hiçbir işlem yapmayan idarenin de sorumlu olacağı unutulmamalıdır. Eğer personel çekim önlüğü giymiyorsa, boyunluk takmıyorsa, bu nedenle kansere yakalanıyorsa personeli çalıştıran kurum ve yetkililer sorumluluktan kurtulamaz. Çalışanın kendi hatası diyemez, diyerek işin içerisinden kendisini sıyıramaz, sıyırmamalıdır. Çalışanını niçin uyarmadığı, işini yaparken “önlük giymiyor” diye çalışana niçin idari soruşturma açmadığı yetkililere sorulmalıdır.  

ÖNCEKİ HABER

Adana'da 13 yaşındaki çocuk işçi ağır yaralandı

SONRAKİ HABER

Polonya Kuzey İrlanda'yı 1-0 yendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...