11 Haziran 2016 01:00

‘Katliam bitmedi, yaralarımızı birlikte sarıyoruz’

TTB Merkez Konsey üyesi, Doç. Dr. Deniz Dülgeroğlu Erdoğdu yaralıların durumunu, tedavi süreçlerini ve ilk anda müdahalelerini anlattı.

Paylaş

DOSYA: 10 Ekim anKARA'dan geriye kalanlar

Hazırlayanlar: Sultan ÖZER- Damla YELTEKİN

10 Ekim 2015’te TTB, TMMOB, KESK ve DİSK’in akan kanların durması, barış olması için Ankara’da düzenlemek istedikleri miting kana bulandı, iki canlı bomba saldırısı sonucu 101 kişi yaşamını kaybetti, 459 kişi de yaralandı. Yaralananların tedavileri halen sürüyor. 

Miting alanında olup, saldırının başından bugüne kadar yaralılara yetişmeye çalışan, ilkyardımda, tedavi süresince yaralıların, ailelerin yanında olan TTB Merkez Konsey üyesi, Ankara Dışkapı Yıldırım Beyazıt Eğitim Araştırma Hastanesi Fizik Tedavi-Rehabilitasyon Kliniği’nden Doç. Dr. Deniz Dülgeroğlu Erdoğdu yaralıların durumunu, tedavi süreçlerini ve ilk anda müdahalelerini anlattı.

10 Ekim’in ardından, “101 kişi öldü, yüzlerce yaralı vardı, tedavi oldu evlerine döndüler” gibi bir algı var kamuoyunda. Peki öyle mi, hayatını yitirenlerin aileleri ve yaralıların durumu nedir? 
Böyle bir saldırıdan sonra ölenler öldü, kalanlar da bir şekilde iyileşiyor; ameliyatları oldu, taburcu oldu, evlerine gittiler, hayatlarına döndüler sanılıyor. Oysa çok yanılıyorlar, bu insanların bir çoğu, defalarca opere edilmek zorunda kalıyor, sık sık takiplere çağrılıyor, yani fiziki bir sekel kalıyor. Sağlık yükü oluşturuyor. Eski sağlıklarına kavuşamıyorlar. Bağırsak yaralanması olanlarda sık sık bağırsak tıkanması olabiliyor, acillere taşınabiliyor, ağızdan yemek alamıyorlar, serum takılıyor.

Bir kısmı felç, aile tarafından bakılıyor, günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı, bakım hastası oluyorlar. Bir kısmı da psikolojik, ruhsal sekelleri ile depresyonları ile yaşıyorlar. Bu, hem kişiye sağlık yükü getiriyor, hem aileye ekonomik, maddi yük getiriyor. İşlerini kaybediyorlar. Aile tümden mutsuz oluyor, depresyona giriyor. Birçok boyutu var bu yaralanmaların.

Sadece hastaneye gidip gelmek bile külfet...
Tabi külfet. Sağlık sistemi de çok rahat değil, eziyetli. Randevu alamıyorsun, geliyorsun sıra bekliyorsun, yeterli müdahale edilmiyor, yanlış teşhis edilebiliyor, tekrar tekrar başvuruyorsun. Kolay değil... Acılarla, ağrılarla uğraşıyorlar, sağlık yükü, maddi külfetle uğraşmak zorunda kalıyorlar. 

Mitingin düzenleyicisi TTB olarak başından beri oradaydınız. Gözlemlerinizi paylaşır mısınız? 
10 Ekim 2015’te TTB, TMMOB, KESK ve DİSK olarak, “çatışma ve savaş ortamı sonlansın, kan akmasın, insanlar ölmesin” diye, barış talebiyle bir miting düzenledik. Binlerce insan bu coşku ve istekle Ankara’ya geldi. Barış istediler, kimse ölmesin dediler fakat kendileri katledildi. Bile isteye... Yani burada ihmal var, kasıt var. Devlet organlarının, yöneticilerinin önlem almaması var, sanki kurban edildik, cezalandırıldık. Çok büyük bir travma, ülke tarihindeki, meslek örgütlerinin tarihindeki eylemler, mitingler düşünülürse en kanlı, en acımasız saldırı oldu bu. 

Olaydan hemen sonra biz TTB, illerden gelen Tabip Odaları, SES Ankara Şubesi ve il dışından gelenler soğukkanlı bir şekilde olaya müdahale ettik. İlkyardım yaşam desteği yapmaya çalıştık. Fakat patlama sonrası, bu tür mitinglerde hazır bulundurulması gereken ambulanslar yoktu ya da çok azdı. İl Sağlık Müdürlüğü’nün bu tür bir hazırlığı önceden yapması gerekiyordu. Çünkü bizim mitingimiz izinli bir mitingdi. Bu nedenle önlem alınmalıydı, bunların alınmadığını gördük. 

Üstelik polis, bize ve yaralılara yardım edeceğine acil müdahale yapan hekimlerin, sağlık çalışanlarının üzerine boğucu, göz yaşartıcı gaz sıktı. Bu, müdahaleyi engelledi.

Zaten çok fazla kan kaybı olan yaralılarda dokuya az kan ve oksijen taşınıyor, bir de atmosferdeki oksijeni tüketmiş oldular. Korkunç bir hata, ihmal, kasıt hepsi var bence. Ve 3’üncü bir bomba ihbarı yapıldığı için 112’de ambulanslar 10-15 dakika bekletilmiş.

Fakat bu arada arkadaşlar buldukları araçlarla, taksilerle vs. hastanelere yaralıları taşımaya başladılar. Bölge zaten hastaneler bölgesi. Bir an evvel yaralılarımızı hastanelere götürmeye gayret ettik. İlk ambulansın alana girmesi, yaralıları taşıması, 40-45 dakikayı buldu maalesef. 

Fakat biz mümkün olduğunca erişkin yaşam desteği, ilk yardım müdahalelerini yapmaya çalıştık. Hastaneye yaralı taşıyan bir Acil Tıp Teknisyeni de “Biz gittiğimizde sağlıkçılar müdahale ediyordu, bu işimizi kolaylaştırdı” diye bir ifade kullandı. 

Çok üzgünüz. Dediğiniz gibi olay geldi geçti değil, geldi kaldı; fiziksel sekelleriyle, ruhsal sekelleriyle... 101 arkadaşımızı kaybettik. 60’ı alanda kaybedildi, 40’ı götürüldükleri hastanelerde acil servislerde, yoğun bakımlarda ve ameliyathanelerde... Tüm Bel-Sen Edirne Şube Başkanı Esfet Duran da yaralanmıştı, sonra Edirne’de kalp krizi nedeniyle yaşamını yitirdi. O yüzden kayıplarımızın sayısı 101’e yükseldi.

Yaralanmalar daha çok neden oldu?
Öncelikle çok ciddi sayıda bilye, şarapnel patlamıştı. İlkin görünürde hiç delici kesici yarası olmasa bile, patlamanın etkisiyle akciğerlerde zedelenme, solunum durmasıyla kaybettiklerimiz oldu. Bunlardan biri de Korkmaz Tedik ne yazık ki. Annesi, “Görünürde hiç bir şeyi yoktu, hatta yürüyerek Numune acile girdi” diyor. “Ben iyiyim” demiş, ama onu da çok dramatik şekilde kaybettik. 

Bilye ve şarapnelin etkisiyle de çok sayıda yaralanma gerçekleşti. Delici, kesici etkisiyle açık kırıklar, kanamalı kırıklar, karına saplanması sonucu pankreas, dalak, mide bağırsak yaralanmaları oldu. Bağırsakları kesilen, aylarca torba kullanmak zorunda kalan, kolostomi açılan, stoma torbaları kullanmak zorunda kalan yaralanmalar oldu. Göz, damar yaralanması oldu. 

Ayrıca bilye, şarapnel saplanmasıyla gerçekleşen kafa travması oldu. Omurgaya bilye saplanmasıyla gerçekleşen omurga kırığı, bir kısmında da omurilik zedelenmesi, omurilik yaralanması ve felçler oldu. Bacaklarda alt ekstremitede çok sayıda bilyenin kemiğe, kasa, tendona, sinire, damara rast gelmesi sonucu açık yaralanmalar, kırıklar ve sinir yaralanması sonucu düşük ayak oldu.

Şu an tedavileri sürenler var mı? 
Hala klinikte yatan yaralımız var. İdris Yanar, yakınları aradı, Dışkapı’daki ilk ameliyat notunu istedi. Bağırsaklar karın duvarıyla ağız yapılıp torba kullanılıyor. Onun kolostomisi yapılıp bağırsakları kapatılacakmış. Onu ulaştırmaya çalıştım. 

Bir yaralımız Mustafa Budak, fizik tedavide uzun süre rehabilitasyon tedavisi gördü. O da boyun bölgesinden şarapnel ya da bilye nedeniyle yaralandı. Boyundan aşağısı felç, tutmuyor. Ellerini kullanamıyor, yürüyemiyor, oturamıyor. Solunum sıkıntısı da vardı, boğazındaki deliği kapatabildik. Beslenme sorunu vardı ama yutmaya başladı. O da günlük yaşam aktivitelerinde bağımlı, eşi sürekli ilgileniyor. Oğlu uzunca bir süre kaldı yanında, taburcu ettik, İzmir’e gitti. Fakat oradan olumsuz bir bilgi geldi. Bağırsaklarında sorun yaşanmış. 

Çok fazla girişim yapılan yaralılar var. Gökhan Yarlı mesela. Bacağı kesilmek zorunda kalındı. 9 kez girişim yapıldı, sentetik damar takıldı. En son onun anjiyosu yapıldı. Tıkalı dendi ama yan damarlar kendini geliştirmiş dokuyu besliyor. Şimdilik iyi. Onun protezi temin edildi. Ağrıları var. Basit ağrı kesiciyle geçmiyor. Başka bir ilaç başlandı. Onu da takip ediyoruz.

61 yaşında bir hemşire, Mersin’den katılmış mitingimize. O aradı, sol taraftan yaralanmış. 26 bilye çıkmış. Kolunda birçok yerde kırıkları varmış. Kangren olmaması büyük şans. Göğüs yaralanması da olmuş. 6 tane kaburgası kırık ama göğüs, iyileşmesi için kendi haline bırakılmış. Şimdi iyi, solunum sıkıntısı yok.

Çok ve çeşitli yaralanma var. İnsanların bedenlerinde sayısız bilye var. Bir kısmı çıkarıldı, bir kısmı duruyor, konumu itibariyle riskli olacaktı çıkarılması.

Özgecan ve annesi Elif’in durumu nasıl?
Özgecan’ın sağ koltuk altından bilyeler girmişti. Kolunda güç kaybı var, ama fizik tedavi ile epeyce toparladı. 15 yaşındaydı yaralandığında. “Ben bilyelerimi istiyorum onları saklayacağım” filan diyor. İşi biraz gırgıra vuruyor. 

Annesinin boynundan ciddi bir yaralanması olacakmış. Büyük şah damarın bir santim yakınına kadar gelmiş. Orada hemen müdahalesi yapılmış. Boynunda biraz eğiklik kaldı. Ama ona şükrettik. Eğer biraz daha ilerleseydi kaybedecektik onu da. 

Fiziksel olarak bütünlüğü korunmuş ancak işitme kaybı olan çok kişi var. Bunların bir kısmının ameliyatları oldu. Kulak zarları yırtılmıştı, dikildi. Bir kısmının işitmesi düzeldi, bir kısmının hala işitme problemi var, 21 kişi sanırım.

Malatya CHP gençlik kollarından Okan. Önce ciddiydi durumu. Rehabilitasyonda kaldı uzun süre. 5-6 ameliyat geçirdi, en son kolostomi torbasının kapatıldığını duydum. Bu hastalar zamanla iyileşecekler ama bağırsakları hasarlı. En ufak şeyde bağırsak tıkanması yaşanmaması için diyetleri olacak, uygun beslenecekler. Bağırsak tıkanması olduğu zaman da kusmaya başlıyorlar, sıvı kaybediyorlar, tehlikeli olabiliyor. Acillere taşınıyorlar. Onun için ömür boyu dikkat etmeleri gerekiyor. 

Organ eksilmeleri var. Dalağı alınan İstanbul’dan gelen Barış var, öğrenci. Her iki kulakta işitme kaybı var. Göğüs kafesinden şarapnel girmişti, dalağı alındı. Karında yanıkları vardı. Sol bacakta da sinir yaralanması, düşük ayak vardı. Bir ay önce görüştük. Epeyce toparlamış, ayak düşmüyor, gayet iyiydi. Ama işitme kaybı devam ediyor.

Uğur Gümüşkaya’nın bağırsak yaralanması vardı. Stoma torbası kullanıyordu. Onlar sıkıntı yaşadılar. Sık sık bizi aradılar. Biz SGK ile görüştük, yazılar yazdık. Fakat sonuç alamadığımız oldu. 

Amputasyon dediğimiz, bacakları kesilen yaralılar var. Protez taktırmak gerekiyordu. Gökhan’da bu kolay oldu. Kendisi zaten memurdu. Ağır özürlü raporları alındı, protez temin edildi. Bunun bir kısmını devlet karşılıyor; SGK’nın ödediği 17 bin 500 TL, fakat bu cihazlar 60-70 bin lira civarında. Biyonik ayak, biyo elektronik, ileri teknoloji protezler. Takviye yapmak gerekiyor. KESK karşıladı bir kısmını.

Cafer'in protezinde sorun yaşıyoruz. Protezin bedeli 70 bin civarında. Cafer İstanbul'da. Orada takip eden arkadaşlar var. Sakatlar Derneği'nden de takip edilmiş. Valiliğin karşılaması gerekiyor. Komisyon toplanacak denmiş. İş uzuyor diye Cafer orayı bırakmış. Aslında Valilik ödemezse bile oradan aldığınız evrakla il özel idareye gidiyorsunuz. Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne bağlı. Onların bütçesi var mecburen ödemek zorunda. Eğer ödemiyorlarsa belge alıyorsunuz dava açıyorsunuz. Onlar da dava açılmasını, basına düşülmesini asla istemiyorlar ve karşılıyorlar. Yani onlar da 40- 45 bin kadar karşılardı. Ama çözülemeyince Cafer için kampanya başlatıldı. 

Cihan Andıç bir mucize oldu...
İbn-i Sina’da bir buçuk ay önce rehabilitasyondan çıkarılıp özel odaya alınan bir yaralımız var Cihan Andıç. Çok sorun yaşıyor. Ciddi bir yaralanmaydı. Aslında geldiği seviye itibariyle oldukça yüz güldürücü. Şu anda bilinci açık, söyleneni anlayabiliyor, tepki verebiliyor. Felci var. Solunumda sıkıntı var. Boğazındaki delikten nefes alıp veriyor. Fakat solunum cihazı ihtiyacı azaldı. Bağırsak nedeniyle beslenme sorunu var, yutması biraz sorunlu. Sıvıları yutmaya başladı ama ped dediğimiz mideye açılan bir borudan besleniyor. Yatak yaraları var, onların tedavileri plastik cerrahi tarafından sürdürülüyor. Bunlar hallolursa, rehabilitasyon süreci başlayacak. 

SAĞLIĞA ERİŞİMDE SORUNLAR YAŞANDI

Sağlık hizmetlerinde de sıkıntılar oldu sanırım? 

Yaralılarımızın bir kısmı sağlık güvencesi olmadığı, işsiz oldukları için sağlık hizmetlerine erişimde sorun yaşamış olabilirler. Kolostomi torbası, stoma torbaları pahalı. Bir ay için 800 TL’lik bir harcama yapmaları gerekiyor. Bir kısmı cepten ödemek zorunda kalmış. Bir kısmı eczaneye gittiğinde önceki hastane başvurularının ücretleri yansıtılmış. Bu tarz problemler yaşayanlar var maalesef. 

Biz ilk gün bunun terör yaralanması olduğunu söyledik, SGK’ya bir hatırlatmada bulunduk. Terör yasasının bir maddesine göre, sağlık harcamalarına hiçbir şekilde ödeme yapmamaları, cepten para ödememeleri gerekiyor, ama bir çok hastane özel hastane buna uymadı. Eczaneler de bu konuda genelge gelmediği ya da bilmedikleri için ilaç, medikal malzeme paralarını aldılar. Bir kısmı sıkıntı yaşadı.

YARALILARIN DURUMU

Ağır yaralı 44, orta derecede yaralılar 190, nispeten hafif yaralı olup, acillerde ayakta tedavi olan yaralılar ise 225 kişi olmak üzere, 10 Ekim’de yaralananların toplam sayısı 459 kişi. Ağır yaralıların 10’u kadın, 34’ü erkek. Yaş aralığı 15-66. 
Ağır ve orta derece yaralanmaların tanılarını bir arada özetlersek, çoğu açık kırık olmak üzere en sık alt ekstremite kırıkları ortaya çıktı. 
Alt ekstremitede amputasyon (Bacağı kesilenler) 3 kişide, batında iç organ yaralanması (bağırsak perforasyonu, dalak rüptürü, karaciğer laserasyonu, pankreas laserasyonu, mesane perforasyonu) en az 17 kişide, akciğer yaralanması 8 kişide, kafa içi yaralanması 7 kişide, göz kaybı 4 kişide, felç 7 kişide, yanık 4 kişide teşhis edildi. 
Vücudunda delici-kesici yaralanma olmayan, sadece işitme kaybı olan en az 15 kişi var. Ayrıca başka ciddi yaralanmalarına ek olarak işitme kaybı olan 9 kişi bulunuyor. 

Yarın: Psikiyatri Uzmanı Dr. Sezai Berber / EMEP Gn. Bşk. Yrd. Şükran Doğan

ÖNCEKİ HABER

İşçilerin birliği Avrupa sermayesini zora sokuyor

SONRAKİ HABER

Cağaloğlu Anadolu Lisesinin velileri bildiri yayınladı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...