9 Haziran 2016 13:12

Yüz Kitap, 1945 sonrası dünya edebiyatının daha önce Türkçeye hiç çevrilmemiş minör klasiklerini ve klasik olmaya aday eserleri iyi çeviri, titiz bir editoryal çalışma ve özenli tasarımlarla yayımlamayı hedefliyor.

Yayınevi çıktıkları bu yolda daha önce Türkçe’ye çevrilmemiş Mavis Gallant’ın “Paris Öyküleri” ile ilerliyor. 

 “Diğer bütün sanat biçimleri gibi, edebiyat da bir ölüm-kalım meselesidir, ne bir eksik ne bir fazla.” Mavis Gallant Kanadalı olmasına rağmen hayatının büyük bir kısmını Paris’te geçirmiş olan yazar öykülerinde bize yirminci yüzyıl Avrupasının bir yeraltı haritasını çizer. Gallant’ın Avrupası “gemi enkazlarıyla dolu” bir yerdir. Karakterleri karmaşık ve çeşit çeşittir; mülteciler, savaştan dönen tutsaklar, figüran aktörler, çekirdek aileden veya düzenden kaçanlar geri dönebilmek için çırpınıp durur, ama bunu yapacak silahları yoktur. Kozmopolit bir dünya tasvir eden Gallant, dramatik açıdan aşikâr olana hiç yeltenmez ama bizi şaşırtmayı daima başarır. Michael Ondaatje Paris Öyküleri’yle Gallant’ın yüzü aşkın öyküsü arasından seçtiği bir derleme sunuyor okurlara. 

Kitabın arka kapağında Alberto Manguel’in Gallant için sarfettiği şu sözler yer alıyor; “Gallant’ın öyküleri, bıkmadan usanmadan, hayret verici insanlık durumumuz hakkında birkaç cevaplanamaz ama yine de vazgeçilmez soru sorar bizlere. Öykülerinden ayrıldığımızda kendimize dair daha güçlü ve derin bir bilgiye sahibizdir.” 

Francine Prose ise Gallant’ın öykülerinin ansiklopediler gibi zengin ve dolu olduğunu aktarıyor;  “Başka hiçbir yazarın ne satırları ne kelimeleri Gallant’ınki kadar konsantre ve özlü değildir. İyi öyküler için bazen roman kadar zengin ve dolu dendiği olmuştur fakat onun öyküleri ansiklopediler gibi zengin ve doludur.” 

İLK ÖYKÜSÜ 1951’DE YAYINLANDI

Mavis Gallant 1922’de Kanada, Montreal’de doğdu. Genç yaşta ölen babası Kanadalı bir mobilya satıcısı ve ressamdı. Çocukluğu ve ilk gençliği sırasında Amerika ve Kanada’da 17 okul değiştirdi. 1942’de müzisyen John Gallant ile evlendi, çift 1947’de boşandı. Yirmili yaşlarında kısa bir süre için National Film Board’da çalıştı, 1944-1950 arasında Montreal Standard için röportajlar yaptı. 1950’de gazeteciliği bırakıp kendini tamamen yazarlığa adadı. Avrupa’ya taşındı, Paris’ten önce bir süre İspanya’da yaşadı. Uluslararası alanda ses getiren ilk öyküsü “Madeline’in Doğumgünü” 1951’de The New Yorker’da yayınlandı. Kariyeri boyunca 116 öyküsünü yayınlayan The New Yorker yazarın adının John Cheever ve John Updike gibi yazarlarla birlikte anılmasına vesile oldu. Öyküleri dışında Green Water, Green Sky (1959) ve A Fairly Good Time (1970) isimli iki romanı ve What Is It to Be Done? (1984) isimli bir oyunu, Paris Notebooks (1986) adı altında toplanan deneme ve inceleme yazıları bulunmaktadır. Yazar 2014 yılında, 91 yaşında hayata veda etti. (KÜLTÜR SERVİSİ)

Evrensel'i Takip Et