8 Haziran 2016 15:10

Ahmet Say’ın unutmadığı ‘İnsanoğlu İnsanlar’

Evrensel Basım Yayın’dan çıkan “İnsanoğlu İnsan”, Say’ın aralarında Nâzım Hikmet, Halit Çelenk, Metin Altıok, Ruhi Su, Bessie Smith, Richard Wagner gibi isimlere dair düşüncelerini ve bu özel dostlarla olan hatıralarını barındırıyor. 

Kitap Ahmet Say’ın yazarlık serüvenine ilişkin Turgay Gönenç ile yaptığı söyleşi ile başlıyor. 

YAZARLIKTA İLK ÖĞRETMEN: ORHAN KEMAL

Turgay Gönenç söyleşinin girişinde Say’ın yazarlığına dair şu notu düşüyor; “Ahmet Say’ın yazarlık sürecini incelediğimizde, başlangıcı edebiyatın oluşturduğu görülüyor.” Yazarlıkta ilk öğretmeni Orhan Kemal olan Say, Orhan Kemal’in yazarlık stiline dair de katkısının büyük olduğunu vurguluyor; “İstanbul’a döndüğümde, Bingöl’ü önüme gelen her arkadaşa anlatıyordum. Bu anlattıklarımı hepsi de hayretle, ilgiyle dinliyordu. Şevki Aşit Ağabey, tuttu beni Orhan Kemal ile tanıştırdı, izlenimlerimi bir de ona anlatmamı sağladı. Orhan Kemal anlattıklarımı ilgiyle dinledi, ‘Bunları yazsana’ dedi. ‘Yazmak istiyorum, ama nasıl yazacağımı bilmiyorum’ dedim. ‘Düpedüz yaz. Bana anlattığın gibi yaz, ama sakın edebiyat paralamaya kalkma’ dedi. 

... Önemli olan Orhan Kemal’in beni yüreklendirmesiydi. Gereksiz yapay süslemelerle  edebiyat paralamaktan kaçınmak gerektiği, yalın ama içten gelen güçlü bir anlatımın yettiği, asıl bildirinin “içerik”ten kaynaklandığı gibi düşüncelerim pekişmişti.”

NÂZIM HİKMET’İN AHMET SAY’A ÖĞÜDÜ

Ahmet Say unutmadıklarının başına Nâzım Hikmet’i koyuyor. “Nâzım’ın Bana Öğüdü” başlıklı bölümde Say, usta şairle nasıl tanıştıklarını ve onunla geçen ilk sohbeti anlatıyor. 

Sohbetin sonuna doğru Nâzım Hikmet, Say’a gelecekte ne yapmayı planladığını soruyor. Say ise o dönem bağımsızlık savaşı veren Cezayir’e gitmek istediğini söylüyor. Sohbetin devamı şöyle akıyor; 

Durakladı ve yanlış bir şey duymuş gibi sordu: Cezayir’e mi?

‘Evet... Bağımsızlık savaşı veriyor onlar...’

Şöyle bir duraklayıp patladı: 

‘Olamaz!’ ‘Yanlış!’ diye bağırdı. 

Şaşırmıştım ‘neden?’ diye sordum. 

‘Sen...’ dedi (ve susmak yerine yutkundu), ‘sen, cephenin ön saflarına gitmelisin!’

Anlamamıştım, bakıp duruyordum yüzüne, açıklama bekliyordum.

‘Senin mücadele yerin yurdundur! Görmüyor musun yurdunun halini? Emperyalizmi kapıdan kovduk, herifler bacadan girdi... Gitmelisin! Cephenin ön saflarına gitmelisin!’

Bu sefer ben yutkundum; Nâzım’a bir cevap vermem gerekiyordu. Ayağa kalkıp ‘Tamam’ dedim, ‘cephenin ön saflarına gideceğim!’

Sarıldı bana Nâzım. Bu kucaklaşma hem anlaştığımız hem de artık vedalaştığımız anlamına geliyordu. 
Beni yolcu ederken ‘Anladın değil mi meseleyi?’ diye son bir kez sordu.,

‘Anladım’ dedim, ‘benim gideceğim yer cephenin en ön saflarıdır, bunu hiç unutmayacağım...’ 

KURT KÖHLER’İN ÖZENDİRİLMESİYLE MÜZİK BİLİME YÖNELDİ

Bir öğretmen çocuğu olan Ahmet Say, 1935’de İstanbul’da doğdu. Küçük yaşta özel derslerle piyanoya başladı. 1946’da İstanbul Belediye Konservatuvarına girdi. 1950’de konservatuvardan ayrıldı; liseden sonra Almanya’da basın-yayın öğrenimi yaptı. Bu yıllarda Müzikolog Kurt Köhler’in özendirmesiyle müzik bilime ilgi gösterdi. 1960’da yurda dönünce Bingöl’de öğretmen, halk eğitimcisi ve folklorcu olarak çalıştı. Türkü, ağıt, masal ve öyküleriyle ödüller kazandı. 

Ahmet Say son kitabında, biyografisinde anılarını anlatırken, okuru edebiyatın, sanatın, müziğin usta isimlerine kendi gözünden bir kez daha bakmamızı sağlıyor. Say, unutmayacağı “İnsanoğlu İnsanlar”ı tarihe kendi kaleminden bir kez daha not düşüyor.  (İstanbul/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et