07 Haziran 2016 10:54

Metrobüs sistemi, bir kazayla çöktü

Hafriyat kamyonunun Küçükçekmece durağı ile Cennet Mahallesi arasında yaptığı kaza, on binlerce İstanbulluyu perişan etmeye yetti.

Paylaş

Sinem UĞURLU
İstanbul

Hafriyat kamyonunun metrobüs yoluna girmesiyle İstanbul’un Avrupa yakası felç oldu. 28 kişinin yaralandığı kazanın bu kadar vahim bir sonuca yol açma nedeni, metrobüsün kullanım yoğunluğu, daha doğrusu kullanma zorunluluğu. İETT Genel Müdürü Hayri Baraçlı’nın daha önce yaptığı açıklamalara göre metrobüsle günde en az 600 bin kişi taşınıyor ve ağırlıklı olarak sabah işe giderken ve akşam iş dönüşü kullanılıyor.
Kaza nedeniyle metrobüsler durdu, daha da yoğunlaşan trafik nedeniyle otobüsler de durdu. Özel araç sahipleri de santim santim ilerler hale geldi. Öyle ki; Avcılar’dan Küçükçekmece’ye kadar olan bir iki kilometrelik kısa mesafeyi katetmek iki saati buldu. Metrobüsler işleyemediği için ulaşım sıkıntısı kazanın çok uzağında bulunan bölgelere de kısa sürede sirayet etti.
Metrobüs yok, otobüs yolları kilit. Peki alternatif? Var. Yürümek. Binlerce kişi de bunu yaptı. Genç, yaşlı, kadın, erkek, çocuklu, hasta.... Haramidere’den başlayan bu uzun yürüyüş, azalarak devam etse de Yenibosna durağına kadar sürdü.

KADER Mİ?

Peki bunun tek sorumlusu hafriyat kamyonu sürücüsü mü? Ya da kader diyerek açıklanabilir mi? Akıl ve bilim hayır diyor.

TMMOB Makine Mühendisleri Odası İstanbul Şube Yönetim Kurulu Başkanı İlter Çelik’in 2012 yılında bir metrobüs kazası sonrası yaptığı açıklamayı hatırlayalım: “Etkin ve akılcı planlanması gereken kent içi kamu ulaşım sistemlerinin yerine geçici çözümlere tevessül ederek, can ve mal güvenliğine önem vermeyerek ölüme sebep olan başta İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve bu işten sorumlu olan yetkililer, ‘Metrobüsle kentin ulaşım sorununu çözdük’ diye medyaya demeç veren, ulaşım ve işletme bilgisinden ve İstanbul kentini analiz etmekten yoksun İETT İşletmeleri Genel Müdürlüğü yetkilileri, bu kazalardan sorumlu tutulmalıdırlar. Bu yapılmazsa, plansız ve gelişigüzel projelerin ‘Ben yaptım oldu’ mantığı ile icrası, bunların sebep olacağı can ve mal kayıpları artarak sürecektir.” Yıl 2016. Can ve mal kayıpları olduğu gibi devam ediyor.

PEKİ ÇÖZÜM NE?

Aynı açıklamada bu da var: “Çözüm, akılcı yöntemlerle uzun vadeye yayılan raya bağımlı normal ve rapid (seri) sistemlerin devreye sokulması ve bu sistemlerin otobüs, minibüs, dolmuş ve deniz ulaşımıyla eş güdümlü şekle getirilmesidir. Bunun için İstanbul kent içi ulaşım sorumlularının, başta kent planlamacıları olmak üzere üniversiteler ve meslek odalarıyla birlikte çalışmaları gerekmektedir. Bu yapılmadığı zaman, metrobüs gibi ihtiyaca cevap vermeyen sistemler çözüm olarak ortaya atılmakta, amaçsız yatırımlarla İETT gibi ulaşım kuruluşlarının ödemeler dengesi daha da bozulmaktadır, bu kötü yönetimlerin faturasını ise halk ödemektedir.”

GANALILAR, İSTANBULLULARA SORSUN

Bu açıklamalar metrobüs ilk gündeme geldiğinde yapılsaydı ne olurdu? Hatırlayalım, hepsi yapıldı. Hem odalardan hem de muhalefet partilerinden. Ama tüm bu açıklamalar dönemin Başbakanı Erdoğan’ın duvarına çarptı: “Metrobüs düşmanı bunlar.” Geçen sürede metrobüs sistemine ne otobüs dayandı ne yol. Kazalar cabası.
Erdoğan şimdi Cumhurbaşkanı. Ama Gana’nın başkenti Akra’da düzenlenen iş forumunda yaptığı konuşma, zihniyetin değişmediğini gösteriyor: “Bizim metrobüs sistemimizi yerinde incelerlerse, normal metroya göre daha ucuz ve çok daha seri bir şekilde bu sistemin devreye alınması inanıyorum ki Akra’daki ulaşımı, toplu taşımayı çok daha rahat hale getirecektir.”
Ganalılar en iyisi dün bir kez daha metrobüs çilesi çeken İstanbullulara sorsun.

GECİKMEDEN DOLAYI İŞTEN ATMA OLUR MU?

Metrobüsü kullanan, daha doğrusu metrobüsü kullanamadığı gibi trafiğe saplanan İstanbullularda öfke, tepki ama en çok da telaş vardı. Herkes telefonlara sarılmış. Fotoğraf çekiyor, görüntü çekiyor ve işyerine gönderiyor. Yalvarış ve yakarışlar içinde gecikmenin sorumlusunun kendileri olmadığını anlatmaya çalışıyorlar. Yasalara bakarsak böyle bir telaşa gerek yok. Evrensel Gazetesi Hukuk Köşesi Yazarı Avukat Devrim Avcı, “Hiçbir kimse, çalışanı bu sebeple işten atamaz” diyor. Yasayı bir kenara bırakalım, vicdanen de böyle bir olaydan dolayı çalışan suçlanamaz. Zira helikopter dışında o kişiyi zamanında işyerine götürebilecek başka bir imkan yok. Ama bu telaş niye? Çünkü ne yasanın ne de vicdanın ne dediği önemli. Önemli olan bu gecikmenin patronun yasasında yer alıp almaması.

ÖNCEKİ HABER

HDP, sosyal medya tutuklamalarını sordu

SONRAKİ HABER

Avukat Can Atalay'ın yargılandığı dava ertelendi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...