Siz bizim en gür çıkan sesimiz oldunuz
'Direnişimizin başladığı günden itibaren her zaman Evrensel yanımızda oldu.' Liverpool Liman İşçileri Direniş Komitesi Üyesi Billy Jenkins yazdı.
Billy Jenkins
Liverpool Liman İşçileri Direniş Komitesi Üyesi
Biz, 500 Liverpool liman işçisi olarak, 29 Eylül 1995 tarihinde, arkadaşlarımızın işten atılmasına karşı çıkarak başladığımız direnişimizden çok şey öğrendik. İngiltere’deki sendikal yasaların yasak saydığı direnişimize, yasal olarak fazla destek alamayınca, uluslararası destekler için kolları sıvadık. Bu çaba içerisine girdiğimiz ilk günlerde, Londra’da yaşayan Türkiyeli işçilerle tanıştık. Londra’da bize destek için kurulan Londra Destek Grubu içinde de yer alan Türkiyeli işçilerden bir ya da bir kaç tane de gazeteci vardı. Evrensel gazetesine yazıyorlardı. Defalarca Liverpool’a geldiler, bazen de biz Londra’ya gidip onları ziyaret ediyorduk.
Uluslararası destek bizim için hayati önemdeydi. Türkiye’den de destek almak istiyorduk. Londra’daki Türkiyelilerin derneği olan Türk ve Kürt Toplumu Dayanışma Merkezi (DAY-MER) ile görüştük ve bundan sonra ilişkilerimiz başladı.
Hatırladığım kadarıyla Nisan 1996’da ilk kez Türkiye’ye gittik. Ben ve direnişçi arkadaşım Kevin Robinson ile ilk gittiğimizde nelerle karşılaşacağımızı tam bilmiyorduk. Evrensel gazetesini ziyaret ettik. Daha önce duyduğum ve bir çok toplantımızda da konu olan Metin Göktepe’nin polis tarafından işkence yapılarak öldürülmesi beni en çok etkileyen olaylardan biri oldu. Annesinin neler hissettiğini düşünmeye çalışıyordum.
Gazeteye ilk gittiğimizde, çok sıcak bir ortamla karşılaştık. Duvarlarda Metin Göktepe’nin fotoğraflarını gördüm. Ve daha sonra o fotoğraflardan biri bana hediye edildi. Metin’in, sağ elinde fotoğraf makinesi ile etrafa gülen fotoğrafını hâlâ odamda asıyorum.
Artık sadece, kendi mücadelemiz değil, Metin için adalet mücadelesine de katılmam gerekiyordu. Liman işçilerine anlattım. Herkes sonuna kadar destek vermek gerektiğini söylüyordu. İlk duruşmada, insanların davayı takip etmemesi için Afyon’a kaydırılma kararı alındı. Ama bu da para etmedi. Afyon’daki duruşmaya da arkadaşlarımla gittik. Davanın kitlelerden uzaklaştırılmak istendiği belliydi. Ama o kadar çok kişi Afyon’a gelmişti ki; mahkeme bir spor salonunda yapıldı. Dünyanın bir çok ülkesinden davayı izlemeye gelenler vardı. Hayatımda ilk kez o kadar polis ve askeri bir arada gördüm. Adeta polis ve askerlerin oluşturduğu koridorlardan salona girebildik.
Sonunda davayı kazandık. Bizim de zaferimizdi.
Türkiye’ye 6 defa gittim. İstanbul, Ankara, İzmir, Bolu, Adana, Ceyhan, Gaziantep gibi bir çok şehre gittim ve toplantılara katılarak liman işçilerinin mücadelesini anlattım. En çok beni etkileyen de, Gaziantep’teki Ünaldı işçilerinin direnişinde karşılaştıklarımdır. İstanbul’dan bize, o zamanlar Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel, TÜM-TİS Genel Başkanı Sabri Topçu ve mükemmel İngilizce bilen Sevda Çetinkaya da eşlik etti. Ünaldı işçilerinin bir açıklaması oluyordu. Bir kaç kişi konuştu ve beni anons ettiler. Ben bir kelime bile söylemeden, nerden geldiğini anlamadığım yüzlerce polis saldırdı. Coblarla tam bir terör estirdiler.
İşte bu örnek, işçilerin hangi koşullarda mücadele ettiklerini gösteriyor. İşçiler kendi hakları için mücadele ederken polisin saldırısına uğruyor ve doğruları anlatmaya çalışan bir gazetenin muhabiri de, o doğruların peşindeyken öldürülüyor.
Direnişimizin başladığı ilk günden itibaren her zaman Evrensel yanımızda oldu. Türkiye’de her görüştüğümüz sendika bizden haberdardı ve ben İngiltere’de, başka bir Türkçe gazeteden gazeteci ile karşılaşmadım. Evrensel ise sürekli yanımızdaydı ve her eylemimiz ve çalışmamız sayfasındaydı. Siz bizim en gür çıkan sesimiz oldunuz. Bence her ülkeye Evrensel gibi bir gazete şart.
Bir kez daha dayanışmalarınız için, 500 liman işçisi ve aileleri adına çok teşekkür ederiz. Hep sizinleyiz.
‘Boş tencere’ iktidarın neresinde?
Tehlike nedir?
Yeni anayasa tartışmaları, AKP’ye can suyu olur mu?
Erdoğan'ın Irak ziyaretinin 3 sebebi ve değişim rüzgarı!
Özgürlükçü Anayasa
1 Mayıs ve sonrası
Galatasaray kaparak, Fenerbahçe kaptırmayarak…
EVRENSEL EGE
Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...
