28 Mayıs 2016 16:11

KESK Van Şubeler Platformu: Mücadeleye devam edeceğiz

KESK Van Şubeler Platformu bir basın açıklaması yaparak Van'da yapılmak istenen bölgesel mitingin yasaklanmasını protesto etti.

Paylaş

KESK’in dokuz bölgede ile 28-29 Mayıs tarihlerinde düzenleyeceği “Laik Eğitim ve Laik Yaşam! İş Güvencemizden Vazgeçmeyeceğiz! Baskı, Sürgün ve İşten Atmalara Karşı Alanlardayız!” mitinglerden birisi olan Van bölge mitingi Valilik kararı ile yasaklandı. KESK Van Şubeler Platformu düzenlediği basın toplantısı ile yasak kararını eleştirerek tüm engellemelere rağmen mücadeleye devam edeceklerini söyledi.
KESK Van Şubeler Platformu adına açıklamayı okuyan Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, başvurularının Van Valiliği tarafından yasaklandığını belirterek, “Valilik kararına karşı hukuki girişimleri başlattık ve ülkemizde zerre kadar hukuk kalmışsa itirazlarımıza olumlu yanıt verileceğini düşünüyoruz. Ancak içinden geçtiğimiz sivil darbenin temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırdığı gerçeğini de unutmuş değiliz” dedi.

‘SARAYDAN GELEN FERMANA GÖRE HAREKET ETMEYİ TERCİH EDİYORLAR’

12 Eylül anayasasının bile gösteri ve yürüyüş hakkını temin ettiğini belirten Sayyiğit, “2911 sayılı yasa toplumsal muhalefeti susturmak, bastırmak, etkisizleştirmek için bir sopa olarak kullanılıyor. Nitekim hem iç hukuk düzenlemelerine ilişkin Yüksek Mahkeme kararlarında hem de AİHM kararlarında barışçıl açık hava toplantılarının yerine ve içeriğine ilişkin yapılan kısıtlamaların, toplantı ve gösteri yürüyüş hakkının ihlal ettiğine ilişkin çok sayıda içtihadı bulunmaktadır. Ancak anayasayı, mahkeme kararlarını uygulamakla yükümlü ve sorumlu idareciler bunun yerine Hükümetten gelecek talimata, Saray’dan gelecek fermana göre hareket etmeyi tercih ediyorlar” şeklinde konuştu.

‘ENGEL GÖRÜNEN HERKES SUSTURULMAK İSTENİYOR’

Valiliğin yasak kararının mitingin gerekçelerinden biri olduğuna dikkat çeken Sayyiğit, “Baskıların zirve yaptığı, sokakların çeşitli gerekçelerle emekçilere kapatıldığı, soruşturmalarla, cezalarla, sürgünle, görevden uzaklaştırma ile sindirilmek istendiğimiz böylesi bir dönemde tepkimizi ortaya koymak, taleplerimizi haykırmak ve mücadeleyi yükseltmek için alanlara çıkmak istedik. İşte AKP’nin ve onun yerel idarecilerinin uykusunu kaçıran da budur. Sermayeye dikensiz gül bahçesi, iktidarlarına da sınırsız tahakküm alanları açmak istiyorlar. Bunun için yaşamın tüm alanlarını mezhepçi, muhafazakâr ve neo liberal ideolojilerine göre yeniden şekillendiriyorlar. Bunun için önlerinde engel gördükleri herkesi, her kesimi bir şekilde susturmak, etkisizleştirmek ve hatta yok etmek istiyorlar” dedi.

‘AKP FAŞİZMİNİN SALDIRISI ALTINDAYIZ’

12 Eylül döneminde bile bu kadar baskı ile karşılaşılmadığını söyleyen Sayyiğit, “Aylarca süren sokağa çıkma yasaklarından sonra şehirler bombalarla dümdüz edildi. 12 Eylül’de cezaevlerinde 55 bin insan var iken şimdi sayı 200 bine yaklaştı. Binlerce akademisyene soruşturma açıldı. Barış istediler diye evlerinden yaka paça gözaltına alındılar, tutuklandılar, üniversitelerindeki işlerinden çıkarıldılar” dedi. Bir zulüm döneminden geçildiğini ve bu durumun emekçiler üzerinde de etkisine vurgu yapan Sayyiğit, “Asgari ücretlisinden, atık kâğıt işçisine, taşeron çalışanından kamu emekçisine, ucuz emek deposu görülen kadın ve çocuklardan kalemini satmayan gazetecisine, barış için imza veren akademisyenine kadar hepimiz AKP faşizminin saldırısı altındayız” diye konuştu.

‘SARAYA BİAT EDECEK KULLAR YETİŞTİRMEK İÇİN LAİKLİK HEDEFTE’

Laik eğitim ve laik yaşamında hedef tahtasına konulmasının toplumu sermayeye köle, iktidara-saraya kul haline getirme projesinin önemli ayaklarından biri olduğunu belirten Sayyiğit, “Mezhepçi, ayrımcı, kutuplaştırıcı politikalarını yaşamımızın her alanına sindirmek istiyorlar. Laiklik sadece din ve devlet işlerinin birbirinden ayrılmasından, devletin farklı din ve inançlara eşit mesafede olmasından ibaret değildir. Laiklik aynı zamanda bilimsel eğitimin de ön koşuludur. Bu nedenle araştırmayan, sorgulamayan, eleştirmeyen makbul vatandaş yaratma projesinde laikliği hedef tahtasına koymaları tesadüf değildir. Saraya biat edecek kullar yetiştirmek için özellikle eğitim sistemini ve laikliği hedef alıyorlar. Mevcut laikliğin de sorunlu ve gerçek laiklikten uzak olduğu ortada iken şimdi tümden ortadan kaldırarak çoğulcu inançsal yapının asimile edilmesi ve totaliter bir potada yok edilmesi hedefleniyor” şeklinde konuştu.

‘İŞÇİLER VE EMEKÇİLERE SALDIRILAR ARTIYOR’

İşçilerin üzerinde, özel istihdam büroları ile simsar pazarları yeniden kurulup modern köleliğin dayatıldığına, kıdem tazminatının ortadan kaldırılması girişimleriyle geleceklerinin esir alındığını söyleyen Sayyiğit, “Kamu emekçilerinin iş güvencesinin ellerinden alınmak istenmesi de bu saldırıların bir parçasıdır. Son aylarda onlarca arkadaşımız tamamen keyfi ve hukuksuz bir şekilde işten çıkarıldı. Binlerce arkadaşımıza soruşturmalar açıldı. Sürgünlerle arkadaşlarımız sendikalarımızdan istifa etmeye zorlanıyorlar. Neredeyse tüm sendikal eylem ve etkinliklerimiz hakkında davalar açılıyor, cezalar isteniyor. Greve katılımın suç olamayacağına ve soruşturma açılamayacağına dair AİHM de dâhil onlarca mahkeme kararı olmasına rağmen idari işlemlerle grev hakkımız yok sayılıyor, ortadan kaldırılıyor” dedi.

‘TÜM DEMOKRASİ GÜÇLERİNİ ORTAK MÜCADELEYE ÇAĞIRIYORUZ’

Tüm engellemelere ve yasaklara rağmen eylem ve etkinliklere kararlı bir şekilde devam edeceklerini söyleyen Sayyiğit, “Eğitimin ve ülkenin gidişatından rahatsız olan tüm toplum kesimlerini de açıklamalarımıza katılmaya, gidişattan rahatsızlık duyan herkesi geleceğine sahip çıkmaya çağırıyoruz. Kazanılmış haklarımızı ve geleceğimizi inşa edilmekte olan diktatöryal yeni rejimin insafına bırakmayacağız. Bütün demokrasi güçlerini birleşik bir mücadeleye davet ediyoruz” dedi. (Van/EVRENSEL) 
 

ÖNCEKİ HABER

Bahçeli'den Yargıtay kararına tepki

SONRAKİ HABER

Adana’da emekçiler laik ve iş güvencesi için yürüdü

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa