Dündar: Ödül, sıkılan kurşunlara verilmiş güçlü bir cevap

Murat KUSEYRİ
Stockholm

İsveç Yayıncılar Birliği'nin (Publicistklubben) verdiği 2016 yılı ‘İfade Özgürlüğü Ödülü’nü almak için İsveç'in başketi Stockholm'e gelen Can Dündar, ödül töreninde yaptığı konuşmada, ödülün kendilerine sıkılan kurşunlara verilmiş güçlü bir cevap, düşünce özgürlüğü mücadelesine verilen çok güçlü bir destek olduğunu söyledi.

İsveç Yayıncılar Birliği, Basın Özgürlüğü günü 3 Mayıs’ta, her yıl Rus gazeteci Anna Politkoskaya anısına verilen ödülün bu yıl “İfade özgürlüğünün yoğun baskı altında bulunduğu bir dönemde onurlu, cesur ve bağımsız gazeteciliği temsil ettikleri” için Can Dündar ve Erdem Gül’e verdi.   

Ödül töreni dolayısıyla İsveç Dışişleri Bakanı Margot Wallström, İsveç PEN başkanı Ola Larsmo, Sınır Tanımayan Gazeteciler İsveç Seksiyonu Başkanı Jonathan Lundqvist ile Gazeteci Yavuz Baydar'ın konuşmacı olarak katıldıkları “Avrupa’da ifade özgürlüğüne tehdit” konulu bir panel de düzenlendi.

Panelden önce İsveç Yayıncılar Birliği Başkanı Björn Häger, Can Dündar ve Erdem Gül'e ödüllerini verdikten sonra kendilerine cezaevindeki koşulları ve Türkiye'deki basın ve ifade özgürlüğünü konu alan sorular yöneltti.

Suriye'de cihatçı gruplara silah taşıyan MİT TIR'larının haberini yaptıktan sonra Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef göstermesiyle gelişen süreci özetleyen Dündar, Anayasa Mahkemesi'nin yaptıkları haberin gazetecilik olduğunu belirlemesine rağmen mahkeme tarafından 5'er yıl hapis cezalarına çarptırıldıklarını söyledi.

Türkiye'nin hiçbir dönemde gazeteciler için bir cennet olmadığını ama şu anda askeri dönemlerden daha kötü bir durumda olunduğunu söyleyen Dündar, AKP'nin iktidarda bulunduğu 14 yıl içinde basına yönelik sansürün, gazetecilere yönelik tehdit ve işten atmaların arttığına dikkat çekti.

İsveç'ten aldıkları ödülün Erdoğan'a verilmiş bir cevap olduğunu söyleyen Can Dündar, “Avrupa ülkeleri bizim davamızla gerçekten çok ilgilendiler. Uluslararası dayanışma sayesinde biz bugün özgürüz. Bizleri, cezaevlerinde bulunan gazetecileri desteklemeye devam edin. Şu anda Türkiye cezaevlerinde 33 gazeteci bulunuyor. Bizim gibi meşhur olmadıkları için kimse onlarla ilgilenmiyor. Onların da koruyama ihtiyaçları var. Türkiye'de özgürlük savaşcılarımız çok ve onlar sizden yardım ve dayanışma bekliyor” şeklinde konuştu. Dündar’ın bu sözleri 200 civarında izleyici tarafından ayakta alkışlarla karşılandı.

Erdoğan'ın tüm medya organlarını ele geçirmek için planlar yaptığını, Türk medyasının yüzde 60’ını denetimi altında tuttuğunu ve kitleleri etkilemek için manipülasyonlara başvurduğunu söyledikten sonra tüm bu olanlara rağmen bunun bu şekilde süreceğine inanmadığını ve gelecekten umutlu olduğunu dile getirdi.

Söyleşinin ardından bir teşekkür konuşması yapan Can Dündar, Cumhuriyet gazetesine yapılan saldırıları özetledi ve son 40 yıl içinde 6 yazarlarının siyasi suikastlar sonucu katledildiğini söyledikten sonra şunları kaydetti: “İsveç Yayıncılar Birliği'nin Anna Politkovskaya anısına verdiği Düşünce Özgürlüğü Ödülü'nü bu yıl bize vermeyi kararlaştırdığınızı öğrendiğimde, her gün önünden geçtiğimiz o fotoğrafların bize bakan yitik kahramanlarını düşündüm. Bizi Stockholm'e bu ödüle getiren yol, onların, Anna Politkovskaya'nın ve uygarlık tarihinde ağır bedeller ödemiş tüm düşünür ve yazarların açtığı yoldur. Onlara sıkılan ‘susturucu’ silahlardan birinden 10 gün önce tesadüfen kurtulmuş bir gazeteci ve yazar olarak, o yola, onların anısına sadık kalmaya, gerçeği halka sunma mücadelemizden asla taviz vermemeye, sonuna kadar kalemin onurunu savunmaya söz veriyorum.”

Dündar, verilen ödülün kendilerine sıkılan kurşunlara verilmiş güçlü bir cevap, düşünce özgürlüğü mücadelesine verilen çok güçlü bir destek olduğunu söyledikten sonra kendilerini ödüle layık gören Yayıncılar Birliği'ne teşekkür etti.