7 Mayıs 2016 14:05

Denizlerin mücadelesi Dersim'de konuşuldu

Dersim’de Emek Partisi ve Emek Gençliği tarafından Belediye Konferans Salonunda “68’den günümüze antiemperyalizm, demokrasi ve barış mücadelesi” başlıklı panel düzenlendi.

Panelde açılışı Emek Gençliği İl Yöneticisi Agit Aral yaptı. Konuşmacı olarak Evrensel Gazetesi Yazarı Yusuf Karataş’ın katıldığı panelde Denizlerin mücadelesinin önemi ve bugün ne anlama geldiği, ülkemizde ve Ortadoğu’daki durum konuşuldu.

68’DEN BUGÜNE

44 yıl önce idam edilen Denizlerin bıraktığı mirasın her 6 Mayısta gençler tarafından ülkenin dört bir tarafında alanlara çıkılarak sahiplenildiğini belirten Karataş, “Denizlerin idam edildiği tarihte Demirel vardı başta. Biz 44 yıldır Denizleri anıyoruz. Denizlerin idamı ve mücadelesi hafızalarda taptaze, ancak şimdi sorsak kimse Demirel’in ölüm tarihini dahi hatırlamaz, oysa daha bir yıl bile geçmedi” dedi.

Egemenlerin hâlâ Denizlerden, onların bıraktığı mücadele mirasından korktuğunu belirten Karataş, “Denizleri her kesim farklı değerlendirdi. Denizler yaşasaydı şimdi darbeci olurdu diyenler bile oldu. Ama Denizler son sözlerinde yaşadıkları değişimi ve bizim gideceğimiz yolu ortaya koymuşlardır. Kürt ve Türk halklarının ortak mücadelesini, Marksizm Leninizmi haykırmışlardır. Onları ‘Ergenekoncu olurlardı’ diye suçlayanlar ise şimdi Kürdistan’da Ergenekoncular ile kol kola geziyor, halka karşı savaş yürütüyorlar, tanklar ile toplar ile şehirleri yıkıyorlar” dedi.  

Denizleri savunma iddiasında olan CHP’nin dokunulmalıkların kaldırılmasındaki tutumunu hatırlatan Karataş , “Denizler, katliamlardan sonra Kürt ulusal mücadelesinin yeniden yavaş yavaş yükselmeye başladığı dönemlerde, bu mücadeleyi anlayan ve son sözlerinde bunu haykıran insanlardı. Eğer Denizlerin mirasını sahipleneceksek bugün yapmamız gereken Kürt halkının temsilcileriyle dayanışma içinde olmak ve onları savunmak. Ancak bugün durdukları yer savaş siyaseti yürüten Erdoğan rejiminin savaş haritasının arkasına bağlanmak, gericiliğe yedeklenmekten başka bir şey değildir” dedi. Denizlerin Kemalizmden etkilendiği söylemlerine de değinen Karataş, “Denizler antiemperyalist yapısından kaynaklı mücadelelerini Ulusal Kurtuluş Savaşına benzetiyorlardı. Kemalizmden etkilenme dediğimiz şey budur, antiemperyalizm ekseni üzerinden bir mücadele düşündüler. Ama işçi ve köylü hareketleri ile birleşmeye, işçi sınıfı mücadelesi ile yan yana gelmeye başladıkları oranda ulusal kurtuluştan sosyalizme ordan da Marksizm-Leninizme bağlanma noktasına geldiler. Ve daha 25 yaşlarında idam sephasına giderken bu ideolojiyi haykırdılar. O yüzden onları Kemalizmden etkilenmek ile değerlendirmek onlara ve bıraktığı mirasa haksızlık olur, onları anlamamak olur” dedi.

LAİKLİK ADI ALTINDA OLUŞTURULAN DEVLET DİNİ

Türkiye açısından da saldırıların en fazla olduğu dönemin AKP dönemi olduğunu söyleyen Karataş, “Soma, Ermenek gibi işçi cinayetlerinin hepsine fıtrat, kader dediler. İşçileri kiralık köle haline getiren uygulama daha yeni meclisten geçti” dedi. Son dönemlerde yaşanan laiklik tartışmalarına değinen Yazar Yusuf Karataş, “Bugünkü anayasada laiklik yazıyor ama Türkiye laik midir? Devlet dini denetim altında tutacak bir laiklik anlayışı ortaya çıkardı. Ancak bu Sünniliğe dayalı bir devlet dini oluşturdu, laiklik oluşturmadı” dedi. Karataş, Denizlerin mirasını sahiplenmenin demokrasi ve barış mücadelesi ile birlikte gerçek anlamda bir laisisizm mücadelesinden geçtiğini söyledi. Karataş konuşmasını, “Denizlerin bize bıraktığı en önemli şey, gencecik yaşlarında işçi ve köylü mücadelesi ile birleşme noktasına gelmeleri ve idamlarında sosyalizmi haykırmalarıdır. Bize bu bayrağı böyle teslim ettiler. Bize düşen ise onlara yakışır şekilde bu mücadele bayrağını yükseltmektir” sözleri ile noktaladı.

Panel konuşmanın ardından soru ve cevaplarla devam etti. (Dersim/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et