01 Mayıs 2016 00:50

‘Elleri var özgürlüğün’

Şiirin okunmadığından yakındığımız günlerde Eray Canberk ile Gülsüm Cengiz’in hazırladığı “Selam Yaratana” Emek Şiirleri ikinci baskısını yaptı.

Paylaş

C. Hakkı ZARİÇ

Uykunun derin kollarından aceleyle sıyrılıp gün doğmamış sokaklardan geçerek yollara düşen kimdir? Bir gecekondu mahallesinden belki, dağ başında ya da ovada bir köyden, taşrada bir kasabadan,  uzaklara yakın bir il merkezinden belki de, kimin telaşıdır adımlanan sokaklar? Nereye yetişilir? Kar, tipi, fırtına, baharın sadeliği, yağmurun esirgemezliği, güneşin yakan yüzü kimin alnında birikir?

Kuşluk vakti uyanır tüm emekçiler. İşe koşmanın telaşıyla her güne yeniden doğarak geçirirler soluk giysilerini üstlerine. Çeliğe su vermek, buğdayı kucaklamak, pamuğu tarladan, çayı bahçeden hasat etmek için uyanırlar. Mahmur yüzlerin doldurduğu otobüslerle, öksürüklü trenlerle, sakin görünmeye çalışan vapurlarla, arkasında koca toz bulutu bırakan traktörlerle ve belki de yaya giderler işlerine.

Deniz küsmemiştir belki, balığı esirgememiştir. Serpilen tohum boy atmış buğday başakları sarışın tırpanın keskinliğini beklemektedir. Kadınlar iyiden iyiye sarınıp güneşten ve tozdan korunmanın tarlalarında hasat için eğilip kalkmaktadır. Orada portakalın ya da çileğin, orada pirincin ya da zeytinin sesi gelir insanın kulaklarına. Sanayinin tüten bacalarında yaşamın değerini üreten işçiler, emeğin ve insan olmanın erdemiyle hayatı yaşanır kılmanın mesaisindedir. 
.  .  .

Şiirin okunmadığından yakındığımız günlerde Eray Canberk ile Gülsüm Cengiz’in hazırladığı “Selam Yaratana” Emek Şiirleri ikinci baskısını yaptı. Adını Nâzım’ın bir dizesinden alan kitap halk şiirinden modern zamanlara, oradan çeviri şiirlere kadar bütünlüklü bir çalışmayı gözden geçirip tekrar armağan ettiler bize.

“Şiirin temelinde emek vardır düşüncenin ikinci ya da öteki yönü doğrudan yaratıyla ilgilidir. Her yaratı gibi, her ürün gibi şiir de emek ister. Şiiri yaratan emektir nitelemesinin öteki yüzünde şiir de emekle yaratılır nitelemesi yer alır.” Eray Canberk böyle demiş seçkinin giriş yazısında. Emek şiirlerini bir araya getirmenin nedenlerini açıklamış usta kalemiyle.

Dört bölümden oluşan kitabın ilk bölümü “Yorgunluğun kardeşlik kokan elleri”. Şükran Kurdakul’un dizesinden adını alan bölümde dokumacılar ses verir bize, iş kazaları, göçmen işçiler, taşıma işçileri sırtlanır yükü, kamu emekçileri, ateşi körükleyenler, madeninin siyahlığıyla gülümseyenler, ağlarını denizin umuduna gerenler, çocuk işçiler…

“Ellerimiz günışığı” dizesi Ali Mustafa’ya ait, kitabın ikinci bölümü doğruluyor bu dizede. Direnmenin ve örgütlü olmanın gür sesi dolduruyor alanlarımızı. Başka bir dünya kurmanın mümkün olduğuna dair şiirler umut veriyor bu bölümde. Grev çadırları, 1 Mayıs meydanları, direniş, dayanışma, sömürüsüz bir dünyada yaşama isteği…

“Nesini söyleyim canım efendim…” Emek ve sömürü olur da halk şiiri ayağa kalkmaz mı? Hepimizin dilinde türkü türkü dolaşan Serdari’nin bir dizesi üçüncü bölüme adını vermiş.  Kırsal kesimde yaşayan emekçiler karşımıza çıkıyor bu bölümde. Padişahlık döneminden bu yana vergiler, baskılar, sömürü ve buna karşı direnen kahramanların sesi yankılanıyor.

Türkiye’de yazılan şiirle sınırlı tutmamış Eray Canberk ile Gülsüm Cengiz seçkiyi. Dünya şiirinden de örnekler vermiş. Kurşuna dizilerek öldürülen militan şair, Bulgarca yazdığı şiirden dünyaya seslenen ve partili bir işçi olan Nikola Vaptsarov’un “Bir fabrika kuracağız” dizesinden almış son bülüm adını. Dünyada emek ve emekçiler üzerine yazılan şiirlerden bir demet papatya gibi gülümsüyor ve ısrarlı soruların kapısında umut veriyor insana.

Tevfik Fikret’ten Nâzım’a, A. Kadir’den Gülten Akın’a, Can Yücel’den Neşe Yaşın’a, Güngör Gençay’dan Ruşen Hakkı’ya, Sennur Sezer’den Ahmet Erhan’a, Yaşar Nezihe Bükülmez’den Ülkü Tamer’e, Serdari’den Hayyam’a, Robert Desnos’tan Riiata Cankoçak’a nice şair emeğin ve emekçinin sesiyle yazmış şiirlerini. Bundan belki de seçkinin her sayfasında bir arkadaşımızla karşılaşıyoruz.

Eugene Pottier’in yazdığı ve bir sanayi işçisi olan Pierre Degeyter’in bestelediği “Enternasyonal” farklı dillerde hepimizin gerçeği olmayı sürdürüyor çünkü emeğin ve emekçinin nedenleri bütün dünyada ortak hâlâ.

“Emek sömürüsünün acımasızca ve yaygın olarak sürdüğü, buna karşın işçilerin ve emekçilerin yeniden birlikte ayağa kalkarak ‘Emek en yüce değerdir’ sözünü yücelttiği ve umut olduğu günümüzde; bu şiirlerin insanca yaşanacak daha güzel bir dünya için mücadele edenlere yol arkadaşı olmasını diliyoruz.” İlk baskısını da Evrensel Basım Yayın’ın yaptığı seçkinin “İkinci Baskıya Ön söz”ünü bu cümlelerle bitirmiş Eray Canberk ile Gülsüm Cengiz.

Biz de 1 Mayıs’ı ve Emek Şiirlerini, Yaşar Nezihe Bükülmez’in “Bir Mayıs İçin” şiirinden dizelerle selamlayalım:

Ey işçi!...;

Mayıs birde, bu birleşme gününde
Bişüphe bugün kalmadı bir mani önünde…
Baştan başa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz. 

ÖNCEKİ HABER

Emekçiler olarak, gücümüzün farkına varmalıyız

SONRAKİ HABER

Hristiyanların Paskalya ayininde barış mesajları verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...