28 Nisan 2016 08:57

Şen ola Cimbom şen ola!

Galatasaray Erkek Basketbol Takımı, ULEB Avrupa Kupası finali rövanş karşılaşmasında Fransa'nın Strasbourg ekibini 78-67 yenerek, şampiyon oldu.

Paylaş

Faruk AYYILDIZ
İstanbul

Futbol takımımız hiç olmadığı kadar kötü. Passolig yüzünden tribünlere gitmiyoruz, yönetim vizyonsuz, ülkedeki spor ortamı olabildiğince kalitesiz. Hepsinin birleştiği koşullarda, Galatasaray Erkek Basketbol Takımı, dikkatleri çekti üzerine. Türkiye’de kitlesel basketbol izleyicisi ya da tribünleri yok. Takımların “derbi” ya da “final” maçları dışında basketbol tribünlerini dolu görmek de pek mümkün değil. Passolig boykotu nedeniyle, basketbol başta olmak üzere amatör branşlara yönelen bir grup güzel tribüncüyle beraber gelişen bir kültür olduğunun da altını elbette çizmek gerekiyor.

HERKES ORADA
EuroCup’ta mücadele eden Galatasaray Basketbol Takımı, finale yükselmeyi başardı. Rakip, Strasbourg ve ilk maç Fransa’da. “Acaba işi orada bitirebilir miyiz” diye düşünsek bile, herkesin aklı Abdi İpekçi’de oynanacak asıl final maçındaydı tabii ki. Deplasmandaki ilk maçı 66-62 kaybettik ama kimsenin güvenir kırılmamış, ikinci maç beklenmeye geçilmişti. 5 sayı farkla kazanırsak, şampiyonuz. Abdi İpekçi’nin derbi maçlarda deplasman takımlarını ürküten atmosferi, final maçının önemiyle birleşince “Burada kaybetmemiz çok zor” öz güveni adeta tavan yapmıştı. Ne güçlü takımlar o atmosfere boyun eğmemişti ki? Artık herkes için öncelikli mesele bu tarihi finale bilet bulabilmekti ancak biletler elbette çıktığı gibi tükendi. Bileti alanlar çok mutlu, alamayanlar bulabilmek için sosyal medya platformlarını aşındırıyor, tribünden eşini dostunu arıyordu. “Basketbol final bileti 2 bin TL” başlıklı haberler bile okumuştuk. Ve final günü, geldi çattı. Biletli, biletsiz binlerce kişi Abdi İpekçi’ye doğru yola koyulmuş, erkenden içeri girmenin telaşına kapılmıştı. Hiç kimse gelmezken bile basketbol tribününe gelen passolig boykotçuları da, senede bir maça gelip finali seçen ve bilet bulabilmek için hayli yüksek paralar harcayabilen zenginler de, biletsiz şekilde içeri girmeye çalışan da oradaydı. Sonunda gelenlerin çok büyük çoğunluğu içeri girebilmeyi başarmıştı. 

LAİKLİK TARTIŞMALARI ABDİ İPEKÇİ’DE
O gün maça binlerce kişi, Abdi İpekçi’yi ilk defa böyle görüyordu. Her koltuğa üç kişinin sıkışmak zorunda kaldığı, tribün giriş çıkışlarının bile en aşağısına kadar dolduğu, kalabalıktan telefonların çekmediği, tezahüratın ve uğultunun hiç bitmediği efektif bir ortam. Maç, Galatasaray futbol takımı için aşina olduğumuz koreografinin sergilenmesiyle başladı. Fırçalar, pankartlara değmiş, kartonlar hazırlanmış ve emek harcanmıştı. Ardından, ülke gündemini bir an salonda ruh bulmuş, “Türkiye laiktir, laik kalacak” tezahüratı pota arkasından başlayarak, neredeyse tüm salona yayılmıştı. Kimi Galatasaraylı basketbolcuların da eşlik ettiği bu tezahürat 40 saniye sürdü. Ülke gündemi tezahüratla sınırlı değildi; tribünlerde açılan “Kupalara LAİK’sin sen şanlı Galatasaray” pankartı ve her fırsatta salonda “Gençlik Marşı” (Dağ başını duman almış) çalınması doğal olarak ülke gündemine gönderme olarak algılandı. 

MICOV, LASME, SİNAN...
Tabii Galatasaray’ın maça müthiş başlaması mevcut coşkuyu daha da arttırmıştı. Lasme’nin bloku, Micov, Schilb ve Sinan’ın ilk atışlarını sokmasıyla 3. dakikada 11-2 öne geçmiştik. Sinan, motivasyonuyla alkış alıyor, takımını müthiş yönlendiriyordu ve ilk çeyrek 27-16 sonuçlandı. 
McCollum’un ikinci çeyrekte karar verici olması Strasbourg’a avantaj sağladı ve fark 3’lere kadar düştü. Tribün desteğiyle de tekrar toparlanan Galatasaray, yeniden üstünlük kurdu ve ikinci çeyrek 43-35 bitti.
“Acaba maç kopar mı” diye beklediğimiz üçüncü çeyrek, iyi başlasa da kaybedilen hücum ribauntları, set temposunun düşmesi Strasbourg’u yeniden hayata döndürdü ve çeyrek ancak 61-54 Galatasaray’ın üstünlüğüyle bitti. 

AVRUPA’DA ALACAĞIZ KUPAYI!
Son çeyrek ise bambaşkaydı. Belki de Abdi İpekçi’ye en çok yakışan tezahüratlardan birisi olan “Teker teker geçiyoruz turları, Avrupa’da alacağız kupayı” binlerin katılımıyla, herkesin tüylerini diken diken edecek tempoda dakikalarca söylendi. Bu tempoyla devam eden son çeyrekte McCollum savunmada ribauntları alırken, hücumda da kendi şutunu yaratabildi. Şampiyonluğa sadece 43 saniye kala, Galatasaray 75-67 öndeydi. Farkın azalması, hayatımızın en stresli son birkaç dakikasını yaşatsa da Sinan Güler, topu çalmayı başardı ve 78-67 ile Galatasaray kupayı kazandı. Tribünler motiveydi, bir refleks de burada gösterildi. Şampiyonluğa rağmen belki de Galatasaray tarihinin en vizyonsuz yönetimi yeniden ‘istifa’ya davet edildi, olabildiğince yüksek katılımla. Ardından Galatasaray’ın en güzel tribüncülerinin bulunduğu pota arkasında art arda meşaleler yanmış, uzun süredir maçlara gitmeyen tribüncüler, ‘Şen ola Cimbom şen ola’yı söylemeye başlamıştı. Galatasaray, Türkiye’nin en iyi basketbol antrenörlerinden Ergin Ataman öncülüğünde EuroCup’ı kazandı ve önümüzdeki yıl için yeniden Euroleague biletini kaptı. Galatasaray tribünü de hiç kuşkusuz üzerine katarak gelecek yıl, kaldığı yerden devam edecektir. 

ÖNCEKİ HABER

IŞİD'den Karkamış'a havanlı saldırı

SONRAKİ HABER

AKP’lilerin Encü'ye yönelik sözleri tutanaklara yansıdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...