17 Nisan 2016 06:32

Ancak bu böyle gitmez...

İskender Bayhan yazdı: 'İşçi sınıfı, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü güçlü kutlamak ve bayrağı yükseltmek için hazırlanıyor.'

Paylaş

İskender BAYHAN

2016 1 Mayıs’ına sayılı günler kaldı. 
Dört iklim yedi kıtada işçi sınıfı, Uluslararası Birlik, Mücadele ve Dayanışma Günü’nü güçlü kutlamak, sesini ve mücadele bayrağını yükseltmek için hazırlanıyor. 
Son bir haftadır gelen bilgiler ve yazılı, görsel basına yansıyan haberler gösteriyor ki işçilerin sınıf bilinçli, ileri ve öncü kesimlerini daha şimdiden 1 Mayıs gösterilerinin kitlesel, yaygın ve coşkulu geçmesinin kaygı ve heyecanı sarmış durumda.
Bildiriler, el ilanları dağıtılıyor, afişler, pankartlar asılıyor, toplantılar düzenleniyor, birleşik, kitlesel ve yaygın gösteri ve mitingler için çağrılar yapılıyor.  
1 Mayıs haftasına girildiğinde ve gün yaklaştıkça bu çağrılar daha da yoğunlaşacak. Ön cephede başlayan hareketlilik ve heyecan gün geçtikçe dalga dalga tabana yayılacak. Fabrikalar, işyerleri, sanayi bölgeleri, işçi, emekçi mahalleleri, meydanlar “mutlu günlerin, mutlak gelen günde olduğu” bilinciyle dolacak.

YERYÜZÜNÜN TEK SINIF BAYRAMI
Elbette nedensiz değil bütün bunlar. İlan edilişi 130 yıl olmuş ve 129 yıldır şu veya bu şekilde sürekli kutlanan ve adı bütün açıklığıyla bir sınıfın bayramı, mücadele günü olarak konulmuş bir başka sınıf bayramı yok yeryüzünde. Dillerin, dinlerin, milletlerin onlarca-yüzlerce kutsal ve dünyevi günleri arasından sıyrılıp dimdik durmayı başaran bir sembol o. 
Sınıf mücadeleleri tarihine işçi sınfı tarafından ağır bedeller ödenerek, altın harflerle yazdırdı adını. Onun için de burjuvazinin, kapitalist devlet ve hükümetlerin her fırsatta tarihin çöplüğüne atmaya çalıştığı ama her seferinde de başaramayıp tanımak zorunda kaldığı bir mücadele ve bayram günü. 
İşçilerin sınıf olma mücadelesini işçi iktidarına taşıma yolunda var ettiği, ne ona, ne buna, ne şuna değil doğrudan kendisine ait olan bir gün. Solcuların, sosyalistlerin, devrimci çevre ve grupların değil her şeyiyle işçi sınıfına ait olandır 1 Mayıs. Onun için de esas olarak işçilerin katılım düzeyiyle anlamına kavuşur 1 Mayıs etkinlikleri.
1 Mayıslarda, sermaye hükümetleri ve kapitalistlerle, işçi sınıfı karşı karşıya gelir. Dostlar ve düşmanlar daha da netleşerek görünür. 
Bunun için de bir sınav günüdür esas olarak. İşçi sınıfının saflarını ne kadar sıklaştırdığının, ekonomik, sosyal, demokratik haklar ve siyasal özgürlükler için birliğini, mücadelesini, bilincini ne kadar ilerlettiğinin sınavıdır bu. 
Düşmanı yenecek olan işçi sınıfının sendikal ve politik açıdan o günkü örgütlü gücünü gördüğü, gösterdiği bir sınav.

GÜVENCESİZ İŞ, DÜŞÜK ÜCRET VE SÖMÜRÜYE KARŞI
Ülkemizde 2016 1 Mayısı’nın gündemini ve taleplerini ekonomik ve sosyal politiklar açısından esas olarak AKP hükümeti ve kapitalistlerin “2016 Eylem Planı” kapsamında gündeme getirdikleri yasal düzenleme ve uygulamalar belirliyor. 
Bunların başında özel istihdam büroları ve kiralık işçilik, kıdem tazminatlarının fona devredilerek kaldırılması, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nunun, kamu emekçilerinin iş güvencesini ortadan kaldırmak amacıyla değiştirilmesi, kamuda taşeron çalışan işçileri kadroya geçirme adı altında gündeme getirilen “Özel Statülü Sözleşme” düzenlemesi vb. yasal düzenlemeler geliyor.
Bütün bu düzenlemeler işçi sınıfı ve emekçilerin yıllardır kazınıp, budanıp, geri alınıp, tuz buz edilen kazanılmış haklarının kalan kırıntılarını da yok etmek için gündeme getirilen düzenlemeler. AKP Hükümeti’nin, kapitalistlerin ihtiyaçlarına yanıt vermedeki iştahı ve ustalığının güncel halkasını oluşturan saldırılar. 
Eğer bu düzenlemeler hayat bulursa, özel ve kamu ayrımı olmaksızın; üretim, hizmet, ticaret, sanayi, tarım, finans vb. bütün sektörlerde iş güvencesi tamamen ortadan kalkacak. Sadece polis, ordu ve yargıda bir avuç seçkin ve ayrıcalıklı devlet bürokrasisi tabakası bunun dışında kalacak.
Açıktır ki bu politikaların fabrika ve işyerlerinde zaten egemen olan kötü çalışma ve yaşam koşullarını daha da ağır ve çekilmez hale getirmekten başka hiçbir sonucu yoktur işçiler ve emekçiler için. Hükümet ve her kademedeki sözcüleri özet olarak şöyle diyor: “Çalışanlar arasındaki statü farklarını kaldırmak için yapıyoruz. İşsizliği azaltmak ve istihdamı teşvik etmek için bunlar gerekli. Çalışan herkes eşit olacak. Vb. vb. “
Doğru olan tek bir tarafı yoktur bunların ve söylenenler kocaman birer yalandan ibarettir. Başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen hak kitleleri bu gerçeği ya yaşadıklarından çıkaracakları doğru sonuçlarla bugün görecekler. Ya da her geçen gün daha ağır ve çekilmez hale gelen çalışma ve yaşam koşulları içerisinde, yeniden ve yeniden yaşarak öğerenecekler.
İşçi sınıfının ve emekçilerin gerçeği bugünden görenlerinin 1 Mayıs alanlarında dile getirecekleri taleplerin başında bu saldırı yasaları ve uygulamaların geri çekilmesi yer alacak. Bu yasal düzenlemeler bir kez daha kanıtlıyor ki güvencesiz iş koşullarının kalıcı hale gelmesi, ücretlerin sürekli erimesi, alım gücünün düşmesi ve sömürünün yoğunlaşmasıyla ayakta duruyor bu köhnemiş kapitalist sistem. 
Bu sistemin en büyük dayanaklarının başında ise sendika konfederasyonu ve bağlı sendikaların yönetimlerinin büyük çoğunluğuna egemen olan sendikal bürokrasi ve sendika  ağaları geliyor. Bırakın işçi sınıfının mücadelesini ilerletmeyi, bölmek, zayıflatmak, hükümetin ve kapitalistlerin yedeği haline getirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. 1 Mayıs kutlamaları konusunda takındıkları tutum da bunun bir parçasıdır.

Bunların elinde sendikal hareketin bugün içine itildiği durum düşünüldüğünde, 2016 1 Mayıs kutlamaları sendika bürokrasisi ve ağalarına bırakılamayacak kadar ciddi bir iştir.
O zaman bütün bunlara karşı tabandan birleşmeli eller ve yükselmeli sesler 1 Mayıs ve geleceğimiz için.

İÇERİDE VE DIŞARIDA SAVAŞ KIŞKIRTICISI POLİTİKALARA KARŞI
AKP Hükümeti ve kapitalistler, “terörle mücadele” ve “ kamu güvenliğinin tesisi” adına ülkeyi savaş politikalarının çemberi içerisine almıştır. Kürt halkına yönelik aylardır bir iç savaş saldırganlığı eşliğinde, yıkım ve kıyımla sonuçlanan operasyonlar yürütülüyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Davutoğlu başta olmak üzere bilumum devlet ve hükümet yetkilileri “terörü bitireceğiz, kamu güvenliğini sağlayacağız” dedikçe, ölümler çoğalıyor, acılar artıyor ve ülke günbegün büyük bir felakete doğru sürükleniyor. 
Öyleyse işçi sınıfı ve emekçiler, 2016 1 Mayıs’ında “operasyonların durması, silahların susması, çatışmasızlık koşullarının sağlanması, ölümlerin durması ve Kürt sorununun demokratik, barışçıl çözümü için somut adımların atılması” talepleriyle sesini yükseltmelidir. 
Cumhurbaşkanı Erdoğan, hükümet ve kapitalistlerin izlediği dış politikanın merkezinde, başta Suriye olmak üzere Ortadoğu’nun yeniden paylaşımından pay kapmak vardır. Bunu “büyük ülke olmanın bir gereği” olarak propaganda etmektedirler. PYD’nin kontrolündeki bölgeler başta olmak üzere Suriye’ye hava operasyonu düzenlemek ve karadan asker göndermek için ABD emperyalizminden destek istiyorlar. Dün destekledikleri IŞİD’e karşı bugün “en önde ben savaşırım” deyip, bölgedeki gerici güçlerle ittifak yaparak, işgalci ve savaşçı politikalar uygulamak için yanıp tutuşuyorlar.
Bu politikaların ne ülkemiz ne de bölge halklarına bir yararı yoktur. Aksine, kan ve gözyaşından, halklar arasında düşmanlıktan başka bir sonucu olmuyor ve olmayacaktır. Milyonlarca Suriyelinin göç etmek zorunda kalmasının ve mültecilerin yaşadığı büyük acıların en büyük nedenlerinden birisi bu politikalardır. 
Bu politikalara karşı bütün milliyet ve inançlardan ülkemiz işçi sınıfı, emperyalistlerin Türkiye’de ve bölgedeki diğer ülkelerde bulunan askeri üslerinin kapatılmasını ve her türlü emperyalist müdahaleye son verilmesini istemelidir. Türkiye’nin yurt dışındaki bütün askeri birliklerini geri çekmesini savunmalıdır. 
İçerde ve dışarıda izlenen savaş politikaları, işçi sınıfı ve emekçiler için ekmeğin küçülmesi, sömürünün yoğunlaşması, farklı milliyetlerden sınıf kardeşleri arasında düşmanlığın büyümesi demektir. 
Savaş politikalarına karşı çıkmak, barışı savunmak, 1 Mayıs’a ruhunu veren sınıf kardeşliği ve enternasyonal dayanışmaya dört elle sarılmak gelecek mutlu günler için tek çıkar yoldur.

TOPYEKÛN SALDIRIYA KARŞI TOPYEKÛN DİRENİŞ
“Terörle mücadele” ve “kamu güvenliği” adı altında izlenen politikalar başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kitlelerine yönelik topyekûn bir saldırganlığı esas alıyor. Basın özgürlüğünü, halkın haber alma hakkını, düşünceyi ifade etme, örgütlenme ve gösteri yapma hakkını ayaklar altına alıyor. İşçi, emekçi kadınların ucuz emek sömürüsüne, şiddete ve  kadın cinayetlerine karşı mücadelesinden, doğanın ve çevrenin korunması için mücadele eden halk kitlelerine kadar bütün hak mücadelelerini devletin gerici, faşist baskılarıyla sindirmeyi, ezmeyi amaçlıyor. Çocuk istismarını adeta bir alışkanlık haline getirenlere, kaçak yurtlara ve sübyan evlerine kol kanat gererken, buna karşı tepkileri suç sayıyor.
Cumhurbaşkanının, hükümetin ve devletin politikalarına karşı çıkmak, itiraz etmek, muhalefet yapmak “terör işbirlikçisi” olmakla eşdeğer tutuluyor. Bunun için yeni yasal düzenlemelerin yapılması gündeme geliyor. 
“Türk tipi başkanlık sistemi” için anayasa değişikliğinin yapılmasını da bunlara eklemek gerekiyor. bütün bunlar tek adam, tek parti diktatörlüğü temelinde gerici, faşist bir politik rejim inşa etme yolunda atılan adımlardır. 
Bu kadar kapsamlı ve hızlı atılan adımlar başta işçi sınıfı olmak üzere sömürülen ve ezilen halk kitlelerinin topyekün bir saldırıyla yüz yüze olduğunun somut örnekleridir. Bu saldırılara karşı verilecek yanıt da topyekûn bir direnişle olmalıdır.

HER YERDE YAYGIN VE KİTLESEL 1 MAYIS
Tam da böyle bir dönemde işçi sınıfının “Ancak bu böyle gitmez...” demesi, hem acil ve yaşamsal bir ihtiyaca, hem de her yerde olabildiğince yaygın ve kitlesel 1 Mayıs gösterilerinin zorunluluğuna işaret ediyor. 
Fabrikalar, işyerleri, sanayi bölgeleri, işçi, emekçi mahalleleri, ilçe ve illerin meydanları birlik, mücadele ve dayanışma sesleriyle dolmalı.

Büyük şair sevgili Can Yücel bizlere armağan ettiği İşçi Marşı’nda ne de güzel söylemiş:

Tekliyor işte çağın çarkına okuyan çark
Ve durdu muydu bir gün 
bu kör, avara kasnak
Bir zincir yitirenler 
bir dünya kazanacak
Sen de o dünyadansın sınıfın bil safa gel
Hava döndü işçiden, işçiden esiyor yel. 

ÖNCEKİ HABER

1 Mayıs sınıfı birleşmeye ve barış mücadelesine çağırıyor

SONRAKİ HABER

PKK'li mahpuslar İmralı'ya sevklerini isteyecek

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...