17 Nisan 2016 05:25

Ne ekmekten vazgeçeceğiz ne özgürlükten

130 yıl önce Amerikalı işçilerin yazdığı bildiride tarif ettikleri o gün, 1 Mayıs’tı... 130 yıl sonra bugün dünyanın her yerinde mücadele sürüyor..

Paylaş

“Bir günlük isyan, daha azı değil. Emeğin dünyasını egemenlik altında tutan kurumların sefil sözcülerinin denetimi dışında bir gün. Emeğin kendi yasalarını yaptığı ve bunları uygulamaya koyma gücünü elde ettiği bir gün. Emekçi ordusunun birliğinin yarattığı muhteşem gücün, dünyanın tüm halklarının kaderlerini ellerinde tutanlara karşı çevrildiği bir gün.”

130 yıl önce Amerikalı işçilerin yazdığı bildiride tarif ettikleri o gün, 1 Mayıs’tı... 130 yıl sonra bugün işçiler dünyanın her yerinde 1 Mayıs’ta aynı talepler için, asla “daha azı” için değil, mücadeleyi sürdürüyorlar.  

KAPİTALİZME KARŞI İLK SINIF MÜCADELELERİ
Sanayi devrimiyle modern üretime geçildi ve Karl Marx’ın dediği gibi, “Ahlakın ve doğanın, yaşın ve cinsiyetin, gecenin ve gündüzün bütün sınırları yıkıldı.” Hava aydınlanınca işbaşı yapan karanlık çökene kadar çalıştırılan işçilere “karınlarını doyurmaya yetecek kadar para” veriliyor; “güneş ışığını hissedemeden” yaşayan işçiler 40 yaşına gelmeden ölüyorlardı.
Çocukların çalışmaya başlama yaşı tekstil fabrikalarında 5, madenlerde 8’e kadar düştü.  
Bu nedenle işçiler, insan olarak kabul edilmedikleri kapitalist düzene karşı başlattıkları varlık mücadelesinde taleplerinin en başına çalışma sürelerinin sınırlandırılmasını koydu. 
19. yüzyılda yükselen işçi sınıfı mücadelesinde ilk dönemler 14-16 saat olan iş gününü 12 saate çekmek için kavga verildi, burjuvazinin yanıtı şiddet oldu. 
Günlük çalışma süresinin 8 saat olmasına yönelik ilk kez Avustralya işçi sınıfı, 1856’da 8 saatlik iş günü talebini de içeren bir dizi istemle greve gitti.

KÖLELİKTEN KURTULMAK İÇİN 8 SAAT İŞ GÜNÜ
Amerika’da ise daha kısa iş günü için ilk eylemler 1700’lerin ikinci yarısında, 10 saatlik işgünü için yapıldı. 1866 yılında Ulusal Çalışma Birliği kongresinde kölelikten kurtulmak için günlük çalışma süresinin 8 saat olması için mücadele kararı aldı. Aynı yıl Cenevre’de toplanan I. Enternasyonal de bu kararı benimsedi. Amerika ile birlikte başta Fransa ve İngiltere olmak üzere Avrupa işçi sınıfı da yaygınlaşan grevler ve mitinglerle 8 saatlik iş günü mücadelesini sürdürdü.
6 Ağustos 1866 günü ise ABD’de sendikalar şöyle diyordu: “Bugünün ilk ve en büyük zorunluluğu, bütün Amerika Birleşik Devletleri’nde, 8 saatlik çalışmayı, normal işgünü kabul eden bir yasayı yürürlüğe koyarak, bu ülkenin emeğini kapitalist kölelikten kurtarmaktır. Bu şanlı sonuca erişene dek bütün gücümüzle çalışmaya kararlıyız.”
1881’de kurulan Amerikan İşçi Sendikaları Federasyonu, 1884’teki kongresinde, işçilerin iki yıl sonra 1 Mayıs’tan itibaren günde 8 saatten fazla çalışmayacağını duyurdu. Tüm sendikalar bildiriler, afişler, eylemler, toplantılarla 1 Mayıs 1886’ya hazırlandı. Temel slogan belirlendi:  8 saat çalışma, 8 saat dinlenme, 8 saat canımız ne isterse!

BU ATEŞİ SÖNDÜREMEZSİNİZ! 
1 Mayıs 1886’da, grev ve gösterilere yarım milyon işçi katıldı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Grev ve gösteriler, 1 Mayıs’tan sonraki günler de sürdü. Şikagolu işçilerin çoğu 3 Mayıs’ta da sokaklardaydı. Mccormick’e ait fabrikadan atılan ve grevde olan işçiler de miting yaptılar. Miting sona ermek üzereyken Mccormick fabrika düdüğünü çalarak, içerdeki grev kırıcıları dışarı çıkarttı. Grev kırıcıları protesto etmek için bir grup işçi fabrikaya yöneldi. İşçilere ateş eden polis, 4 işçinin ölmesine, onlarcasının yaralanmasına neden oldu.
Bu saldırıyı protesto etmek için 4 Mayıs’ta Haymarket Alanı’nda miting düzenlendi. Miting tam dağılırken, kürsünün önüne, nereden geldiği belli olmayan bir bomba atıldı. 7 polis öldü, 69’u yaralandı. Yüzlerce işçi tutuklandı. Seçilen dört işçi 11 Kasım 1887’de idam edildi: Albert R. Parsons, August Spies, Adolph Fischer ve George Engel.
“Bizi asarak işçi hareketini, milyonları, yoksulluk içinde çalışan milyonlarca işçiyi kendisine çeken bir hareketi yok edeceğinize inanıyorsanız, durmayın bizi asın! Burada bir kıvılcımı yok edeceksiniz, ama orada, önünüzde ve arkanızda her yerde başka kıvılcımlar çakacaktır. Bu, içten içe yanan bir ateş. Bu ateşi söndüremezsiniz” demişti Spiers son sözlerinde. Asılan işçileri 13 Kasım’da yarım milyon işçi uğurladı.  
1886’daki hareket işgününün 14-16 saat olduğu işkollarında bu süreyi 12 saate indirdi; 10 saat çalışan yerlerde ise 9 saate. Haftalık çalışma süresi 62 saatten 59 saate indi.

ENTERNASYONAL 1 MAYIS
Mücadele bitmedi. Amerikan Emek Federasyonu 1888 yılında yapılan kongresinde “8 saatlik işgünü” için 1 Mayıs 1890 günü gösteriler düzenleme kararı aldı. Aynı dönemde birbirinden habersiz olarak Fransa ve Belçika’daki sendikalar da “8 saatlik işgünü” için mücadele kararları aldılar.
Belçika, Almanya, İngiltere ve Fransa’daki sendikalar da bu karara katılacaklarını ilan ettiler. 
Mücadeleyi birleştiren 2’inci Enternasyonal oldu; 1889’da Paris’te toplanan 1. Kongresi’nde grevin bütün ülkelerde uygulanacağını duyurdu.  
1 Mayıs 1890’da ABD’nin yanı sıra Londra, Paris, Madrid, Berlin, Lizbon, Viyana, Varşova, Amsterdam, Cenevre, Barselona, Prag, Stokholm, Helsinki gibi Avrupa’nın bütün büyük şehirlerinde, Küba, Peru ve Şili’de, Uzakdoğu ve Asya’da işçiler grev yaparak meydanlara çıktı.
Engels’in dediği oldu; “1 Mayıs tek bir bayrak altında, tek bir amaç için, tek bir ordu gibi hareket eden” proletaryanın burjuvaziye karşı dünya çapındaki savaşımının simgesi haline geldi. 2. Enternasyonal, 1889’da 1 Mayıs’ı işçi sınıfının Uluslararası Birlik, Dayanışma ve Mücadele Günü ilan etti ve 1890’dan itibaren 1 Mayıs’lar bütün ülkelerde işçi ve emekçi sınıflar için mücadelenin  daha da yükseltildiği bir gün olarak kabul edildi. “1 Mayıs’ın her yıl kutlanmasının gerekliliğini herkesin kavraması ve hissetmesi için, yalnızca bir kez kutlanması yeterli oldu” demişti 1894 yılında Alman devrimci Rosa Luxemburg. Tam da öyle oldu. 

ZENGİNİN CENNETİ YOKSULUN CEHENNEMİ 
Ancak 1 Mayıs, ortaya çıkışından bu yana egemenlerin hedefi de oldu. Kimi zaman mücadele değil “bahar bayramı” olarak geçiştirilmeye çalışıldı, işçi mücadelelerinin yükseldiği zamanlar, kapitalizmin sonunun geleceğini hissettiği ve en çok korktuğu zamanlar ise kan ve korku gününe dönüştürülmeye çalışıldı. 
130 yıl önce idam sehpasındaki işçi lideri Albert R. Parsons’ın, “Ekmek özgürlüktür, özgürlük ekmek. Zenginlerin sarayları yoksulların kulübelerini gölgeliyor ve biz de Victor Hugo gibi diyoruz ki, zenginin cenneti yoksulun cehenneminden doğar” sözleri, bugün hala geçerli.
1001 odalı saraylarıyla ekmeği ve özgürlüğü gölgeleyenlerin, işçilere ve halklara dayattığı cehenneme karşı, “bir günlük isyan”ın kıvılcımını savaşsız ve sömürüsüz geleceği aydınlatacak ateşe dönüştürmek için bir kez daha; inat ve inançla, 1 Mayısa... 

1905’TEN 2015’E TÜRKİYE’DE 1 MAYIS 

* Türkiye topraklarında ilk 1 Mayıs, 1905 yılında İzmir’de kutlandı. 

* 1909 yılında Üsküp’te yapılan 1 Mayıs kutlamasında Bulgar, Sırp ve Türk kökenli işçiler, ellerinde bayraklarla yürüyerek taleplerini haykırdılar. 
* 1 Mayıs 1909’dan itibaren Üsküp’te, İstanbul’da, Selanik’te ve birçok büyük kentte kutlandı. 
* 1911’de yapılan 1 Mayıs gösterileri, döneminin en yaygın ve en kitlesel kutlamaları oldu. Kutlamalar Üsküp, Selanik, İstanbul, Edirne ve bazı Trakya şehirlerinde yapıldı. 
* I. Dünya Savaşı döneminde 1 Mayıs kutlamaları yapılamadı. 
* Kurtuluş Savaşı yıllarında 1 Mayıs’lar, emperyalizme karşı gövde gösterilerine dönüştü, özellikle İstanbul’un işgalinin ardından anti emperyalist gösteriler yoğunlaştı. 
* 1925’te Takrir-i Sükun Kanunu sonrasında 1 Mayıs’lar uzun süre gizli kutlandı.
* 1935’te 1 Mayıs ‘Bahar ve Çiçek Bayramı’ adıyla genel tatil günü ilan edildi. 
* 1940’lı ve 50’li yıllarda 1 Mayıs gösterileri sık sık yasaklandı.
* Türkiye’de ilk yasal 1 Mayıs 1975 yılında bir salonda yapıldı.
* İlk kitlesel 1 Mayıs ise 1976 yılında gerçekleştirilebildi.
* 1 Mayıs 1977’de İstanbul Taksim’de yaşanan saldırıda 34 kişi hayatını kaybetti.
* 1979’da ise Sıkıyönetim Komutanlığı İstanbul’da miting yapılmasını yasakladı. Yasağa rağmen İstanbul sokaklarında yüz binlerce kişi 1 Mayıs kutlamaları yaptı.
* 1980 darbesi işçi ve emekçilerin ellerinden grev başta olmak üzere bütün hakları aldı. 1 Mayıs yasaklandı. 
* 1988’de yine “yasak” denilse de emekçiler sokağa çıktı. İşçiler, öğrenciler, emekçiler 1 Mayıs’ı zorladı. 
* 1989’da yasaklar, baskılar arttı. Gözaltılar günler öncesinden başladı, sendikacılar, işçiler, öğrenciler evlerinden gözaltına alındı. İşçiler yasaklara boyun eğmedi. Mecidiyeköy’e akan binlerce işçi hep bir ağızdan “Yaşasın 1 Mayıs” dedi. Aynı gün, polis Taksim’i zorlayan gruba ateş açtı. Genç bir işçi, Mehmet Akif Dalcı, alnından vurularak hayatını kaybetti.
* 1990’da da yasaklı olan 1 Mayıs’ın, 1991’de mücadele sonucu yasal olarak kutlanabileceği ilan edildi.
* 1996’da Taksim Meydanı yasaklı olduğu için Kadıköy’de düzenlenen 1 Mayıs kutlamalarına yaklaşık 150 bin kişi katıldı. Eylemin ilk dakikalarında polisin açtığı ateş sonucu 3 işçi hayatını kaybetti. Kadıköy’de büyük bir kitlesel isyan gerçekleşti. Bu olaydan sonra Kadıköy 2005 yılına kadar 1 Mayıs kutlamalarına yasaklı kaldı.
* 2000’de Türkiye’de 1 Mayıs’ı kutlamak üzere bir araya gelen Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK, “Küresel saldırıya karşı güç birliği” sloganıyla İstanbul, Ankara, İzmir, Samsun, Gaziantep, Diyarbakır, Mersin, Malatya, Dersim’de mitingler düzenledi. İşçi ve emekçiler sosyal devletin korunmasını istediler, iş güvencesi talep ettiler. 
* 2001’de İstanbul kutlamaları üç işçi konfederasyonu ve KESK ile ortak düzenlendi. Miting Çağlayan’da yapıldı. Ülkenin pek çok kentinde yine kutlamalar yapıldı.
* 2002’de İstanbul’da DİSK, Hak-İş, Türk-İş, KESK ve Memur-Sen tarafından çağrı yapıldı. Çağlayan Meydanı’nda yapılan kutlamalara çok sayıda siyasi parti de katıldı. Ankara’da 1 Mayıs kutlamalarına katılan AKP, SP, ANAP gibi partiler ise protesto edildi.
* 2003 yılında yine Çağlayan’da yapıldı.
* 2004 yılında DİSK ve Türk-İş kutlamaları Taksim’de yapmak üzere valiliğe başvurdu, ancak valilik izin vermedi. Bunun üzerine Türk-İş Çağlayan için başvurdu ve mitingi orada yaptı. DİSK ve KESK ise Taksim’de ısrar etti ama engeller nedeniyle Saraçhane’de toplanarak Yenikapı’ya yürüdü. 
* 2005 yılında Ankara’da kutlamalar Tandoğan Meydanı’nda, İstanbul’da ise Kadıköy’de yapıldı. İzmir’de Gündoğdu Meydanı’na girmek isteyen DEHAP üyelerinin alana girişine polis izin vermedi.
* 2006’da 1 Mayıs yine Kadıköy Meydanındaydı. Türk-İş, Hak-İş, DİSK ve KESK’in çağrısıyla yapılan kutlamalara birçok siyasi parti de katıldı.
* 2007 yılında İstanbul 1 Mayısında yine bölünme yaşandı. DİSK, TMMOB, KESK, TTB Taksim Meydanı’nda ısrar etti. Türk-İş ise Kadıköy’de kutlama kararı verdi. Taksim’de kutlama yapmak isteyenler polis tarafından aşırı şiddet kullanarak dağıtıldı. 
* 2008 yılında Taksim’e izin verilmedi, polisin yoğun şekilde gaz kullandığı bir gün oldu. Hak-İş ise aynı gün Tandoğan Meydanındaydı. Kutlamalarda AKP milletvekilleri de yer aldı. 
* 2009 yılında, Türk-İş Kadıköy, DİSK, KESK, Kamu-Sen ve Hak-İş Taksim, Memur-Sen ise Tandoğan kararı aldı. 
* 2010 yılında 32 yıl aradan sonra Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen, KESK 1 Mayıs’ta Taksim’deydi. İzmir’de 1 Mayıs Gündoğdu Meydanı’nda kutlandı. Ankara’da ise emekçiler Sıhhiye Meydanı’ndaydı. 
* 2011 yılında da Türk-İş, Hak-İş, DİSK, Memur-Sen, Kamu-Sen ve KESK yine Taksim Meydanındaydı. İzmir’de yapılan kutlamaya Memur-Sen ve Hak-İş katılmadı. Ankara’da ise ortak yapılan kutlamaya on binlerce emekçi katıldı. 
* 2012 yılında, DİSK ve KESK Taksim; Türk-İş ve Kamu-Sen Bornova; Hak-İş ve Memur-Sen Tandoğan’da merkezi kutlama çağrısı yaptı. Kutlamalar Ankara’da da bölündü. KESK, DİSK, TTB 1 Mayıs’ı Sıhhiye’de kutlarken, Hak-İş ve Memur-Sen Tandoğan’daydı. Türk-İş ise kutlamaları Bursa’da yaptı.
* 2013 yılında, Türk-İş, Kamu-Sen, DİSK ve KESK’in talebine rağmen Taksim yine emekçilere yasaklandı. İstanbul’da metrobüs, metro, İDO, şehir hatları seferleri iptal edildi, köprüler söküldü ya da açıldı. Şiddetli polis saldırısı yaşandı. Hak-İş Karabük, Memur-Sen ise Çanakkale’deydi.
* 2014 yılında, kutlamalar yine bölündü. Türk-İş ve Kamu-Sen Kadıköy, Hak-İş Kayseri, DİSK ve KESK Taksim, Memur-Sen ise Diyarbakır çağrısı yaptı. Türk-İş Kadıköy Meydanında kutlama yaptı. Ankara’da Türk-İş, Kamu-Sen, Birleşik Kamu-İş Tandoğan Meydanı’nda, bazı sol gruplar ise Kızılay Meydanı’nda buluşma çağrısı yaptı. Kızılay ve Taksim’de polis saldırısı yaşandı.
* 2015 yılında, Türk-İş Zonguldak’a, Hak-İş ve Memur-Sen Konya’ya, Kamu-Sen Adana’ya, DİSK ve KESK ise Taksim’e çağrı yaptı. Taksim’e girişi engellemek isteyen polis nedeniyle tüm İstanbul’u abluka altına aldı. İkitelli ve Güneşli havzasındaki işçiler ise binlerce kişiyle yürüyüş yaptı. Zonguldak’ta, 1 Mayıs yaklaşık 15 bin kişinin katıldığı mitingle kutlandı. Adıyaman’da 1 Mayıs mitingine 5 bin kişi katılırken Batman’da da 1 Mayıs yoğun bir katılımla kutlandı. İzmir’de on binlerce kişi Gündoğdu Meydanı’nda toplandı. Gebze’de ise yine kitlesel kutlama ve yürüyüş vardı.

 

 

 

ÖNCEKİ HABER

Sendikayı işçi değil patron getirirse...

SONRAKİ HABER

Bir ‘değişim’ hikayesi ve ‘değiştirelim’ çağrısı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...