17 Nisan 2016 04:24

Aliye, Denizli’den bir tekstil işçisi. 19 yıl önce maddi sıkıntılar nedeniyle başlamış çalışmaya. İlk işyeri küçük bir atölyeymiş. Daha sonra fabrikada çalışmaya başlamış.
Bir gününün nasıl geçtiğini konuşuyoruz. İşbaşı saati sabah sekiz. Paketleme bölümünde çalışıyor. Paket yaparken sürekli ayakta duruyorlar, yaptıkları paketleri kolilere doldurup o ağır kolileri taşıyorlar. Bu bölümde çalışanların lakabı ise “ayakçı”. Fabrikanın tüm getir-götür işleri, temizliği hatta bahçe işleri dahi onlara yaptırılıyor. Patronların “ayakçıları” yolunacak kaz olarak gördüğünü söylüyor Aliye. 
Gün öğleyi bulduğunda yarım saat yemek arası veriyorlar. Ama işin çok yoğun olduğu zamanlarda azar işitmemek için öğle aralarında da çalışıyorlar. Akşam saat 18.30’u gösterdiğinde ise mesai bitiyor ve eve gidiyor. Eve gittiğinde yemek yiyip hemen yattığını söylüyor Aliye. Malum yorgunluktan sosyal hayata hiç vakit ayıramıyor. Cumartesi günleri de tam gün çalıştıklarını tek boş gününün pazar olduğunu söylüyor. Pazar günü de ev işleriyle uğraşıyor. Nadir de olsa gelinini kıramayıp onunla geziyor. 

ENFEKSİYON TEHLİKESİ
“İşte çalışan bir kadının günleri böyle geçer” diyor. Aliye’ye işyerinde yaşadıkları bu sorunları arkadaşlarıyla konuşup konuşmadığını soruyoruz. Bazen yemek aralarında konuştuklarını anlatıyor. En çok dile getirilen sorunların “işin yorucu olması ve cumartesi tam gün çalışılıp fazla mesai parası alınmaması” olduğunu aktarıyor. Bir de yıllık izin haklarını kullandırmayıp sadece paralarını veriyorlarmış. Bu yüzden de patronlarla sık sık tartıştıklarını söylüyor. 
Çalışma koşullarının yarattığı sağlık sorunlarını sorduğumuzda fabrikanın arıtma problemi olduğunu bu yüzden sürekli enfeksiyon hastalıklarına yakalandıklarını dile getiriyor. Bazen de bantta, makinede tırnaklarına iğne battığını, bu iğneleri sağlıksız koşullarda, kerpetenle çıkardıklarını anlatıyor.

İŞÇİNİN BAYRAMI
Daha sonra söz asgari ücrete geliyor. Aliye tepkili: “Arttı da ne oldu! Elektriğe, ulaşıma, suya, gıdaya iki katı zam geldi, hiçbir değişiklik olmadı.” Mersin ve Antep başta olmak ülkenin bir çok yerinde tekstil işçilerinin ek zam talebiyle verdiği mücadeleleri ve elde ettikleri kazanımları aktarıyoruz. Başarıyla sonuçlanmasından mutlu olduğunu anlatıyor. Son olarak işçilere tavsiyelerini ve çağrılarını soruyoruz. Şunları dile getiriyor: “Haklarını her zaman arasınlar ‘geçim sıkıntımız var, buna da dayanayım’ demesinler, yaş ilerledikçe insan daha iyi anlıyor, olan onca emeğimize oluyor, son pişmanlık da hiçbir işe yaramıyor. Birlik olup haklarını arasınlar.” Aliye’nin 1 Mayıs çağrısı ise şöyle: “Kendi bayramlarında bile çalışan işçiler var. Daha iyi koşullarda çalışmak, yasal olan haklarını kullanabilmek ve daha sosyal bir hayat yaşamak için tüm işçiler 1 Mayıs’a katılmalı.” (Denizli/EVRENSEL) 

** 
Sincan OSB işçileri talepleriyle alanda olacak 

Emre (27 yaşında bir metal işçisi): Asgari ücret 1300 lira oldu, fakat gelen zamlar belimizi büktü, o yüzden insanca yaşayacak bir ücret istiyorum.
Ayşe (25 yaşında, metal işçisi): Günde 12 saat çalışıyoruz fazla mesailer bizi insanlıktan çıkardı o yüzden daha kısa çalışma saatleri ve insanca yaşayacağız bir ücret istiyorum.
Canan (29 yaşında bir plastik işçisi): Erkeklerle aynı işi yapıyorum ama saat ücretim daha az. O yüzden eşit işe eşit ücret istiyorum.
Ali (24 yaşında metal sektöründe montaj işçisi): Fazla mesailerden ve düşük ücretlerden şikayetçiyim. 7 saat iş günü, cumartesi pazar tatil ve 2000 lira maaş istiyorum.
Gül (22 yaşında, metalde montaj işçisi): Gece yarılarına kadar süren mesaileri değil arkadaşlarımla sinemaya ya da herhangi bir sosyal aktiviteye gitmek istiyorum. İş saatleri azalsın istiyorum…
Sibel (39 yaşında, montaj işçisi): Patlayan bombalardan her yerin güvensiz bölge ilan edilmesinden sıkıntı duyuyorum. Yeter artık, barış gelsin, sorumlular bunu çözsün. 
Sevda (22 yaşında, Türk Metal’in örgütlü olduğu bir fabrikada taşeron işçi): Taşeron kaldırılsın ve sendikalarda örgütlenme özgürlüğü istiyorum. 

** 
Ar Makine işçileri dert küpü

AR Makine, Sincan Organize Sanayi Bölgesinde yaklaşık 110 kişinin çalıştığı bir fabrika. Görüştüğümüz Ar Makine işçilerinin kafaları bu ara biraz karışık. Ücret zamlarının her sene mart ayında açıklanması ve açıklanan zammın da tatmin edici olmaması işçileri kızdırmış. Sadece şeflere ve ustabaşlarına yapılan zamların yüksek olduğunu söylüyor işçiler, “Biz bir yıl boyunca yattık mı da bazılarına 20 lira, bazılarına 300 lira zam yapılacak kadar arada bir uçurum var” diye soruyorlar. Yeri geliyor iş yürüsün diye pazarları bile çalışan işçiler bu ücretlerin düzelmesini istiyor. Bireysel olarak yönetimle konuşan işçilerin olduğunu, ama bu sorunun tek tek görüşülerek çözülmeyeceğini öğrenmişler. Toz ve çapağın arasında çalıştıklarını, bir havalandırma sistemlerinin bile olmadığını söyleyen işçiler, “Biz her şeye rağmen üretim yapmaya devam ediyoruz, ama karşılığında ne alıyoruz? Hiç bir şey!” diyerek tepkilerini dile getiriyor.
Çözümün fabrikada tüm bölümlerdeki işçilerin birleşerek haklarını istemelerinde olduğunu söylüyorlar. (Ankara/EVRENSEL)

Evrensel'i Takip Et