13 Nisan 2016 01:00

Üretim Ekonomisi Kongresi’nde 4. sanayi devrimi tartışılıyor : Akıllı fabrika aylak işçi mi?

Paylaş

Bülent FALAKAOĞLU
İstanbul

Zaman, mekan, mesafe tanımaksızın bilgi bir yerden başka bir yere iletilebiliyor. Her türlü bilgi ve veri toplanıp, işlenip, depolanabiliyor. İnternet gibi ağ sistemleri ile dağıtılabiliyor.  

Tüm bunlar adına ‘bilişim teknolojisi’ denen araçlarla oluyor.. 

İddia odur ki artık 4. Sanayi Devrimi dönemindeyiz. Yani bilişim teknolojileri ile sanayiinin bir araya geldiği bir dönemde. Bu buluşmaya, “Endüstri 4.0” deniyor.

İstanbul Kültür Üniversitesi, ikincisini düzenlediği Üretim Ekonomisi Kongresini bu yıl bu konuya ayırmış. Yani “Endüstri 4.0”a. Konferansın sloganı ise, “Akıllı fabrikalar dönemi başlıyor.”‏

Nedir ki, bu akıllı fabrika?

Bilgisayarların yönettiği fabrikalara deniyor. Bugüne kadar sadece bir makineyi yöneten bilgisayarlar artık bütün bir fabrikayı yönetecek üretimi kontrol edecek. Makineler makinelerle konuşacak. Makineler kendi kendilerini yönetir hele gelecek.

Üretim Kongresinin ilk gününde, modelin nasıl işleyeceği, Japon otomotiv devi Honda markası üzerinden anlatıldı.

HONDA İŞÇİ ÇALIŞTIRMAYACAKMIŞ!

Türkiye’yi de ziyaret eden insansı robot Asimo’yu tasarlayan ve üreten Honda bu konuda oldukça iddialı. Modeli, Honda Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Yağal anlattı. Honda artık üretimde insan yani işçi neredeyse hiç kullanılmayacakmış. Üretimden satışa tüm aşamada bilişim teknolojisinden faydalanılacakmış. 

Modelin faydaları ne? Yağal, olacakları ve faydalarını anlatmaya, akıllı robotların getireceği faydaları anlatarak başladı. Robotlara entegre sistem hataları sıfıra indirecek. Bir araçta 2 bin-2 bin 500 puntolama işlemi gerçekleştiriyor. İşçi bazen, bazı puntoları atlayabiliyor. Böylece aracın kaza yapma ihtimali artıyor. İnsan güvenliği açısından risk oluşturan bu duruma robotlar son verecek.  

Üstelik otomobilin ağır parçalarının taşınması, takılması süreci insan sağlığını etkiliyor. İnsan sağlığı robot üretimi sayesinde böylesi bir tehditten kurtulmuş olacak.

Yağal’ı dinledikçe insanın şöyle diyesi geliyor: Kaza ihtimali azalıyor, işçinin sağlığından olma riski ortadan kalkıyor ne güzel!

Lakin akıllara gelen şu sorular o güzel havayı hemen dağıtıyor: “Emek sömürüsüne dayalı kapitalizmde işçilerin sıfırlanıp robotların çalışması mümkün müdür? Kapitalizmde çalışmayan insanın geliri olur mu? Gelir olmazsa üretilenleri kim satın alacak?   

DENEME ÜRETİMİNE SON!

Aklımızda uçuşan soruları bir kenara bırakıyoruz ve Yağal’ın sürecin faydalarına ilişkin verdiği bilgilere odaklanıyoruz. “Endüstri 4.0 ile maliyetleri düşüreceklerini anlatıyor Yağal: “Montajdaki problemleri ortadan kaldıracağız. Çok sayıda deneme üretimi, deneme sürüşü yapıyorduk. Çok sayıda aracı çöpe atıyorduk. Artık simülasyonla yani bilgisayar ortamında deneme üretimi ve sürüşü yapacağız. Büyük bir maliyetten kurtulacağız. Ayrıca işçi eğitmeleri için katlandığımız maliyetten de kurtulacağız.”    

İşçiyi ortadan kaldırmak için değil ama maliyeti azaltmak için kapitalizmin teknolojiden faydalanacağı kesin!

Yağal’ın anlattıklarına göre yeni endüstri sayesinde siparişlerimizin, nesnelerin üretim aşamalarını tıpkı trafikte yol durumunu telefonumuzdan gördüğümüz gibi görebileceğiz. Hatta bir aparat ya da gözlükle araca baktığımızda aracın tüm bilgileri anında önümüze gelecek. 

Yağal anlatmasa da biz biliyoruz ki, söz konusu ulaşabilirlik bizi bir ağın içine çekecek. Tüketim ağının içine! İnsanlar zaten pazarlar, enformasyon ağları ve diğer sistemlerin kesintisiz işleyişine uyacak biçimde programlanıyor. Yani insanların 7 gün 24 saat tüketmesinin yolları açılıyor, insanlar bu tüketimin içine çekiliyor.

İnsanlar 7/24 alışveriş yapamaz, oyun oynayamaz, çalışamaz, bilgisayarına dosya indiremez ya da mesaj atamaz. Fakat tüketilmeyecek, alışveriş edilemeyecek, ağ kaynaklarından yararlanılmayacak hiçbir an kalmadı. Hem toplumsal hayat hem de özel hayat istila altında. 

Bilgisayarda nerelerde gezindiğiniz. Nelere odaklandığınız. Hangi tüketimin pazarı olabileceğiniz rahatlıkla kayıt altına alınabiliyor. Hatta rüyalarınız bile bilgisayara indirilen bir dosya gibi istenirse arşivlenebilir.

Kapitalizmde hayatımız kolaylaşsın diye değil, tüketim hızımız artsın diye tüm bunlar! Çünkü 

kapitalizm ihtiyaca göre üretmez... Örneğin Honda yıllık ürettiği 3.5 milyon otomobili insanlar Honda’ya ihtiyaç olduğunu bildirdikleri için üretmiyor. Acımasız bir rekabet içinde üretim gerçekleşiyor, pazarda hangi firma öne çıkarsa onun ürettiği ürün satılıyor. İhtiyaç belirlemeksizin üretimin yapıldığı bir sistemde hızlı tüketim elzem hale geliyor!

Bütün akıl bunun üzerine! 

TEK RİSK BİLGİ HIRSIZLIĞI

Honda Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Yağal sürece ilişkin bahsettiği tek olumsuzluk bilginin sızma riski. Şöyle ki hiçbir hard disk (bilgisayar belleği) ya da yazılımları barındıran server bu kadar çok veriyi saklayamaz. Bilgiler yazılım şirketlerine verilecek ve bulutlarda saklanacak. Bu da bilgilerin rakiplere sızma ihtimalini beraberinde getirecek. 

Yağal’a göre başka bir sorun yok! 

Süreç özellikle otomobillerde birçok yenilik getirecek. Araçlar çarpma ihtimali karşısında önce uyaracak sonra 2 saniye içinde fren sistemini devreye sokacak. Etraftaki trafik işaretlerini okuyup ekrana yansıtacak. Yol şerit ihlallerini ortadan kaldıracak, böyle durumlarda sistem devreye girip araçları yola oturtacak. Uyuyan şoförlere ilişkin müthiş bir önlem yani!  

Acaba durum, Yağal’ın anlattığı gibi tek riski olan gerisi mükemmel bir süreç mi? Teknolojik gelişmeler kâr ve tüketim aracı haline getirilmeyip toplumsal faydaya göre planlansaydı elbet de böyle olabilirdi. Lakin şimdi yaşadığımız, hızla doğanın da tüketildiği, acımasız bir süreç değil mi?  

YAŞADIKLARIMIZ TEKNOLOJİSİZLİKTEN Mİ Kİ?

Endüstri 4.0 sayesinde işçi tamamen sıfırlanmayacak. Gökmen Yağal’a göre sadece bilgi ile donanmış eğitimli eleman ihtiyacı doğacak.

İnsan işsizse kendi bilgisizliğinden, donanımsızlığından olacak öyle mi?

Kapitalist bir gerçek göz ardı ediliyor. Kapitalizm kendi kendini yok mu edecek?

Kapitalizmde sömürünün tek kaynağı ‘canlı emek’tir. Kapitalist, fabrikada işçiyi azaltıp makineleştikçe üretimi artıyor. Bu durum patron sanki makineleri sömürüyor da ondan kârı artıyor gibi görüntü oluşturuyor. Görüntü böyle olsa da, gerçek patronun geri kalan işçileri daha çok sömürmesidir. 

Bunu göremezsek bunca teknolojik gelişmeye rağmen kapitalizm çalışma sürelerini sürekli uzatmasını, dinlenme sürülerini azaltmasını anlayamayız. Pazar günleri de dahil dinlenmenin artık kapitalizm için büyük maliyete dönüşmesinin nedenini kavrayamayız. Kapitalistlerin kötülüğünden ya da teknolojinin yetersizliğinden kaynaklandığı yanılgısına düşeriz.

Dinlenmenin giderek kapitalist için pahalı hale geldiği bir dünyada, robotların çalışıp işçilerin aylak gezdiği ya da dolu dolu hayat yaşadığını düşlemek... Hiç gerçekleşmeyecek duaya amin demek! 

OLACAK VAR OLMAYACAK VAR!

Honda olarak otomobil üretiminin yarısını 2030 yılında robotlarla gerçekleştireceklerini söylüyor Yağal! Elektrikli ve oksijen yakıtlı araçlara geçeceklerini müjdeliyor.

Üretimin neden yarısı da, hepsi değil?  

Petrol tüketimini azaltacak temiz yakıt (rüzgar ve güneş enerjisi gibi) alanlara geçişte neden ağırdan alınıyor? Bilgi tekelini elinde bulunduran kapitalistin kârına göre hareket ettiği çok açık değil  mi?

Dünyadaki 62 milyarderin serveti, dünyanın en yoksul yüzde ellisini oluşturan 3.6 milyar insanın toplam varlıklarından daha büyük. Küresel çapta gelir dağılımdaki bu denli bozulma kendiliğinden mi oluştu?

Bunca yoksullukla mücadele söylemine rağmen neden son bulmuyor yoksulluk?

Küresel iklim krizine karşı önlem almada başarısızlık neden?

Kapitalist mantık ya da işleyiş yasaları göz ardı edilerek hiçbirine cevap verilemez! Toplumdaki mülkiyet ve güç ilişkilerinin, toplumun çoğunluğunun çıkarına uygun teknolojilerin gelişmesine, kullanılmasına olanak verecek yönde değiştirilmesi gerekiyor. Bu da kendi kendine olmuyor. Makinelerle patronlar toplum yararına karşı karşıya gelmiyor kavga etmiyor. Lakin bulunmuş bir çözüm var: Sınıf mücadelesi!

HONDA YAN SANAYİSİNDEN HİÇ BAHSETMEDİ

Bir uçak üretimi için 2 milyon adet parçaya ihtiyaç var. Yan sanayi önemli bir yer tutuyor. En hızlı ve en ucuz şekilde tedarik önemli hale geldi. Gökmen Yağal yeni döneme dair, “Stoksuz çalışılacak. İstenildiğinde robotun düğmesine basılıp üretim yapılacak” diye  güzellemeler yaparken yan sanayi üretimindekilerin nasıl sömürüldüğünden bahsetmedi. Örneğin Honda’nın da içinde bulunduğu Hyundai, Ford, ISUZU gibi otomotiv fabrikalarına üretim Assan Hanil Otomotiv’den... 

Bu fabrikanın Kocaeli’de bulunan onlarca sendikasız fabrikadan biri olduğundan... Stoksuz, sipariş üzerine üretim yapan bu fabrikada işçilerinin çok ağır şartlarda çalıştırıldığından da...

Kapitalizmde teknolojik gelişim kitlesel üretimi sağlayabilir. Üretileni hızlı dolaşıma sokabilir! Lakin kapitalizmin genel işleyiş yasalarını değiştiremez.

DÖRDÜNCÜ SANAYİ DEVRİMİ NEDİR?

Sanayileşmede 4. evreyi anlatır. Kısaca “Sanayi 4.0” diye adlandırılır. 

Birinci Sanayi Devrimi buhar gücüne dayalı üretimdi. İkinci Sanayi Devrimi’ni elektrik enerjisi kullanımı başlattı. Elektronik ve bilişim teknolojileri üçüncü devrimin öncüsü oldu. Dördüncüsü ise dijitalleşme süreci. 

Dijital teknolojinin hayata ve üretime yön verdiği bir döneme girdik. Honda Türkiye Genel Müdür Yardımcısı Gökmen Yağal’ın verdiği bilgiye göre 2020 yılında 80 milyon bilgisayar birbirine bağlı olacak. 

ÖNCEKİ HABER

İkitelli-Güneşli sanayi havzasında işçiler: Geçen 1 Mayıs’ta yürüdük bu yıl da yapabiliriz

SONRAKİ HABER

Yeni Çeltek madencileri 9 gündür direnişte: Daha neyi bekliyorsunuz!

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...