10 Nisan 2016 09:18

Hayatın değiştirilmesi gerektiği zaman

Paylaş

Gamze ERK
İstanbul

'... Ben iniltisiyim
savaşın. 
41 karların dayanmış
şehirlerim ben.
Ben açlığım!...'

Andrey Voznesenski Goya adlı şiirinde, savaşın kendisinde yarattığı etkiyi aktarırken ressam Goya'yla özdeşleşiveriyor. Savaşın karanlığını bir seyir malzemesi olarak değil ürpertici yönü ve acı yüzüyle aktarıp tarihe adını kazıyan bir ressam olan Goya, sadece Voznesenski'yi değil sanatın birçok alanında savaşı aktaran sanatçıların eserlerinde derin izlere yol açmıştır.

Meksika kralı Maximilian'ın kurşuna dizilişini ironik, başka bir bakış açısıyla resmeden Manet'den; Vietnam'daki Amerikan askerlerini resmeden Leon Golub'a dünyanın dört bir yanındaki baskı ve zulmu anlatmanın ilk başvurulacak adresi oluveriyor Goya. 

GOYA'NIN YAŞAMINDA 2 DÖNÜM NOKTASI

Neo-klasisizm ile romantizm arasında hiçbir ekole bağlanmadan ün yapmış, aynı zamanda modern sanatın öncüsü sayılan bir ressam olan Goya'nın sanat hayatının büyük bölümünü krallık ressamlığı kaplamıştır.

Goya, 30 yıl boyunca İspanya krallık ailesi Bourbonların yüzlerini tuvale aktarmıştır. Ancak 50 yaşına doğru Goya'nın hayatını değiştirecek iki olay yaşanmıştır. 1793 yılında sağır olan Goya, tuvale iç dünyasındaki karamsarlıklarını aktarmaya başlamıştır ve bireyleri de aşıp toplumun geneline yayılan canavarlar yaratmıştır resimlerinde.

SAVAŞ FELAKETLERİ GRAVÜRLERİ

Ardından Avrupa'ya yayılmaya başlayan eşitlik ve özgürlük talepleri, İspanya'da engizisyonun gücünün yeniden hortlamasına, 1808'de de Napolyon'un İspanya'yı istilası da hem İspanya'nın tarihine hem de Goya'nın sanat yaşamında bambaşka bir dönem başlatmıştır. 

Engizisyonun yıkıcılığına karşı eşitlik ve özgürlük talepleri, Goya'da, Napolyon'un gelişi bir sevinç uyandırmıştı. Ancak Napolyon'un istilacı orduları İspanya'da bir vahşeti doruk noktasına çıkarmıştı. İspanya krallık ailesinin ülkeyi kaderine mahkum edercesine kaçışına karşı İspanyol halkının vereceği mücadele, umutları kana bulanmasına neden olan Goya'nın savaş boyunca yaptığı Savaş Felaketleri' gravürlerini yapmasını sağlamıştır.

Ancak Goya'yı diğer sanatçıların eserlerine bu kadar etki ettiren İspanyol halkının Fransız istilacılarına karşı 2-3 Mayıs'da başlattığı ayaklanmayı konu alan 2 Mayıs 1808 ve 3 Mayıs 1808' tabloları olmuştur. 

KRALA TABLO İLE TOKAT

Özellikle 3 Mayıs tablosu acının, savaşlar içindeki yıkımın ama direncin de görselliğini ön plana çıkartmakla birlikte istilacılara karşı zaferin kahraman İspanyol halkının eseri olduğunu çarpmıştır direnişten 6 yıl sonra zafer edasıyla ülkesine dönen kralın yüzüne. 

Goya'nın 3 Mayıs tablosu 129 yıl sonra İspanya'nın başka bir karanlık döneminde Picasso'nun tuvalinde Guernica'yla yeniden savaşın yıkımını gün yüzüne çıkaracaktır.

1936 Temmuz'unda başlayan İspanya iç savaşı yaklaşık üç yıl sürmüş ve burayı bir deney alanı gören Alman Kondor Lejyonu hava taktiklerini ve teorilerini deneme fırsatı bulmuştur. Bunun sonucunda 1937 yılında Guernica kenti yoğun hava bombardımanı ile yerle bir edilmiştir ve savaşın yıkıntıları üzerine bir resim daha tuvale yansımıştır.

FENER NEDEN ÖLÜMÜ SİMGELER?

Picasso'nun Guernica tablosundaki çeşitli imgeler Goya'yı selamlamaktadır. 3 Mayıs'taki fener imgesinin Guernica'da lamba olarak yeralması ve Picasso'nun 3 Mayıs tablosu için '...fener ölümü simgeliyor, neden mi, kimse bilmiyor Goya bile' sözlerini sarfetmesi.. Bir dakikalık yaşam mücadelesi verecek insanın dahi ışığa gözünü dikmiş olması savaşın felaketin büyüklüğüne işarettir belki de bilinmiyor olunmasına rağmen.

Bu resimlerden birincisi sanat tarihinde ilk defa savaş kurbanlarının ön plana çıkarıldığı resim olarak tarihteki yerini alırken diğeri 20. Yy'ın en önemli savaş resmi kabul edilecekti.

Belki yazımızı gene bir savaş dönemine eğilen İlya Ehrenburg'un Paris düşerken kitabında ressam Sembat'ın ağzından Goya'nın resimlerini tartıştırdığı bir bölümle sonlandırabiliriz : 

'Sanat tüm insanlık için olabilir ama bunun içinde onun çok büyük, hayatın değiştirilmesi gerektiği zaman bu değişikliği yapabilecek bir sanat olması gerekir. Michaelengelo, Goya, Courbet hep böyle yapmadılar mı resimlerini? 
Bunun ötesi kalpazanlık, sahtecilik, tatlı ama hoş bir oyun ve sonu sürekli bir mahmurluk olan sarhoşluktur.'

ÖNCEKİ HABER

Güneşi daha güzel doğan yerlerde...

SONRAKİ HABER

Kendini kanıtlamış bir mucit: Nikola Tesla

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...