08 Nisan 2016 00:54

Santral yapacak ama üretim lisansı yok!

Paylaş

Halil İMREK
İskenderun

Hatay’ın Arsuz ilçesine termik santral kuracak şirkete dair skandal gerçekler ortaya çıktı.

Şirketin ilgili izinleri ve ön lisans/üretim lisansı başvurusu yok. Ayrıca yasalar gereği zorunlu olarak verilmesi gereken basın ilanı akredite edilmiş yani Basın İlan Kurumunda kaydı bulunan bir ilan değil.

Skandal durum, bölgede yaşayanların tepkisi üzerine 29 Mart’ta yapılacağı ilan edilen “halkın katılımı toplantısı” ertelenen projeye dair yargıya başvurulması üzerine açığa çıktı.

Çevreciler ve gönüllü avukatların, “Söz konusu termik santral projesinin ve proje için şirkete verilen izinlerin iptal edilmesi” talebiyle yaptıkları başvuruya EPDK Elektrik Piyasası Dairesi Başkanlığı şu cevabı verdi: “Yapılan inceleme neticesinde, dilekçede belirtilen şirket tarafından kurulacağı iddia edilen termik santral için kurumun herhangi bir ön lisans/üretim lisansı başvurusu yapmadığı tespit edilmiştir”.

Gelişmeleri gazetemize aktaran İskenderun Çevre Koruma Derneği Başkanı Nermin Yıldırım Kara, iki üniteli büyük bir yatırım yapmak isteyen şirketin kısa sürede ve küçük bir sermaye ile alelacele kurulduğuna dikkat çekti. Şirketin ÇED bilgilendirme toplantısını oldu bittiye getirmek istediğini ama tepkiler üzerine erteleme durumunda kaldığını hatırlatan Kara,
şirketin verdiği basın ilana dair şu bilgileri verdi: “Basın İlan Kurumu tarafından Ankara Şube de kayıt altına alınan bir işlem olmadığı, direk gazete üzerinden ilan verildiği aldığımız bilgiler arasında”.

17 TERMİK SANTRAL DOĞAYI YOK EDECEK

Dernek Başkanı Nermin Yıldırım Kara, Arsuz’a kurulması planlan termik santral ile birlikte bölgeye 17. termik santralin kurulmak istendiğine dikkat çekti. Kara, termik santrallerin bölge tarımına, doğal hayata, deniz hayatına olumsuz etkilerinin olacağının, tarımı, balıkçılığı, turizmi ve en önemlisi insan ve canlı yaşamını tehlikeye atacağının altını çizdi.

İskenderun Körfezi’ni ve Arsuz’u termik santralle kirli teknolojilere kurban ettirmeyeceklerini söyleyen Kara, “Hatay Türkiye’nin en zengin turizm ve kültür değerlerine sahip miras kaynağıdır. Yaylası denizi, sahil şeridi ve kutsal mekanları ile dünyanın sayılı turizm yerlerinden biri olarak gösterilmektedir. Bu doğa harikası yok edilmek isteniyor” dedi.

KÜMÜLATİF ETKİ DİKKATE ALINMALI

İskenderun Körfezi’nde halihazırda farklı kirleticilerin mevcut olduğunu aktaran Kara “Bölgemizde zaten iki adet kömürlü termik santral ve bir doğal gaz santrali mevcut. 16 adet termik santral de proje aşamasında bulunmakta” dedi.  

Geçmişteki yargı kararını hatırlatan Kara şunları söyledi: “Daha önce termik santral projeleri aleyhine açmış olduğumuz davalarda Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu; Herhangi bir yerde kurulan veya kurulacak termik santrallerin çevreye etkilerinin bölgesel bazda değerlendirilmesi gerekliliğini oy çokluğu ile kabul etmişti. Yani; ÇED kararlarının verilmesi aşamasında aynı şehir ve coğrafi bölgede kurulan ya da kurulacak olan termik santrallerin yer ve konumu ile yakıt türleri daha önce verilen ÇED kararları dikkate alınarak bir bütün olarak değerlendirilmesi suretiyle bölgesel bazda çevreye olan etkilerinin neler olacağı konusunda bir değerlendirme yapılmalıdır” dedi.

Kümülatif etki dikkate alındığında bölgenin zaten büyük sanayi kuruluşlarının yoğunluğu nedeniyle ağır metal kirlenmesi tehlikesi altında olduğuna vurgu yapan Kara, “Entegre bir termik santral kurulmak isteniyor. Ve tek bir termik santral varmış gibi ÇED veriliyor. Oysa diğer santrallerin ve sanayinin bütüncül etkisi toplam verdiği zarar göz önünde bulundurulmalıdır” dedi.

TERMİK İÇİN NEDEN İSKENDERUN KÖRFEZİ?

“Neden İskenderun Körfezi’ne bu kadar çok termik santral yapılmak isteniyor” sorumuza Nermin Yıldırım Kara’nın yanıtı şöyle oldu: “Maliyet açısından, nakliye açısından, küllerin depolanması açısından ve termik santraller soğutma suyuna ihtiyaç duymaları açısından deniz kenarlarına kıyı kesimlere kurulmaları gerekiyor. Kül depolama sahası, dolgu alanı, iskele ve derin deniz deşarjı bunların hepsi için bu bölgeyi en uygun yer olarak görüyorlar.

Yani İskenderun körfezi ve Arsuz bölgesi enerji şirketleri için en uygun alan oluyor.

Denize ciddi zararlar veriliyor. Termik deşarj suyun ısınması, suda yaşayan canlıları olumsuz yönde etkiliyor. Balık miktarlarında azalmalara ve yok olmalarına sebep oluyor. Arsuz’u bekleyen tehlike bükük. Çünkü Arsuz’da balıktan geçinen bir kesim var. Balıkçılığın gelecekte yok olmasına imkan verecek yatırımlara izin vermemeliyiz.”

TARIM TEHDİT ALTINDA

Arsuz’da yaşayan halkın tarım seracılık- meyve sebze yetiştiriciliği gibi geçim kaynakları olduğunu ve önemli oranda maydanoz yetiştirildiğini sözlerine ekleyen Kara şunları kaydetti: “Yapılacak termik santrallerin bölge halkının ekonomik değerlerini elinden alacağı kaygısını yaşıyoruz.

Biz Arsuz’u turizmin marka şehri yapmak isterken termik santrallere kirli teknolojilere kurban etmek istiyorlar. Başta Arsuz Belediye Başkanı ve Arsuz halkı tepkili. ÇED bilgilendirme süreci ertelendi. Ama mücadelemiz devam edecek.”

ÖNCEKİ HABER

Yaşamını yitirdiği iddia edilen Mihraç Ural'ın Twitter hesabı hareketlendi

SONRAKİ HABER

Diyalog merkezli sivil siyaset için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...