24 Nisan 2012 10:03

1 Mayıs kutlamaları sermayeye atılan tokattır

Genel seçimlerden bu yana bir yıl geçti. AKP, aldığı sözde halk desteğiyle emekçi halklara saldırılarını yoğunlaştırarak icraatlarına devam ediyor. Bir yıl içerisinde neler yapılmadı ki? Emperyalist destekle sermayenin ve onun destekçisi muhafazakar kesimlerin çıkarına uygun yığınlarca yasa ve KHK çıkarıp uygulamaya ge

1 Mayıs kutlamaları sermayeye atılan tokattır
Paylaş
Hüseyin Kaya

AKP, muhalif her kesimi susturarak korku imparatorluğu yarattı. Çok özel yetkilerle donattığı savcılar ve özel mahkemeler oluşturdu. Hiç kimsenin yargıya, emniyete güveni kalmadı. Sesini yükseltenler kendini cezaevinde buluyor. Sanat ve sanatçılar küçümsenerek (AKP mollalarınca) eserleri ucube benzetmesiyle yıkılıyor. Her alanda olduğu gibi kültürde de tek tipleşme yaratılıyor.
İşçi ve emekçiler her geçen gün daha da yoksullaşırken iş güvenliğinden yoksun çalıştırılıyor. Her gün iş kazalarında onlarca işçi hayatını kaybediyor ya da sakat kalıyor. Bu ölümlerin hepsi de “takdiri ilahi” diye kapatılıyor. Sorumlular ceza almadan kurtuluyor.  Bir avuç azınlık lüks arabalarla otobanlarda cirit atarken gelişiyoruz nidaları göklere yükseliyor. Yollara savrulan tarım işçilerinden bahsedilmiyor bile. Bugün de eve ekmek götürebildim diye şükreden bir işçi, ertesi gün başına ne geleceğini düşünmek bile istemiyor. Öte yandan, bu dönemin yeni tipi badem bıyıklı bürokrat, iş adamları ve onların bu konsepte uygun şık eşleri hangi geceye katılacağını düşünüyor.
Kürt halkının demokratik barış talepleri görmezden gelinerek askeri ve faşizan politikalar yoğun şekilde devam ettiriliyor. Kürt analarının çocuklarımız ölmesin, barış istiyoruz talepli mitingleri yasaklanarak saldırıya uğruyor. Newroz kutlamaları yasaklanarak Kürt gençleri öldürülmeye devam ediyor. Daha vahimi  AKP, Kürt sorununu -Kürt halkına rağmen- kendi usullerine uygun İslami anlayış ve ümmetçi bir mantıkla çözme aldatmacasına giriyor.  Kürt aydınları, yazarları, gazetecileri, sendikacıları, gençleri sözde operasyonlarla cezaevine atılıyor. Sebepsiz yere yıllarca tutuklu kalıyor.    
Sendikaların yapısıyla oynanarak yandaş örgütler haline getiriliyor. Sendikalar yasasıyla örgütlenmenin önündeki engeller artırılırken işçiler için grev, ulaşılamaz bir hayale dönüştürülüyor. Sendikaların önündeki barajlar yükseltiliyor. Bütün bunlara karşın sendikalaşan ve greve giden işçiler en ağır şekilde cezalandırılıyor. Kamu emekçileri sahte sendika yasasıyla grevsiz sözde TİS hakkına sahip oluyor. Aylarca zamlı maaşlarını alamayan kamu emekçilerine yandaş sendikalarla oyalama taktiği uygulanıyor. Performansa dayalı çalışma esasları getirilerek kamu emekçilerine angarya işler yüklenirken 666 sayılı Kararnamelerle ücretlerdeki eşitsizlik derinleştiriliyor. 657 sayılı Yasa değiştirilerek iş güvencesi ortadan kaldırılıyor.
İş güvencesiz ve ucuz iş gücüyle Çin’den sonra en çok büyüyen ekonomi olmakla övünülürken komşu ülke halklarına tehdit savurmaktan geri durulmuyor. Başta ABD ve diğer emperyalist ülkelerin bölge çıkarlarının sözcülüğüne soyunuluyor. Suriye halkı tehdit edilerek savaş tam tamları çalınıyor. İçeriyi sindirdiğim yeter biraz da dışarıyı sindireyim politikası yaşama geçirilmeye çalışılıyor. Yeni Osmanlıcılığın tokadı böyle olur mantığıyla tarihin tozlu sayfaları yeniden açılmaya çalışılıyor.
Sağlıkta dönüşüm yasasıyla sağlık hizmeti paralı hale getirildi. Parası olmayana öl diyen bu uygulama;  bir yandan hastaneleri birer ticarethaneye dönüştürürken bir yandan da sağlık emekçilerini, parasıyla hizmet alanların saldırısına açık hale getirerek öldürüyor. Hastane kapılarında ölen emekçilerle, öldürülen sağlık emekçileri bu dönüşümün kurbanı oluyor.  
Eğitim modeli 4+4+4 şekline getirilerek yeni bir toplumsal doku oluşturuluyor. Dokuz yaşındaki çocuklar “Hadi evladım şunlardan birini özgürce seç” diyen paslı zihniyetin kurbanı yapıyorlar. Eğitim paralı olsun, özel okullar devletin yükünü alsın mantığıyla emekçi çocukların eğitim hakkı gasbediliyor. Zaten onlardan bir şey olmaz, hiç değilse sermayenin ara elaman ihtiyacını karşılasın deniyor.
Bu nedenlerle 1Mayısta birlikte, mücadele ruhuna uygun alanlarda olunmalıdır.  Sendikaların, alanlarda emekçileri bölme girişimini boşa çıkartalım. AKP ve temsil ettiği kesimlerin tüm bu saldırırlına karşı 1Mayıs günü alanları doldurarak sermayenin yeni saldırıları durdurulabilir.

*  Eğitim Sen Ankara 3 No’lu Şube Başkanı

ÖNCEKİ HABER

Korkuya karşı özgür tiyatro/sanat

SONRAKİ HABER

Mücadeleci bir tabip odası için

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...