04 Nisan 2016 08:04

4 Nisan insanlık için kara bir gün oldu: Mülteciler geri gönderildi

Paylaş

Metehan UD
İzmir

Türkiye ve Avrupa Birliği (AB) arasında mülteciler üzerinden yapılan pazarlık kapsamında imzalanan “Geri Gönderme Anlaşması”nın uygulanmasına başlandı. ‘Utanç takası’ olarak da adlandırılan anlaşma uyarınca 202 mülteci zorla Yunanistan üzerinden Türkiye’ye getirildi. Bunun karşılığında Avrupa Birliği ülkelerinin kendi seçtiği mültecilerin ilk kafilesi de Türkiye’den Almanya’ya gönderildi. 

Geri göndermenin ilk gününde Dikili’ye, Midilli’deki Moria ve Karatepe kamplarında ve Sakız Adası’nda kalan mülteciler feribotlarla getirildi. Mültecilerin zorla getirilişi sırasında yoğun güvenlik önlemleri alındı. Her seferde gemi içinde mülteci sayısı kadar polis de bulundu. Kent içine de çok sayıda TOMA konuşlandırıldı. Dikili’ye 3 feribot ile toplam 202 mülteci geri gönderildi.  

AYIBI BRANDAYLA ÖRTMEYE ÇALIŞTILAR

Mültecilerin feribotlardan indirilişi sırasında basının görüntü almasını engellemek için mültecilerin üzeri brandayla kapatıldı ya da etten duvar örüldü. Feribotların yanaştırılması için İzmir Valisi Mustafa Toprak’ın gelmesi beklendi. İlk gemi indirilirken de ikinci gemi açıkta bekletildi. Mülteciler, Dikili Limanında kurulan ve 3 çadırdan oluşan geri kabul istasyonundaki işlemlerinin ardından otobüslerle Kırklareli’de bulunan Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezine gönderildi. 

Mültecilerin geri gönderme işlemleri sırasında uzmanlar bulunmadı. Anlaşmayı hukuka aykırı bulduğu için süreç içerinde yer almayan Birleşmiş Milletler (BM) yerine Yunanistan’da polisler, Türkiye’de de Göç İdaresi çalışanları işlemleri yaptı. İlk geri gönderilen mülteciler arasında 3 grup bulunuyor: Türkiye-AB arasında imzalanan anlaşmaya göre 20 Mart’tan sonra Yunanistan’a gidenler, mültecilik başvurusu kabul edilmeyenler ve ilk kayıt merkezi Türkiye olanlar.

SURİYELİ OLMAYANLAR SINIRDIŞI 

İzmir valisi Mustafa Toprak Dikili Limanı’nın yanında basın mensuplarının bulunduğu alana gelip yaptığı açıklamada, Suriyeli olmayanların da sınır dışı edileceğini ifade etti. Dün Dikili’ye getirilenler arasında Suriyeli mülteci bulunmadığını söyleyen Toprak, “Suriye uyruklu olmayanlar, Dikili’de, Çeşme’de, Bordum’da ve Kuşadası’ndan ülkeye alınacaklar. Suriyeliler ise İzmir’de ve Ege kıyılarında hiçbir bağlantı olmadan Yunanistan’dan direk uçaklarla Adana’daki Şakir Paşa Havalima’na gönderilecek. Buradan da doğu illerindeki kamplara tranfer edilecekler. Eş zamanlı olarak bu kamplardaki kişiler de, Avrupa ülkelerine geçişleri aynı şekilde olacak. İzmir’de kamp yapılmayacak. Geldikleri gibi insani kurallar uygulanıp ülkelerine gönderilecektir” dedi. 

İNSANLIK AYIBINI BRANDA İLE ÖRTMEYE ÇALIŞTILAR

Mültecilerin feribotlardan indirilişi sırasında basının görüntü alabilmesini engellemek için brandalar kullanıldı ya da etten duvar örüldü.  Feribotların yanaştırılması için İzmir Valisi Mustafa Toprak'ın gelmesi beklendi. İlk gemi indirilirken de ikinci gemi açıkta bekletildi. Mülteciler, Dikili Limanı'nda kurulan ve 3 çadırdan oluşan geri kabul istasyonundaki işlemlerinin ardından  otobüslerle Kırklareli'de bulunan Pehlivanköy Geri Gönderme Merkezi'ne gönderildi. Buradaki işlemlerden sonra mülteciler ya memleketlerine yollanacak ya da Türkiye'de kalmalarına izin verilecek. Türkiye'de kalmalarına izin verilmeleri durumunda da ya kamplara yollanacaklar ya da adres bildirmeleri şartıyla kamp dışında kalmalarına izin verilecek. Mültecilerin geri gönderme işlemleri sırasında uzmanlar bulunmadı. Anlaşmayı hukuka aykırı bulduğu için süreç içerinde yer almayan BM yerine Yunanistan'da polisler Türkiye'de de Göç İdaresi çalışanları işlemleri yaptı.  BM yetkililerinin görev yapmamış olması mültecilerle ilgili yapılacak işlemler hakkında oluşabilecek hak ihallerine davetiye çıkarıyor.

DİKİLİ HALKI YANLIŞ BİLGİLENDİRİLDİ

Dikili'de ise halk yanlış bilgilendirmelerden dolayı mültecilere tepkili hale gelmiş durumda. İlçe dışındaki boş alana kurulacak olan geri gönderme merkezi, kasıtlı olarak hem medya hem de yerel yönetim tarafından kamuoyuna mülteci kampı olarak yansıtıldı.  Yerel yöneticiler sorunu siyasi bir malzemeye çevirmeye çalışıyor. Aralarında yerel yönetimin ve siyasi partilerin de bulunduğu Dikili Platformu'nun 'Dikili turizmi etkilenecek' 'Ekonomimiz bozulacak' ve 'Dikili'nin önü kesilecek' tarzındaki açıklamalarından dolayı halk mültecileri yaşam alanlarında istemiyor.

GERİ GÖNDERME PROTESTO EDİLDİ

Mülteciler üzerine çalışmaları olan Mülteci Der, Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği, Halkların Köprüsü Derneği ve çok sayıda uluslararası insan hakları izleme örgütünün temsilcileri de gözlemde bulunmak için Dikili'de.

Geri gönderme işlemi sırasında bir grup mülteci hakları savunucusu İngilizce 'Geri Göndermeleri Durdurun. Sınırları Açın' yazılı bir pankart açtı. Pankart üzerine gelen polisler pankartı zorla toplattı. Eylem yapanları uzaklaştırdı.

Halkların Köprüsü üyeleri de Türkçe ve İngilizce 'Türkiye-AB Arasındaki Anlaşma Resmi İnsan Kaçakçılığıdır. Anlaşma İptal Edilsin.' ve 'Mülteciler Hoşgeldiniz. Bu Ülke de Sizin Evinizdir' yazılı pankartlar açtı.  

SADECE AA FERİBOTA ALINDI

Dikili'de ulusal ve uluslararası çok sayıda medya kuruluşundan gazeteciler de süreci yakından izlemeye çalıştı. Feribota ise sadece AA muhabirlerinin alınması basının tepkisine neden oldu.

'CENEVRE SÖZLEŞMESİ AYAKLAR ALTINA ALINDI'

Geri gönderme ile ilgili gazetemize açıklamada bulunan Mülteci-Der Başkanı Av. Eda Bekçi de "Hep birlikte beraber Cenevre Sözleşmesi'nin ayaklar altına alındığını gördük. Mültecilerin nasıl Avrupa'dan sınırdışı edildiğini gördük. Gerçekten tarihi bir gün yaşıyoruz. Malasef bu Göç İdaresi  bunu bir branda ile kapatmaya çalışıyor. Acaba bu ayıp bir branda ile kapatılabilecek mi? Çok büyük insan hakları ihlalleri yaşanıyor ve bu sadece Yunanistan'la Türkiye üzerine yıkılıyor. Avrupa'nın eli her zamanki gibi temiz kalacak. Bugün bir başlangıc, devamında 70 bin kişi daha gelecek ama o zaman da Dünyanın ilgisi bu şekilde olacak mı?. Merakla bekliyoruz" ded.

'UTANÇ GÜNÜ OLACAK'

Halkların Köprüsü Derneği Başkanı Prof. Dr. Cem Terzi de Avrupa'nın bu insanları gönderirken yaptığı mülteci-göçmen ayrımının gerçeklikle ilgisi olmadığını belirterek " Bugünü asla unutmayacağız’ Bugünün tarihe bir utanç günü olarak geçmesini sağlayacağız! Geri gönderme anlaşması soruna çözüm getirmekten uzaktır" dedi.

'TÜRKİYE MÜLTECİLER İÇİN GÜVENLİ DEĞİL'

Anlaşmanın asıl amacının mültecilerin Avrupa’ya dair, yani insan haklarına dair moralllerini yıkmak olduğunu da dile getiren Terzi şunları söyledi "Yani insanlığı, insana dair mücadele azmini, umudu kırmaktır. Bu geri gönderme anlaşması hukuka aykırıdır. Zira, Türkiye 1951 Mülteci Sözleşmesi ile 1967 New York Ek Protokolüne getirdiği coğrafi çekince nedeniyle, Avrupa dışından iltica talebinde bulunanların mülteci olarak kabul edilebildiği bir ülke değildir. Yani bu insanları Türkiye’ye geriye yollamanın hiçbir hukuki dayanağı yoktur. Ayrıca Türkiye’nin, Yunanistan’dan kitlesel olarak gelecek mültecileri kabul edebilecek ve onlara düzgün koşullar sağlayabilecek bir hazırlığı da yoktur. Türkiye’nin “güvenli iltica ülkesi” olabilmesi için uluslararası mülteci hukukunun temeli olan mülteci statüsünü bu insanlara vermesi gerekiyor. Oysa Türkiye AB’ye tam üye olmadan bunu yapmayacağını defalarca açıkladı. Burada yapılan insan hakları dışında, mültecilerin ihtiyaçları dışında her türlü çirkin politik pazarlıktır".

'MÜLTECİLERLE DAYANIŞACAĞIZ'

Bu anlaşmanın, mültecilerin toplu olarak Avrupa'dan ihraç edilmesine kapı aralayacağını da vurgulayan Terzi "Nasıl adlandırırsanız adlandırın göçmenler ya da mülteciler, bu insanlar, sınırları, Lizbon Regülasyonu’nu, Schengen’i fiili olarak yıktılar. AB içerisinde korkunun bir nedeni mültecilerin gelişiyken bir diğer nedeni de gelişen bu toplumsal dayanışmanın kendisidir. Her ne kadar, Avrupa’daki bu mülteci düşmanı resmi ortam, ırkçı/faşist organizasyonların gelişmesine fırsat veriyor olsa da, halkların dayanışması yeni ve yegâne umut olmaktadır. Göçmenler/mülteciler geleceğin siyasi failleri olacaklar.  Onlar siyasal talepleri olan, büyük siyasal sonuçlara yol açan insanlar olacaklar. Biz de bütün gücümüzle mültecilerle dayanışacağız. Onlara hoşgeldiz kardeşlerimiz diyoruz: Sizin talepleriniz bizim taleplerimiz olacaktır. Sesimiz sesiniz olacaktır" dedi.  Son olarak devletlere seslenen Terzi, daha çok olumsuz sonuçlar doğurmadan anlaşmadan ve mülteci karşıtı politikalardan vazgeçmesini istedi.

ÖNCEKİ HABER

Ordu merkezli Gülen cemaati operasyonunda 20 gözaltı

SONRAKİ HABER

Orman Bakanı: NASA da kim oluyor, bizim teknolojimiz onlardan ileri

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...