04 Nisan 2016 00:55

Topyekûn saldırıya karşı, 1 Mayısta birleşik mücadele: Alan tartışmalarıyla bölünmeden, talepler için birleşerek

Paylaş

Seyit ASLAN
DİSK/Gıda-İş Sendikası Genel Başkanı 

Türkiye işçi sınıfı ve emekçilerin haklarına yönelik saldırıların yoğunlaşarak kesintisiz sürdüğü, savaş gerçeğinin her gün biraz daha hissedildiği bir dönemden geçiyoruz. 

Kıdem tazminatının fona devredilmesini, kiralık işçilik adı altında işçilerin tamamen güvencesiz çalıştırılmasını, kamu emekçilerinin iş güvencesinin kaldırılmasını içeren yasa hazırlıkları Meclis gündeminde. Taşeronluk sistemini tümden kalıcı hale gelecek girişimler, hem gündemdeki yasalarla hem de Başbakanın müjde diye açıkladığı özel sözleşmeli personel dayatmasıyla ortaya çıktı. İş cinayetlerine her gün yenileri eklenirken, Soma katliamı sonrasında çıkarılan iş güvenliği yasası patronların bastırmasıyla 1 yıl daha ertelendi. Hükümet bir kez daha patronun kâr derdini, işçinin canına tercih etti. 

Hükümet arabuluculuk yasası adı altında, işçilerin dava açma haklarını da tümden ortadan kaldırılmanın peşinde. Sendikal hak ve özgürlüklere dönük saldırılar sürerken, işten atmalar ve işyerlerindeki kazanılmış hakların gaspına yönelik girişimler yaygınlaşıyor. Sigortasız ve güvencesiz işçi sayısı geçmiş yıllara göre daha da arttı. Ülkemizde bulunan ve artık sayıları milyonlara ulaşan mülteci işçiler ise iki kat daha güvencesiz ve ağır koşullarda çalışmaya zorlanıyor. 

SAVAŞ POLİTİKALARININ BEDELİNİ BİZ ÖDÜYORUZ

AKP Hükümeti ve Sarayın tüm uyarılara kulak tıkayarak uygulamakta ısrar ettiği dış politikasının sonuçlarını ve bedelini bizler ödüyoruz. Patlaya canlı bombalar, hayatlarının kaybeden onlarca kişi ve sokağa çıkamaz hale gelen milyonlar... 

Bölgede süren çatışmalar ve sokağa çıkma yasakları, yeni ölümlerin yaşanmasına neden oluyor. Kürt halkının demokratik talepleri ise çatışmalar gerekçe edilerek tümden ortadan kaldırılıyor. Güvenlik politikaları adına alınan tedbirler, şiddetli bir baskı aracına dönüşürken hükümete ve cumhurbaşkanına yönelik her türlü eleştiriye soruşturmalar açılıyor, demokratik hak ve özgürlükler budanıyor. Barış talebiyle yola çıkan akademisyenler tutuklanıyor, gazeteciler davalarla ve işten atılma tehditleriyle bunaltılarak görevlerini yapamaz hale getirilmek isteniyor. 

ALAN TARTIŞMALARI VE 1 MAYIS

2016 1 Mayısına işte bütün bu saldırıların yoğunlaştığı, işçi ve emekçilere sokakların, meydanların kapatılmaya çalışıldığı bir dönemde gidiyoruz. 1 Mayısın bu saldırılara dur dediğimiz, ve mücadelemiz için güç biriktirdiğimiz bir gün olması için 1 Mayısın işçi ve emekçilerin birlik, dayanışma ve mücadele günü olarak en yaygın, en kitlesel, her türlü yapay ayrımlardan uzak olarak birlikte alanlara çıktığımız bir gün olmak zorunda. 2010 yılından beri İstanbul merkezli tartışmalar, 1 Mayısın ülke düzeyinde içeriğinden uzak “alan”  tartışmalarıyla geçmesine neden oluyor. Alan üzerinden yapılan bu tartışmalar bir yandan ülke genelinde işçi ve emekçilerin birleşik mücadelesini zaafa uğratırken, öte yandan sermayenin ve onların hükümetinin ekmeğine yağ sürüyor. 

Emeğe dönük saldırıların dizginlerinden boşalarak sürdüğü bu günlerde hiçbir neden, gerekçe ve mücadele aracı, ortak, kitlesel ve yaygın 1 Mayıs kutlamalarının önüne geçmemelidir. 1 Mayısın tüm işçi ve emekçileri, birlik-mücadele-dayanışma içinde talepleriyle, hep birlikte alanlara çıkarak, sermayenin ve onların hükümetine karşı gücünü birleştireceği bir güne olması en acil görevlerden birisi olarak önümüzde duruyor. 

İstanbul 1 Mayısının yeniden çıkmaza sokulmamalıdır.  Bunun için konfederasyonlar kendi yerel örgütlerine sorumluluk ve inisiyatif tanımalıdır. Konfederasyonların merkezi olarak yerel örgütlerinin işlerinin zorlaştıracak, merkezlerin ve şubelerin inisiyatifini kıracak davranış ve tutumları yeni sorunların ortaya çıkmasına neden olacaktır. 

1 Mayıs hazırlıkları şimdiden başlayarak, geniş bir aydınlatma ve örgütlenme süreci olarak ele alınmadığı koşullarda amacına varması mümkün olmayacaktır. Geleneksel olarak yapılan şehir merkezlerindeki “görünür” çalışma yerine, sanayi siteleri, fabrikalar, hizmet birimleri, emekçi semtlerinin esas alındığı bir çalışma yürütmek 1 Mayısın özüne uygun davranmak olur. Bu çalışmada en küçük bir olanağın bile heba edilmemesi gerekir. Başta işyeri temsilcileri olmak üzere tüm işçilerin içinde olacağı bir çalışmanın örgütlenmesi 1 Mayısın güçlü geçmesinin güvencesi olacaktır. 

TARİHİ SORUMLULUK

2016 1 Mayısı herkese tarihi bir sorumluluk yükleyerek geliyor. Bu tarihi sorumluluk başta işçi ve kamu emekçileri sendikaları konfederasyonları olmak üzere, kendine ‘emekten yanayım’ diyen herkese büyük görevler yüklüyor. Küçük çıkarlar yerine işçi sınıfının ve emekçilerin birliğini esas alan, birleşik bir mücadelenin güçlenmesini gözeten bir anlayışla hareket etmek, bugünün en önemli görevi olarak karşımıza çıkmaktadır. Milyonlarca işçi ve emekçinin taleplerin etrafında birleşeceği, sermaye ve onların hükümetine dur diyeceği, saldırılar karşısında savunma yerine, yeni taleplerin ileri sürüleceği, kazanımların olacağı bir mücadele hattında yürümek, 2016 1 Mayısını bu mücadelenin güçlendirilmesi için imkân ve olanağa dönüştürmek için kolları sıvamalıyız. Aksi durum, sermaye ve hükümetinin 1 Mayısın içeriğini boşaltacak, saldırıları güçlendirecek politikalarına yol vermek olur. Bu durumun sorumluluğu ise ağır olacaktır. 

ÖNCEKİ HABER

Sendikalar ve emek örgütleri 1 Mayıs öncesi bir araya geldi: Geri adım atmak yerine ortak mücadele etmeliyiz

SONRAKİ HABER

Palmira Esad için zafer IŞİD için darbe

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...