23 Nisan 2012 12:04

Öldürülen 12 kadın ufacık bir an için yine geldiler

Adı Gülhan, çok genç yaşta ailesinin de isteğiyle evlendi. Eşiyle sonra sonra birbirlerine alıştılar. Yıllarca aynı yastığa baş koyduğu kocasının dayağına da alışan Gülhan, kıt kanaat geçim derdinde çocuklarını büyütürken, bir gece kocasıyla tartıştı ve parçalanarak öldürüldü.Adı Ayşe,

Öldürülen 12 kadın ufacık bir an için yine geldiler
Paylaş
Sevda Aydın

Adı Ayşe, evin tek kızıydı. Okumasına izin verilmediği için bütün günlerini evde geçirirdi. Bir gün ekmek almak için gittiği bakkalda yakışıklı bir delikanlıya aşık oldu. Delikanlının bakışları onu heyecanlandırmıştı. Fakat bu  heyacanı gören başka biri daha vardı. Mahhalenin bakkalı. Babasına ve ağabeyine ‘kızınıza sahip olun’ dedi bakkal. Hınçla eve gelen ağabey, Ayşenin cep telefonunu zorla almak istedi. Kızkardeşi  vermeyince üstüne yürüdü. Kısacık hayatında ilk kez özgürce bir karar almıştı Ayşe, hiç düşünmeden tek bir hamleyle pencereyi açtı ve kendisini beşinci kattan aşağı bıraktı.
Bahsettiğim bu hikayeler, eminim çoğumuzun çevresinde bugün şu dakika yaşananılanlardır. Hayatımızı sürdürdüğümüz mahallelerde, sokaklarda, iş yerlerinde görüyoruzdur Ayşeleri, Gülhanları ama onların hikaysini duymaya, onlara kulak kabartmaya ne yazık ki çok niyetimiz olmuyor. Peki ya onlar bir gün ansızın karşımıza dikilip, ‘ben Ayşe’ diyerek başlarsa hikayesine. Üstelik yaşayan da değil, önceki akşam haberlerde izlediğimiz, parçalanarak toprağa gömülü halde bulunan ceset torbasında gördüğümüz Ayşe çıkarsa karşımıza ne hissederiz? Bu deneyim kulağa çok hoş gelmeyebilir, ürkütücü olabilir. Ama toplum olarak her gün onlarca kadının ölümünü kanıksamamızdan, doğallaştırmamızdan daha mı ürkütücüdür, hiç sanmıyorum. Onlarla karşılaşmak için sadece Tiyatro Artı’ya gitmek yeterli.
Tiyatro Artı ‘Bu topraklarda onlar hep erken büyüyüp, erken ölürler. Dünyada onların yaşamları küçücük bir an… Bir varlar, bir yoklar… Şiddet, taciz, tecavüz hayatlarının özeti. Şimdi ufacık bir an için yine geldiler, başkalarının hayatlarını uzatmak için’ diyerek sahnelerini 12 öldürülmüş kadına verdiler. 12 bölüme ayrılmış sahnede kabine benzer bir odanın içine giriyorsunuz. Tepenizde bir ışık var. Sandalyenize oturuyorsunuz ve bekliyorsunuz. Derken içeri bir kadın giriyor ve başlıyorlar anlatmaya “ben Ayşe...”, “Ben Gülhan...” kısa kısa anlatıyorlar yaşadıklarını, nasıl öldürüldüklerini. Tam 12 kadın, hepsinin aynı sonla biten ayrı ayrı hikayesi var.

Her gün onlarcasına ah vah ettiğimiz öldürülen kadınları saniyeler için bile olsa karşımıza dikme, ‘Bir de bu hikayeyi benden dinleyin’ diyen kadınları sahneleme fikrinden biraz bahseder misiniz?
Yönetmen Ufuk Tan Altunkaya: Her gün bu türden haberleri televizyonda, gazetelerin üçüncü sayfa haberlerinde duyuyoruz ve tanık oluyoruz. Artık haberlerin bu durumu üçüncü sayfa ağzından anlatıyor oluşu; bu durumu kanıksamamıza ve alışmamıza neden oldu maalesef. Doğal ve sıradan karşılamaya başladık. Bu proje başlarken temel hedefimiz “farkındalık” yaratmaktı. Bu olayların sıradan olmadıklarını, her birinin yoğun bir şekilde acı ve gerçek hayatlar taşıdıklarını göstermekti. Her birinin her an yanımızda da olabileceğini, herkesin başına gelebileceğini ve bundan kaçmak ve korunmak için farkında olmamız gerektiği idi. Bu noktada projenin sahneleniş biçimi ile paralel olarak bunu iyi bir şekilde başardığını seyircilerden aldığımız geri dönüşler sayesinde anlıyoruz.

OYUNDAKİ KABİN FİKRİ YÜZLEŞMEYİ KUVVETLENDİRİYOR

Öldürülen kadınları kapkara bir odada dinlemek çok ilginç deneyim. Yönetmen olarak oyunun bu biçiminden de bahseder misiniz?
Tiyatro Artı olarak her oyunumuzda farklı ve yeni sahneleme teknikleri üzerine arayışımı sürdürüyoruz. Her oyunda sözün yanında biçimsel olarak da yeni bir söz söyleme amacındayız. Sahneleme tekniğinin oyunun konusu kadar önemli olduğunu fark ettik. Biçim; oyunun temel yapısını derinden etkiliyor. Konuyu derinleştiriyor ve kuvvetlendiriyor, destekliyor. Ayna oyununda da kabin fikri oyunun en önemli özelliklerinden biri. Doğrudan bir yüzleşme ve sorgulanma halini içinde barındırıyor. Olayla ve karakterlerle gerçekten iç içe ve bütünleşme imkânı veriyor. Kadınların yaşadıklarını anlatması esnasında dünyada bir tek seyirci ve maktul kalıyor. Tek başlarınalar. Bu da yüzleşme ve farkındalık anını kuvvetlendiriyor. Bu yalnızlık anında dahi ama çevremizde olan cinayetlerden kopamıyoruz, onlar her an varlar ve gerçekler.

12 seyirci ve 12 kadın, biri dinleyen biri anlatan. Belki de dinleyen sorgulanan anlatan sorgulayan sizce hangisi bu oyun için daha yakın?
Aslında burada dinleyenler olarak maktul yerinde değiliz maalesef. Doğrudan şiddetin yanında yer almasak da sistemin bir parçası olduğumuz için suçlu koltuğundayız. Dünya’da kadına yönelik şiddet devam ettikçe de bu durum değişmeyecek. Ancak burada doğrudan suçlama yerine az önce de bahsettiğim gibi farkındalık yaratma derdindeyiz. Belki dünyayı değiştirmek için yeterli sayıda kişiye ulaşmıyoruz ancak yine de küçük bir adım olarak farkındalık yaratmak önemi. (İstanbul/EVRENSEL)


GÜLHAN’IN HİKAYESİNİN KARŞISINDA KASKATI KESİLİYORUM

Öldürülünen, parçalanarak gömülen bir kadın ve onun hikayesi... Böyle bir hikayenin içinde o kadınlardan biri olmak nasıl bir duygu?
Oyuncu Dilek Yorulmaz: On iki farklı kadın, on iki farkli hikaye, hepsinin ortak noktası şiddet görmüs, haksızlığa uğramış ve hikayelerini yersiz ölümlerle tamamlamış olmaları. Onlar gibi binlercesi var, biz sadece on ikisinin ağzından onların hislerini üçer dakika da olsa anlatmaya çalısıyoruz. Elimden geldiğince kendimi ‘Gülhan’ın yerine koymaya, onun yaşadıklarını anlamaya çalışıyorum ama bu nasıl anlaşılır bilmiyorum. Bizler toplumun şanslı kesimindeniz, ben hayatım boyunca o kadının yaşadıklarıyla karşılaşmadım, karşılaşmak da istemem, kimse istemez, ama ne yazık ki bu on iki hikaye gibi bir gerçek var karşımızda. Bana duygularımı soruyorsunuz, ben bu sorunun karşısında kaskatı kesiliyorum çünkü bu hikayeleri düşündükçe hala nasıl gerçek olabildiklerine inanamıyorum, tüylerim diken diken oluyor, kanım donuyor.

ÖNCEKİ HABER

Ne istiyorlar bizim çocuklarımızdan?

SONRAKİ HABER

Güngör Gençay son yolculuğuna uğurlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...