28 Mart 2016 05:57

Baskın Oran, Erdoğan hakkında akademisyenlere yönelik sözleriyle ilgili tazminat davası açtı

Şimdiye kadar binlerce kişi hakkında kendisine hakaret ettiği gerekçesiyle tazminat ve ceza davaları açan Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında bu kez "Bu suça ortak olmayacağız" başlıklı bildiriyi imzalayan akademisyenlerden Baskın Oran, "tazminat davası" açtı. Oran, Erdoğan'ın akademisyenlere yaptığı hakaretleri ve hedef göstermesi sonrasında yaşanan saldırıları hatırlatarak, Erdoğan'ın 10 bin TL tazminatla cezalandırılmasını ve bu cezanın da ulusal gazetelerde yayınlanmasını istedi.

Paylaş

Şimdiye kadar birçok kişi hakkında “kendisine hakaret" ettikleri gerekçesiyle tazminat davaları açan Cumhurbaşkanı Erdoğan hakkında bu kez akademisyenlere yönelik hakaretleri ve tehditlerinden dolayı tazminat davası açıldı. Kendi dönemiyle birlikte binlerce kişiyi "Cumhurbaşkanı'na hakaretten" mağdur eden Erdoğan hakkında “Bu suça ortak olmayacağız” bildirisini imzalayan Barış İçin Akademisyenler grubu üyesi Prof. Baskın Oran, bir ilke imza atarak, Erdoğan hakkında akademisyenlere yönelik söylemleri nedeniyle "hakaret davası" açtı. 

Oran’ın avukatı aracılığı ile açtığı dava dilekçesinde, “Bu suça ortak olmayacağız” başlığıyla 11 Ocak 2016 tarihinde 1128 imzayla kamuoyuna duyurulan barış çağrısına işaret edilerek, ardından kampanyaya 20 Ocak tarihi itibariyle Türkiyeli 2 bin 212 akademisyen ve araştırmacı ile yurtdışından da 2 bin 279 akademisyen ve araştırmacının destek verdiği hatırlatıldı. 

'TALİMATLARI İLE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ HAKKI İHLAL EDİLDİ'

Bildirinin yayınlanması ardından Erdoğan’ın akademisyenlere yönelik ağır hakaretlerde bulunduğu, aşağıladığı ve kişilik haklarına saldırdığı belirtilerek, Erdoğan’ın “milleti göreve çağırarak destekçilerinin de saldırılarına zemin hazırladığı, idari ve yargısal yetkileri kullanan kamu görevlilerine, imzacılar hakkında soruşturma başlatılması talimatları vererek ifade özgürlüğü hakkını ihlal ettiği” belirtildi. 

Erdoğan’ın akademisyenler hakkında kullandığı, “alçak, zalim, kapkaranlık, cahil, tiksinti verici, vatan haini, lümpen, güruh, terör örgütünün maşası, ahlaksız, mandacı artığı, ruhu kirlenmiş” sözleri yapılan hakaretlere örnek olarak gösterildiği ve akademisyenlerin, “terör destekçisi” olarak hedef haline getirildiği vurgulandı. 

TEHDİTLER DAVA DOSYASINA EKLENDİ!

Dilekçede, Erdoğan’ın “millet bunlara gereken yanıtı verir” şeklindeki konuşmasından sonra söz konusu akademisyenleri hedef gösteren yayınlar yapıldığı, akademisyenlerin tehdit edildiği ve Baskın Oran’ın mail yoluyla tehdit edilen akademisyenler arasında yer aldığı belirtildi. Ayrıca gönderilen tehditlerde dava dosyasına eklendi. 

Dava dilekçesinde ayrıca Erdoğan’ın sözlerinden sonra organize suç örgütü liderliğinden hüküm giymiş olan Sedat Peker’in de harekete geçtiği belirtilerek, Peker’in akademisyenlere yönelik, “oluk oluk kanlarınızı akıtacağız ve akan kanlarınızla duş alacağız!!!” sözleri de örnek gösterildi. Akademisyenlerin “bu suça ortak olmayacağız” bildirisinin de savunulduğu dilekçede, bunun aslında “katliamlara ve ölümlere dur demek ve devleti çözüm masasına çağırmak için yapılmış bir çağrı olduğu” belirtildi. Ayrıca kimi insan hakları kurumları, CHP ve Yar-Sav’ın da benzer eleştirilerde bulunduğu hatırlatılarak, Yar-Sav’ın bölgede yaşananlar için “insanlığa karşı suç” tanımında bulunduğu da hatırlatıldı. 

ERDOĞAN MÜDAHALE ETTİ AKADEMİSYENLERE HEDEF OLDU

Erdoğan’ın açıklamalarının demokratik tartışma olanağını ortadan kaldırdığı belirtilen dilekçede, “Benzer açıklamaları yapan diğer kişiler herhangi bir yaptırımla karşılaşmadığı halde Cumhurbaşkanı’nın suçlayıcı, aşağılayıcı ve hedef gösterici söz ve eylemleri sonucu müvekkilin de diğer akademisyenler gibi tehdit ve cezai soruşturmalara maruz kalması, ifade özgürlüğüne meşru olmayan bir müdahalenin varlığını göstermektedir” ifadelerine yer verildi. Erdoğan’ın yargı kurumlarına müdahale ettiği, yaptığı hakaretlerle davacının haklarına saldırdığı kaydedilerek, şunlar aktarıldı: “Davalının sözleri sonrasında yaşanan toplumsal, siyasal ve cezai yaptırımlar nedeniyle, davacı açısından düşünce ve vicdani kanaatlerini özgürce ifade edebilmek çok zorlaşmıştır.” 

KARAR ULUSAL GAZETELERDE YAYINLANSIN

Yapılan başvuruda, “Erdoğan’ın, hukuka aykırı olarak kullandığı sözler ve imzacı akademisyenlere yönelik idari ve cezai yaptırımlar uygulanması konusundaki talimatları neticesinde; davacının ifade özgürlüğü ve bununla bağlantılı olarak kişisel özerklik hakkının ihlal edildiğinin tespitine, söz konusu söz ve eylemlerin kişilik haklarına haksız saldırı niteliğinde olduğunun tespitine, 4 ayrı konuşma nedeniyle her bir haksız eylem için 2.500TL olmak üzere toplam 10.000 TL manevi tazminatın eylem tarihinden itibaren yasal faiziyle ödenmesine, kararın ulusal düzeyde yayın yapan yayın organlarında yayınlanmasına” karar verilmesi istendi. 

'ÖĞRENCİLERİM İÇERİ ATILIRKEN SEYİRCİ KALAMAM'

Konuya ilişkin bilgi veren Oran, şimdiye kadar Avrupa Irkçılık ve Hoşgörüsüzlükle Mücadele Komisyonu" (ECRI) nezdinde Türkiye'nin Ulusal İrtibat Görevlisi (NationalLiaisonOfficer) vazifesini, 2003 sonunda kurulan Başbakanlık İnsan Hakları Danışma Kurulu, ve daha sonra Akil İnsanlar Heyetinde yer aldığını ve bu konuda da hep yetkilileri uyardığını belirterek, "Bu resmî görevler sırasında,devlet yetkililerine hep gerçekleri aktardım, bilim neyi gerektiriyorsa onu söyledim ve yazdım. Çünkü doğru karar verebilmeleri için böyle yapmak lazımdı. Şimdi bizzat Cumhurbaşkanı'nın Yargı'ya talimat verdiği bu ortamda baş gösteren hapis tehdidi, bu gerçekleri söylememe engel olma amacını güdüyor" şeklinde konuştu.

Ayrıca oran, "Bu suça ortak olmayacağız" bildirisine imza atan akademisyenlerin çoğunun "öğrencilerinin öğrencileri" olduğunu hatırlatan Oran, "Bu gençlerin bir kısmını, üniversiteleri işten atarak açlıkla baş başa bıraktı. Bir kısmı, kendi fakültelerinde bazı öğrencilerin odalarını işaretlediği bir tehdit ortamında direniyor. Bir kısmı hakkında savcılar yıllarca hapis isteyen davalar açtılar. Bir kısmı şu anda tecrit hücrelerinde tutuklu. Kitap bile verilmeyerek, havalandırılmaya çıkarılmayarak. Fakat ben, üstelik genç asistanken faşist 12 Eylül döneminde önce YÖK sonra da 1402 s. kanun kullanılarak 8 yıl boyunca fakültem Mülkiye'den ve memuriyetten atılmış 70'lik bir hoca olarak, gençlere reva görülen bu hakaretleri ve baskıları görmezden gelemem. Onur diye bir şey var" diyerek dava açma gerekçesine değindi.

Oran, Erdoğan'ın şimdiye kadar binlerce kişiye hakaret davaları açtığını da hatırlatarak, "Bende ona bu ülkede yönetenlerin de hukuka tabii olduğunu göstermek için dava açtım" dedi. (DİHA)

ÖNCEKİ HABER

Haber Nöbeti JINHA Muhabiri Beritan Canözer'in davasıyla sona erecek: Dayanışma sürecek

SONRAKİ HABER

Bağlar Halkı: Sağlık ocağı yerine karakol istemiyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...