28 Mart 2016 00:54

İşten atılan Şişecam işçileri direnişe Mersin’de devam edecek

Paylaş

Fırat TURGUT
İstanbul

Mersin’deki Paşabahçe Cam Fabrikası’ndan çalışırken işten atılan ve direnişe geçen cam işçilerinden İsmail Yılmaz’layız. Daha önce de görüştüğümüz İsmail Yılmaz’la bu kez Mersin’e dönecek olmaları vesilesiyle görüşüyoruz. Söz çalışma koşulların başlayıp, direniş sürecine, bugüne ve yarın yapacaklarına dair birçok konuya kadar gidiyor. 

Çadırda, barakada barındırılmadıkları için, yeni barınakları olan Beykoz’daki Eğitim Sen binasında buluşuyoruz. “Çay içeriz değil mi?” diye soruyor elindeki köpük bardakları masaya koyarak. Sonra da karşımdaki sandalyeye oturup çayından bir yudum alıyor ve başlıyor anlatmaya. 

ÇALIŞMA ŞARTLARI ZOR MESLEK HASTALIĞI ÇOK

150 gün öncesine gidiyor Yılmaz, henüz işten atılmadıkları, fabrikanın içinde oldukları döneme: “Yüksek ısıya maruz kalırsınız. Ortam sıcaklığı 60-70 dereceyi bulur. Çalışırsınız terlersiniz ve sürekli orada kalamadığınız için ya soğuk havanın altına girersiniz ya da dışarı çıkarsınız.” Bu sıcak-soğuk değişimi neler etmez ki insana? “Vücudun dengesini bozar, sonra da kas hastalıkları” diyor Yılmaz. Sadece sıcaklık mı? Değil elbet... İsmail Yılmaz, çoğunlukla kot taşlama işlerinde çalışan işçilerde rastlanan slikozis hastalığının cam işçilerinde de çok rastlandığını anlatıyor: “Bizde harman tozları, cam tozları, kimyasallar solunur. Mesela bizim fabrikanın içerisi sürekli süpürülür. Süpürülür ama yer süpürülür. Havadaki tozları işçiler soluyor. Havadaki tozları ortadan kaldıracak sistemin yapılması lazım. Bir de makineler yağlanır ve bu yağlar yanar. Yanan yağların dumanı maalesef işçiler tarafından solunur.” Bununla da bitmiyor: “Bizler beden işçiliği yaparız, ağır yükler kaldırırız. Ama bunların yanında mesela bir kültablası... Gramajı azdır ama saatlerce kaldırdığınızda, ritmik-ardışık hareketler yaptığınızda sinirsel hastalıklara maruz kalırsınız. Sinir tahribatlarına yol açar. Vardiyalı çalışırız. Bizim işimiz hiç durmadan devam eder. Bu vardiyalı çalışma da insanların hem biyolojisini hem psikolojisini bozar. Birçok arkadaşımız parmaklarını kaybeder, kolları yanar.”

BAŞKA İŞ YAPABİLİRİZ AMA...

“Madem bu işin derdi tasası çok. Madem tehlikesi var. Neden bu işe dönmek istiyorsunuz? Üstelik direniyorsunuz” diye soruyoruz. 

Şöyle cevaplıyor sorumuzu: “Neden burada ısrar ediyorsunuz, neden başka iş aramıyorsunuz diye sorular sık geliyor. Şişecam’da toplusözleşmeli çalıştığımız için bizim belli sosyal haklarımız var. Bu sosyal haklarımız ücretin içinde sayıldığı için bizim sigorta primlerimiz tavandan yatıyor. Bu bizim emeklilik maaşımızın da yüksek olması anlamına geliyor. Bizim her yaptığımız iş bize bunu sağlayamaz. Onun için bizim bu işe geri dönmek gibi bir sorumluluğumuz var.” Başka işlerde asgari ücrete de iş bulunabileceğini söylüyor Yılmaz: “İş bulunur bulunmasına da ama neye yarar? Asgari ücret arttı mesela. Ama hesabı hayat pahalılığı üzerinden yapmamız gerekir. Bizim kıstasımız 4 kişilik bir ailenin yaşam standardı olmalı. Açlık sınırının altına düşen bir ücretin kabul edilmemesi lazım. Birçok temel tüketim maddelerine zam geldi. 1300 lirayla ne alabiliyorsun? Bu sorunun cevabı verilmeli.”

‘BİR KOL ÇÖZÜMEENGEL OLDU O KOL DA...’

Sözü direniş sürecine getiriyor İsmail Yılmaz: “6 Kasım’da işveren işçi çıkaracağını duyurunca ve listeler de aşağı yukarı belli olunca sendikanın şube yönetimi de her ne hikmetse eylem ortaya koymakta biraz gecikti. Anadolu Cam Sanayi’de vardiyaları terk etmeme eylemleri başladı. Yan taraftaki fabrikada çalışan bizler, Paşabahçede’kiler de vardiya çıkışlarında gidip destek veriyorduk. 5 Kasım tarihinde genel başkan da dahil olmak üzere geldiler. Anadolu Cam Sanayi önünde açıklama yaptılar. Açıklamaya göre işten atılacak olan 115 sayısı 65’e düşürüldü. 51 kişinin kendi rızasıyla ayrılacağı kesinleşmişti. 14 kişinin isimlerinin de sendika ve işveren tarafından tespit edileceği söylendi. Biz de ‘Anadolu tamam da Paşabahçe ne olacak’ diye sorduk. ‘Orası da 58’ dedi. 38 kişi dilekçe vermişti orada. ‘20 kişi ne olacak’ dedik. Bizim sorularımıza yanıt vermeden ‘Toplantı bitmiştir’ dedi ve oradan kaçtı. Sonra Anadolu’daki direniş bitince biz de direnişi Paşabahçe’ye taşıdık. Eskişehir’deki arkadaşımız tek başına, bizler de Mersin’de direndik. Direnişimiz devam ederken CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’yla, HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ’la görüştük. Türk-İş Başkanına da ilettik sorunumuzu. Bunlar bir kolun engel olduğunu söylediler. O kolun da Kristal-İş Genel Merkezi olduğu ortaya çıktı. Biz ondan sonra açlık grevine başladık. Yaptığımız eylemlerle sesimizi duyuramıyorduk. İki gün sonra da eylemimizi İstanbul’a taşıdık. Bu arada Türk-İş Genel Kuruluna da katılarak kürsü almak istedik. Ama buna izin verilmedi. Daha sonra İstanbul’da Kristal-İş yöneticileri saldırdı. Bizi sendikadan attılar”

'DOSTU DÜŞMANI BİLDİK'

Şişecam işçileri İstanbul’da sürdürdükleri direnişleri, bildirilerle, el ilanıyla halka da duyurdu. İsmail Yılmaz direnişleri boyunca halkın kendilerine sahip çıktığını da anlatıyor: “Bu direnişin bize öğrettiklerinden biri sınıfın dostunun-düşmanın kim olduğunu anlamamız oldu. Birçok dost kazandık. Biz maaşını bizlere getiren emekli insanlar gördük. Bizim sağlık sorunlarımız vardı. Tedavilerimizi ilaçlarımızı üstlendiler. Ve bir mücadele deneyimi kazandık. Hayatımızın kalan kısmında gerektiğinde kullanabileceğimiz.”

Peki iş arkadaşlarınız nasıl bakıyor abi direnişinize?

-Bir korku imparatorluğu yaratıldı. İşçiler de ekmek kavgasında oldukları için sessiz kalıyorlar.

MÜCADELEMİZ SÜRECEK

Cam işçisi İsmail Yılmaz mücadelenin devam edeceğini belirtiyor: “Mersin’e döneceğiz. Biz İstanbul’a Kristal-İş yönetiminin direnişimize sahip çıkmadığı için gelmiştik. Onlara görevlerini hatırlatmaya geldik. Bunlar olmayınca bu sendikal anlayışı ifşa etmek için çabaladık. Bizim işe dönme mücadelemizin yanında böyle bir çabamız oldu. Bu çabalar sonuç verdi diye düşünüyoruz. Mersin’e döndüğümüz zaman da direnişimiz elbette devam edecek. Sonuç alana kadar sürdüreceğiz.”

 

ÖNCEKİ HABER

Ahmet Ada’nın şiirlerinde insan, kültür ve doğanın izleri

SONRAKİ HABER

DONi Haber Ajansı Genel Yayın Yönetmeni Putkonen: Batıya karşı enformasyon savaşı veriyoruz

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...