21 Mart 2016 11:55

Bu ateş sönmez!

Paylaş

Yusuf KARATAŞ

Bir kent düşünün; merkez ilçelerinden biri –Sur- yüz günü aşkın bir süre sokağa çıkma yasakları ve tanklı toplu kuşatma ile yerle bir edilmiş ve daha onlarca yaslı aile bu kuşatmada katledilmiş çocuklarının cenazelerini bekliyor olsun. Bir kent düşünün ki, en büyük merkez ilçesi Bağlar’ın önemli bir kısmındaki bir haftalık sokağa çıkma yasağı daha bu sabah sona ermiş. İşte bugün bütün gözler bu kentte; bu kentle birlikte sembolleşmiş Newroz kutlamasındaydı. 

Sabah saat dokuzda Sur ile Bağlar arasında yer alan Ofis’ten Newroz alanına gitmek için otobüse biniyoruz. Geçen yıl otobüslerin tıklım tıklım kalktığı duraktaki otobüsümüz hareket ettiğinde sadece yedi kişiydik. Durakta Newroz heyecanını gösteren hiçbir işaret, bir kalabalık yok. Bu durumun iki açıklaması yapılabilir sanırım. Birincisi, yaşanan yıkımın orta yerinde yer alan bu bölgenin artık oldukça tenhalaşmış olması. İkincisi de insanların Newroz etkinliğinde bir saldırı olacağı endişesini fazlasıyla taşıması. Eski bir sendikacı arkadaşım, “geçen sene evden yedi kişi geldik, bu sene yalnızım” diyor mesela. Gerçekten de hem Newroz öncesinde, hem de alanda konuştuğumuz insanların hemen hepsi aynı kaygıyı, kutlamaya bir IŞİD saldırısı olabileceği kaygısını dile getirdiler. Ama bu kaygıyı taşısalar da bu insanların önemli bir bölümü Newroz alanına gelmekten de geri durmadılar.

Otobüs bizi indirdikten sonra alana doğru giderken iki kez polisi arama noktasından geçtik. Geçtiğimiz yıllarda olsa gerilim yaratabilecek olan bu yoğun güvenlik duvarlarına insanlar itirazsız uyuyor. Sonra alanın girişinde bu kez tertip komitesinin arama ve kontrolleri gerçekleşiyor. Alana girişte ilk dikkat çeken şey, geçtiğimiz yıllarda alanın kenarındaki çimlerin üzerine çoluk çocuk doluşup hem Newroz kutlamasına katılan, hem de piknik yapan insanların olmaması. Saat onda girebildiğimiz alandaki kitlenin önceki yıllara göre az olduğunu görüyoruz. Dikkatimizi çeken bir diğer şey de iki gün önce tertip komitesinin alanda açıklama yaptığı sırada sahnede asılı olan Cizre ve Sur direnişlerinin sembolü olan insanların resimleri ile pankartların kaldırılmış olması. 

Ancak zaman geçtikçe ilk saatlerin tedirginliği de geçiyor, insanlar alana akmaya devam ediyor. Dediğimiz gibi bunca kuşatma ve katliama rağmen bir yanda korku ve tedirginliğin ve öte yandan yas havasının etkisiyle belli bir düşüş yaşanmış olsa da alanda azımsanmayacak bir kalabalık toplanıyor. Bu kalabalık geçtiğimiz yıllardaki gibi 500 binlerle, milyonlarla ifade edilen bir kalabalık olmasa da gazeteci arkadaşlar arasında 200 bin ila 300 bin arasında bir sayı olarak tahmin ediliyor. Sonra insanlar her sene olduğu gibi sahneden çalan müzik ve davul-zurna eşliğinde halaylar çekmeye başlıyor.

Sahneden yapılan konuşmalarda barış, demokratik çözüm ve birlikte yaşama dair mesajlar öne çıktı. Öcalan’ın bu sürecin inşasındaki belirleyici rolüne dikkat çekildi. Ve tabii Rojava da unutulmadı. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gülten Kışanak, Türk halkına seslenerek “bizim geleceğimiz birliktedir. Gelin Türkiye’de barış ve özgürlüğe dayalı yaşamı birlikte kuralım” dedi. 

İmralı Heyeti’nden Sırrı Süreyya Önder ile HDP EŞ Genel Başkanı Demirtaş’ın mesajları birbirini tamamlar nitelikteydi. Önder, AKP-Erdoğan iktidarının “kamu güvenliği” diye diye “Kürdü evine giremez, Türkü de evinde çıkamaz hale getirdiği”ni söyledi. Yeniden demokratik siyaset ve müzakere sürecine dönülmesi çağrısı yaptı. Demirtaş da konuşmasında alanlarda toplanan yüz binlerce kişinin halkın barışa sahip çıktığını bir kez daha gösterdiğini vurguladı. Demirtaş, bu sefer halkın Öcalan’a mektup gönderdiğini,  “sizin geliştirdiğiniz demokratik çözüm iradesine bağlıyız” mesajını verdiği belirtti. Gelinen yerde diz çöktürmeye, teslim almaya dayalı siyasetin ülkeyi daha büyük felaketlere sürüklediğine vurgu yaparak açık, şeffaf, yeni bir müzakere sürecine ihtiyaç olduğuna dikkat çekti.

Medyada Amed Newrozu'nun nasıl yer aldığına göz atarken Saray rejimi ve onun havuz medyasının, daha Newroz bitmeden halkın verdiği mesajı doğru okumak yerine baskı ve şiddet politikasının başarıya ulaştığı havasına girmiş olduğunu görüyoruz. Ancak Kürtler, bu son birkaç ayda kirli savaşın en barbarca uygulamalarına maruz kaldıkları; mitinglerinde IŞİD bombaları patlatıldığı, aylardır kentleri tanklı-toplu bir kuşatmayla yerle bir edildiği ve en ufak bir demokratik eylemi bile en sert müdahalelerle karşılaştığı halde Newroz alanına yüz binlerle aktı. Baskı ve terör politikalarına teslim olmayacaklarını gösterdiler. Özetle Amed Newrozu'nda halk, ulusal hak eşitliğine dayalı demokratik çözüm iradesine sahip çıktı.  Bu mücadeleyi savaş ve şiddetle yok edeceğini sananlara etrafında toplandığı Newroz ateşiyle yanıt verdi: Bu ateş sönmez!

ÖNCEKİ HABER

Arap Birliği Suriye’de ilan edilen federasyonu tanımadı

SONRAKİ HABER

Ankara Üniversitesi’ndeki Newroz kutlamasından sonra polis saldırdı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa
Evrensel Ege Sayfaları
EVRENSEL EGE

Ege'den daha fazla haber, röportaj, mektup, analiz ve köşe yazısı...